TiFus
|
Bırakıp Gidene
BIRAKIP DA GİDENE  
Burnu bir karış havada, gözü
yükseklerdeydi ben onu sevdiğimde
Hele hele benim aşkımı
yerden yere vurup,
nasıl kırmıştı kalbimi zalim
Dudaklarından dökülen acı sözleri;
öyle ki, bugün bile unutamadım
Ne tebessümdü o , zehirden beter
Her olayda içim paramparça,
gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olurdu
Yorgun düşerdim onsuz geçen,
onunla dolu, koyu siyah gecelerden
Pişmanlıktan kendime lanetler eder,
sevgimi söylediğim günü düşündükçe,
kaleme sarılıp yazardım ona nefretin
aşkla kucaklaştığı o uzun mısralarımı
Derdim ki; alın yazımdı,
onbeşimin çocuksu aşkıydı
Nasıl da gülerdi canı istedi mi 
En anlamlı bakışlarıyla önce ümitlendirir,
ardından bir uçurumun kenarına
yapayalnız bırakır giderdi
Ben çaresiz, ben yorgun,
ben bıkkın bu sevdadan
Ah bilirdi o insafsız,
diri diri yanardım o böyle yaptıkça 
Şubatın buz gibi kasvetli soğuğunda;
onda ne bulduğumu bugün bile bilemem
Ama o günlerde hayatımın amacı,
varolma gibi gelirdi bana
Çocukluk mu, yoksa gençliğimin
safça tutkusu muydu bu
kölesiye bağlanış,
içten içe kopan fırtınalar,
bu delice yakarış?
Kimbilir, belki de
sevilmeye muhtaç bir kalbin
bitmek bilmeyen kaprisi 
Ondan hiçbir şey istememiştim
Sadece sevgi 
Evet, şimdi yıllar sonra ben,
onu düşünüyorum ilk defa
kucağımda resimler, hatıralarla
Hava yine soğuk, yine kasvetli
gözleri gözlerimde yine
sevgi, derin yüreğimde
Unuttum sanırdım, meğer aldanmışım,
ağladım saatlerce
Bu onun "ölüm yıldönümü"dür
17'sinde toprakla kucaklaşan,
o zalimin hikayesidir anlatılan
Bir melodidir kırık, umutsuz  
Doldururken sensizlik o an odayı
gönlüm hala boş, kafam yine dumanlı
Bir feryat yankılanmıştı acı dolu
tam 15 yıl önce bugün bomboş kırlarda
Deli gibi koştum sınıfa, sırası boştu
Benim kadar çaresizdi her köşe
Kendi kendime konuşarak
yaklaştım sırasına;
"Sen ölemezsin; canımsın, sevgimsin, emelimsin
Dileğince nefret et, alay et duygularımla Kızmam sana
Ama ne olur bir yalan olsun, acı bir şaka
Evet, evet beni üzmek için yapıyorsun
Herşeyini özledim 
Allahım son defa göreyim yeter bana"
Bu sensiz yakarış defalarca sürmüştü
ta ki, ölümün o sinsi kokusunu
içimde duyana kadar
Hıçkıra hıçkıra ağladım,
sıraya kazıdığın ismini öptüm
Sonra, ona ait birşeyler bulmak için
aradım her köşeyi  
Yalnızca buruşturulmuş bir sayfa,
rengi solmuş
Yazı, onun yazısı
Bir mektuptu, özenilerek yazılmış,
belki de çok emek verilmiş her satırına 
Çok şaşırdım, mektup bana hitabendi
Korkakça, kaybolmasından korkarak,
acıyla okudum her cümleyi
kalbimde büyüyen bir özlemle  
Hele hele o ilk satırı 
Öyle ki, bugün bile unutamam,
okudukça ağlarım
"İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş
bir tanem, AFFET BENİ !!!  "
|