Yalnız Mesajı Göster

İslam Devletinin Kuruluşu

Eski 07-05-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İslam Devletinin Kuruluşu



İslam Devletinin Kuruluşu



Resûlullah'ın (sav) ashabı, Medine-i Münevvere'de toplanmışa Devletin kurulması için merkez ve silahlı güç (yani ordu) hazırdı Şimdi kendisinin de bir adım daha atıp, bu gücün başına geçmesi gerekiyordu Kureyş müşrikleri bu durumdan endişeye düşmüşler, onu bu gücün başına geçmeden ortadan kaldırmak için harekete geçmişlerdi



Ancak, Resûlullah (sav), bu olayda hiçbir tedbiri elden bırakmamıştır Her türlü incelik ve tedbir hesaplanmış ve düşmandan gelebilecek bütün kötülük ihtimalleri göz önünde bulundurulup alınan tedbir sayesinde bertaraf edilmiştir
Aslında Resûlullah (sav), bu tedbirleri almadan Medine'ye hareket etse idi, Allah Tealâ, haşa, onu korumayacak mı idi? Ama işin aslı şudur ki, Resûlullah'ın (sav) her işi ümmetine emsal teşkil eder Bunun içindir ki O, her hareketini gerçekleştirirken hiçbir tedbiri elden bırakmamış ve ondan sonra da Allah'a tevekkül etmiştir Mağarada arkadaşına:

"Korkma ya Ebubekir, Allah bizimledir" buyururken maddi bütün tedbirleri aldıktan sonra Allah'a güvenmişti

Küba'ya ulaştığında ilk icraatı, namaz kılacağı bir mescid inşa ettirmek olmuştur
Burada, İslam cemaatinin teşekkül ettiğine kanaat getirdikten sonra Mekke'de icra edemediği Cuma namazını kıldırdı ve ilk hutbesini söyledi
Küba'dan Mevdine'ye ulaştığında da bir eve misafir olduktan sonra ilk işi yine bir mescid inşasına başlamak oldu

Mekke'den buraya göç eden muhacirler vardı Onların arasında da cahiliyyede kabile kavgaları vardı İslamiyet'in gelişi ile bunlar sona erdi Henüz Müslüman olmamış müşrikler vardı Az da olsa bazı Hıristiyanlar vardı
Medineli Müslümanlar ki, bunlar Evs ve Hazrec kabilesi diye ikiye ayrılmış, aralarında devamlı çekişme bulunan bir topluluktu Yemenden buraya gelip yerleşmişlerdi

En son olarak da üç kabileden oluşan Yahudiler vardı Bunlar:

a Benî Kaynuka (kuyumcular)
b Benî Nadir (ziraatçiler)
c Benî Kureyza (derici ve banker)
Bu kabileler, Bâbil hükümdarı Buhtunnasr'ın Kudüs'ü yakıp yıkmasından sonra Medine'ye gelen üç Yahudi kabilesi idi
Artık devleti meydana getiren bütün unsurlar mevcuttu Ancak müşküller de çoktu Resûlullah (sav), bir devlet başkam gibi harekete geçerek bu olumsuzlukları tek tek bertaraf ederek karşısında bir tek güç bıraktı
Medineli Müslümanlan, kendi aralarında kardeş yaparak aralarındaki kırgınlıkları yok etti Mekkeli muhacirler ile Medineli Ensar arasında kardeşlik antlaşması yaparak her türlü geçim derdine son verdi

İslâm Devleti'nin ilk yazılı anayasasında genel olarak şu kurallara yer verildi:
1- Bu anlaşma, diğer insanlar arasında sınıffarkı tanımıyordu
2- Hz Peygamber (sav) tarafından Kureyş kabilesine mensup Müslümanlarla Yesrib'li Müslümanlar ve bunlara tabii olan, bunlarla birlikte cihad eden kabileler arasında yapılmıştır

3- Bunlar diğer insanlardan farklı olarak tek bir ümmeti sahipleneceklerdir bir "Ummet"tir
4- Kureyş'li muhacirler kendi aralarındaki suçlulara "diyet" öderler Kendilerinden esir düşenin fidyesini meşru şekilde aralarında taksim ederek öderler Ensar'dan her kabile kendi kabilesinden olan suçlara diyet öder Her grup kendisinden esir düşenin fidyesini meşru şekilde aralarında taksim ederek öder
5- Mü'minler, fidye veya diyet ödemeyecek kadar fakir ve borçlu kardeşlerine yardım ederler

6- Mü'minler, kendilerine hücum eden, saldıran, zulüm, günah, tecavüz vb mü'minler arasında fesat çıkaran kimselere haddini bildirirler
7- Yahudilerden kim bize tabi olursa yardım ve desteğe hak kazanır Ne zulme uğrar, ne de onlar aleyhine başkası ile iş birliği yapılır

8- Bir mümin, kâfir birini öldürdüğü gerekçesi ile diğer bir mü'mine kısas yapamaz
9- Bir mü'min, mü'min kardeşinin aleyhine kâfire yardım edemez
10- Müminlerin tamamı içlerinden birinin evladı bile olsa, fesatçıya karşı el birliği ile hareket ederler

11- Müminlerin sulhu tekdir Bir mü'min Allah rızası için yapılan savaşta mü'min kardeşini yalnız bırakıp düşmanla sulh yapmaz Sulhu eşit ve adaletli olur
12- Mü'minler Allah yolunda kanlan akıtma sebebiyle birbirlerinin sorumluluklarını yüklenirler

13- Hiçbir mü'min, bid'atçıya yardım edemez, böyle birini koruyamaz Kim böyle birine yardım ederse, kıyamet günü Allah'ın laneti ve gazabı onun üzerine olsun Buna karşılık ne vasıta ne de bedel kabul edilmez
14- Mü'minlerin hepsi onun hakkını alırlar Kısası (veya diyeti) yerine getirmemeleri caiz değildir

15- Kim bir mümini bilerek öldürürse kısas yapılır Ancak cenazenin sahibi razı olursa diyete çevrilir

16- Herhangi bir şeyde ihtilaf edilmesi halinde başvurulacak makam Allah ve Resûlü'dür

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla