Yalnız Mesajı Göster

Roma İmparatorluğu

Eski 06-21-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Roma İmparatorluğu



Roma İmparatorluğu



Roma İmparatorluğu
Imperium Romanum
İmparatorluk



MÖ 27476 / 1453







Kartal




Roma İmparatorluğuBaşkentNot specifiedYönetimOtokrasi,
Diktatörlük
İmparator - MÖ 27 – MS 14Augustus - 379 – 395I Theodosius - 475 — 476 / 1449 — 1453Romulus Augustus / XI Konstantin PalaiologosParlamentoRoma SenatosuTarihsel devirAntik - Aktium savaşıMÖ 2 Eylül 31 - Octavian'un Augustus ilan edilmesiMÖ 27 - Diocletianus285 - Büyük Konstantin330 - Büyük Theodosius'un ölümü395 - Romulus Augustus'un tahttan indirilmesi İstanbul'un fethi476 / 1453 - Trabzon İmparatorluğunun düşüşü1461Yüzölçüm - 25 BC2750000 km² (1061781 sq mi) - 50[kaynak belirtilmeli]4200000 km² (1621629 sq mi) - 117[kaynak belirtilmeli]5000000 km² (1930511 sq mi) - 390[kaynak belirtilmeli]4400000 km² (1698849 sq mi)Nüfus - 25 BC est56800000 Nüfus yoğunluğu20,7 /km² (53,5 /sq mi) - 117[kaynak belirtilmeli] est88000000 Nüfus yoğunluğu17,6 /km² (45,6 /sq mi)





Roma Krallığı
MÖ 753MÖ 510
Roma Cumhuriyeti
MÖ 510MÖ 27
Roma İmparatorluğu
MÖ 27476

Principatus
Batı İmparatorluğu

Dominatus
Doğu İmparatorluğu

Normal MagistralarKonsül
Praetor
Quaestor
Promagistra

Aedile
Tribün
Censor
Vali



Üst Düzey Magistralar

Diktatör
Magister Equitum
Konsüler tribün

Rex
Triumvir
Decemviri



Unvan ve Onur Payeleri

İmparator Legatus
Dux
Officium
Prefect
Vicarius
Vigintisexvir
Lictor

Magister Militum
İmparator
Princeps senatus
Pontifex maximus
Augustus
Sezar
Tetrarşi



Politika ve Hukuk

Roma Senatosu

Cursus honorum
Roma Meclisleri
Collegiality

Roma Hukuku
Roma Yurttaşlığı
Auctoritas
Imperium




Roma İmparatoluğu'nun en geniş halinde sınırları





Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu'nun yayılımı:


Kırmızı - MÖ 133
Turuncu - MÖ 44 (Cumhuriyetçi generallarin zaferlerinden sonra)
Sarı - MS 14 (Augustus'un ölümü)
Yeşil - 117 (en geniş dönemi)



Roma İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti'nin Augustus liderliğinde MÖ 1yy'da yeniden örgütlenmesiyle kurulan antik Roma devletidir Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra MS 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı Batı kısmı (Batı Roma İmparatorluğu) 476 yılında Kavimler Göçü'nde Avrupa'ya gelen Kuzey Kavimlerinin saldırıları sonucunda yıkılmış, doğu kısmı da varlığını Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu olarak 1453'de Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine kadar sürdürmüştür
"Roma İmparatorluğu" ünlü Latince Imperium Romanum'un Türkçe'sidir Bu deyişte imperium sözcüğü bir bölge, vilayet anlamında kullanılmaktadır Roma İmparatorluğu dünyanın Romalıların egemenliği altında kalan kısmı için kullanılan bir isimdi, denilebilir Aslında Roma kent sınırlarının aşılması ve yayılma politikası imparatorluk döneminden çok önce başlamıştı Roma İmparatorluğu en geniş olduğu dönemde yaklaşık 5900000 km2 büyüklüğündeydi Avrupa tarihinin "klasik antikite" dönemindeki en geniş imparatorluğuydu



Augustus'un otokrasisinden yüzyıllar önce Roma (Roma Krallığı ve Roma Cumhuriyeti) zaten İtalyan Yarımadası'nı aşmış, önemli rakiplerini yenilgiye uğratmıştı Augustus'un reformları Roma devletini bir imparatorluğa çevirmiş, 3 yüzyılın sonlarındaki Diokletian reformuna kadar sistem büyük oranda değişmeden devam etmiştir Diokletian reformu imparatorluğu tetrarşiye dönüştürmüştür Her ne kadar Diokletian'ın sunduğu politik sistem kısa bir süre boyunca varlığını korusa da, imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açmıştır Bu da Roma'nın egemenliğinin iki yüzyıl daha boyunca, Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak sürdürmesine olanak sağlamıştır
Batı İmparatorluğunun geleneksel çöküş tarihi 4 Eylül 476'dır Yaklaşık binyıl sonra, 1453'te, daha çok Bizans İmparatorluğu olarak anılan Doğu Roma İmparatorluğu Osmanlıların egemenliğine geçmiştir Augustus'tan Batı imparatorluğunun çöküşüne kadar Roma Batı Avrasya'da egemen olmuş, nüfusun yarısını barındırmıştır



Roma İmparatorluğu'nun gelişimi

Geleneksel olarak tarihçiler imparatorluğu Principatus ve Dominatus olarak iki döneme ayırırlar Principatus Augustus'un iktidara gelmesinden Üçüncü Yüzyıl Krizi'ne kadarki dönemi, Dominatus ise Diocletianus'tan batı imparatorluğunun yıkılışına kadarki dönemi kapsar Bu ayrıma göre Principate (Latince "birinci vatandaş anlamına gelen princeps kelimesinden gelir) döneminde mutlakıyetin gerçekleri resmî olarak cumhuriyetçi yapının ardında saklanırken Dominate (Latince "sahip" ya da "efendi" anlamına gelen dominus kelimesinden gelir) döneminde altın taçlar ve ihtişamlı imparatorluk törenleriyle açıkça gözler önüne serilmiştir Daha yakın dönemlerde tarihçiler aradaki farkın daha ince olduğuna karar vermişlerdir Bazı tarihi yapılar bin yıldan uzun süre devam ederek Doğu Roma dönemine kadar sürmüş ve emperyal ihtişamın görüntüsü imparatorluğun ilk günlerinden itibaren yaygın olmuştur

İlk imparator

Roma'nın ilk imparatorunun kim olduğuna dair kesin bir yanıt vermek mümkün değildir Tamamen teknik açıdan bakıldığında net olarak bir "ilk imparator"dan bahsetmek kolay değildir zira bu unvan Roma'nın anayasal sisteminde bulunan resmî bir konum değil farklı rollerin birleşmesinden oluşan bir pozisyondu
Jül Sezar bir Dictator Perpetuus (yaşam boyu diktatör) idi Bu Roma Cumhuriyeti'nde resmî bir pozisyon olan diktatörlüğün kural dışı bir biçimiydi Yasalara göre normalde bir diktatörün yönetimi asla altı aydan fazla olmazdı Bu yüzden Sezar tarafından oluşturulan diktatörlük biçimi Roma Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri ile oldukça çelişiyordu Ancak ne kadar kural dışı olursa olsun resmî olarak yetkileri bu cumhuriyet unvanına dayanıyordu ve dolayısıyla da kendisi bir cumhuriyet yetkilisi olarak kabul edilir Hiç değilse kendisi öyleymiş gibi davranıyordu Aralarında birçoğu kendisi tarafından merhamet göstererek bağışlanmış eski düşmanlarının da bulunduğu bir dizi senatör Sezar'ın kendisini kral ilan edip bir monarşi kurmasından giderek endişe duymaya başlamışlardı Bu yüzden Sezar'a suikast düzenlemek için bir komplo hazırlamışlar ve MÖ 44 yılının 15 Mart günü diktatör suikastçilerin bıçak darbeleriyle öldürülmüştür


Sezar'ın siyasi vârisi, ablasının torunu olan Octavianus selefinin hatasında ders çıkarmış ve hiçbir zaman herkesin endişe ettiği diktatörlük unvanı için bir talepte bulunmayarak çok daha dikkatli bir biçimde iktidarını cumhuriyetçi yapıların ardında gizlemiştir Bunun amacı cumhuriyetin onarıldığı hülyasını beslemekti Octavianus kendisine Augustus (soylu, yükseltilmiş kişi) ve Princeps ("Roma Cumhuriyeti'nin birinci vatandaşı" ya da "Roma Senatosu'nun baş lideri" anlamında) gibi unvanlar edindi Princeps devlete iyi hizmette bulunanlara verilen bir unvandı Pompey de bu unvana sahipti


Bunlara ilaveten Augustus'a meşe ve defne yaprağından yapılmış çelengi giyme hakkı da verilmişti Ancak şunun altı çizilmeli ki bu unvanların ya da çelengin hiçbiri Augustus'a resmî olarak ilave güçler ya da otorite kazandırmıyordu Resmî olarak kendisi yalnızca fazlasıyla değer verilen Roma vatandaşı bir konsüldü Augustus, Marcus Aemilius Lepidus'un MÖ 13'te ölmesinin ardından Pontifex Maximus da oldu Augustus bir dizi ilave, sıradışı gücü çok fazla unvan talebinde bulunmadan elinde topladı Nihayetinde ihtiyacı olan şey unvanlar değil yetkinin kendisiydi

Cumhuriyetten imparatorluğa: Augustus (MÖ 27 - MS 14):


Lorenzo A Castro'nun 1672 yılında yaptığı Aktium Savaşı tablosu



Roma İmparatorluğu'nun Dünya haritası üzerindeki en geniş sınırları


Aktium Savaşı Marcus Antonius ve Kleopatra'nın yenilgisi sonuçlanmış ve her ikisi de savaşın ardından intihar etmişti Octavianus, Kleopatra'nın oğlu ve eş-yönetici Caesarion'u öldürtmüştü Ceasarion, muhtemelen Jül Sezar'ın tek oğluydu Dolayısıyla Caesarion'u öldürerek Octavianus, Jül Sezar ile yakın kan bağı bulunan herhangi bir erkek rakip olasılığını da ortadan kaldırmış olmuştu Roma'nın tek ve yegane yöneticisi olan Octavianus askerî, malî ve sayasi meselelerin tam kapsamlı bir onarımına girişti Bu girişimler Roma dünyasını istikrara oturtmayı ve pasifize etmeyi, aynı zamanda da yeni rejimin kabul görmesini sağlamayı amaçlıyordu
Octavianus'un Roma aleminin yöneticisi olmasının ardından Roma senatosu kendisine Augustus ismini verdi Bu sırada ilk adı olarak imperator (Baş komutan) unvanını zaten kullanmaktaydı Bu cumhuriyet döneminden beri kullanılan bir unvandı


Sezar'ın evlatlık vârisi olan Augustus, Sezar adıyla çağrılmayı tercih etmişti Sezar aile adının bir parçasıydı Julio-Claudian yönetimi yaklaşık bir asır sürdü (MÖ 1 yüzyılın ortalarında Jül Sezar'ın iktidara gelmesinden MS 1 yüzyıl ortalarında imparator Nero'ya kadar) Flavius hanedanı döneminde ve Vespasianus ve oğulları Titus ve Domitianus'un hükümdarlığında Sezar kavramı fiiliyatta bir aile isminden resmî bir unvana dönüşmüştü Çar, kayzer ve şah gibi bu unvanın türevleri bugüne kadar gelmiştir
İç savaşlar yüzünden o güne kadar rastlanmamış sayılara ulaşan (50 civarında) Roma lejyonlarının sayısı 28'e düşürüldü Özellikle içlerinde sadakatleri şüpheli olan bazı lejyonlar dağıtıldı Bazıları Gemina (ikiz) unvanıyla birleştirildi[1] Ayrıca Augustus göürnüşte İtalya'da barışı muhafaza edebilmek için dokuz özel cohortes oluşturdu ve bunların en azından üçünü Roma'da konuşlandırdı Bu cohortes sonradan Praetorian muhafızları olarak bilinen birimler haline geldi


