GöKKuŞaĞı
|
Cevap : Esmâü'l Hüsnâ Yazıları
Esmâü’l Hüsnâ Yazıları (4)

"YÂ MÂLİK"
Mülkün sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan
Yâ Mâlik,
Bu sabah ne kadar yoksul olduğumu düşündüm Sırların sırrına ermek için nice anahtarlar koymuşsun kalbimizin içine Hakikatin bilgisine ulaşmak için ne yollar döşemişsin ruhumun dehlizlerine Birden uyandım düşümden Yoksulluğumu anlamaya, dalgınlığıma çareler aramaya , içimde eskimiş ne varsa yenilemeye yoruldum İhtiyar bir kuş gibi büyük bir boşlukta, yorgun kanatlarımla sana doğru uçmaya niyetlendim Ben uçtukça göğün maviliği derinleşti, ruhum enginleşti Dar-ı dünya inceldiği yerde koptu bu serüvende Bir kuş gibi geldiğim bu kapıdan yine bir kuş gibi uçarak gideceğim düşüncesi yağmaladı bütün mal varlığımı Hiçbir şeyim olmadığını, mülkün de tıpkı kendim gibi sana tabii olduğunu bildim en sonunda Yâ Mâlik  Bu kutlu yolculukta muvaffak eyle
* Hükümdarsın mülk senindir
Ahir senin ilk senindir
Derya senin mülk senindir
Yaratan sensin “Yâ Mâlik”
Yâ Mâlik,
Suların çağıltısı geceleri ne güzeldir Seni zikrederek çağlaya çağlaya senin Ummanlarına yürümesi aldı aklımı Bir ırmak gibi kükremek ve dalmak senin Ummanlarına  Düşüncesi yıldızlar düşürüyor ruhuma Uyuyan bir güvercinin nabzını duyuyorum Sana inanmış ve senin için adanmış bir hayatı sürüyor Senin başkentinde olmanın huzuru sinmiş uykusuna Kabuslar görmüyor bir kefen parası bile etmeyecek nesneler için Ben de bırakıyorum tüm kabuslarımı yürüyorum gül kokulu başkentine Kabul buyur Yâ Mâlik Başkentinin kıyısında durdur beni Üzerime bulaşmış ne kadar dünya sureti varsa soyunayım senin sularında Arınayım Sonra kabul buyur beni
Din günün sahibisin
“Malik-i yevmiddinsin”
Yer ile göğün arasını
Donatan sensin “Ya Mâlik”
Allah’ım,
Alnımdaki okunaksız yazının anlamını çok sonraları çözdüm Aşka düşüp, karalar bağladığımda, annemi senin ülkene uğurladığımda bildim alnımın yazılarını Hiç yaşayamam sandığım bütün kara günlerimde daha da bilendim bana yazılan günleri yaşamak için Bana ait olmayan bu ömrün vadesini düşünmedim bile Bana ait olmayan bir ömrü yine bana ait olmayan bu misafirhanede başı boş tüketmek düşüncesi sarmadı beni Dakikası bile benim olmayan bir ömür emanetim var Biliyorum Zorlandım, kafamı taştan taşa vurdum Sana layık olmak düşüncesi yıktı bentlerimi Bütün nesneleri ömrümün emrine vermek gerekti emrinde olmadan nesnenin Senin mülkünde kendimi yağmaladım Sana olan aşkım hep benimleydi Sana şükürler olsun Yâ Mâlik
Din günün sahibisin
“Malik-i yevmiddinsin”
Yer ile göğün arasını
Donatan sensin “Ya Mâlik”
Ey Allah’ım,
