07-07-2009
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Padişahların Yetkileri Sınırsız Mıydı?
Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın “vatana ihanet” dışında yargılanamayacağı şeklindeki anayasal hükmü tartışırken, Osmanlılarda Padişahların yetkisine ilişkin bir sual geldi  
“Hukuki anlamda Osmanlı Padişahları dokunulmaz mıydı? Gerektiğinde yargılanmaları mümkün müydü?”
Mümkündü Yani Osmanlı Padişahları “dokunulmaz” değildi O kadar değildi ki, Bursa Kadısı Molla Fenari, Sultan Yıldırım Bayezit’i mahkemeden düpedüz kovmuş, İstanbul Kadısı Sarı Hızır Çelebi, Fatih Sultan Mehmed’i mahkûm etmişti
Yani Padişahlar hukukun denetimi altında çalışırlardı Hukukun denetimi altında çalışan bir insanın “sınırsız” yetkilere sahip bulunması mümkün değildir
Batılı bir diplomat olan Comte de Marsigli’nin tespitleri bu konuda dikkat çekicidir Üstelik bu kişi tam bir İslâm-Türk düşmanıdır Buna rağmen, başta Padişah olmak üzere, Osmanlı Devleti yönetiminin insanlara değer verdiğini ve Padişahların “diktatör” olmadığını ifade ediyor  
“Tarihçilerimizin hepsi Osmanlı Padişahlarının diktatör olduklarını dünyaya ilân ediyorlar Halbuki Osmanlı devlet sistemiyle diktatörlük arasında en ufak bir bağ yok Nasıl olsun ki, Padişahın maiyetinde bulunan ve adına ‘Kapıkulu’ denen askeri teşkilatın (yeniçeri ve sipahileri kastediyor) gerek eski Padişahlardan kalma kanunlar mucibince, gerekse kendi gelenekleri gereği Padişahı tahttan indirebiliyor, zindana bile atabiliyorlar ” (1732’de La Haye’de yayınladığı hatıratının birinci cildinin 28-29 sayfalarından)
Avrupalı diplomat Comte de Marsigli, Padişahların “mutlak” olmadıklarını belirtme açısından, Sultan Dördüncü Mehmed döneminden bir örnek veriyor  
¥
Sultan Dördüncü Mehmed’in (Avcı Mehmed) taht yılları  
Ava fazla meraklı olduğundan devlet işleriyle ilgilenmemesi, sınır kalelerden feryadlar yükselmesine sebep olur Osmanlı’nın kılıcından boynunu uzak hisseden Macaristan imparatoru Leopold sınır kaleleri bir bir vurmaya, Osmanlı köy ve şehirlerini yağmalamaya başlar
Bunun vahim sonuçlarını Padişaha anlatmakta zorlukları bulunan Sadrazam, ulema ile istişare ettikten sonra savaş kararı alır Ve Padişaha bunu “karar” olarak tebliğ eder:
“Hünkârım, tez vakitte Macaristan’a seferimiz vardır, dualarınızı eksik etmeyesüz ”
Savaş kararı ciddi iştir ve o güne kadar Padişahlar tarafından alınmıştır Sultan Mehmed öfkeyle sorar:
“Neden bizim haberumuz yoktur?”
Sadrazam, Padişahın av peşinde koştuğunu ima ederek mırıldanır:
“Çünkü hadisatın vehametini arzetmek içün zatı devletlerini bulamazız!”
Padişah öfkelenmekle birlikte Sadrazam’ına hak vermekten de kendini alamaz Haklıdır, zira Padişahın günleri Davutpaşa’daki av köşkünde geçmektedir Ama bu zaafını Sadrazam’ına belli etmek istemez Kükrer gibi sorar:
“Şimdi bu kararı tasdik etmemi beklemektesin öyle mi?”
“Beli, tasdik buyurasuz Hünkârum ”
“Evvelemirde Şeyhülislâm hazretlerine arz edile, fetva alına  ”
Sadrazam işin böyle gelişeceğini çoktan düşünmüş, Şeyhülislâmdan gerekli izni çoktan almıştı  
Fetvayı uzattı:
“Ol mesele hallolmuştur, sıra Hünkârımın tasdikine gelmiştur ”
Kararın hukukilik kazanması Padişahın onayına bağlıdır Ancak Padişah “şu sıralar” böyle bir savaşı uygun bulmamaktadır
“Bir vakit talik edelim (erteleyelim) ”
“Hadisatin buna tahammülü yoktur Serhad şehirlerumuzden feryud ü figânlar gelir, Müslüman ırzı ve namusu pâymal olurken, bekleyemezuk Beklemek azim vebal olur Mühürleyunuz Hünkârım!”
Padişah direnmeyi tekrar denedi: Zira hem Macaristan’la girişilecek bir savaşın iyi sonuçlar vermeyeceğine inanıyor, hem de “av günleri”nden uzaklaşmayı kabullenemiyordu
“Daha münasipçe bir vakitte olsaydı mühürlerdim, velakin şimdiki zaman cenge elverişli bir zaman değil, yaza kalsun ”
Sadrazam temenna ederek huzurdan ayrılır  
Doğruca Şeyhülislâma gider  
Durumu açık açık anlatır  
Ve Şeyhülislâm, İslâm-Türk düşmanı Comte de Marsigli’nin 1732’de La Haye’de yayınladığı hatıratında belirttiği üzere yeni bir fetva çıkarır  
Fetvada özetle şöyle denmektedir:
“  Bu durumda Padişahın savaş ilânını erteleme yetkisi yoktur Tasdike mecburdur, vesselâm!”
Padişah savaş ilânını onaylıyor
Böylece İkinci Viyana Seferi başlamış oluyor
Yavuz Bahadıroğlu
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|