| 
Şengül Şirin  | 
				  Alman Edebiyatı 
 
            Alman edebiyatı
 Almanya, Avusturya ve İsviçre'de Almanca yazılmış yapıtları kapsar
  Almanca konuşan halkların karmaşık tarihi sanatsal ve düşünsel yaşamlarını, kültürlerini büyük ölçüde etkilemiştir  Fransa, İngiltere ve İtalya'da güçlü merkezi hükümetlerin kurulması siyasal ve kültürel yaşamın Paris, Londra ve Roma gibi belli kentlerde yoğunlaşmasına yol açmıştı
  Oysa Almanca konuşan halklar tarih boyunca siyasal ve coğrafi nedenlerin yanı sıra ortak dillerindeki lehçe farklılıklarından dolayı da birbirlerinden kopuk kaldılar  Bu maddede sözü edilen tarihsel olayların birçoğu ayrı maddelerde yer almıştır  (Ayrıca bak  ALMANYA;    Avusturya İmparatorluğu; İsviçre;     Kutsal RomaGermen İmparatorluğu  ) İ
 lk ve Ortaçağ Edebiyatı
 
 En eski Alman edebiyatını kulaktan kulağa aktarılan türküler ve öyküler oluşturur
  Bunlar canavarlarla, korkunç devlerle ya da kabilenin düşmanlarıyla yiğitçe savaşan tanrıların ve kahramanların Heldenlieder adı verilen     öyküleridir  Yaklaşık İS 800 yılından kalma ilk yazılı öykü, bir baba oğul     arasındaki trajik savaşı anlatan Hildebrandslied'dir ("Hildebrand'ın     Şarkısı")  7201100 yılları arasındaki     Alman edebiyatı "Hildebrand'ın Şarkısı" dışında, Hıristiyan keşişlerinin Kuzeybatı Avrupa'da Hıristiyan inançlarını yaymak amacıyla anlattıkları öykülerden oluşurdu
  Bu sırada Kutsal Kitap'ın (Tevratİncil) ve kilise metinlerinin önemli bölümleri Latince'den Almanca'ya çevriliyordu  1050 ile 1200 yılları arasında Alman prenslerinin güçlenmesiyle, Alman kültür merkezleri manastırlardan derebey saraylarına taşındı
  Haçlı Seferleri (bak  HAÇLI SEFERLERİ) sırasında Güney Avrupa'yı ve Ortadoğu'yu tanıyan Alman şövalyelerinin etkisiyle Eski Yunan ve Roma Öyküleri Almanca'ya aktarıldı  
 Fransa'da yaygın olan uzun     şövalye destanları yeni ve zengin bir konu kaynağı oldu (bak
  ŞÖVALYELİK)  Bu destanların çoğu Kral Arthur'a ilişkindir (bak  ARTHUR)  1180 yıllarında benzer öyküler Almanya'da da yaygınlaşmaya     başladı  Bu sırada Spielmann  adı verilen gezgin şarkıcı ozanlar Hıristiyanlık'tan önceki kahramanlık öykülerini kulaktan kulağa aktarmayı sürdürüyordu
  1200 yılları dolaylarında adı bilinmeyen Avusturyalı bir gezgin ozan, kahraman Siegfried'in öyküsünü "Nibelunglar'ın Şarkısı" adı altında destanlaştırdı  19  yüzyılda ünlü besteci Richard Wagner aynı adı taşıyan yapıtında bu şarkıdan esinlenmiştir  Güney Fransa'da troubadour    adı verilen gezgin şarkıcıların şövalyelerin aşklarını anlatan ezgileri    Minnesinger (aşk şarkıcısı) denilen Alman ozanlarını da etkiledi
  Avrupa'nın öteki yerlerinde olduğu gibi ilk Alman tiyatro yapıtları mucizeleri, dinsel ve ahlaksal değerleri konu alıyordu
  Bunların yanı sıra karnavallarda oynanmak üzere komediler yazılırdı  Johannes Gutenberg'in 1440'larda ilk matbaayı kurmasından sonra edebiyat yapıtları ve tiyatro oyunları çok sayıda insana ulaşabildi  
 Hümanizm
 
 1450'lerden başlayarak şövalyelik dönemi tarihe karışırken, "gerçek" dünya ve günlük yaşamın sorunlanm konu alan yeni bir edebiyat türü gelişmeye başladı
  Hümanizm olarak bilinen bu akım, Yunan ve Latin klasiklerinden esinleniyordu     (bak  Hümanizm)  Başlıca     ilgi alanı ise tarih ve siyasetti  Bu türün en tipik örneğini veren     Sebastian Brant Das Narrenschiff (1494; "Budalalar Gemisi") adlı yapıtında insanların zayıf yönlerini alaya almıştır  Kitap, dönemin ünlü ressamı Albrecht Dürer tarafından resimlendirilmiştir {bak  DÜRER,    Albrecht)  
 Dinde Reform
 
 Martin Luther'in İncil ve     Tevrat'ı halkın anlayabileceği biçimde Almanca'ya çevirmesi Almanya'da dinsel yaşamı olduğu kadar edebiyatı da etkiledi
  Öncelikle, Martin Luther'in kullandığı Meissen lehçesi çağdaş Alman edebiyatının temeli oldu  16  yüzyılın ikinci yarısında dinsel konulann ağırlığı azaldı; halk edebiyatı, şiir ve tiyatro gelişmeye başladı  Zanaatçı şairlerden yeni bir şiir türü ortaya çıktı  Nürnberg'li bir ayakkabıcı olan Hans Sachs (14941576) yazdığı aşk şiirleriyle döneminin en gözde şairlerinden biri oldu  
 
 16
  ve 17  yüzyıllarda küçük Alman devletlerini ve onları kuşatan güçlü ulusları karşı karşıya getiren şiddetli dinsel anlaşmazlıklar ve savaşlar 100 yıl sürdü  Otuz Yıl Savaşlarında (161848) pek çök yer yakılıp yıkıldı, binlerce insan öldü     {bak  OTUZ YIL SAVAŞLARI)  Hans von Grimmelshausen'in     Simplicissimus (1669) adlı romanı, bu dönemi çok canlı biçimde anlatır  
 Aydınlanma    Çağı
 
 18
  yüzyıl bilim ve akıl çağı oldu  Aydınlanma denen bu akım Avrupa'da yaşayan tüm halkları etkisi altına aldı  Alman düşünürü Gottfried Leibniz (16461716) Aydınlanma'nın en güçlü seslerinden biridir
  İlk çağdaş Alman şairi Friedrich Gottlieb Klopstock, Der Messiah  ("Mesih") adlı uzun bir dinsel destan yazdı  Yazar ve eleştirmen Gotthold Lessing (172981) Alman yazarların geleneklerden kopmalarına ve yeni esin kaynaklarına yönelmelerine yardımcı oldu {bak  AYDINLANMA ÇAĞi)  
 Klasik Dönem
 
 1770'lerde edebiyatta     Coşkunluk Akımı {Sturm und Drang) adıyla bilinen yeni bir yönelim ortaya çıktı
  Doğanın gücü ve insanın yaratıcılığı ön plana alınmaya başlandı  Bu akımın öncülerinden olan Johann von Herder (17441803), halk edebiyatı örneklerini ve halk türkülerini derledi; halk edebiyatının önemli bir esin kaynağı olabileceğini gösterdi  O güne kadar hiç kimsenin aklına getirmediği bu anlayış, Coşkunluk Akımı yandaşlarınca coşkuyla benimsendi  
 Herder'in izleyicisi Johann     Wolfgang von Goethe (17491832) Genç Werther'in Acıları {Die Leiden des     Jungen Werther; 1774) adlı yapıtıyla tanındı
  Bu kitabında yaşadığı mutsuz bir aşk öyküsünü romanlaştırmıştır  Başyapıtı ise insanın mutluluk ve bağışlanmak uğruna verdiği mücadeleyi konu alan, tiyatro yapıtı     Faust'tur {bak  FAUST)  Friedrich Schiller (17591805) Alman oyun yazarlarının en ünlüsüdür  Genellikle, yapmak istediği şey ile yapması gereken arasında bocalayan insanı konu alır  
 Aydınlanma ve Coşkunluk dönemlerinde ortaya çıkan düşünceler bütünü, 18
  yüzyılın ikinci yarısında Klasik Dönem olarak adlandırıldı {bak  KLASİKÇİLİKVEYENİKLASİKÇİLİK)  
 Romantik Dönem
 
 Yaklaşık 17971830 yıllarını kapsayan bu dönem Alman edebiyatına özgüdür
  Aydınlanma Çağı'mn insan aklını yücelten  Klasik Dönem'in uyum ve denge ilkelerine önem veren yazarlarına karşı çıkanlar Romantik olarak adlandırılmıştır  Düşünür Immanuel Kant' tan (bak  Kant, Immanuel) etkilenen bu dönem yazarları, sanatçının duygu ve düşünceleri ile doğayı ön plana aldılar  
 Şiir ve romanlarının konularını Almanya'nın ulusal tarihinden alan Romantik yazarlar halk türkülerini ve söylencelerini derlediler
  Grimm Kardeşler'in öyküleri türünden masallar ilgi gördü  Aynı dönemde Almanya'da Romantik şairlerin şiirlerini besteleyen büyük müzikçiler yetişti (bak  Alman Sanati ve Müzîğî; Romantizm)  
 19
  Yüzyılın İkinci Yarısı 
 19
  yüzyılın ortalarında Avrupa'daki devrimci hareketler edebiyatı da etkiledi  Yazarlar gazete makalelerinde, denemelerinde, romanlarında ve şiirlerinde baskıcı yönetimlere karşı çıktılar  Hükümetler bazı yayınları yasakladı; birçok yazar ülkesini terk etmek zorunda kaldı  Heinrich Heine (17971856) hem coşkulu aşk şiirleri, hem de güçlü siyasal içerikli şiirler yazıyordu  Genç Almanya Hareketi (Jungdeutschland) diye bilinen     devrimci yazarlar ve şairler grubunun en yetenekli üyesi idi  
 
 19
  yüzyılın ikinci yarısında yazılan romanlar ve oyunlar insanın ve toplumun önemli sorunlarına çözüm bulmaya çalışan yapıtlardı  Roman yazarları belirli ülke ya da yöredeki gerçek toplumsal ilişkileri yansıtmayı amaçlıyorlardı  Örneğin Theodor Fon tane kent ve kır yaşamını, Gottfried Keller küçük İsviçre topluluklarının yaşamını işlediler  Conrad Ferdinand Meyer tarihsel romanlar yazan İsviçreli bir yazardı  Adalbert Stifter ve Theodor Storm bölgesel konuları ele alan romanlar yazdılar  
 
 Franz Grillparzer ve Friedrich Hebbel insanların, yaşama koşullarını değiştiremeyeceklerini vurgulayan trajedileriyle ünlendiler
  Gerhart Hauptmann oyunlarında, yoksul insanların sömürülmesi ya da evlilik anlaşmazlıkları gibi toplumsal ve psikolojik sorunlara yer verdi  Yaşamın hiç de hoş olmayan gerçeklerini sergilediği için önde gelen Doğalcı Alman yazarlarından sayılır (bak  Doğalcilik)  
 
 Karamsar bir düşünür olan Arthur Schopenhauer (17881860), insanın iradesiyle zayıflıklarını yenebileceğine ve "üstün insan" olabileceğine inanan Friedrich Nietzsche'yi (18441900) etkilemiştir
  Siyasal düşünür Kari Marx'ın (181883) yazılan, özellikle de başyapıtı Kapital (Das Kapital; 1867) ve psikolojinin öncüsü Avusturya asıllı Sigmund Freud' un (18561939) getirdiği yenilikler, yalnızca edebiyat alanını değil 20  yüzyıl insanının düşünce ve kültürünü her alanda köklü bir biçimde etkilemiştir  
 20
  Yüzyıl 
 Sanat alanındaki akımlara benzeyen edebiyat akımları İzlenimcilik (İmpresyonizm) ve Sembolizm'dir (Simgecilik)
  İzlenimcilik Akımı' na bağlı yazarlar, insanın dünyaya baktığı zaman edindiği izlenimlere önem verirler  Sembolist yazarlar ise bir şeyin simgesi olan sözcüklerin gerçeği en iyi bir biçimde yansıtacağına inanırlar  
 Avusturyalı şair Hugo von Hofmannsthal (18741929) ve gene bir Avusturyalı romancı ve oyun yazan olan Arthur Schnitzler (18621931) İzlenimci yazarlardı
  Schnitzler'in insan kişiliğini ayrıntılı bir biçimde işlemesinde ve insan ilişkilerini ele alış biçiminde, Sigmund Freud'un yapıtlarının büyük etkisi olmuştur  Stefan George (18681933) ve Rainer Maria Rilke (18751926) ise duyguları ve düşünceleri doğrudan konu edinmek yerine bunları simgelerle anlattılar  
 Thomas Mann da Das Zauberberg (1924; "Sihirli Dağ") romanını     simgeler kullanarak yazdı
  Hermann Hesse'nin romanları Demian (1919)     ve Step Kurdu (Der Steppenwolf; 1927) ise Alman Romantizmi'nin ve Hint Gizemciliği' nin izlerini taşır  Öykü ve roman yazarı Franz Kafka (18831924) insanın yalnızlığını ve suçluluk duygusunu işledi   
 Kafka'nın yapıtlarının çoğu Dışavurumculuk Akımı'nın (Ekspresyonizm) izlerini taşır
  Sonraları tiyatrodaki köktenci denemeleri ile geniş yankı uyandıran ve pek çok yazan etkileyen Bertolt Brecht'in (18981956) ilk yapıtları da Dışavurumcu niteliktedir  
 Arnold Zweig (18871968) ve Erich Maria Remarque'ın (18981970) romanlarının başlıca konusu I
  Dünya Savaşı'dır  Garp Cephesinde Yeni     Bir Şey Yok (im Westen nichts Neues; 1929), Erich Maria Remarque'ın dünya klasikleri arasına giren, savaşın dehşetini ve acılannı dile getiren en ünlü romanıdır  
 Nazi dönemi ve II
  Dünya Savaşı yılları Avrupa'nın Almanca konuşulan yörelerindeki sanatçı ve yazarlara güç günler yaşattı  Hitler'in değerli edebiyat yapıtlarını "yozlaşmış" bularak yaktırması edebiyat yaşamında büyük bir durgunluğa yol açtı  Hitler döneminin acımasızlığı daha sonra edebiyat yapıtlarının önemli konuları arasına girdi  
 
 1960'larda Rolf Hochhuth'un ve Peter Weiss'in Nazi dönemini ve Almanlar'm II
  Dünya Savaşı'nı başlatma suçluluğunu sergileyen oyunları büyük ilgi gördü  İkisi de İsviçreli olan Max Frisch ve Friedrich Dürrenmatt yeni tiyatro biçimleri denediler  Oyunlarında çağdaş yaşamın boşluğunu ve anlamsızlığını eleştirdiler  Romancı Günther Grass (doğumu 1927) ve Heinrich Böll (191785) savaş sırasındaki ve savaş sonrasındaki Alman halkının yaşamından kesitler verdiler  Böll 1972 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   |