Günahları çoğalan caddelerin esrarı yok Tadı yok içinde olmadığın zenginliğin Perdeleri huzura kapanmayan evlerinin bin yetimi var Zulümden ağlar sarmış dört yanımızı Para için pul için evlat anasını atasını katlediyor Dünya sureti kirli elerini her yana uzatmış Hepimiz birer Yusuf’uz kör kuyularda Bir de günahkarız üstelik Çıkar bizi Mısıra sultan olmak değil muradımız Kapına geda kıl bizi Kurtar bizi maddenin metalik adımlarla yürüdüğü bu çarkın dişleri arasından Rabbim Kar çiçeklerinin beyazı gibi olalım her birimiz Tertemiz karlar arasından fışkıralım imanı tazelenmiş olarak Sana tapıyoruz rabbim Sana inanıyoruz Kötü zaaflarımızı körelt iyilik niyetine Her şeyin şüphesiz tek sahibi sensin
Din günün sahibisin
“Malik-i yevmiddinsin”
Yer ile göğün arasını
Donatan sensin “Ya Mâlik”
Yâ Mâlik,
Nefsimiz bize zulmederken, bizi avuçlarında döndürürken biz kul köle olduk Nefsin orduları akın akın üstümüze gelirken bir çağ yenilgisi muştuluyor bütün kainat Senden başka sığınacağımız bir makam yok Şüphesiz sen herşeyin sahibisin Azgın zamanın elinden tuttuğumuz için hepimiz gün be gün kayıptayız Kayıplarımızı azalt Nefsimizin dizginlerini al elimizden Hastalıklı ruhlarımızı sağalt Bize himmet et Rabbim Nefsimizin bize zulmetmesine, nefsimizin elinde küçük düşmemize aman verme Allahım Dünya kirlerini atabilmemiz için rahmetinin sularında yuy bizi Akla Bizi sevdiklerine kat Amin
Din günün sahibisin
“Malik-i yevmiddinsin”
Yer ile göğün arasını
Donatan sensin “Ya Mâlik”
*Şair-yazar Musa Tektaş
***
Esmâü’l Hüsnâ Yazıları (5)
Yâ Kuddûs
Bediüzaman, Allah'ın Kuddûs ismi hakkında şunları söyler:
"Allah Kuddûs'tür Yani her şeyden ulvidir Her kusurdan mukaddestir Her hayalden u-zaktır Fanilere ve sonradan olanlara mahsus her halden, acizden, fakrdan, zaaftan, noksanlıklardan ve eksikliklerden münezzehtir Bütün sıfatları kâmîl derecededir Sonsuz biçimde arîdir ve paktır Cenabı Hak Kuddûs ismi gereği temizliği, bedenen ve ruhen temiz olmayı sever bunu kainat çapındaki faaliyetlerinde açıkça gösterir Kainat bu günden tertemiz yaratılmış ve öylece devam ede gelmektedir Kainatın Kemalatı, Kendi Kemalatına milyonlarca ayet ve işaret hükmündedir Kainat sanatta, güzellikte, ihtişamda, ahenkte paklıkta ve temizlikte eşsiz oluşuyla, Allah'ın Kuddûs isminin eseri olduğunu gösterir "
Yâ Kuddûs,
Sultanım,
Efendim,
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Her türlü maddi ve manevi eksiklikten, kusurdan, noksandan münezzeh olan büyük Allahım
Sen yaradanım, efendim, sahibim, sultanımsın
Sen kusursuzsun Seni tarif edemem Tarife sımazsın Seni anlatmayı dilerim Anlatamam Anlatılamazsın
Sen Kuddûs’sün  
Sen her şeyden, dünyevi olan her şeyden münezzehsin Ben çaresizim, sen çaremsin
Dualarımı kabul buyur kapında, beni tekrar bana bahşet, yeniden dirileyim Aklanayım
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Bütün varlığımı saffetinde erit, akla, arıt 
Beni de rahmetinin sularına kat
Ey Allahım,
Düşünceye uyanan ruhumu karanlık dehlizlerde uyutmuşum yıllar yılı Kusurum alkışlanmış, iyiliğim dışlanmış Senin sonsuzluğunun nehrine dalmak düşüncesi böldü uykularımı Gelmek diledi yüreğim Kabul buyur beni Cümle eksikler benim, kusurlar benim, noksanlar benim Bütün çizgilerime eksiler üşüşmüş
