07-07-2009
|
#4
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Hisar Abdülhak şinasi-Yazar
(18881963) Bazı yazarlar belli bir kentin, yapıtlarıyla da belirli bir dönemin edebiyatçısı olarak tanınır İstanbul'da doğan Abdülhak Şinasi Hisar da bunlardan biridir Çocukluğu ve gençliği, bütün yazarlığım etkileyen ve romanlarında konu ettiği bu kentte geçti Rumelihisarı'nda, Çamlıca'da, Büyükada'da, içinde büyüdüğü doğanın güzelliğini, Boğaziçi'ndeki sandal gezilerini, özenle yapılmış yalıları, Osmanlı yaşama biçimine sıkı sıkıya bağlı kişileri hep özlemle anımsayarak romanlarında anlattı
Yazarın ailesi de geleneksel bir Osmanlı ailesiydi Babası Türkiye'nin ilk edebiyat dergisini çıkaran Mahmud Celaleddin Bey'di ve Tevfik Fikret, şair Nigar Hanım gibi dönemin ünlü adlarıyla yakın arkadaştı Kültürlü bir çevrede büyüyen ve küçük yaşta Fransızca öğrenen Abdülhak Şinasi, Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri aldı 1905'te Galatasaray Lisesi'ni bitirince ailesine haber vermeden Paris'e gitti Paris'te 1908'e kadar siyasal bilgiler okudu Yazarın Paris'teki yaşamı kültür birikimi sağlaması ve düşüncelerinin olgunlaşması açısından oldukça verimli geçti Ünlü Fransız yazarlarıyla ve aralarında Yahya Kemal'in de bulunduğu Türkiye'den gelen aydın kişilerle dost oldu 1908'de II Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a döndü Bir Fransız maden şirketinde ve başka kuruluşlarda çalıştı
Cumhuriyet'ten sonra Ankara'da Balkan Birliği Cemiyeti'nde genel sekreterlik yapan ve Dışişleri Bakanlığı danışmanlığında görev alan yazar, 1945'te Uluslararası Barış Kongresi'ne katılmak için ABD' ye gitti 1948'den sonra çok sevdiği İstanbul'a yerleşti ve yaşamı alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı olarak bu kentin Beyoğlu semti dolaylarında geçti
Abdülhak Şinasi Hisar, Paris'ten döndükten sonra çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladığı şiirleriyle ve eski edebiyatçılar üzerine yazdığı anılarıyla tanındı Ama ona ününü ve yazar kişiliğini kazandıran ilk romanı Fahim Bey ve Biz (1941) oldu Yazar, bu romanında son derece temiz yürekli, duygulu, içine kapalı, güzel düşler kurmayı seven bir kişi olan Fahim Bey'i anlattı Söz konusu romanın baş kişisi Fahim Bey, kafasında kurduğu dürüstlük dolu
güzel dünya ile para düşkünü açıkgözlerin dünyası arasındaki çelişki sonucu, yaşama, insanlara kırgın olarak ölür Yazarın daha sonra yayımladığı Boğaziçi Mehtapları(1943), Boğaziçi Yalıları (1954) gibi anı kitaplarında eski İstanbul yaşamına duyduğu özlem ve eski güzelliklerin yok olup gitmesine karşı duyduğu tedirginlik dile getirilir Yazarın Çamlıca'da geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek yazdığı
Çamlıca'daki Eniştemiz (1944), Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) anılara dayalı romanlarındandır Yazar bu yapıtlarında Osmanlı toplumunun üst sınıflarından kişileri ele alır Osmanlı geleneksel yaşamına sımsıkı bağlı bu tiplerin yaşama biçimleri, evleri, ilgileri, dahası hangi yemekleri sevdiklerini anlatır Böylece Cumhuriyet öncesi İstanbul yaşamını canlandırır Bu açıdan ona geçmişin ve anıların yazandır denebilir
Abdülhak Şinasi Hisar, yapıtlarında çok yakından tanıdığı, gözlemlediği aile çevresinden kişileri anlatmıştır Annesi, babası, büyükannesi, yengesi, halası, eniştesi, aile dostları ad ve yer değiştirerek yazarın roman kahramanları olmuştur Gerek romanlarındaki kurgu, gerek anı ile roman arasındaki sınırların belirsizliği, yazarın romana sık sık düşünce ve duygularım katmasına yol açmıştır Dili eski olmasına karşılık ağdalı değildir ve akıcı bir anlatımı vardır Abdülhak Şinasi Hisar'ın ayrıca Geçmiş Zaman Köşkleri (1956) adlı bir anı kitabı, Yahya Kemal ile Ahmed Haşim'in yaşamı ve şiiri üzerine yapıtları vardır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|