Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Minyatür Sanatı

Eski 07-17-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Minyatür Sanatı




17 yüzyılda minyatür sanatı bir yandan geleneksel üslubu sürdürürken öte yandan albüm resmi birdenbire büyük bir önem kazanmıştır Falnâme’de yer alan büyük boy kompozisyonlar bu türün tipik örnekleridir I Ahmed Albümü (TKSM, B408) ise hiçbir metne bağlı olmayan tek tek figürlerin ya da günlük hayatla ilgili konuların işlendiği örneklerden oluşur Bu albümdeki sayfalardan birinde tek tek figürlerin bir araya toplandığı görülür Çeşitli tipte insanlar giyim özelliklerini belirtmeye özen gösterecek biçimde işlenmiştir Bu resimlerde serbest bir anlatım üslubuna tanık olunur Geleneksel anlatım tarzlarından ayrılan bu tür serbest üslup örneklerine 18 yüzyıl başından

günümüze tek sayfa halinde kalan sahnelerde de rastlanmaktadır Erkekleri açık havada eğlenirken gösteren bir minyatür bu serbest üslubu yansıtmaktadır Bu türe giren ilginç örneklerden birinde de Galata Mevlevihanesi’nde sema eden Mevleviler tasvir edilmiştir Ney ve kudüm çalanlarla semayı seyredenlerin arkasında yelkenlilerin geçtiği bir deniz görünümüne yer verilmiş olması ilginçtir Bir başka sayfada ise daha önce minyatürlere konu olmamış bir yaşam kesiti, bir meyhane sahnesi tasvir edilmiştir

18 yüzyılın en ünlü minyatür ustası nakkaş Levnî’dir Levnî çeşitli milletten, meslekten kadın ve erkek figürünü resimlediği çok sayıda örnek bırakmıştır Sanatçı, yaptığı tek figürlerde konuya uygun bir çizgi ritmi yaratmayı başarmıştır Levnî’nin en tanınmış eseri iki kopya olarak hazırladığı Surnâme’dir (TKSM, A3593) Bu kitapta yazılı ve bol resimli olarak IŞIAhmed’in oğullarının sünnet düğünü anlatılmıştır Düğün bu kez Okmeydanı’nda düzenlenmişti IŞI Murad dönemindeki düğünde olduğu gibi 1720 tarihli bu düğünde de şenliğe bütün İstanbul esnafı katılmış, çeşitli hünerler sergilemişti Süslenmiş koçlarıyla celep ve kasapların geçişini gösteren minyatür, esnafları temsil eden ilginç bir ornektir Bir başka minyatürde görüldüğü gibi, yukardan aşağı kıvrımlar çizerek ilerleyen esnaf alayının içinde yarısı kadın yarısı erkek dev kuklalar, köçekler de yer alıyor, bunlar geçit türenine ayrı bir merak ve neşe katıyorlardı Kâğıthane

sefalarından eğlenceye açık olan İstanbul halkı akın akın Okmeydanı’na geliyor, günlerce süren şenlikle yakından ilgileniyordu şenlikte deniz eğlenceleri de önemli bir yer tutuyordu Haliç’in iki yakası arasında gemi direklerine gerilmiş halatlar üzerinde arabalar geziyor, cambaz çengiler oyunlar oynuyorlardı Padişah ve küçük şehzadeler bu eğlenceleri Aynalıkavak Kasrı’ndan izliyorlardı Levnî yüzlerce değişik sahneyi içeren Surnâme minyatürlerinde konuyu değişik yönleriyle ele almayı ve onlara esprili bir

anlatım çeşnisi katmayı başarmıştır





Batı’ya açılışın yoğunlaştığı Lale Devri’nde minyatür sanatında hem Batı resmi tarzında ilginç gelişmelere hem de giderek artan bir çöküşe tanık olunur Levnî’den sonra adı anılmaya değer tek sanatçı Abdullah Buharî’dir Pencereden Bakan Kadın adlı resmi bu gelişen üsluba ilginç bir örnektir Kadınların yaşantısını konu alan Zenannâme’de (İÜK, T5502) bu etkilerin daha da arttığı, Batı’nın konulu manzara resimlerini anımsatan sahnelere yer verildiği görülür Aynı eserde yer alan bir doğum sahnesi, ele alınmaya başlanan yeni konulara ilginç bir örnektir

19 yüzyıl boyunca minyatür sanatı çöküşünü tamamlamış ve yavaş yavaş yerini Batı resim tekniğiyle yapılmış yağlıboya tablolara bırakmıştır




__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla