Yalnız Mesajı Göster

Müslüman Bilim Adamları

Eski 07-11-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Müslüman Bilim Adamları



MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARI


Bilim tarihi incelendiğinde keşifler yapmış, bilimsel gelişmenin öncüsü olmuş bilim adamlarının büyük çoğunluğunun güçlü bir Allah inancına sahip olduğu görülür Allah inancının bilimsel bilgiyi çok daha ileriye götürmesinin en dikkat çekici örneklerine ise İslam tarihinde rastlamak mümkündür İslam ahlakı ile yetişen, tüm yaşamlarını ve bilime dair çalışmalarının temelini Kuran ayetlerine dayandıran Müslüman bilim adamları, bugün sahip olunan yüksek medeniyete çok büyük katkılarda bulunmuşlardır
İslam ahlakının yayılmasıyla birlikte sayıları artan Müslüman bilim adamları modern bilime temel oluşturacak keşifler yapmışlardır Nitekim İslam tarihine bakıldığında, Kuran ahlakıyla birlikte Ortadoğu coğrafyasına bilimin de girdiği görülmektedir




Müslüman bilim adamları öncelikle, Batı'da Roma ve Doğu'da başta Çin olmak üzere, diğer devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojiyi rehber almış ve önemli kaynakları tercüme etmişlerdir Bu bilgi birikiminin içinden imani ve teknik anlamda yanlış ve tutarsız olan noktaları çıkartarak, kendilerine fayda sağlayacak duruma getirmişlerdir İlk adım niteliğindeki bu çalışmalarının ardından, elde ettikleri bilgileri değerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkıda bulunmaya başlamışlardır





8 yüzyılda başlayan ve 15 yüzyıla kadar devam eden süreç içinde Müslüman bilim adamları teknik ilimler, tıp, astronomi, matematik ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde etmiş, medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır "İslam'ın Altınçağı" ve "İslami Rönesans" olarak da adlandırılan bu dönemde Müslümanlar buluşlarıyla pek çok alanda bilimin gelişmesine katkıda bulunmuş, böylelikle kendilerinden sonra gelen bilim adamlarına yol göstermişlerdir Howard R Turner Science in Medieval Islam (Ortaçağ İslam'ında Bilim) isimli kitabında bu dönem hakkında şunları söylemiştir:
Müslüman sanatçılar ve bilim adamları, prensler ve işçiler birlikte bütün kıtalardaki toplumları doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen eşsiz bir kültür oluşturdular





"Beyt'ül Hikme (Bilgelik Evi)" ve Müslüman Bilim Adamlarının Dünya Tarihine Etkileri
Müslümanlar 7 ve 8 yüzyıllarda yaptıkları fetihlerle, dünyanın o güne kadar benzerini görmediği büyüklükte bir imparatorluk oluşturmuşlardır 8 Yüzyılda Abbasi Halifesi imparatorluğun başkentini Şam'dan Bağdat'a taşımış ve Batı dünyasında "House of Wisdom" (Bilgelik Evi) ismiyle anılan Beyt'ül Hikme'yi kurmuştur Beyt'ül Hikme, Müslüman bilim adamlarının yaptıkları ilmi çalışmalar sayesinde, bilim, felsefe, tıp ve eğitim alanında dünya çapında eşi olmayan bir bilim merkezine dönüşmüştür Eski Roma, Çin, Hint, İran, Mısır, Kuzey Afrika, Yunan ve Bizans uygarlıklarına ait pek çok bilimsel eser Beyt'ül Hikme'de Arapçaya çevrilmiş ve Müslüman bilim adamları bu eserlerdeki bilgileri geliştirerek günümüzdeki pek çok bilim dalının kurucusu ve uygulayıcısı olmuşlardır Bilim tarihinde bu yüzyıllar Arap bilimi olarak da anılmaktadır çünkü bu dönem boyunca Arapça, dünya çapında bilimin ana dili olarak kabul görmüştür Ayrıca 756'da Güney İspanya'da Endülüs'te kurulan Endülüs Emevi Devleti'nde Müslüman bilim adamları tarafından yapılan bilimsel ve sanatsal çalışmalar da dünya bilim ve sanat tarihine önemli katkılar sağlamıştır
Bu konuda Robert Briffault İnsanlığın Gelişimi (The Making of Humanity) adlı kitabında şunları yazmıştır:


Günümüz biliminin Arap bilimine olan borcu şaşırtıcı keşifler ya da devrim mahiyetindeki teorilerden ibaret değildir; bilim Arap kültürüne bundan çok daha fazlasını; varlığını borçludur Antik çağlarda dünya, bizim gördüğümüz şekliyle, bilim öncesi bir konumdaydı Yunanlıların astronomi ve matematiği hiçbir zaman tam olarak Yunan kültürünün iklimine alışmamış ithal bilim dallarıydı Yunanlılar sistemleştirdi, genelleştirdi ve teori haline getirdiler ancak sabırlı araştırma yolları, pozitif bilgilerin birikimi, bilim metotlarının protokolleri, detaylı ve uzun gözlemler, deneysel sorgulama gibi kavramlar Yunan mizacına tamamen yabancı kavramlardı[] Yeni bir sorgulama ruhunun, yeni araştırma metodlarının, deney, gözlem, ölçüm metodlarının, matematiğin Yunanlılar tarafından bilinmeyen bir biçimde gelişmesinin bir sonucu olarak Avrupa'da bizim bilim dediğimiz şey ortaya çıkmıştır Bu ruh ve bu metodlar Batı Dünyası'na Araplar tarafından sokulmuştur









Briffault aynı kitabının bir başka bölümünde İslam medeniyetinin Avrupa'ya sağladığı katkıyı da şöyle dile getirmiştir:
Bilim, Arap medeniyetinin modern dünyaya en önemli katkısıdır ancak meyvelerinin olgunlaşması biraz yavaş olmuştur Mağribi kültürünün karanlıkların içerisine çökmesinden sonra, onun hayata getirdiği devin bütün kuvvetiyle ayağa kalkması fazla uzun sürmedi Avrupa'yı tekrar hayata döndüren bilim değildir İslam medeniyetinin çok sayıdaki diğer etkileri ışınlarını Avrupalıların yaşamlarına ulaştırmıştır

Bilim tarihinin kurucularından George Sarton ise Müslümanların bilim tarihine olan katkılarını, "Ortaçağ'ın en temel başarısı, deneysel ruhun ortaya çıkışıdır ve bu aslında 12 Yüzyıla kadar Müslümanlar sayesinde olmuştur" sözleriyle ifade etmiştir





Oliver Joseph Lodge, Bilimin Öncüleri (Pioneers of Science) adlı eserde, İslamiyet'in yayılışından sonra Arapların bilim tarihinde üstlendikleri hayati rol ile ilgili şunları yazmıştır:
Eski ve yeni bilim arasındaki tek etkin bağ Araplar tarafından oluşturulmuştur Karanlık çağlar Avrupa'nın bilim tarihinde mutlak bir boşluk olarak karşımıza çıkmaktadır ve bin yıldan fazla bir süre boyunca Arabistan dışında hiçbir yerde kayda değer bir bilim adamı yoktur




Kuran'ın ışığında bilime yönelerek günümüze kadar yansımış başarılar elde eden Müslüman bilim adamlarından bazıları şöyledir:
Cabir bin Hayyan (721-805)


Batı bilim dünyasında "Geber" ismi ile bilinen ve en çok tanınan Müslüman bilim adamlarından biri olan Cabir bin Hayyan, Batı bilim dünyasında ortak bir kanaatle "kimyanın babası, kurucusu" olarak kabul edilir Nitekim kimya kelimesinin İngilizce karşılığı olan "alchemy" kelimesi de, Cabir bin Hayyan'ın çalışmalarının neticesi olarak Arapça "al-Kimiya" kelimesinden türemiştir





Cabir bin Hayyan -atom bombasının üretilmesinden 1000 yıl önce- atomun parçalanabileceğini ve sonucunda büyük bir güç meydana geleceğini ilk söyleyen bilim adamıdır Bu konuda Hayyan'ın sözleri şunlardır:
"Maddenin en küçük parçası olan "cüz-ü la yetecezza" (atom)'da yoğun bir enerji vardır Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez O da parçalanabilir Parçalanınca da öylesine bir güç (enerji) meydana gelir ki, Bağdat'ın altını üstüne getirebilir Bu, Allahü Teala'nın kudret nişanıdır




Cabir bin Hayyan, kimya biliminin hem teorik hem de deneysel alanda büyük gelişme katetmesine vesile olmuştur Dünyada ilk kimya laboratuvarını kuran bilim adamı olarak tarihe geçmiştir Önemli kimyasalların sentezini açıklamış; birçok kimyevi maddeyi tespit ederek günümüzde de kullanılan Arapça isimler vermiştir Kimya ilminde kullanılan hassas ölçüm aletlerini yaparak; kristalleşme, damıtma, kalsinasyon, sublimasyon gibi kimyevi teknikleri kimya ilmine kazandırmıştırSülfürik asit ve nitrik asit gibi birçok asitle birlikte, sodyum karbonat ve potasyumu da bulmuştur
Ateşte yanmayan kağıt imalini gerçekleştirerek, çeşitli metallerin kullanılır hale getirilmesi, çeliğin geliştirilmesi, su geçirmez kumaşların verniklenmesi, paslanmanın önlenmesi için altın yaldızlı süsleme yapılması, boyaların ve yağların tespiti gibi alanlarda bir çok buluş yapmıştır


Cabir bin Hayyan sadece kimya değil tıp, astronomi, mantık, felsefe, fizik, mekanik gibi bilim dallarında da çalışmalar yaparak bunlarla ilgili eserler vermiştir Cabir bin Hayyan'ın başta kimya olmak üzere tıp, fizik, astronomi ve felsefe alanında yaklaşık 200-500 arası eser kaleme aldığı bilinmektedir Ancak bu eserlerin birçoğu sonradan kaybolmuştur, sadece 27 tanesi Latince ve Almanca olarak Nürnberg, Frankfurt ve Strazburg'ta 1473-1710 yılları arasında basılmıştır




El-Harezmi (780-850)


Zamanının en büyük bilim adamlarından biri olan Ebu Abdullah Muhammed bin Musa El-Harezmi, Batı bilim dünyasında derin etkiler bırakmış bir matematikçi, astronom ve coğrafyacıdır Harezmi ömrünün büyük bir bölümünde Bağdat'taki Beyt'ül-Hikme'de çalışmıştır Cebir ve algoritma ilminin kurucusu ve bu ilimlere isim veren İslam alimi olmuşturHarezmi'nin ismi Avrupa'da Latince Alkhorismi şeklinde kullanıldığı için, bulduğu metoda "Algoritma" ismi verilmişti







Harezmi, Cebir alanındaki ilk eser olan Kitab'ül Muhtasar fi Hesab'il Cebri Mukabele'nin (Cebir ve Karşılaştırma Hesapları) sahibidir Bu eseri şu cümleyle başlar:
Algoritmi şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah'a hamd ve senalar olsun
Günümüzde orijinali Oxford Üniversitesi'nde bulunan kitabında, dünyada ilk kez onlu sayı sistemini açıklamış ve yine dünyada ilk kez denklem kurma yöntemiyle problem çözme şekillerini göstermiştir Ayrıca söz konusu kitabı daha önce bilinmeyen bir çok yeni terim içermektedir: Kök sayı, tekil, tek sayı gibi





Harezmi'nin bu eseri, matematik tarihi bakımından çok önemli gelişmeler için başlangıç olmuş ve 600 yıldan fazla süre boyunca matematik öğrenimi için temel sayılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamları eseri hayranlıkla incelemişler ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1500'lü yılların sonlarına (1598-1599) gelinceye kadar cebir ilminde tek kaynak Harezmi'nin bu eseridir
Matematiğin yanı sıra çeşitli gözlemevlerinde çalışmalar yürüten Harezmi astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Güneş saatleri ve saatler üzerinde yazılmış eserleri bulunmaktadır
Harezmi ayrıca yerkürenin bir derecelik meridyen uzunluğunu da ölçmüştür



Sabit Bin Kurra (821-901)





Sabit bin Kurra, matematik, astronomi ve tıp konularında uzman İslam bilginlerinden biridir Döneminde tüm bu alanlarda çok büyük gelişmelere öncü olmuş, özellikle geometri ve cebir konusunda yeniliklere imza atmıştırSabit bin Kurra'nın geometrideki yerinin önemini, Doğu medeniyetleri üzerine çalışan bilim adamlarından Georges Rivoire, "Cebirin geometriye uygulanmasını, Müslümanlara borçluyuz Bu da 900 yılında vefat etmiş olan Sabit bin Kurra'nın eseridir" sözleriyle özetlemiştir


Matematik, astronomi, astroloji, tıp ve çeviri ile ilgilenen Sabit bin Kurra'nın 79 eserinin olduğu bilinmektedir Bunlardan 21'i tıp, 2'si müzik, geri kalan 25 eser ise matematik ve felsefe ile ilgilidir
Sabit bin Kurra, sinüs teoreminin tanımını yapmış ve bunu astronomiye uygulamıştır Ayrıca Pisagor teoreminin genel bir ispatını vermiştir Dünya'nın çevresini 360 meridyene bölünmüş kabul ederek Ekvator'un uzunluğunu hesaplayan ve buna bağlı olarak da Dünya'nın yarıçapını bulan İslam alimidir


Sabit bin Kurra, Öklid'in bilgilerini kullanarak cebir konusunda çok daha genel denklemlerin çözümlerini göstermeyi başarmıştır Carl B Boyer, A History of Mathematics (Matematikçilerin Tarihi) adlı kitabında, bu usta matematikçi için şunları söylemektedir:
MS 9 yüzyıl Müslüman matematikçilerin altınçağı oldu Yüzyılın ilk yarısına Harezmi, ikinci yarısına Sabit bin Kurra damga vurdular Harzemi ile Öklid 'temelciler' olarak benzeşir Sabit bin Kurra ise, Pappus gibi, yüksek matematik yorumcusudur
Fergani (IX yüzyıl)


Dokuzuncu yüzyılda yaşamış, ekliptik eğimini ve Güneş'in de kendine göre hareketli olduğunu keşfeden büyük astronomi ve matematik alimidir Türkistan'ın Fergana bölgesinden olan Fergani, astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik alanlarında deneye dayanan araştırmalar yapmıştır Gök cisimlerinin hareketlerini incelemiş ve Batlamyus'un astronomi biliminde kabul gören iddiaları hakkında, yankı uyandıran yorumlar yazmıştır Kainatın ve gezegenlerin hacim ve büyüklükleri ile birbirleri arasındaki mesafeleri araştırmıştır Araştırmaları sonucu yaptığı saptamalar, Batı astronomisinde Kopernik'e kadar değişmez ölçüler olarak kabul edilerek yüzlerce yıl kullanılmıştır


Fergani'nin araştırmaları sonucu ilk kez Güneş'in de bir yörüngesinin bulunduğu ve kendi etrafında batıdan doğuya doğru döndüğü ortaya konmuştur Ayrıca 41 yıl boyunca devam eden astronomi araştırmaları sonucunda enlemler arasındaki mesafeyi de saptamıştırFergani'nin en dikkat çeken çalışmalarından biri ise, Güneş tutulmasını önceden belirlemek için keşfettiği yöntemdir Fergani, 842 yılında bu yöntemle Güneş tutulmasını önceden saptamıştır



Fergani'nin astronomi ile ilgili günümüze ulaşan 6 eserinin en önemlisi Cevami' el-İlmi el-Nücum ve'l-Harekat el-Semaviyye (Astronominin ve Göksel Hareketlerin İlkeleri)'dir Gök cisimlerinin hareketiyle ilgili bir astronomi kitabı olan bu eserin yazma nüshası Oxford, Paris, Kahire ve Amerika'da Princeton Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır


Astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik alanlarındaki çalışmaları bu ilim dallarının gelişmesine ve temellerinin güçlenmesine vesile olmuştur O devirdeki tüm Türkistanlı alimler ve Avrupalı bilginler üzerinde, Fergani'nin etkisi görülmektedir Latinceye tercüme edilen eserleri, asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutulmuştur Batı dünyasında Alfraganus ismiyle tanınan Fergani'nin Yer'in çevresine ilişkin bulmuş olduğu değer (yaklaşık 40253700 metre), Kristof Kolomb'un Atlas Okyanusu'nu geçerek Hindistan'a ulaşma düşüncesini gerçekleştirmesinde cesaret verici bir rol oynamıştır Kolomb bu konuda şunları söyler;
Seyahatlerim sırasında Lizbon'dan Gine'ye olan rotayı dikkatlice gözlemledim ve her bir derece için, Alfraganus'un değeri olan 56 3/2 millik değeri buldum Bu ölçüme güvenmeliyiz

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla