06-21-2009
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Roma İmparatorluğu
Vespasianus (69-79)
Vespasianus Roma İmparatorluğu'nun doğusunun büyük bölümünün yönetiminden sorumlu son derece başarılı bir Roma generaliydi Kendisi Galba'nın imparator olma talebini desteklemiş, Galba'nın ardından da tahtın en büyük müsabığı haline gelmiştir Otho'nun intihar etmesinin ardından Vespasianus Roma'nın kışlık hububat tedarikçisi Mısır'ı kontrolü altına almayı başararak rakibi Vitellius'u yenebileceği güçlü bir konuma gelmişti 20 Aralık 69 günü Vespasianus'un taraftarları Roma'yı işgal ettiler Vitellius kendi askerleri tarafından öldürüldü ve ertesi gün altmış yaşındaki Vespasianus Senato tarafından imparator olarak onaylandı
Muhalif senatörleri kovdu Aynı zamanda Nero'nun eylemleri ve takip eden yıllardaki krizler nedeniyle 200'e düşen senatör sayısını 1 000'e çıkardı Yeni senatörlerin çoğu Romalı değil, daha ziyade İtalya ve batı eyaletlerindeki şehir merkezlerindendi
Roma'yı Nero'nun aşırı harcamaları ve iç savaşlar yüzünden oluşan malî yükten kurtardı Bunu yapmak için yalnızca vergileri artırmadı aynı zamanda yeni vergiler de koydu Ayrıca censura yetkileriyle tüm şehirlerin ve eyaletlerin malî yapılarını dikkatlice inceleme fırsatı buldu Bu eyalet ve şehirlerin çoğu bir asırdan fazla zaman öncesine dayanan bilgi ve yapılandırmalara göre vergi vermekteydi Bu sağlam malî politikalar vasıtasıyla hazineyi kâra geçirmeyi başardı ve bayındırlık işlerine girişti Amphitheatrum Flavium'un (Kolezyum) yapım emrini ilk Vespasianus vermişti Ayrıca bir forum ve ortasında da bir Huzur tapınağı inşa ettirmişti İlave olarak sanata hatırı sayılır miktarda sübvansiyon ayırdı
Vespasianus görev süresince eyaletlerde de etkin bir imparatordu Hispania'ya ayrıca önem vermiş ve üç yüz kasaba ve şehire Latin hakları vermişti Bu şekilde batı eyaletlerinde yeni bir şehirleşme dönemini teşvik etti Senato'ya yaptığı ilavelerle senatoda eyaletlerin daha fazla nüfuz sahibi olmalarını sağladı ve bu sayede imparatorlukta birliği teşvik etti İmparatorluğun sınırlarını da genişletti Bu genişlemelerin çoğu Vespasianus'un başlıca hedeflerinden biri olan sınır savunmalarının güçlendirilmesi için yapılmıştı 69 yılındaki kriz orduda düzensizliğe neden olmuştu En belirgin sorunlardan biri eyalet leyonlarının eyaletlerinin isteklerini temsil ediyor olması gerekenlere sadakatiydi Bunun başlıca nedeni destek birliklerinin askere kaydoldukları memleketlerinde konuşlandırılmış olmasıydı Vespasianus bu uygulamayı değiştirdi Destek birliklerini imparatorluğun diğer bölgelerinden adamlarla karıştırdı ya da birlikleri başka bölgelere gönderdi Ayrıca yeni bir askerî darbe ihtimalini iyicene azaltmak için lejyonları sınır boyunca dağıttı Belki de en önemli askerî reformu İtalya dışında Galya ve Hispania'dan da, bu bölgelerin Romanizayonu ile paralel olarak lejyoner toplamasıydı
Titus (79-81)
Vespasianus'un büyük oğlu Titus hükümdar olmak üzere hazırlanmıştı Babasının yanında başarılı bir general olarak hizmet vermiş, doğunun güvenlik altına alınmasına yardımcı olmuş ve sonunda Suriye ve Yahudiye'deki Roma ordularının komutanı olarak o sırada devam etmekte olan Yahudi isyanını bastırmıştı Bir süre babası ile birlikte konsül olarak görev yaparak tecrübe kazandı Başa geçtiğinde Roma toplumunun saygın bulmadığı bazı ilişkileri yüzünden endişeye sebep olmuşsa da kısa sürede erdemli biri olduğunu ispat etmiş, tevekkülünün göstergesi olarak babası tarafından sürgüne gönderilen birçok kişiyi bile geri çağırmıştır