Octavianus otokrasi ve krallığın Romalıların yüzyıllardır tecrübe etmedikleri ve sakındıkları şeyler olduğunun farkındaydı Octavianus bir tiran olarak görülmek istemiyordu ve anayasal cumhuriyet yanılgısını korumaya çalıştı Roma Cumhuriyeti anayasasını hâlâ işlevselmiş gibi göstermeye çalıştı Gaddar Lucius Cornelius Sulla gibi geçmişteki Roma diktatörleri bile Roma'yı asla bir, iki seneden fazla olmamak üzere kısa süreliğine yönetmişti (Jül Sezar haricinde) MÖ 27'de Octavianus resmen tüm tüm yetkilerini Roma senatosuna bırakmaya çalıştı Dikkatlice kurgulanmış bir şekilde o sırada büyük bölümü kendi taraftarları olan senatörler bu teklifi teddettiler ve Roma cumhuriyeti ve halkının iyiliği için yetkileri elinde tutmaya devam etmesi için yalvardılar Anlatılana göre Octavianus'un konsüllükten çekileceği önerisi Roma'daki plebler arasında isyanlara neden olmuştu Senato ve Octavianus arasında "Birinci Uzlaşma" olarak bilinen bir anlaşma sağlandı Bu anlaşma Augustus'u halkın otokratı olarak meşrulaştırdı ve bir tiran olarak görülmeyeceğini temin ederek Pax Romana olarak bilinen uzun dönemin başlangıcı oldu


Octavianus eyaletlerin idaresini senatoyla paylaştı Lejyonların büyük bölümünün konuşlandığı sınırlardaki huzursuzluk yaşanan eyaletler imparator tarafından seçilen imparatorluk legatusları tarafından yönetiliyordu Bu eyaletler imparatorluk eyaletleri olarak sınıflandırılıyordu Senato eyaletlerinin valileri ise senato tarafından seçiliyordu Bu eyaletler genellikle huzurluydu Africa senato eyaletinde yalnızca bir lejyon vardı




Augustus'un İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki büstü


Augustus imparatorluk eyaletlerinden toplanan vergilerin kendisi tarafından seçilen ve yalnızca kendisine hesap veren kişilerin idaresindeki fiscusa gönderilmesini emretmişti Senato eyaletlerinden toplanan vergilerin senatonun kontrolündeki aerariuma gönderilmesine devam edildi Bu durum Augustus'u senatodan daha zengin hale getirdi Lejyonerlerin maaşlarını daha rahat ödeyebilir hale gelen Augustus böylece askerlerin sürekli saadetini de sağlamış oldu Bu durum son derece zengin olan ve aynı zamanda tüm imparatorluğun en önemli hububat tedarikçisi olan Mısır imparatorluk eyaleti ile garanti altına alınmıştı Senatörlerin bu eyaleti ziyaret etmeleri bile yasaktı zira büyük ölçüde imparatora ait olduğu kabul ediliyordu


