KRDNZ
|
Cevap : Soğuk Savaş Dönemi (1945-1960)
Uzak Doğu Çatışmaları 1950-1954 Avrupa'da NATO'nun ve dolayısiyle Doğu ve Batı blokları arasında dengenin kurulması üzerine, bu iki blok arasındaki çatışmalar ve soğuk savaş gelişmeleri, Avrupa'dan Uzak Doğuya intikal etmiştir Daha doğrusu, Sovyetler, yayılma faaliyetlerini Uzak Doğuya intikal ettirmişlerdir Bunun iki sebebi vardır: Birincisi, şimdi Uzak Doğu'da kuvvetler dengesinin, tıpkı 1945'te Avrupa'da olduğu gibi, Sovyetlerin fevkalade lehine olması idi Çünkü, Japonya'nın yenilmesinden sonra meydana gelen kuvvet boşluğunu Komünist Çin doldurmuş ve böylece milletlerarası komünizm Asya'da büyük bir ağırlığa sahip bulunmaktaydı Yalnız Asya'da Sovyet Rusya ile Komünist Çin'i rahatsız eden iki husus vardı Bunlardan biri, Amerika'nın güney Kore'de bulunması diğeri de Fransa'nın da hala güney-doğu Asya'da, yani Hindiçin'inde bulunması ve Amerika'nın da Fransa'yı desteklemesi idi Bunun içindir ki, 1950-54 arasında Uzak Doğu çatışmalarının iki temel gelişmesi Kore Savaşı ile Hindiçini Savaşı olmuştur Doğu-Batı çatışmalarının Uzak Doğuya intikal etmesinde, Sovyetler için ikinci bir sebep de, Batılıların Uzak Doğu'da NATO gibi herhangi bir ittifak sistemine sahip olmayışları idi Böyle bir kolektif ittifak sistemi olmayınca Sovyetlerin hesabına göre, Batılılar hep birlikte karşı koyamıyacaklardı Lakin bu hesap yanlış çıktı
Amerika'nın Uzak Doğu'da Yeni Tedbirleri Kore Savaşı Amerikaya, bu bölgeye ait politikasını yeniden düzenleme ve Avrupada olduğu gibi, dünyanın bu bölgesinde de komünizmin empeıyalizmine karşı bir takım savunma tedbirleri alma zorunluluğunu gösterdi Bilhassa Japonya ile münasebetlere şimdi yeni bir şekil vermek gerekiyordu 
Japonya 2 Eylül 1945 de teslim olduğundan beri Amerikanın işgali altında bulunuyordu Müttefikler adına işgal komutanı General MacArthur idi MacArthur daha ilk günden itibaren Japonyayı demokrasi yoluna sokmak ve demokratik müesseseleri geliştirmek için faaliyete geçmiş ve bunda da büyük bir başarı sağlamıştı Ne varki, MacArthur Japonyayı otoriter bir şekilde idare etmekteydi Ayrıca, Japonyanın bu şekilde Amerikanın işgali altına düşmesi, milli haysiyetine düşkün Japonların hoşnutsuzluğuna sebep olmaktan da geri kalmadı Beri yandan, Sovyetler ve Çin de, propagandaları ile Japon halkını Amerika aleyhine kışkırtıyorlardı Bütün bunların üstünde, Kore Savaşı şimdi Uzak Doğuda bir de Çin tehlikesini ortaya çıkarmıştı Böyle bir karmaşık durumda Amerikanın Japonyaya ihtiyacı vardı Bu sebeple, Japonya ile münasebetleri yeni bir düzene sokmak ve bunun için de ilk önce Japonya ile barış yapmak gerekirdi Amerika, 20 Temmuz 1951 de, Japonyaya savaş ilan etmiş olan 52 devleti (Türkiye'de dahil), Japon barışını görüşmek üzere San Francisco'da toplantıya çağırdı Bunlar arasında Sovyet Rusya, Polonya ve Çekoslovakya da vardı Konferans 4-7 Eylül 1957 günlerinde çalıştıktan sonra barış antlaşmasını hazırladı Sovyet Rusya, Polonya ve Çekoslovakya, bu çalışmaları kösteklemek için her türlü çabayı harcadılarsa da, bir şey yapamadılar Sonunda da barış antlaşmasını imzalamayı reddettiler Japonya ile barış antlaşması 8 Eylül 1951 de San Francisco'da imzalandı Bu barış ile Japonya, Kore, Formosa, Pescadores ve Kuriles adaları ile Sakhalin adasının güney kısmı ve Spratly ve Paracels adaları üzerindeki her türlü hak ve iddialarından vazgeçiyordu Japonya tamirat borcu ödeyecekti Barış antlaşmasının yürürlüğe girmesinden itibaren 90 gün içinde Japonya'daki işgal kuvvetleri ülkeyi terkedeceklerdi Bu son hükümle Amerika'nın Japonya'dan çekilmesi gerekiyordu Fakat Uzak Doğu'nun açıkladığımız durumu ve şartları karşısında bunu yapmasına imkan yoktu ve bu kuvvetlerin Japonya'da kalması zaruri idi İşte Amerika bunu sağlamak için aynı gün, yani 8 Eylül 1951 günü, Japonya ile bir Güvenlik Antlaşması imzaladı Buna göre, "Uzak Doğu'da milletlerarası barış ve güvenliğin korunması için", Japonya, Amerikaya, topraklarında kara, deniz ve hava kuvvetleri bulundurmak hakkını tanıyordu Taraflar, şartlar müsait olduğu takdirde, bu antlaşmayı sona erdirebileceklerdi Amerika'nın Japonya ile barış yapmak istemesi, II Dünya Savaşı sırasında Japonya'nın işgaline uğramış olan Filipinleri endişelendirdi Bu sebeple, Amerika 31 Ağustos 1951 de Filipinler Cumhuriyeti ile, Karşılıklı Savunma Antlaşması adını alan bir ittifak imzaladı Bu ittifak, Pasifik bölgesinde bir saldırı halini öngörmekteydi Amerika'nın Japonya ile barış imzalaması ve Japon emperyalizminin tekrar canlanması tehlikesi ve ihtimali sadece Filipinler için değil, aynı zamanda Avustralya ve Yeni Zelanda için de söz konusu idi Bu iki devlet bu endişelerini Amerikaya bildirmekten geri kalmadılar Amerika bu iki devletin de endişesini gidermek için, 1 Eylül 1951 de bu iki devletle de bir Güvenlik Antlaşması imzaladı Üç devletin ingilizce isimlerinin baş harflerini alarak (Australia, New Zealand, United States) ANZUS Paktı adını alan bu ittifaka göre, üç devlet, Pasifik bölgesinde bir saldırıya uğramaları halinde birbirlerine yardım edeceklerdi Antlaşmada Japonya'nın adı zikredilmediği için, bu anlaşma sadece Japonya'dan değil, herhangi bir devletten, mesela Çin'den gelen bir saldırı halinde de tatbik edilebilecekti Japonya 28 Nisan 1952 de Milliyetçi Çin ile ve 9 Haziran 1951’de de Hindistan ile barış antlaşması imzalıyarak, Uzak Doğu politikasındaki yerini almıştır Kore mütarekesinin yapılması Amerikayı Kore ile de aynı şekilde bir ittifak imzalamaya götürdü Çünkü, mütareke anlaşmasına göre, Kore topraklarındaki bütün yabancı kuvvetler 90 gün içinde geri çekilecekti Bu sebeple, Birleşik Amerika, 1 Ekim 1953 de, Pasifikteki ülkelerine bir saldırı halini öngören ve Güney Kore'de asker bulundurma hakkını veren bir ittifak antlaşması imzaladı
Hindiçini Savaşı 
II Dünya Savaşından sonra nasıl İngiltere tekrar Orta Doğuya yerleşmek istemişse, Fransa da Hindiçini'deki sömürge düzenini tekrarsürdürmek istedi Halbuki, Orta Doğu gibi, güney-doğu Asya'da da şartlar çok değişmişti Savaş sırasında bu topraklar Japonya'nın işgaline uğramıştı Japonya, buralarda Fransa'nın izlerini silmek için sarı ırk milliyetçiliğini ve buralar halkının bağımsızlık duygularını her vasıta ile tahrik etmişti Kaldı ki, Müttefikler de savaş sırasındaki demeçlerinde, sömürgelere bağımsızlık vaadini ifade eden şeyler söylemişlerdi Mesela bunlardan, Amerika Cumhurbaşkanı Rossevelt ile İngiltere Başbakanı Winston Churchill arasında yapılan bir toplantıdan sonra yayınlanan 14 Ağustos 1941 tarihli Atlantik Demeci'nde bütün milletlerin, kendi seçtikleri idare altında yaşayacakları belirtilmişti Bu sebeple, Fransa savaştan sonra Hindiçini'deki sömürgelerine (Vietnam, Laos, Tayland ve Kamboçya) tekrar yerleşerek eski düzeni kurmaya kalkınca, Fransaya karşı bağımsızlık ayaklanmaları başladı Vietnam'ın kuzey bölgelerinde bu bağımsızlık hareketini Ho Chi-minh liderliğindeki komünistler yürütmekteydi Ho Chi-minh, Japonya savaştan çekilir çekilmez, Kuzey Vietnam'da Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'ni ilan etti Fransa bunu kabul etmediği gibi, Vietnam, Laos ve Kamboçya (bugünkü Kampuchea)yı içine alan bir Hindiçini Federasyonu kurmak istedi ise de, bu tasarısını yürütemedi Bilhassa, Ho Chi-minh liderliğindeki Vier-Minh kuvvetleri başına dert oldu Bundan sonra Fransa ile Viet-Minh arasında çetin bir mücadele başladı Zira, 1950 yılından itibaren Viet-minh'in arkasında Çin de yer almaktaydı Bu mücadele devam ederken Kore Savaşı patlak verdi Sovyet Rusya ile Çin, esas itibariyle Kore savaşı ile uğraştıklarından, Viet-Minh'in mücadelesi ikinci planda kaldı Fakat Kore Savaşı 1953 Temmuzunda sona erince, Moskova ve Pekin yardımlarını bu kere Ho Chi-minh'e daha yoğun aktarmaya başladılar Dolayısile, Kore savaşı sırasında bir nebze tavsamış görünen Hindiçini savaşı, 1953 yazından itibaren yeniden şiddetlendi Bu savaşların şiddetlenmesi, 1954 yılında Hindiçini meselesini Doğu ve Batı blokları arasında ciddi bir buhran haline getirdi Bunun üzerine, Birleşik Amerika, Fransa, Sovyet Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve İngiltere'nin katılması ile 1954 Nisanında Cenevre'de bir konferans toplandı Bu konferans toplandığı sırada Viet-Minh bütün kuzey Vietnam'a hakim olmuş bulunuyordu Cenevre Konferansı, 20 Temmuz 1954 de, Hindiçini yarımadasında bir mütareke sağlayan bir anlaşmanın imzası ile kapandı Bu anlaşma ile Fransa, Vietnam, Laos ve Kamboçya'dan tamamen çekilerek bu ülkeler bağımsız olmaktaydılar Lakin, Vietnam 17'inci enlemden itibaren ikiye bölündü ve kuzeyi Ho Chin-minh ve Viet-Minh'e bırakıldı Güneyde ise ayrı bir Vietnam devleti kurulmaktaydı Almanya ve Kore'den sonra Vietnam da ikiye bölünmüş olmaktaydı Fransa'nın çekilmesinden sonra Güney Vietnam Amerika'nın kanadı altına sığınacak ve bu da 1960'lardan itibaren Amerikayı Vietnam'da bir maceraya sürükleyecektir
Kore Savaşı 
1945 Mayısında Amerika ile Sovyet Rusya arasında yapılan bir anlaşmaya göre, savaş bittikten sonra Kore, Birleşik Amerika, Sovyet Rusya, İngiltere ve Çin'in ortak vesayeti altına konacaktı 1945 Temmuzundaki Potsdam Konferansında da Sovyet Rusya Uzak Doğu savaşına katılmaya karar verince, askeri harekat bakımından Kore toprakları 38'inci enlem çizgisi ile ikiye ayrıldı ve bu çizginin kuzeyi Sovyet, güneyi de Amerikan askeri harekat sahası olarak kabul edildi Fakat Sovyetler hemen Japonyaya savaş ilan edip Uzak Doğu savaşına girmediler Lakin ne zaman Amerika Hiroshima ve Nagasaki'ye atom bombalarını attı, o zaman Sovyetler hemen Japonyaya savaş ilan edip, askerlerini Kuzey Kore'ye soktular ve 38'inci enlem çizgisine kadar ilerlediler Böylece Kore, savaşın sonunda, kuzeyi Sovyet, güneyi Amerikan