Ancak kısa süreli saltanatına iki felaket, 79'da Pompeii'deki Vezüv yanardağının patlaması ve 80 yılında Roma'nın büyük bölümünü yerle bir eden yangın damgasını vurmuştur Bu trajedilerin ardından yapılan yeniden inşa faaliyetlerindeki cömertliğiyle son derece popüler hale gelmiştir Titus babasının zamanında başlanan büyük amfi tiyatro ile son derece gurur duyuyordu 80 yılında henüz tamamlanmamış yapıda açılış törenleri düzenledi 100 gün süren müsrif gösterilerde 100 gladyatör yer aldı Titus 81 yılında 41 yaşında tahminen bir hastalık yüzünden öldü Kardeşi Domitianus tarafından yerine geçmek için öldürüldüğü iddia edilmişs de bu iddianın pek bir dayanağı yoktur
Domitianus (81-96)
Flaviusların otokratik yönetimlerinden ötürü hepsinin senato ile ilişkileri zayıftı ancak içlerinde yalnızca Domitianus ciddi sorunlarla karşılaşmıştı Konsül ve censura olarak sürekli hâkimiyetinin daha evvelden bir örneği yoktu Ayrıca genellikle bir imperator olarak tamamıyla askerî kıyafetler giyiyordu Bu Principatus dönemi imparatorlarının gücünün dayanağının, princeps'ten gelen imparatorluk gücü olduğu fikrine tersti Senatodaki itibarı bir yana Domitianus, Roma halkını Roma'daki tüm ev sahiplerine yardım yapılması, yeni tamamlanan Kolezyum'daki sıra dışı gösteriler ve babası ve ağabeyi döneminde başlanmış olan bayındırlık ilerinin devam ettirilmesi gibi çeşitli yollarla memnun etmişti Ayrıca babası gibi malî işlere kafasının yattığı anlaşılmaktadır zira müsrifliğine rağmen haleflerine iyi durumda bir hazine bırakmıştı
Ancak hükümdarlığının sonlarına Domitianus son derece paranoyak bir hale gelmiştir Bu paranoyanın temelleri muhetemelen babasından gördüğü muamele ile bağlantılıydı Geçmişte kendisine önemli sorumluluklar verilmişse de önemli konularda başkalarının gözetimi olmadan kendisine güvenilmemiştir Germania valisi ve komutanı Antonius Saturnius'un 89 yılındaki isyanının ardından bu paranoya şiddetli ve hatta marazı seyirmelere dönüştü Paranoyası yüzünden çok sayıda kişinin tutuklanmasına, idam edilmesine ve birçok mülke el konmasına (ki bu müsrifliğini açıklayabilir) yol açtı Sonunda iş öyle bir noktaya geldi ki en yakın danışmanları ve aile üyeleri korku içinde yaşar hale geldi 96 yılında senatodaki düşmanları, Stephanus (Julia Flavia'nın kâhyası), Praetor muhafızları ve imparatoriçe Domitia Longina tarafından düzenlenen bir suikastle öldürüldü
Antoninler (96-180)
Sonraki yüzyıl "Beş İyi İmparator" dönemi olarak bilinir Bu dönemde imparatorluk makamı barışçıl bir şekilde el değiştirmiştir Bu dönemin imparatorları selefleri henüz hayattayken halef olarak evlat edinilmişlerdi Haleflerin belirlenmesi seçilecek bireylerin meziyetlerine bağlı olsa da evlatlık sisteminin başarıyla devam etmesinin adrındaki esas nedenin sonuncu hariç bu dönemdeki imparatorların hiçbirinin doğal vârisinin olmaması gösterilmiştir
Nerva (96-98) [
Başa geçtikten sonra Nerva yeni bir tarz ortaya koydu İhanetten hapsedilmiş olanları serbest bıraktı, ihanetten kovuşturma açılmasını yasakladı, haczedilmiş mülkleri sahiplerine geri verdi ve Roma Senatosu'nu yönetimine dahil etti Muhtemelen bu şekilde davranmasının sebebi nispeten popüler (dolayısıyla da hayatta) kalmak içindi ancak yine de bu yaklaşımı tam anlamıyla yardımcı olmadı Ordu içinde Domitianus'a destek hâlâ çok güçlüydü ve 97 yılının Ekim'inde Praetor Muhafızı Palatin tepesindeki imparatorluk sarayını kuşatarak Nerva'yı rehin aldı Nerva ordunun taleplerini kabul etmeye zorlandı, Domitianus'un ölümünden sorumlu olanları teslim etmeyi kabul etti ve hatta isyancı muhafızlara teşekkür eden bir konuşma yaptı Bu olaydan kısa süre sonra yönetimini güçlendirmek için Germen sınırındaki orduların komutanı olan Trajan'ı evlat edindi Nerva'ya yönelik ayaklanmanın sorumlusu muhafız Casperius Aelianus daha sonra Trajan'ın iktidarı sırasında idam edildi
Trajan (98-117)
112 yılında Partların Nero'nun devrinden beri elli yıldır Romalılar ile egemenliğini paylaştıkları Ermenistan tahtına kabul edilemez birini getirme kararları üzerine Trajan Ermenistan'a sefere çıktı Kralı devirdi ve ülkeyi Roma İmparatorluğu'nun kontrolüne soktu Ardından güneye Part İmparatorluğu üzerine gitti ve Babil, Selevkeia ve son olarak da başkent Tizpon'u ele geçirdi Basra körfezine doğru devam ederek burada imparatorluğun yeni eyaleti Mezopotamya'yı ilan etti ve Büyük İskender'in yolundan gitmek için çok yaşlı olmasına hayıflandı Ama durmadı 116 yılında Susa'yı ele geçirdi Part kralı I Osreos'u devirdi ve yerine kendi kuklası Parthamaspates'i getirdi Roma İmparatorluğu doğuda bir daha onun zamanındaki kadar genişlemedi
Hadrianus (117-138)
Askerî idare bakımından mükemmeliği bir yana Hadrianus'un hükümdarlığına büyük çaplı askerî çatışmalardan ziyade imparatorluğun geniş topraklarının savunulması ağırlık koydu Savunulmasının mümkün olmadığını düşünerek Tarajan'ın Mezopotamya'da ele geçirdiği topraklardan geri çekildi 121 yılında Partlarla savaşın eşiğine gelindi ancak Hadrianus barış yapılmasını sağladı Hadrianus'un ordusu Simon Bar Kokhba önderliğinde Yahudiye'de çıkan büyük Yahudi isyanını (132-135) bastırdı
Hadrianus eyaletleri kapsamlı bir şekilde gezen ilk imparatordu Gittiği yerlerde yerel inşaat projelerine para yardımlarında bulundu Britanya'da meşhur Hadrianus Duvarını inşa ettirdi Ayrıca Kuzey Afrika ve Almanya'da benzer savunma hatları yaptırdı İç politikaları barış ve refah üzerine kuruluydu
Antoninus Pius (138–161)
Antoninus Pius'un dönemine tamamen barış hâkimdi Mauretania, Yahudiye ve Britanya'da kimi askerî huzursuzluklar olduysa da hiçbiri ciddi değildi Antoninus Duvarının Britanya'daki huzursuzluk üzerine inşa edildiği sanılmaktadır
Marcus Aurelius (161–180)
Bu dönemde Germen kabileler ve diğer halklar kuzey Avrupa sınırına birçok saldırıda bulundular Doğudaki savaşçı kabileler yüzünden özellikle Galya ve Tuna'nın öteki yakasına yöneldiler Marcus Aurelius'un bu kabilelere karşı yaptığı seferler Marcus Aurelius sütununda anılmıştır Asya'da canlanan Part İmparatorluğu yeni saldırılarda bulunmuştur Marcus Aurelius bu saldırıları karşılamak için eş imparatoru Verus'u doğudaki lejyonlara komuta etmesi için gönderdi
Commodus (180-192)
Commodus'un 180 ile 192 yılları arasındaki hükümdarlığı ile "Beş İyi İmparator" dönemi son erdi Commodus, Marcus Aurelius'un oğluydu Bir yüzyıl aradan sonraki ilk doğrudan vâris olarak gayet iyi işlemiş olan evlatlık vâris sistemini sonlandırmıştır 177'den itibaren babasıyla birlikte eş imparator olmuştur 180 yılında babasının ölümünün ardından tek başına imparator olduğunda ilkin Roma halkının gözünde ümit vaat etmişti Ancak babası ne kadar cömert ve bağışlayıcıysa Commodus da tam tersiydi Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi adlı eserinde Commodus'un ilk yıllarında iyi bir yönetim gösterdiğini belirtir Ancak aralarında ailesinden kimselerin de bulunduğu bir suikast girişiminin ardından Commodus paranoyaklaşmış ve akıl sağlığını kaybetmiştir Pax Romana (Roma barışı) Commodus'un hükümdarlığı ile sona ermiştir Bir anlamda suikast girişiminin Roma İmparatorluğu'nun uzun soluklu çöküşünü başlattığı da söylenebilir
