Konu: Girit-Tarihi
Yalnız Mesajı Göster

Girit-Tarihi

Eski 07-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Girit-Tarihi



Girit-Tarihi



Girit, Ege Adaları'nın en büyüğü ve en güneyde olanıdır Bugün Yunanistan'a bağlı olan adanın doğudan batıya uzunluğu yaklaşık 250 kilometredir Konumu dolayısıyla Ege Âdaları'nın güney sınırında doğal bir engel
oluşturur Bu nedenle Girit her zaman Doğu Akdeniz'in güvenliği bakımından önemli bir rol oynamıştır
Girit dorukları karlı dağlarla, güzel vadilerle kaplıdır Adayı çevreleyen kıyılardaki sıcak ve verimli düzlüklerde portakal, limon, zeytin, badem ve kestane ağaçları yetişir Dağ yamaçlarında sık servi ormanları bulunur İki önemli kent olan Hanya ve Kandiye (Herakleion) kuzey kıyısındadır


Ege Denizi'ndeki birçok ada gibi Girit de Avrupalıların yaz tatili için ilgi gösterdikleri bir yerdir Turizm ada halkının önemli bir gelir kaynağıdır Meyve ve zeytinyağı yurtdışına satılan başlıca ürünlerdir 500 bin kişinin yaşadığı adada turizm ve çiftçiliğin yanı sıra balıkçılık da önemli bir gelir kaynağıdır Başlıca limanlan kuzey kıyılarında yer alır Güney kıyısında önemli bir liman yoktur Akdeniz özellikle kış aylarında fırtınalı ve tehlikeli olduğundan, Giritliler'in çoğu kuzey kıyılarında toplanmıştır Sanayi gelişmemiştir; ada halkının gereksinimlerinin çoğu Yunan Yarımadası'ndan getirilen mallarla karşılanır

Giritliler'in gelenekleri Yunan Yarımadası'nda yaşayanlardan farklıdır Köylerde kadınlar canlı renkli giysiler giyerler; erkekler ise kara çizmeleri, poturları, başlarına doladıkları kara mendilleriyle eski zaman korsanlarını andıran bir görünümdedir Yeme ve içme alışkanlıkları da Yunanistan'dan değişiktir

Tarih


Yunan mitolojisine göre Yunan uygarlığı Girit Adası'nda başlamıştır Eski Yunan'da tanrıların kralı olarak kabul edilen Zeus, söylenceye göre, buradaki 2456 metre yüksekliğindeki İda (Kaz) Dağı'ndaki bir mağarada doğmuştur İÖ 14 yüzyıla kadar Girit güçlü ve parlak bir uygarlığa sahipti Mitolojiye göre, İda Dağı'nın hemen doğusunda, kuzey kıyısının yakınındaki Knossos'un efsanevi kralı Minos Zeus'un oğluydu Minos tanrı Poseidon'un yardımıyla tahta çıktıktan sonra bir beyaz boğayı tanrıya kurban etmeye söz vermesine karşın, bu sözünü yerine getirmeyince Poseidon da ceza olarak Minos'un eşi Pasiphae'nin bu beyaz boğaya büyük bir aşkla bağlanmasını sağlamış Daha sonra Pasiphae, Minotauros adlı insan bedenli, boğa başlı bir canavar dünyaya getirmiş Minos labirent gibi bir saray yaptırarak bu korkunç yaratığı oraya kapatmış Sonunda öldürülünceye kadar her yıl canavara yedi delikanlıyla yedi genç kız kurban edilirmiş


Son zamanlarda arkeologların gerçekleştirdikleri bazı kazılar bu efsanenin temelindeki birtakım olgulara ışık tutmuştur Knossos'ta labirent biçimli bir sarayın kalıntıları bulunmuş, Yunan Yarımadası'nı da kapsayan bir deniz imparatorluğunun ve boğalara tapan bir halkın varlığı kanıtlanmıştır Ne var ki, bu uygarlık İÖ 6 yüzyılda başlayan klasik Yunan tarihinden çok önceleri silinip gitmiştir(bak Eski Yunan)


İÖ 1 yüzyılda, korsanları Akdeniz'in doğusundan uzaklaştırmak isteyen Romalılar Girit'i ele geçirdiler Ada İS 9 yüzyılda Müslüman Araplar'ın eline geçinceye kadar önce Roma İmparatorluğumun, sonra da Bizans İmparatorluğumun egemenliği altında kaldı 13 yüzyılda ise Venediklilerin eline geçti Osmanlıların 1645'te, kızlar ağası Sümbül Ağa'yı Mısır'a götüren geminin Girit sularında Malta korsanlarının saldırısına uğraması üzerine başlattığı


Girit seferi 1669'da sonuçlandı ve zaten Yunan Yarımadası'nı ele geçirmiş olan Osmanlı İmparatorluğu Girit'i de topraklarına kattı 1821'de baş gösteren Mora Ayaklanması'nı Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın bastırmasından sonra Girit bir süre Mısır valilerince yönetildi
1830'da Yunanistan'ın bağımsızlığına kavuşmasına karşın, Girit Osmanlı Devleti'nin yönetiminde kaldı 1866'da adadaki Rum ayaklanması üzerine Osmanlı Devleti birtakım reformlara girişti 1868'de il merkezleri, sancak ve kazalarda Türkler'in ve Rumlar'ın yerel çoğunluğuna dayanan yönetim meclisleri oluşturuldu Yasama yetkisi de sancaklardan ikişer üyenin yer aldığı bir meclise bırakıldı 1897'de Yunanistan Girit'e bir tümen asker çıkarttı

Osmanlı Devleti'nin buna karşı çeşitli girişimleri sonucunda İngiltere, Rusya, Fransa ve İtalya gibi büyük devletler Yunanistan'dan askerlerini geri çekmesini isteyerek adayı ablukaya aldılar Bu girişimler sonuç vermeyince Osmanlı Devleti Yunanistan'a savaş ilan etti Osmanlı ordusu Atina'ya yaklaşırken büyük devletler yeniden araya girerek Girit'i koruma altına aldıklarını açıkladılar ve Yunan Prensi Georgios'u yönetici olarak atadılar 1908'de II Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Girit Meclisi Yunanistan'a katılma kararı aldı 1912'de Yunan ve Girit meclisleri birleşti; 1913'te de Londra ve Bükreş antlaşmalarıyla Girit Yunanistan'a katıldı


II Dünya Savaşı'nda Girit, Akdeniz'in doğusundaki önemli konumu ve Suda Körfezi'ndeki doğal limanı nedeniyle önemli bir rol oynadı 1941'de Alman paraşütçülerinin adaya inmesi üzerine Giritliler, Müttefikler'in de yardımıyla, savaş 1945'te sona erinceye kadar Alman işgaline karşı savaştılar

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla