06-18-2009
|
#2
|
|
[KAPLAN]
|
Orta Asya’dan Osmanlı Dönemine Türk Müzik Kültürü
Orta Asya’dan Osmanlı Dönemine Türk Müzik Kültürü
Orta Asya’daki Türk kavimleri, göçebe hayatın doğal bir sonucu olarak ilişkide bulundukları toplumlarla etkileşime girmişler ve kültürel alışverişler yaşamış-lardır Tarihsel zincir takip edildiğinde Türk müzik kültürünün, Orta Asya, Eski Anadolu- Akdeniz ve Ege-, İslam, Osmanlı ve son olarak Batı kültürü olmak üzere beş damardan beslenerek bugüne ulaştığı görülmektedir Orta Asya müziği ile ilgili ilk yazılı bilgiler Çin kaynaklarından elde edilmektedir Bu kaynaklara göre, Taşkent, Buhara ve Semerkant gibi şehirlerden Çin sarayına giden büyük çalgı takımları orada uzun zaman kalmışlar ve itibar görmüş-lerdir Özellikle Hun İmparatorluğu zamanında Çinlilerle ilişkiler artmış özellikle evlenmeler yoluyla, Türk ve Çin hükümdar aileleri arasında yakınlıklar doğmuş, dolayısıyla da kültürel anlamda etkileşimler yaşanmıştır Örneğin, 568 yılında Çin imparatoru Wu-ti ile evlenen bir Türk prensesinin, Su-ch’i-p’o adında Kuça’lı bir müzikçiyi de yanında Çin’e götürdüğü, tarihsel kaynaklarda bahsedilen bir olaydır Bu dönemde Hotan, Kuça, ve Turfan gibi ticaret merkezlerinden yayılan müzik akımları Çin’i çok etkilemiş, bilhassa Kuzey Çin’de Batı Türkistan müziği hakim olmuştur Eski Türk topluluklarıyla başta Çin olmak üzere diğer ülkeler arasında karşılıklı alıp verilen armağanlar arasında çalgı ve çalgıcıların bulunması da bu etkileşimleri artırmıştır Yine Hun İmparatorluğu döneminden itibaren Orta Asya’da görülen ve Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar intikal eden önemli bir gelenek de, ileride Mehter’e dönüşecek olan tuğ takımının kurulmasıdır Türk hükümdarlarının ege-menlik ve güç sembolü olarak davul ve sancağı kullanma töresi bu dönemden Os-manlı dönemine uzanmış, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev, Osman Gazi’ye bir tuğ ile bir davul göndermiştir Bu gele-nek, Osmanlı döneminde mehter müziğinin doğuşuyla sonuçlanmıştır Ünlü İpek Yolu boyunca Yakın ve Uzak Doğu arasındaki müzik ilişkile-rinde de Orta Asya önemli bir merkezdir Kervan yollarıyla birbirine bağlanan verimli alanlar üzerine kurulmuş yerleşim merkezleri arasında müzik enstrüman ve stilleri taşınmış, yayılmıştır III ve X yüzyıllarda bu önemli kültür ve sanat mer-kezleri arasında Sinkiang’da (Çin) Kaşgar, Kuça, Kotan ve Turfan, Özbekistan’da Semerkant ve Buhara gibi şehirler yer almaktadır 4 VIII yüzyılın sonunda Arap akını istilasıyla başlayan İslami dönem Orta Asya’ya yeni bir Yakın Doğu’lu etki-sini getirmiştir Bu yüzyıldan itibaren İslamiyet yavaş yavaş Türkler arasında ya-yılmaya başlamış ancak, Türk topluluklarının kitleler halinde İslamiyet’i kabulü X yüzyılı bulmuştur X yüzyıl, Orta Doğu’da İslami ilimlerin en parlak devrini yaşa-dığı dönemdir Bu dönemde, ilim ve sanat hayatında hızlı bir yükselme başlamıştır Yakın ve Orta Doğu’da Arap ve İslam İmparatorluklarının parlak dönemlerinde gelişen medeniyetin genellikle Arap medeniyeti olarak bilinmesine rağmen bu medeniyet alınan yerlere çöllerden gelen Araplar tarafından hazır vaziyette getiril-memiş, fetihlerden sonra aralarında Müslümanların yanı sıra Hristiyan, Yahudi ve Zerdüştlerin de bulunduğu Arap, İran, Mısır gibi çeşitli toplumların el birliği ile geliştirilmiştir İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren Arap, Grek, İran, Türk gibi milletlerin müzik unsurlarının birbirine karışması ile hızlı bir şekilde gelişip ilerle-yen yeni bir müzik yükselmeye başlamıştır Türklerin İslamiyet’i kabulü ile birlikte Arap ve Fars kültürlerinin etkileri dilde de görülmüş, Türkçe ile başta Arapça ve Farsça olmak üzere diğer bir takım diller arasında önemli alışverişler yaşanmıştır Dilde yaşanan bu etkileşimlerin izlerini bugün Geleneksel Türk Sanat Müziği’nin terminolojisinde de somut olarak görmek mümkündür Orta Asya’dan gelip, Anadolu’ya yerleşen Türkler, burayı yurt edinerek Avrupa, Asya, Afrika’da topraklarını genişletmişler ve burada yaşayan farklı kültürler ile İslam kültürünü harmanlayarak yeni bir medeniyet oluştur-ma yoluna gitmişlerdir VIII ve XIII yüzyıllarda gelişerek Endülüs’ten Çin’e ve Orta Afrika’dan Kafkaslar’a kadar geniş bir alanda yaygınlaşan Orta Doğu müzik kültürü, XIV yüzyılda zirveye ulaşmıştır XV yüzyılda ise artık yavaş yavaş eski önemini kay-betmeye başlamış ve başta Türkler, Araplar ve Farslar olmak üzere çeşitli Müslü-man toplumlar, daha kişisel karakterde kendi yapılarını kurmaya başlamışlardır IV yüzyıl sonu XV yüzyılda yaşanan bu değişimin etkilerini Osmanlı dö-neminde yazılmış ilk Türkçe müzik kitaplarında da görmek mümkündür Yusuf bin Nizameddin Kırşehri, Hızır bin Abdullah, Seydi gibi önemli kuramcıların eserleri bu dönemdeki yeni müzik oluşumlarını yansıtan eserlerdir
|
|
|
|