Severuslar hanedanı (193-235)
Severuslar dönemi Septimius Severus (193-211), Caracalla (211-217), Macrinus (217-218), Elagabalus (218-222) ve Alexander Severus'un (222-235) giderek sorunlu hale gelen hükümdarlıklarını kapsar Hanedanın kurucusu Luciuc Septimius Severus Afrika'daki Leptis Magnus şehrinin önde gelen ailelerinden birindendi Julia Domna ile yaptığı evlilikle Suriyeli seçkin bir aile ile ittifak kurmuştu Elagabalus ve Alexander Severus gibi Suriye kökenli imparatorlara iktidar yolunu açan taşralı geçmişleri ve kozmopolit ittifakları Roma İmparatorluğu'nun Antoninler döneminde elde ettiği geniş siyasi yapıyı ve ekonomik kalkınmayı ortaya koyar Genelde başarılı bir yönetici olan Septimius Severus ordunun desteğini tam sadakat için verdiği sağlam ücretlerle sağladı ve equestrian subayları yönetimdeki kilit pozisyonlardaki senatörlere vekil tayin etti Bu şekilde imparatorluk yönetiminin iktidar merkezini başarılı bir şekilde imparatorluğa yaydı
Septimius Severus'un oğlu "Caracalla" takma adlı Marcus Aurelius Antoninus 212 yılında Roma vatandaşlığını Roma İmparatorluğu'nun tüm özgür sakinlerine sağlayan Constitutio Antoniniana yasasını çıkartarak İtalyalılarla taşralılar arasındaki tüm yasal ve siyasi ayrıcalıkları kaldırdı Ayrıca Caracalla Roma'daki meşhur Caracalla Kaplıcalarını yaptırdı Kaplıcanın tasarımı sonradan yapılan birçok anıtsal kamu binasına örnek olmuştur Giderek dengesizleşen ve otokratikleşen Caracalla praetor prefect Macrinus'un 217 yılındaki suikastine kurban gitti Macrinus kısa süreliğine senato sınıfından olmayan ilk imparator olarak görev yaptı Ancak imparatorluk sarayındaki kadınların komplosuyla 218 yılında Elagabalus 218 yılında başa geçti Ardından 222 yılında hanedanın son üyesi Alexander Severus imparator oldu Severuslar döneminin son aşamasında senato az da olsa eski gücüne kavuşmuş ve bir dizi malî reformlar yapılmıştı Doğuda Sasani İmparatorluğu'na karşı ilk başlarda elde edilen başarılara karşın Alexander Severus'un orduyu kontrol altında tutmaktaki yetersizliği sonunda ayaklanmaya ve 235 yılında suiakaste uğramasına neden oldu Alexander Severus'un ölümü art arda gelen asker-imparatorların ve neredeyse yarım yüzyıl süren iç savaş ve çekişmelerin önünü açtı
Üçüncü Yüzyıl Krizi (235-284)
Üçüncü Yüzyıl Krizi 235 ile 284 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun parçalandığı ve yıkılmanın eşiğine geldiği dönem için kullanılan bir isimlendirmedir Bu döneme "askerî anarşi" dönemi de denir
Augustus'un MÖ 1 yüzyıldaki iç savaşlara son vermesinin ardından imparatorluk sınırlı sayıda dış istilaların yaşandığı, iç barışın ve ekoonomik refahın hâkim olduğu bir dönem (Pax Romana) yaşamıştı Ancak üçüncü yüzyılda imparatorluk askerî, siyasi ve ekonomik krizler yaşayarak çökmeye başladı Sürekli barbar akınları, iç savaş ve hiperenflasyon vardı Sorunun bir bölümü Augustus'un kurmuş olduğu düzenden kaynaklanıyordu Augustus konumunu önemsiz göstermek için imparatorların veraseti ile ilgili kurallar koymamıştı
1 ve 2 yüzyıllarda veraset yüzünden çıkan anlaşmazlıklar kısa süreli iç savaşlara neden olmuştu Fakat 3 yüzyılda bu iç savaşlar sürekli hale geldi ve imparator adaylarının hiçbiri rakiplerine üstünlük sağlamayı ya da imparator olarak konumunu uzun süre muhafaza etmeyi başaramadı 235 ve 284 yılları arasında 25 farklı imparator Roma'yı yönetti İkisi dışında bu imparatorların hepsi de ya cinayete kurban gitti ya da savaş alanında öldürüldü Roma ordusu sınırlara teksif edilmişti Bu yüzden istilacılar bir kere sınırı geçtikleri vakit onları durdurmak mümkün değildi Vatandaşların yerel yönetimlere iştirakı azalması imparatorları müdahale etmeye zorladı ve bu da giderek merkezî hükümetin sorumluluklarını artırdı
Bu dönem Diocletianus'un başa geçmesiyle sona erdi Diocletianus becerisiyle ya da şansıyla kriz döneminde yaşanan derin sorunların büyük bölümünü çözdü Ancak temel sorunlar devam edecek ve sonunda batı imparatorluğunun yıkılmasına neden olacaktı Bu dönemdeki değşim Geç Antikitenin başlangıcı ve Klasik Antikitenin de sonudur
Diocletianus ve Tetrarşi (235-284)
İmparatorluğun batı ve doğu imparatorlukları olarak ikiye ayrılması aşamalı bir süreçti 285'in Temmuz ayında Diocletianus rakibi Carinus'u yendi ve tek başına imparator oldu
Diocletianus iç baskılara ve iki cephedeki askerî tehditlere karşı imparatorluğun tek bir imparator tarafından yönetilmesinin mümkün olmadığını gördü Bu nedenle imparatorluğu ikiye böldü ve Augustus unvanıyla hüküm sürecek eşit iki imparator mevkii yarattı Diocletianus imparatorluğun doğusunun, eski arkadaşı Maximianus ise batının imparatoru oldu Bu şekilde ileride Batı Roma ve Doğu Roma imparatorluklarına dönüşecek yapıları oluşturmuş oldu
293 yılında her iki Augustusun da kendilerine idarî meselelerde yardımcı olmaları ve bir verâset sistemi oluşturmak için Sezar adıyla birer alt imparator atamalarıyla imparatorluk biraz daha bölündü Galerius Diocletianus'un altında, Constantius Chlorus da Maximianus'un altında Sezar oldular Bu yapı modern uzmanların tetrarşi (Yunanca: "dörtlü yönetim") adını verdikleri yapıyı meydana getirdi Roma'da yıllarca en yetkilli kişinin kim olacağı ile ilgili kanlı tartışmalar imparatorlar barışçıl bir yolla başa geçmelerini sağlayan bu yapıyla sona erdi İmparatorluğun iki yarısında da her Sezar kendisini seçen Augustusun yerine geçecek ve kendine yeni bir Sezar seçecekti 1 Mayıs 305'te Diocletianus ve Maximianus konumlarından feragat ettiler İki Sezar'ı da Galerius seçti Kendisi için yeğeni Maximinus'u, Constantius için ise Flavius Valerius Severus'u seçti Bu düzenleme Diocletianus ve Maximianus döneminde ve onların ardından kısa bir süre işledi Roma devleti içindeki gerilimler eskisine göre daha az şiddetliydi Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi adlı eserinde Edward Gibbon bu düzenlemenin dört yönetici arasındaki evlilik bağları nedeniyle iyi işlediğini belirtir Gibbon yeni düzenlemeyi "müziğin koro bölümüne" benzetir Diocletianus ve Maximianus'un çekilmeleriyle armoni bozulmuştur
Ateşli bir pagan olan Diocletianus başlangıçta bir süre tolerans gösterdiyse de imparatorluk içinde sayıları sürekli artan Hıristiyanlardan rahatsızdı Bu nedenle onları Nero'dan beri görülmemiş bir şekilde cezalandırdı Bu tarihte Hıristiyanlarıın maruz kaldığı en büyük zulümlerden biriydi
Konstantin hanedanı (305-363)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|