işgali altında olmak üzere fiilen ikiye bölünmüş oluyordu Bir yandan Amerikan-Sovyet müzakereleri, öte yandan Birleşmiş Milletlerin çabaları, bu iki Kore'nin birleşmesini sağlayamadı Bunun üzerine Amerika, 10 Mayıs 1948 de güney Kore'de seçimler düzenledi ve bunun neticesinde de Syngman Rhee'nin başkanlığında Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu Sovyetler de Kuzey Kore'de 1948 Ağustosunda kendilerine göre bir seçim düzenlediler ve onlar da kuzeyde, 9 Eylül 1948 de Kore Halk Cumhuriyeti'ni kurdular Kore Asyanın stratejik bir bölgesiydi Asyaya ayak basmak için gayet avantajlı bir tramplen durumundaydı Güney Kore'de ve Japonya'da Amerikan Kuvvetlerinin bulunduğu gözönüne alınınca, Amerika'nın stratejik bakımdan kuvvetli bir durumda olduğu açıktı Sovyetler, komünistler Çin'de duruma hakim oluncaya kadar bu duruma tahammül gösterdiler Fakat Çin 1949 sonunda komünist rejimin idaresi altına girince, Sovyetlerin Asyadaki kuvvet pozisyonları iyice güçlenmiş oluyordu Sovyetlere göre, Amerikayı Asya kıtasından atmak zamanı gelmişti Hem bu yapıldığı takdirde, Amerikanın Japonyadan da atılması kolaylaşabilirdi İşte bu sebeplerden dolayı, Moskova'nın talimatı ile Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950 sabahından itibaren Güney Kore'ye karşı saldırıya geçti Saldırının bütün sınır boyunca yapılması her şeyin önceden planlandığını gösteriyordu 
Bu açık saldırganlık karşısında Amerika Birleşmiş Milletleri harekete geçirdi Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Antlaşması hükümleri gereğince, Güney Kore'nin yardımına gönderilmek üzere, çeşitli milletlerin askerlerinden meydana gelen, fakat esas yükü Amerika'nın sırtlandığı bir Birleşmiş Milletler Kuvveti teşkil etti Bu kuvvetin komutanlığına Amerikalı general MacArthur getirildi
Türkiye Birleşmiş Milletler Kuvveti'ne bir tugaylık bir kuvvetle katıldı Milli Mücadeleden beri muharebe alanlarına girmemiş olan Türk askeri, Kore Savaşında, gerçekten destan denebilecek kahramanlık örnekleri vermiştir Kore'de akan Türk kanı ve Türk kahramanlığı, Türkiyenin 1951 yılında NATO'ya alınmasında çok mühim bir rol oynamıştır 1950 Haziranında başlayan Kore savaşı, 1953 Temmuzunda Panmunjom mütarekesinin imzası ile neticelenmiştir Bu üç yıllık süre içinde taraflardan hiç biri kesin bir üstünlük gösterip zafere gidememiştir Çünkü, 1950 Ekiminden itibaren Komünist Çin, gönüllü adı altında gönderdiği silahlı kuvvetleri ile Kore Savaşına dahil olmuştur Bununla beraber, ne Sovyet Rusya ve Çin, ve ne de Amerika, bu savaşı Kore'nin sınırlarının dışına taşırmamaya dikkat etmişlerdir Zira yanlış bir hareket bir genel savaşa gidebilirdi Kore Savaşını sona erdirecek mütareke görüşmeleri, 1951 yılı Temmuzunda başladı Mütareke teklifi Kuzey Kore'den geldi Mütareke görüşmeleri iki yıl sürdü ve bu görüşmeler sırasında da çarpışmalar devam etti Nihayet, Sovyet lideri Stalin'in 1953 Martında ölmesi ve içerdeki iktidar mücadelesi dolayısile, Sovyet Rusya mütarekeye razı oldu ve mütareke anlaşması 27 Temmuz 1953 de Panmunjom'da imzalandı Gerek mütareke görüşmelerine, gerek mütarekenin imzasına, "gönüllüler" adına Çin Halk Cumhuriyeti de katılmıştır Panmunjom mütarekesi ile Kuzey ve Güney Kore arasındaki sınır yine 38'inci enlem çizgisi oluyordu Değişen bir şey yoktu Fakat Sovyetler de Amerikayı Kore'den çıkaramıyacaklarını anlamışlardı
SEATO'nun Kuruluşu
Vietnam Savaşı Amerikayı, Kore Savaşından sonra almaya başladığı savunma tedbirlerini daha da kuvvetlendirmeye sevketti Bu savaş, güneydoğu Asya'nın karşı karşıya bulunduğu tehlikeyi açıkça gösterdiği gibi, bölgenin stratejik ehemmiyetini de arttırmıştı Bu bölge komünizmin kontrolu altına düştüğü takdirde, Sovyet Rusya ve Çin Singapore ve Malacca Boğazına da hakim duruma geçerlerdi ki, bu da Pasifiğin savunması açısından büyük mahzurlar ortaya çıkarırdı
Amerika'nın bu bölgeyi korumak istikametinde attığı ilk adım, şimdi tam bağımsızlıklarını kazanmış bulunan Tayland, Laos, Kamboçya ve Güney Vietnam'a askeri ve ekonomik yardımlarını arttırmak oldu İkinci adım, SEATO veya Manilla Paktı denen Güney-Doğu Asya Antlaşma Teşkilatı (South East Asia Treaty Organization)nın kurulmasıdır Bu kollektif savunma sistemi, Eylül 1954 de, Amerika İngiltere ve Fransa ile, Uzak Doğu ülkelerinden Yeni Zelanda, Avustralya, Filipinler, Tayland ile Pakistan'ın katılması ile kurulmuştur İttifakın sorumluluk alanı, imzalayan ülkelerin Asya toprakları ile 21'inci enlemin güneyinde kalan Güney Batı Pasifik bölgesi idi ki İngiltere'nin Singapore'daki deniz üssü de bu savunma alanı içine bu suretle girmiş oluyordu SEATO'nun imzası ile Amerika Sovyet Rusya ve müttefiki Çin etrafında, Avrupa'nın Atlantik kıyılarından Pasifiğe kadar uzanan bir ittffaklar çemberi meydana getirmiş oluyordu Zira, bu arada 1952 yılında Türkiye ile Yunanistan da NATO'ya katılmışlardı Arada bir Yugoslavya kalmıştı, fakat 9 Ağustos 1954 de Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında da Balkan İttifakı imzalanarak bu boşluk da kapatılmıştı Batılılar bununla da yetinmediler, Avrupa'da NATO'yu kuvvetlendirmek için ek tedbirler aldılar Amerika, İngiltere ve Fransa, 23 Ekim 1954 de Federal Almanya ile imzaladıkları antaşmalarla Almanya'daki işgal statüsüne son verdiler ve Batı Almanya bu şekilde tam egemenliğine kavuştu Yalnız, Batı Almanya'nın savunmasını sağlamak amacı ile bu üç devlet bu ülkede asker bulundurmak hakkını elde ediyorlardı Bu anlaşmaların yapıldığı aynı gün, yani yine 23 Ekim 1954 de, NATO Konseyi de Batı Almanya'yı NATO'ya katılmaya davet etti Gerekli işlemler tamamlandıktan sonra, Batı Almanya 5 Mayıs 1955'ten itibaren NATO'nun 15'inci üyesi oldu Şimdi Uzak Doğu'da da bir tek boşluk kalmıştı Amerika bu boşluğuda kapatmak için, 2 Aralık 1955 de Milliyetçi Çin (Formosa) hükümeti ile de bir ittifak imzaladı SEATO antlaşması gibi, bu ittifakın da süresi yoktu Bu arada şunu da belirtelim ki, Almanya'nın NATO'ya katılması üzerine Sovyet Rusya da kendi uydularını etrafına toplayarak Varşova Paktı dediğimiz Varşova Güvenlik Paktı'nı kurdu Bu ittifak Sovyet Rusya, Arnavutluk, Bulgaristan, Doğu Almanya, Polonya, Romanya ve Çekoslovakya arasında 20 yıl için imzalanmıştı Antlaşmanın giriş kısmında, ittifakın sebebi olarak, Batı Almanya'nın NATO'ya girişinin, "yeni bir savaş tehlikesini arttırdığı ve barışsever devletlerin milli güvenlikleri için bir tehdit teşkil ettiği" belirtilmekteydi
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|