Şengül Şirin 
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			
				 
				Horon
			 
			 
			
		
		
		
		
              
  
  
  
Horon  
  
Horonun kökeni ve kelime anlamı 
  
  
Türkler, tarihin akışı içinde Orta Asya'dan batı dünyasında doğru akarken, hiç kuşkusuz sosyal kültürel özelliklerini de birlikte götürmüşlerdir  Yoğun göç dalgaları ve tutulan yeni ''yurtluklar-vatan''da karşılaşılan değişik ulus ve halklarla da etkileşimde bulunmuşlardır  1071 öncesi ve sonrasında Anadolu'ya akmaya başlayan Türk--Budun-Boy ve Oymakları çok kısa bir zaman diliminde Anadolu'yu Türkleştirip, İslamlaştırırlar  Yalnız Türkler, Anadolu'nun ötesindeki Türk ellerinde İslamiyet'i her ne kadar 
  
  
benimsememişlerse de eski ''Gök dinleri'' ya da ''şamanist'' inanımlarının kalıntılarını çağımıza dek yaşatabilmişlerdir  Bugün Anadolu'nun kırsal ve dağlık kesimlerinde, Orta Asya'nın kültürel özelliklerini şamanist inanımlarını görmek mümkündür   
  
Oğuz Türkleri 12  yy'dan itibaren sürekli ve yoğun bir şekilde Karadeniz yöresini yurt tutmaya başlarlar  200 yıl içerisinde bu olgu tamamlanır, tüm Karadeniz yörelerini fetheden ve Türkleştiren Oğuz Türklerinden olan ''ÇEPNİLER''ir  Çepniler, bu yöreyi kıyı çizgisine paralel olarak doğu-batı yönünde fethederken Anadolu'nun iç kesimlerinden de diğer Türk boy ve oymakları Erzincan, Gümüşhane ve Harput dolaylarından sahile akmaya başlarlar  1461 yılı başlarında iç kesimlerden gelen 100 000 Çepni  
  
Türk'ün Giresun-Trabzon arasına yerleştirildiğini, yine Yavuz Sultan Selim'in Trabzon'da, Şehzadeliği sırasında İran'da Şah İsmail'in kılıcından kaçan Akkoyunlu Türkleri'ni de Rize-Trabzon arasındaki yörelere yerleştirildiğini tarihi kaynaklardan biliyoruz  Yöreye yapılan bu tarihi göç Doğu Karadeniz'in kısa bir zaman içinde Türkleşmesini sağlar  
  
  
  
  
Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar  Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır  Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır  Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları da böylece oluşur  
  
  
Romanya'da düğünlerde oynanan halk danslarına ''Gagauz Türkleri ''nce ''horon" denilmektedir  Yine eski bir Bulgar ve Peçenek Türklerinde varolması dikkate şayandır  Öte yandan Erzincan, Malatya, Siirt ve Afyon'da birer yerin adı ''Horon''dur   
  
  
  
Yunan  kelimesi ile büyük bir benzerlik gösteren horonun nereden geldiği hakkında bazı fikirler ortaya atılmıştır  Bunlardan birisi Yunanlıların Karadeniz'in doğu sahillerine yerleşmiş olması, bir diğeri ise; horonun kemençe gibi Cenevizlilerden kalmasıdır  Gerçekten Fransa'da ''Carole'' adı ile tanınmış bir oyun vardır ki bir halka oluşturularak oynanırdı  ''Carole'' kelimesini Fransızca sözlükler bozuk Latince ''Carola'' olarak gösteriyorlardı  Ancak, bu kelimenin diğer şekilleri olan ''Harol , Horol'' kelimeleri ve oyunun kalabalık oynanması dikkate alınırsa, Fransız oyunu ile Doğu Karadeniz oyunu (Horon) arasında şaşırtıcı bir benzerlik göstermektedir  O halde Yunanca  nedir?  
  -Hora, raks, dans Yunanca- Türkçe sözlükte;  
1  Takım, grup  
2  Bir kilisenin görevlilerinden oluşan kilise korosu  
3  Kilise görevlilerinin kilisede durdukları yer   
Şimdi karşılaştırmaya geçelim: 
  
  
  
  
a    kelimesinde ''topluluk'' esas olarak görülüyor  Bu Karadeniz horonlarında da böyledir   
  
b    kelimesinin üçüncü maddesi ''kilise görevlilerinin kilisede durdukları  yer'' dir  Kelimenin bu anlamı ile Carole kelimesinin ikinci anlamı olan ''Halka şeklinde oynanan oyun'' arasında açıkça görülen bir ilişki vardır   
  
Mimari ve kuyumculukta daire teşkil eden birçok şeye ve 18  yy'da kilisedeki koro dairesine Carole deniyordu   
Yukarıdaki karşılaştırmalar gösterir ki, Horon, Carole ve kelimeleri arasında bir anlam birliği oluşturur   
Şimdi de bunlarla ilişkili olan diğer bir kelime üstünde duralım   
Xor (hor) veya Kör -Destan söylenirken nakarat  
xoroy (horoy)-Sırayla durmak (Pekarski-Yakut sözlüğü)  
Esas vasıfları ''topluluk'' olan bu Yakutça kelimeler ile Karadeniz horonu, Fransız 
  
  
''carole''sı ve Yunanca   arasındaki anlam birliğini tespit ettikten sonra yukarıdaki araştırmalarımızı şöylece özetleyebiliriz:  
  
Horon, Carole,  ,Hor, Kör, Horoy kelimeleri birbirlerinden ayrı olmayıp, aynı Hor kökünün muhtelif şekilleridir  
  
  
Bu açıklamalarla yöredeki ''horom'' ve ''horon'' kelimelerinin kullanımı arasında benzerlik olduğu görülmektedir  Horom; mısır saplarının ve çayır (ot) 'ların 10-15 kucak bir araya getirilerek dikey durumda yığılıp, tarlada bulunan ''KABAK DEVEKLERİ'' ile üst kısımdan bağlanmasıdır  Başka bir deyişle daire (halka) şeklinde sıkıca bağlamaktır  
Yöre oyunlarını oynarken bir arada toplanarak sıkıca elele tutup daire halinde horon kurmalarındaki şekil ve benzerlik Horon ile Horom sözcüğünün gerek mana gerekse kelime yapısı bakımından birbirini tamamlamaktadır  Horona başlarken ''Hayde bir horom kuralım'' sözü, bir araya toplanıp, sıkıca birbirimize bağlanalım demekten başka bir şey değildir   
  
  
  
  
  
Horonların Oynandığı Yerler Ve Etkilendiği Unsurlar 
  
Horonlar neşeli zamanlarda; Bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlencelerde oynanır  
  
  
Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler buralarda horona dönüşür  Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası ''HORONDÜZÜ'' dür  üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur Karadeniz'de    
  
Horon Karadenizin soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır  
  
Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır  
  
  
İneğiyle, çadırıyla, çoluğu-çocuğuyla, silahıyla, giysisiyle dağlara çıkması, yol boyunca yol havalarının kemençe ve davul-zurna eşliğinde çalınıp söylenmesi, horon oynaya oynaya yolların bitirilmesi ve yayla düzüne silah atarak, nara atarak ve tabi ki horon oynayarak (sallama ritminde) kollar halinde girmeleri, halka içinde saatlerce horon oynamaları bahara olan özlemin coşkuya dönüşmesi, dile gelmesidir   
  
  
Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır  Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir  Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile belcilerin ''VOL ATMA'' hamleleri aynıdır  
  
  
Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır  
  
Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar  
  
  
''Mısır Gumulları hep, beraber bağlanır; 
İşte, horoncular da, öyle halkalanırlar     
  
Dizili horon ise, bel bellmek gibidir;  
Tavaya birer birer, hamsi dizilmesidir     
  
Omuz titretmeleri, hamsi can çekişmesi;  
Çıkarılan o sesler, rüzgarın ıslık sesi     
  
Hele o silkenmeler, ağaçlarda fırtına;  
O çabukluk benziyor, martı kanatlarına    
  
Dalgalar gider-gelir, bir kararda durmazya;  
Horoncular da öyle, uyar davul zurnaya     
  
Kemençe; horonun sevgi küpü, kaşığıdır;  
Neş'eli zannederler, en garip aşığıdır     
  
Horon; yağmur duası, horon, çareye koşmak;  
Zafer için zıplamak,, yahut suyu okşamak     
  
Horon; tetikte dumrak, kayık küreği çekmek;  
Horonda alın teri, horonda emek çekmek     
  
Horon bayram yapmaktır, halk murada erince; 
Canlanmayan var mıdır, oynayanı görünce   
  
Bu sevinç gösterisi, hem bolluk, hem bereket,  
Dağ-bayır, iniş-çıkış, elbet lazım hareket      
Horon deyince akla Akçaabat geliyor,  
Bunu hem Türkiye ve hem de Dünya biliyor      
Karadeniz horonu, horonların beyidir, 
Karadenizli korkmaz, eğlenceden bellidir     
Fişek, saat ve çizme seferberlik işidir, 
Kalleşlik edenleri hesaba çekişidir     
Horon, bir oyun değil, bir folklor kanunudur,  
Oyna horoncu oyna,i horon, milli konudur    ''  
  
Horonlar Üç Bölümden Oluşur  
  
  
  
  
  
  
1  DÜZ HORON BÖLÜMÜ: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır  Bundan ötürü oyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir  Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner  Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur  Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar  Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar  Gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir  
  
  
2  YENLİK BÖLÜMÜ: Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir  Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır  Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir  Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir  Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır  Komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'', ''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir  
  
  
3  SERT BÖLÜMÜ: Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır  Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar  Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür  Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir  
         
		
	
		
		
			
			
			
			
			 
		
		
		
		
        
		
		
		
			
				__________________ 
				 Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır  
 
			 
		
		
		
		
		
	
	
	 |