Düşünceye uyanan ruhumu alıp sana geldim Yıkıntılarımın arasında sana yalvarıyorum Bütün kötülükleri, çirkinlikleri keşfeden ruhum, dergahından kovulan iblisin menziline gireli ben, ben değilim Bir ben yok artık içimde Binlerce suret var Her biri başka bir ben Şaşar oldum kendime bir yabancı gibi Bir kırlangıcın hürriyetini özlüyor yorgun yüreğim Uçmak istiyorum yüküm olmadan sana doğru Kirletilmiş bir deniz bu dünya Sularında her gün boğuluyorum Çıkar beni kirlettiğimiz bu dünya ırmağından Temizleneyim
Bir kırlangıcın hürriyetini kıskanıyorum
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Bütün varlığımı saffetinde erit, akla, arıt 
Beni de rahmetinin sularına kat
*Bütün varlık tesbih eder
Söylerler dilde “Yâ Kuddûs”
Hemi gökler ile yerler
Zikreder hâlde “Yâ Kuddûs”
Rabbim,
Sadakat, şefkat, merhamet, vefa, güzellik, iyilik, aşk timsali seni bilirim Başka yanım- yörem yok Güzelliğinin ülkesinden bir iz- işaret ver Şaşırmadan gelmek diler yaralı yüreğim Dağ taş seni arıyorum Sonra buluyorum Ve biliyorum ki cümle alem hep sen imişsin Tenha bir mevsimin kollarında açmayı bekleyen bir gülüm dikenler içinde Bir nur bahşet bana şafakta açılayım Binlerce kuytu mağarada uyuklayan her bir parçam yeni baştan birleşsin Bir Zümrüd-ü Anka gibi küllerimden dirileyim Hicranım bitsin Senin kusursuzluğunun tezahürü olayım Şüphesiz ben senin kulunum Üzerimde izin var Alnımın yazısının mührü sende Güzellik bahşet rabbim Temizlik bahşet Senin rahmetin , senin nurun eksilmesin üzerimden Senin cemalin nakışlasın yüreğimizi, ruhumuzu
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Bütün varlığımı saffetinde erit, akla, arıt 
Beni de rahmetinin sularına kat
Hüküm O’nun hikmet O’nun
Diler ise nusret O’nun
İkramıdır cennet O’nun
Nakş-ı gönülde “Yâ Kuddûs”
Ey Kuddûs,
Yücelerin yücesi,
Sultanım,
Bu nefsin elinde bizarım Hep olmak diledi nefsim Derdi “olmak” değildi aslında Oldu desinler istiyordu İnsan “olmak”tansa “ her şey” olmak derdine düştü Dünya nimeti için kirlenmedik elimiz, söylenmedik dilimiz, kararmadık yüzümüz, bakmadık gözümüz, katlanmadık derdimiz kalmadı Dışımız içimizin kefili Yüreğimizi olmadık tasalarla kanattık için ağlar olduk Uykularımız bölündü Her şeyi yıprattık, kirlettik, eskittik Hep yoksulduk zaten! Sonra anladık ki yoksulluğumuz paradan puldan değilmiş Asıl yoksulluk içimizdeymiş Sensizlikmiş İçimiz kirlendi, karardı Ruhumu akla Rabbim Artık mavi göklerim bana sadece huzur muştulasın Yeniden kamburum olmadan huzura geleyim Aklımda dünyadan bir nişane taşımadan mim gibi büküleyim Vav gibi eğileyim huzurunda
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Bütün varlığımı saffetinde erit, akla, arıt 
Beni de rahmetinin sularına kat
Fezada yükselen her ses
Alınan, verilen nefes
Tesbihat eyler mukaddes
Bülbüller Gülde “Yâ Kuddûs”
Yâ Kuddûs,
Sultanım,
Alemlerin Rabbi olan Allahım,
Beni eksik buluyorlar Kendi eksiklerini görmeden Noksanlarımı yüzüme vuruyorlar Kendi noksanlarını görmeden Sen kirlisin diyorlar kendi kirlerini görmeden Kendileri arınmadan sularımı taşlıyorlar  Sana sığındım Yüreği taşlaşmışları da ben de ıslah et  Kabul buyur  Sen Alemlerin Rabbisin Ben de senin kulunum Beni taşlayanlara, incitenlere son sözü sen söyle, ey Alemlerin Rabbi  Yakup’un sabrı yok yüreğimde Sabır ver bu aceleci kuluna Ebubekir Sıddık’ın sadakati uğramaz oldu menzilimize Sadakati bir ışık gibi düşür içimize İbrahim’in vefası esmiyor nazlı nazlı Bir vefa rüzgarı estir dallarımıza Meryem’in safiyeti, iffeti bir çiçek gibi süslesin gözlerimizin pervazlarını Safiyetin manevi iklimine yürüyelim hep birlikte
Ey öncelerin öncesi,
Ey sonraların sonrası,
Bütün varlığımı saffetinde erit, akla, arıt 
Beni de rahmetinin sularına kat
(Amin)
* Şair-Yazar Musa Tektaş
***
Esmâü’l Hüsnâ Yazıları (6)

Es selâm : Bütün ayıplardan arınmış selam sahibi‚ yani her çeşit ayıptan selâmette‚ her türlü âfetten berî demektir
Bismihi,
Ey Şefkatli ve kudretli padişahım,
Hem kudretli, hem esenlikli göklerinin pervazlarına tutunan biz aciz kullarının ruhlarına dokun nurunla Yâ Rabbim Bir selam düşür gönlümüze Bunca yalnızlığın üstüne senin göklerinden gelen tek bir selam yüceltsin ruhumuzu Yürüsek senin dergahına Cennetine bizi de al bir tek selâmınla Münzevi bir hayatın münzevi yolcusuyuz her birimiz Bir birine hiç değmeyen Selamsız sabahsız zamanlar kuşatmış dört yanımızı Kıyasıya kavgada ruhumuz Bizi bağışla Selametinin nuruyla pakla
Selamsız gelinmez senin kapına Allahım  Mümin akılsızlanır
Şirâzesi bozuldu sözümüzün
Diller kelamsızlanır
Selam/sız gelinmez kapına  
Baht sızlanır
Ey büyük Allahım,
Beni koruyup gözetirsin Her gece uykuda ölür, sabahleyin hayata yeni baştan dirilirim Yeni baştan giyinirim dünyalık feracemi Benim hayatım senin selametinledir Günde bin musibet defedersin başımdan Bana değmeden geçer, onca kemlik Fark ettirmezsin kıyasıya ölüm kalım mücadelemi Beni koruyup gözettiğini bilirim her dem Sana güvenirim Sana inanırım Her korkumda, endişemde senin adın dökülür dudaklarımdan Senden himmet dilerim Hala yaşıyorsam, nefes alıyorsam bilirim sendendir Karanlıklardan aydınlığı süzüyorsam senin nurunun ziyasındandır
Senin nurun olmasa Allahım, aydınlığın  
Gözler ışıksızlanır  
Göğün kandilleri söner  
Işık, sızlanır
Es selâm,
Rabbim,
Derin bir gaflet sarmış uykularımızı Senin tatlı seherinin melteminde neşv ü neva bulmuyor ruhumuz Ruhumuz erbabına giydirilen yalancı rüyalarla avunuyoruz Seherin kadranına senin kelamın düşerken, derin uykulardan uyanamıyoruz Bize bizi uyandıracak bir selam ver Allahım Bizi selametinle sarmala giydir Üşüyoruz Şafak meyus, şafak tedirgin Yine senin selamın düşsün bir şebnem gibi dallarımıza Uyanalım seherin kollarında Lakin  
Seherde senin adını zikretmese insanlar, kuşlar cümle mahlukat  Selamlaşmasak Rabbim  
Dil hanesi arsızlanır  
Güneş doğmaz olur  
Seher şafaksızlanır
Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım,
Es Selâm,
Hercai gönlümüz düşmüş asrın çölüne Hayat bir durgun göldür kirlenen Göllerden al bizi denizlerine Hayret gemileri bizi götürsün senin Ummanlarına Rabbim Serap vadilerinde ömrümüz geçmeden, tebessümler yüzümüzde donmadan, yollar yolcusuz kalmadan bize bir Selâm gönder dergahından Riya medeniyetinde bir akşam üstü nurun yağsın üzerimize Huzur alsın bizi terkisine Selametinle bizi ışıt Ufuklarımızı nurunla donat
Bakacak ufku olmayan yürek ıssızlanır  
Hayat sınanır  
Nurunla kaygılardan soyunur düşünceler Yâ Rabbim  
Gönül kaygısızlanır
Kaygı/sızlanır
Yâ Selâm,
Sultanım,
Kaygılardan, vesveselerden, korkulardan azade genişlesin yüreklerimiz yağmur bulutları gibi Sonra yağsın rahmet olup gönülden gönüle Ferahbaş dualarımız ellerimizde çiçeklensin, dile gelsin Kendimizden ayrı düşelim, nefsimizden ırak  İkbal hırsı diz çöksün önümüzde Şetaret meftun etsin ehli dili Senin cennetine düşsün kaderimiz, ikbalimiz  
Selam bir şebnem gibi yağsın dallarımıza rabbim Selamsız gelinmez senin kapına İnsan akılsızlanır Bizi yakın eyle kendine Selametin dizginlerine ver aklımızın mazgallarını Akıl yoksa, bitap düşmüşse  
İnsan onursuzlanır  
Onurunu kaybedenler, düşer iblisin diline  
Haya/sızlanır, insan hayasızlanır  Bahtsızlanır
Selâmınla kaygılardan soyunur düşünceler Yâ Selâm  
Yürek kaygısızlanır
Mesafeler sınırsızlanır  
Selâmsız koyma bizi Yâ Selâm  
***
Esmâü’l Hüsnâ Yazıları (7)
El-Mü'min"
Kullarına emniyet veren Kendinin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya koyan, kullarına yaptığı vaadinde sâdık
İnandık da “belâ” dedik
La demedik “illâ” dedik
Kıl Habibe tâbsi sâdık
Biz kulları sen “Yâ Mü’min”
(Musa Tektaş)
Yâ Mü’min,
Sultanım,
Efendim,
Bütün düşüncelerimin sana iltica ettiği, kaygılarımın, hüznümün altında ezildiğim bir zamanda senden medet diliyorum Sana inandığım için, sana taptığım için, senden başkasını ilah tanımadığım için yüreğim emin, huzurlu İman ışığını ruhumun derinlerine dikizleyen sensin Sana inandım, sana sığındım Ufukların gaflete tutsak olduğu bu demlerde senin ülkenin izini sürüyor yüreğim Yüreğime metanet ver Her an bir ışık sağanağı olan rahmetin demadem yağsın üzerime Allahım İmanınla tazeleneyim  Beni yalnız koyma dünya denizinde Aciz kalır, boğulurum
Beni sahiline çek Allahım  
Beni sahiline çek
Acizleri kurtar dardan
Hemi cehennem-i nârdan
Hıfzeyle korkudan zordan
Biz kulları sen “Yâ Mü’min”
Yâ Mü’min,
Sultanım,
Sen varsın yüreğimde huzurluyum Korkularımın senin ülkende bilindiğini, çaresinin yine senden olduğunu bilirim, inanırım Sen Meliksin, Kuddus’sün, Selâm’sın, Rahim’sin  benim senden başka inandığım, güvendiğim yok Dünyaların yalnızı olsam da kimselerim olmasa da bütün insanlar yüz çevirse de bilirim sen yanımdasın Ruhum emniyetinin salıncağında tatlı bir meltemin esintisiyle kendinden geçer Söz söyleyenin çok, hal gözüyle görenin az olduğu eşkıya yürekli bu zamanda gelişlerim sanadır  Sanadır tüm yollarım Bir bengisu sonsuzluğunda sana kurulur saatlerim Gelişlerim sana , gidişlerim sanadır  Tenha iklimlerin sığınağından açtım ellerimi sana doğru Fırtınalı bir denizdeyim
Beni sahiline çek Allahım  
Beni sahiline çek
Emniyet sendendir elbet
İnayet sendendir elbet
Mü’min eyle ilel-ebed
Biz kulları sen “Yâ Mü’min”
Yâ Mü’min,
Yâ Mü’min,
Sultanım,
Senin ülkene uzanamazsa ruhum felaha ermez, huzura kanmaz Sözü senet sayan uluların arkasından kaç zamandır bakmadayım Bir fâtihayla çıkıp gelsem onların peşi sıra denizlerine Senin mavi göklerinin kapısından kabul buyur beni Sadakat timsali isminin her harfini nakışladım kalbimin taraçalarına Yürek hüzün çanağı Gönül huzur konağı Allahım Takva ahret bineği  Nasip eyle, nasipleneyim Bir yatsı vaktinde bir hacegan ayini ile taşıyor ruhum Karanlığın kuşatan yalnızlığı doluyor gözlerime Ürperiyorum Med cezir misali bir sarkaçım havf ve recâ arasında  Beni sahiline çek Allahım Dineyim, durulayım Kapanayım secdeye Seccademin çiçeklerini sulasın gözyaşlarım
Beni sahiline çek Allahım  
Beni sahiline çek
Kıyametin dehşetinden
Halas eyle zahmetinden
Koru tüm felâketinden
Biz kulları sen “Yâ Mü’min
YâMü’min
Sen huzur ve güvenin kalbi olan Allahım  Avuçlarımda sana sunacağım dualarım, yüreğimde hasretin, aklımda tekliğin, birliğin var Ashab-ı kehf uykularına yatan ruhum seninle uyansın Uyandır beni bir akşam üstü Korkularım , yeislerim bir ayak bağı ayaklarımda Çöz beni Yalancı bir hayatın kollarında umudu kuşanan duygularım bir ney ahengiyle inler Şefkatinle dindir beni Korkulardan deliren bir çığlığım Sustur beni Sana inandım, sana sığındım, sana bağlandım Divanına al beni  Fırtınalı bir denizde boğulmaktayım
Beni sahiline çek Allahım  
Beni sahiline çek
İman verdin, teslim aldın
Biz kulları sen “Yâ Mü’min”
Fani imtihanı saldın
Biz kulları sen “Yâ Mü’min”
Yâ Mü’min,
Sultanım,
Beni sahiline çek Allahım  
Dünya denizinin boğan, büyük dalgalarıyla savrulmaktan yoruldum Güvendiğim bütün gemiler su alıyor Bir tekne ıssızlığında okyanuslarda savrulmaktayım Dalgalar aşıyor üzerimden Çaresizim Güvendiğim bütün gemiler su alıyor Anladım ki senden başka güvendiğim yok Dar-ı dünya bana gece olsun Karanlıklarımı dönüştür nura Allahım Ne dilersen olur sevdiğim Ne olur kapından döndürme beni Sana güvenip, sana iltica etmişim
Sen ne dilersen olur sevdiğim Fırtınalı bir denizde boğulmaktayım 
Beni sahiline çek Allahım  
Beni sahiline çek
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|