Augustus MÖ 23 yılında konsüllükten feragat etti ancak consular imperium konumunu koruyarak "ikinci uzlaşma" olarak bilinen Augustus ve senato arasında ikinci bir anlaşmaya yolaçtı Augustus'a tribunate (tribunicia potestas) yetkileri verildi (unvanın kendisi değil yalnızca yetkileri) Bu yetkilere göre senato ve halkı kendi isteğiyle toplayabiliyor, meclis ya da senatonun eylemlerini veto edebiliyor, seçimlere başkanlık edebiliyor ve tüm toplantılarda ilk konuşma hakkına sahip oluyordu Ayrıca Augustus'un tribunate yetkileri içinde censuraya ait güçler de vardı Buna göre genel ahlâkı teftiş edebiliyor, yasaları halkın çıkarına olduğunu garanti altına almak için tetkik edebiliyor, nüfus sayımı yaptırabiliyor ve senatodaki üyelikleri belirleyebiliyordu Roma tarihinde hiçbir tribunate bu güçlere sahip olmamıştı ve Roma sisteminde tribunate ve censuranın güçlerini tek bir konumda toplandığı görülmemişti Augustus hiçbir zaman cansura görevine seçilmemişti Censura yetkilerinin kendisine tribunate yetkilerinin bir parçası olarak mı yoksa kendi kendisine mi bu sorumlulukları üstlendiği hâlâ bir tartışma konusudur
Tüm bunlara ilaveten Augustus Roma şehrinin yegane yetkilisi ilan edildi Evvelce praefectusların kontrolünde olan şehirdeki tüm askerî güçler artık Augustus'un emrindeydi Ayrıca tüm prokonsüllerin üzerinde iktidar yetkisi verildi Bu yetkiyle Augustus herhangi bir eyalete müdahele etme ve herhangi bir valinin kararlarnı geçersiz kılma hakkını elde ediyordu Yine bu yetkiyle Augustus görünürde tüm Roma ordusunun lideri olduğundan başarılı bir generale zafer bahşedebilecek tek birey olmuştu
Bu reformlar Roma cumhuriyeti geleneğine göre alışılmadık şeylerdi Ancak senato artık Sezar'ı öldürme cesaretini gösteren cumhuriyetçi patricilerden oluşmuyordu Bu senatörlerin büyük bölümü iç savaşlarda ölmüştü ve senatodaki muhafazakâr cumhuriyetçilerin Cato ve Cicero gibi liderleri çoktan ölmüşlerdi Octavianus senatoyu süpheli unsurlardan temizlemiş ve kendi taraftarlarıyla doldurmuştu Tüm bu işlemler sırasında senatonun ne kadar özgür olduğu ve perde arkasında ne tür anlaşmaların yapıldığı bilinmemektedir


Tuna ve Elbe nehirleri boyunca imparatorluğun sınırlarını güvenlik altına almak amacıyla Octavianus İllirya, Moesia, Pannonia ve Germania'nın işgal edilmesini emretti Başta her şey planlandığı gibi gittiyse de sonrası felaketle sonuçlandı Ayaklanan İlliryalı kabileler bastırılmak zorunda kaldı ve Publius Quinctilius Varus komutasındaki üç lejyon pusuya düşürüldü ve MS 9 yılında Varus Savaşı'nda Arminius liderliğindeki Germen barbarlar tarafından yok edildiler Tedbirli davranan Augustus Ren'in batısındaki tüm toprakları güvenlik altına aldı ve karşı baskınlarla kendini tatmin etti Ren ve Tuna nehirleri Roma İmparatorluğu'nun kuzeydeki kalıcı sınırları haline geldi

Kaynaklar






Augustus dönemi öncesindeki cumhuriyet dönemine oranla çok daha zayıf bir şekilde kaydedilmiştir Bu dönemle ilgili önemli başlıca kaynaklar şunlardır:
  • Res Gestae Divi Augusti, Augustus'un fazlasıyla gayretkeş otobiyografisi,
  • Velleius Paterculus'un Historiae Romanae adlı kitabı Augustus döneminin yıllık olaylarını en iyi aktaran ancak dezorganize birçalışmadır,
  • Yaşlı Senca'nın Controversiae ve Suasoriae adlı kitapları




Augustus'un kızı Julia'dan üç torunu vardı Hiçbiri Augustus'un yerine geçebilecek kadar uzun yaşamadı Dolayısıyla yerine karısı Livia'nın ilk evliliğinden olan üvey oğlu Tiberius geçti Augustus Roma'nın en eski patrici ailesi olan Julius ailesinden geliyordu Diğer tarafta Tiberius ise Julius ailesi kadar eski olmayan Claudius ailesinden geliyordu Onların haleflerinin hepsi de Tiberius'un kardeşi Nero Claudius Drusus dolayısıyla Claudius ailesinden ve Augustus'un ilk evliliğinden olan kızı Yaşlı Julia (Caligula ve Nero) veya Augustus'un kızkardeşi Küçük Octavia (Claudius) vasıtasıyla Julius ailesindendi Bu yüzden tarihçiler bu hanedandan "Julio-Claudian" adıyla bahseder

Tiberius (14-37)

Tiberius'un yönetiminin ilk yılları huzurlu ve nisbeten tehlikesizdi Roma'nın tüm gücünü güvence altına aldı ve hazineyi zenginleştirdi Ancak çok geçmeden Tiberius'un salatanatına paranoya ve iftira hâkim oldu 19 yılında birçok kimse tarafından yeğeni Germanicus'un ölümünden sorumlu tutuldu 23 yılında oğlu Drusus öldü Tiberius giderek kendi içine çekildi Bir dizi ihanet davası ve idam başlattı İktidarını muhafız komutanı Lucius Aelius Sejanus'a bıraktı Kendisi 26 yılında Capri adasındaki villasında yaşamak üzere emekli oldu Yönetimi bıraktığı Sejanus iştahla zulmetmeye devam etti Sejanus 31 yılında Tiberius'un yanında eş konsül olarak ve imparatorun yeğeni Livilla ile evlenerek gücünü pekiştirdi Bu noktada kendi kazdığı çukura düştü O güne kadar kendi çıkarına kullandığı imparatorun paranoyası kendi aleyhine döndü Aynı yıl Sejanus birçok yakınıyla birlikte idam edildi Zulüm 37 yılında Tiberius'un ölümüne kadar sürdü

Caligula (37-41)

Tiberius öldüğü sırada yerine geçebilecek kişilerin büyük bölümü gaddarca öldürülmüştü Akla yatkın olan vâris (ve Tiberius'un kendi tercihi) küçük yeğeni Germanicus'un oğlu Gaius'du (daha bilinen adıyla "Caligula" ya da "ufak papuçlar") Caligula zulme son verip amcasının kayıtlarını yakarak iyi bir başlangıç yaptı Ancak ne yazık ki çok geçmeden hastalığa yakalandı 37'nin sonlarında Caligula aklî dengesizlikler göstermeye başladı Modern yorumcular hastalığının aklî dengesizliğe, hipertiroidi ve hatta sinir krizine (belki de Caligula'nın konumundan ötürü) yolaçan ensefalit olduğunu düşünmektedirler Sebebi ne olursa olsun o noktada hükümdarlığında bariz bir değişim olmuş ve hayatını ele alanların kendisinin deli olduğunu düşünmelerine neden olmuştur



Caligula'nın hayatıyla ilgili bilinenlerin çoğu Suetonius'un Oniki Sezar'ın hayatları adlı çalışmasında anlattıklarıdır Suetonius'a göre Caligula bir keresinde en sevdiği atı Incitatus'u Roma senatosuna atamaya kalkmıştı Deniz tanrısı Neptün ile savaşmaları için askerlerine Britanya'yı işgal etmelerini emretmiş ama son dakikada fikrini değiştirip Fransa'nın kuzeyinde deniz kabuğu toplatmıştı Kız kardeşleriyle ensest ilişkilere girdiğine inanılmaktadır Heykelinin Kudüs'deki tapınağa dikilmesini emretmişti Eğer arkadaşı kral Herod tarafından bu fikrinden vazgeçirilmemiş olsa şüphesiz bir isyana sebep olacaktı İnsanları gizlice öldürtüp, sonra da sarayına davet ederdi Gelmediklerinde ise şaka yollu intihar etmiş olabileceklerini söylerdi 41 yılında Caligula muhafız komutanı Cassius Charea tarafından öldürüldü İmparatorluk ailesinden göreve gelebilecek tek kişi amcası Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus'du

Claudius (41-54)

Claudius uzun süre ailenin geri kalanı tarafında zayıf ve aptal biri olarak görülmüştü Oysa ne amcası Tiberius gibi paranoyak, ne de yeğeni Caligula gibi deliydi Bu yüzden de imparatorluğu makul bir dirayetle yönetebilme becerisine sahipti Bürokrasiyi iyileştirmiş ve vatandaşlık ve senato tutanaklarını daha etkin hale getirmiştir Ayrıca Britanya'nın işgaline ve kolonileştirilmesine devam etmiş (43) ve imparatorluğa doğuda yeni eyaletler katmıştır Ostia'da Roma için kışlık bir liman inşa ettirmiş böylece kötü hava koşullarında imparatorluğun diğer kısımlarından hububatın gelmesi için bir yer sağlamıştır
Kendi aile yaşantısında ise Claudius o kadar başarılı değildi Karısı Messalina kendisini aldatıyordu Claudius bunu öğrendiğinde Messalina'yı idam ettirdi ve yeğeni Genç Agrippina ile evlendi Agrippina beraberindeki bir dizi azledilmişle birlikte Claudius'un üzerinde aşırı derecede bir nüfuz oluşturdular ve her ne kadar ölümüyle ilgili çelişkili anlatımlar olsa da Claudius'u 54 yılında karısının zehirlemiş olması kuvvetle muhtemeldir Claudius ertesi yıl tanrılaştırıldı Claudius'un ölümü Agrippina'nın kendi oğlu 17 yaşındaki Luciuc Domitius Nero'nun önünü açmış oldu

Nero (54-68)

Nero 54 yılında 68'e kadar iktidarda kaldı Hükümdarlığı sırasında dikkatini daha fazla diplomasi, ticaret ve imparatorluğun kültürel sermayesinin arttırılmasına verdi Tiyatroların inşa edilmesi için emirler verdi ve spor oyunlarını destekledi Hükümdarlığı sırasında Partlara karşı başarılı bir savaş yürütüldü ve barış antlaşması yapıldı (58-63), Briton isyanı bastırıldı (60-61) ve Yunanistan ile kültürel bağlar geliştirildi Ancak Nero bir tiran ve 64 yılında "Roma yanarken lir çalan imparator" olarak hatırlanır Askeri bir darbe sonucunda Nero gizlenmek durumunda kaldı Anlatılanlara göre Roma senatosu tarafından idam edilmesi söz konusu olunca 68 yılında intihar etti Son sözleri "İçimde nasıl bir sanatçı ölüyor" idi

Dört İmparator Yılı

Nero'nun 68 yılında intihar etmek zorunda kalmasının ardından "dört imparator yılı" olarak bilinen kısa bir iç savaş (MÖ 31'de Antonius'un ölümünden beri yaşanan ilk iç savaş) yaşandı 68'in Haziran ayı ile 69'un Aralık ayı arasında Roma Vespasianus'un Flavius Hanedanının ilk hükümdarı olarak başa geçişine kadar Galba, Otho ve Vitellius'un iktidara gelip gitmelerine tanık oldu İç savaş Roma İmparatorluğu tarihinde döngüsel siyasi huzursuzluğun simgesi olmuştur İç savaş nedeniyle yaşanan askerî ve siyasi anarşinin Batavia'daki isyan gibi çok ciddi sonuçları olmuştur

Flavius Hanedanı (69-96)

Flavius Hanedanı kısa süreli bir hanedan olmakla birlikte düşkün duruma gelmiş bir imparatorluğa tekrardan istikrar getirmişti Özellikle daha merkeziyetçi yönetimlerinden ötürü bu hanedandan gelen üç imparator da eleştirilmişse de 3 yüzyıla kadar varlığını sürdürebilecek kadar istikrarlı bir imparatorluk için gerekli reformları yapmışlardı Öte yandan askerî kökenleri senato daha da marjinalleşmesine ve birinci princeps ya da vatandaştan imperator ya da imparatora doğru katî bir yönelime neden olmuştur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla