|
[KAPLAN]
|
MEDİNEYE HİCRET
"Rabb'ım, beni şerefli bir girişle (Medineye) koy, sâlim bir çıkışla da (Mekke'den) çıkar"
(el-İsrâ Sûresi, 80)
1- MÜSLÜMANLARIN MEDİNE'YE HİCRETLERİ
Hicret bir yerden başka bir yere göç etme demektir Müşriklerin zulümleri yüzünden Mekke'de Müslümanlar barınamaz hâle gelmişlerdi Bu sebeple 2'inci Akabe Bîatında Hz Peygamber (s a s ) ve Müslümanların Medine'ye hicretleri de kararlaştırılmıştı Rasûlullah (s a s ) "Sizin hicret edeceğiniz yerin iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi  "(120) diyerek Müslümanların Medine'ye hicretlerine izin verdi 2'inci Akabe Bîatı, Peygamberliğin 12'nci yılının son ayı olan Zilhicce'de yapılmıştı 13'üncü yılın ilk ayı Muharrem'de (Temmuz 622) Medine'ye hicret başladı Mekke'den Medine'ye ilk hicret eden, Beni Mahzûm'dan Abdülesed oğlu Ebû Seleme(121), en son hicret eden ise Rasûlullah (s a s )'in amcası Abbâs'tır
Mekke'nin fethine kadar geçen süre içinde, dini uğruna, evini-barkını, malını-mülkünü, âilesini, kabîlesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke'de bırakarak Rasûlullah (s a s )'in müsâdesiyle Medine'ye göç eden Mekke'li Müslümanlara "Muhâcirûn" adı verilmiştir
Medine'de muhâcirleri misâfir eden, onlara bütün imkânları ile yardımcı olan Medine'li Müslümanlara da "Ensâr" denilmiştir Muhâcirûn ve Ensâr, Kur'ân-ı Kerîm'de bir çok vesîlelerle övülmüşlerdir (122)
Muharrem ve safer aylarında Müslümanlar, âileleri ile birlikte hicret ettiler Birer, ikişer, gizlice Mekke'den ayrılıp Medine'ye gittiler Ensâr tarafından Medine civârındaki "Avâlî" denilen köylere yerleştirildiler
Hz Ömer Mekke'den gizli ayrılmadı Kılıcını kuşandı, Kâbe'yi tavâf etti Bütün müşriklere meydan okuyarak:
İşte ben Medine'ye gidiyorum Analarını ağlatmak, karılarını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler peşime düşsün  dedi Ömer'in hicreti Hz Peygamber (s a s )'in hicretinden 15 gün kadar önce olmuştu
Kısa zamanda, Mekke'li Müslümanların hemen hepsi Medine'ye göç etti Yalnızca Hz Ebû Bekir ile Hz Ali'yi Rasûlullah (s a s ) Mekke'de alıkoymuştu (123) Ebû Bekir hicret için izin istediğinde, Rasûlullah (s a s ):
"Acele etme, Allah sana hayırlı bir arkadaş verecek  " diyerek hicretini geciktirmiştil(124) Mekke'de müslümanlıkları yüzünden âileleri tarafından hapsedilmiş olanlar ile köle ve câriyelerden başka Müslüman kalmamıştı Rasûlullah (s a s ) düşmanları arasında, en büyük tehlike karşısında yapayalnız bulunuyordu
--------------------------------------------------------------------------------
(120) el-Buhârî, 4/ 255; Tecrid Tercemesi, 10/86
(121) İbn Hişâm, 2/112; Zâdü'l-Meâd, 2/136; Tarîh-i Din-i İslâm, 2/320
(122) Bkz el-Enfâl Sûresi 72, 74; Tevbe Sûresi, 20, 100; Nahl Sûresi, 41,110; Hac Sûresi, 58; Haşr Sûresi, 9; Fetih Sûresi, 10,18, 29,
(123) Zâdü'l-Meâd, 2/136
(124) el-Buhârî, 4/255; İbn Hişâm, 2/ 124; İbnü'l-Esîr, a g e , 2/101
--------------------------------------------------------------------------------
2- HZ PEYGAMBER (S A S )'İN HİCRETİ
a) Dâru'n-Nedve'nin Korkunç Kararı
Akabe görüşmeleri ile Müslümanlık Medine'de yayılmağa başlamış, müşrikler korktuklarına uğramışlardı Üstelik Mekke'deki Müslümanlar da Medine'ye göç etmişlerdi Şimdi Hz Muhammed (s a s )'de Medine'ye gider, Müslümanların başına geçerse, Mekke'lilerin Şam ticâret yolu kapanabilirdi Mekke müşrikleri Müslümanlara son derece kötü davranmışlar, târihte eşine ender rastlanan işkence ve hakarette bulunmuşlardı Bunlar Medine'lilerle birleşip, kuvvetlendikten sonra kendilerinden öç alabilirlerdi Esâsen Mekke'lilerle Medine'liler arasında, öteden beri geçimsizlik vardı Çünkü Mekke'liler Adnânîlerden; Medine'liler ise Kâhtânîlerdendi Durumun ciddiliğini anlayan Kureyş müşrikleri, Mekke'de yapayalnız kalan Peygamber Efendimize ne yapmak gerektiğini kararlaştırmak üzere Dâru'n-nedve'de toplandılar Toplantıda Ebû Cehil, Ebû Süfyan, Ebu'l-Bahterî, Utbe b Rabîa, Cübeyr b Mut'im, Nadr b Hâris, Ümeyye b Halef, Hakim b Hızâm     gibi Mekke ileri gelenlerinin hemen hepsi vardı Müslümanlık tehlikesinin önlenmesiyle ilgili çeşitli fikirler ileri sürdüler İçlerinden Ebûl Bahteri:
- Muhammed (s a s )'i bağlayıp her tarafı kapalı bir yerde ölünceye kadar hapsedelim, dedi Amr oğlu Hişâm:
- O'nu bir deveye bindirip Mekke'den çıkaralım, uzak yerlere sürelim, dedi Ebû Cehil ise:
- Kureyş'in bütün kollarından birer temsilci seçelim Bunlar aynı anda hücûm edip Muhammed (s a s )'i bir hamlede öldürsünler Kimin vurduğu, kimin darbesiyle öldüğü belli olmasın Böylece kanı bütün Kureyş kabîlesine dağılsın, Hâşimîler bütün Kureyş kollarına karşı çıkamayacaklarından kan davasına kalkışamazlar Çâresiz diyete (kan bedeline) râzı olurlar Bu iş böylece kapanır  dedi Ebû Cehil'in teklifi ittifakla kabûl edildi Diğer teklifler beğenilmedi Hemen Kureyş kollarında 40 yeminli kişi seçip toplantıyı bitirdiler (125)
Müşriklerin Dâru'n-Nedve'deki bu konuşma ve plânları el-Enfâl Sûresi'nin 30'uncu âyetinde şöyle özetlenmektedir
"Ya Muhammed, hatırla şu zamanı ki, inkâr edenler (Mekke müşrikleri) seni bir yere kapatmak veya (hepsi birden) öldürmek yahut da (Mekke'den) çıkarmak için sana tuzak hazırlıyorlardı Onlar sana tuzak kurarken, Allah da (onlara) tuzak kuruyordu Allah tuzakların en iyisini kurar "
b) Rasûlullah (s a s )'in Evinin Müşrikler tarafından Kuşatılması
Müşriklerin bu korkunç plânını Cebrâil (a s ) Peygamber Efendimize haber verdi "Bu gece, her zaman yatmakta olduğun yatağında yatmayacaksın, evini terkedeceksin  " dedi Böylece Rasûlullah (s a s )'e de hicret için izin verildi Rasûl-i Ekrem (s a s ) Hz Ali'yi çağırdı
"Ben Medine'ye gidiyorum Sen bu gece benim yatağımda yat, hırkamı üstüne ört Müşrikler beni yatıyor sansınlar, onlara bir şey sezdirme Sabahleyin şu emânetleri sâhiplerine ver (126) Ondan sonra sen de hemen gel" dedi
Ortalık kararınca, Kureyş'in seçme cânileri evin etrâfını sardılar (127) Sabahleyin evinden çıkarken hep birden saldırıp öldüreceklerdi Hz Ali, Rasûlullah (s a s )'in yatağına yattı Hz Peygamber (s a s ) eline bir avuç kum alıp, evini çeviren müşriklerin üzerine saçtı Saçılan kum taneleri cânilerden herbirine isâbet etmiş, hepsi de derin bir uykuya dalmışlardı Rasûlullah (s a s ) "Yâ-Sîn Sûresi"nin başından:
"Biz onların önlerine ve arkalarına birer sed çektik, böylece gözlerini perdeledik Onlar artık elbette görmezler" anlamındaki 9'uncu âyetine kadar olan kısmı okuyarak, aralarından geçip gitti (128) Müşrikler Hz Muhammed (s a s )'in yatağında yattığını sanıyorlardı Sabahleyin, yatakta yatanın Ali olduğunu görünce, donakaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar; hiddetlerinden çıldıracak hâle geldiler Hemen her tarafı aramağa koyuldular Mekke'yi alt üst ettiler Fakat Hz Peygamber yoktu
Muhammed (s a s )'i bulana 100 deve verilecek, diye ilân ettiler Bu haber duyulunca, ne kadar mâceracı, cânî, katil varsa, hepsi etrâfa yayıldı Mekke'de ve Mekke dışında, harıl harıl Hz Peygamber (s a s )'i arıyorlardı
Rasûlullah (s a s ), gece evinden ayrıldıktan sonra Kâbe'yi tavâf etti "Ey Mekke, sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin; eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım", dedi (129) Ertesi gün öğle sıcağında Hz Ebû Bekir'in evine vardı Allah'ın emri ile, berâber hicret edeceklerini bildirdi Hz Ebû Bekir, sevinç göz yaşları ile, 4 aydır dışarıya bırakmayıp, ağaç yaprakları ile beslemekte olduğu iki cins devesini işâret ederek:
Dilediğini seç, Yâ Rasûlallah, dedi Rasûlullah (s a s ) bedelini ödeyerek devenin birini aldı
Rasûlullah (s a s ) ve Ebû Bekir için hazırlanan yol azığı bir dağarcığa konuldu Ebû Bekir'in kızı Esmâ, belindeki bez kemeri ikiye ayırıp bir parçası ile bu dağarcığın ağzını bağladığı için Esma'ya "Zâtü'n-nitâkayn" (iki kemerli) ünvânı verild (130/1)
c) Mağarada Gizlenmesi
Gece olunca, her ikisi evin arka penceresinden çıktılar Ayakkabılarını çıkarıp, ayaklarının uçlarına basarak ıssız yollardan Mekke'nin güneyine doğru ilerlediler 1 5 saat (3 mil) mesafede Sevr Dağı'nın tepesindeki mağaraya vardılar Kureyşin araması bitinceye kadar, (perşembeyi cumaya bağlayan geceden pazar gününe kadar) üç gün bu mağarada gizlendiler
Ebû Bekir'in oğlu Abdullah, geceleri mağaraya gelip Mekke'de olup biteni anlatıyor, ortalık ağarmadan gene Mekke'ye dönüyordu Kölesi Âmr b Füheyre de koyunlarını otlatırken akşamları Sevr dağına götürüp onlara süt veriyordu
Peygamber Efendimizi ve Ebû Bekir'i arayanlar, iz sürerek, nihâyet Sevr'deki mağaranın ağzına kadar geldiler Ayak sesleri ve konuşmaları içeriden duyuluyordu Hz Ebû Bekir, başını kaldırdığı zaman onların ayaklarını görmüş ve heyecanla:
-"Yâ Rasûlallah, eğilip baksalar, bizi görecekler, demişti, bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
-"Korkma, Allah'ın yardımı bizimledir (130/2) İki yoldaş ki, üçüncüsü Allah'tır, hiç endişe edilir mi?" buyurdu (131)
Tâkipçiler Sevr dağı'na henüz çıkmadan, bir örümcek mağaranın ağzına ağ örmüş, bir çift beyaz güvercin yuva yapıp yumurtlamıştı Bu durumda Kureyşliler mağaranın içine bakmanın ahmaklık olacağını düşünerek bırakıp gittiler (132)
Kureyşlilerin aramaları üç gün sürdü Peygamber Efendimiz ile Ebû Bekir Mekke'de iken Abdullah b Uraykıt adında henüz müslüman olmamış, fakat son derece emîn bir şahsı kılavuz olarak kiralayıp develeri de ona teslim etmişlerdi (133) Kılavuz Abdullah, üç gün sonra, dördüncü günün (Pazar) sabahı develeri mağaraya getirdi Devenin birine Rasûlullah (s a s ) ile Ebû Bekir diğerine ise kılavuz Abdullah ile Ebû Bekir'in kölesi Âmir b Füheyre bindiler Sâhili takibederek Medine'ye doğru 24 saat hiç dinlenmeden yol aldılar Deve yürüyüşü ile 13 günlük olan Medine yolunu 8 günde katederek 12 Rabiulevvel/23 Eylül 622 pazartesi günü Kuba'ya ulaştılar
Rasûlullah (s a s )ilk vahiy Hîra (Nûr) dağı'ndaki mağarada gelmişti Hira'daki mağara ile Sevr'deki mağara arasında geçen müddet, Rasûlullah (s a s ) 'in Peygamberlik hayatının Mekke Devri'ni teşkil etmişti Sevr dağı'ndaki mağaradan başlayan hicret ise, Mekke Devri'nin sonu, Medine Devri'nin başı olmaktaydı
d) Rasûlullah (s a s )'i Tâkibedenler
Hicret yolculuğunda Peygamber Efendimiz iki önemli takiple karşılaştı
Müdliçoğullarından Sürâka, Kureyş'in ilân ettiği mükâfâtı ele geçirmek hevesiyle, kendi bölgelerinden geçmiş olan hicret kafilesini tâkibe koyuldu Atını dört nala sürerek Rasûlullah (s a s ) ve arkadaşlarına yaklaştığı sırada, atı sürçüp kapaklandı Kendisi de yere yuvarlandı Yeniden atına binip koşturdu Tam yaklaştığı sırada, atının ön ayakları kuma saplandığı için, yine düştü Atını zorlukla kurtardı Sürâka'nın morali iyice bozulmuştu Rasûlullah (s a s )'den özür diledi Yazılı bir emânnâme alarak geri döndü; diğer tâkipçileri de "ben aradım, boşuna yorulmayın, bu tarafta yok  " diyerek geri çevirdi (134)
Eslemoğullarından Büreyde de, Kureyşin ilân ettiği mükâfâtı alabilmek için Rasûlullah'ı tâkibe başlamıştı Fakat ilk görüşte, yanındakilerle beraber Müslüman oldu Daha sonra başındaki beyaz sarığı çözerek mızrağının ucuna bağladı "Sizin gibi şanlı bir kafile bayraksız gitmez İzin verirseniz ilk alemdârınız olayım" diyerek ta Kuba Köyü'ne kadar Rasûlullah (s a s )'e bayraktarlık yaptı
Daha sonra, Şam'dan Mekke'ye dönmekte olan bir ticâret kafilesine rastladılar Kafilede bulunan, ilk 8 Müslümandan Avvâm oğlu Zübeyr, Rasûlullah (s a s ) ve Ebû Bekir'e beyaz elbiseler giydirdi (135) Ve Medine'lilerin kendilerini sabırsızlıkla beklediklerini haber verdi
Rasûlullah (s a s )'ın yola çıktığı Medine'de duyulmuştu Bu yüzden Medineliler, Rasûlullah (s a s )'i karşılamak üzere her sabah şehir dışına çıkıp bekliyorlardı 12 Rabiulevvel /23 Eylül 622 Pazartesi günü yine öğleye kadar beklemişler, sıcak bastırınca ümitlerini kesip dönmüşlerdi Bu esnâda bir iş için evinin yüksek kulesinden etrafı seyreden bir Yahûdî, beyazlar giyinmiş bir kafilenin uzaktan gelmekte olduğunu gördü ve yüksek sesle:
İşte günlerdir yolunu beklediğiniz devletli geliyor, diye haykırdı
--------------------------------------------------------------------------------
(125) Bkz İbn Hişâm, 2/125-126, İbnü'l-Esîr, a g e , 2/102; Zâdü'l-Meâd, 2/ 136-137; Tecrid Tercemesi, 10/87-88
(126) Mekke'de en güvenilir kimse olduğu için, bütün Mekkeliler en değerli şeylerini Hz Peygamber (s a s )'e emânet ederlerdi Bu güvenirliği yüzünden O'na "Muhammedü'l-Emin" diyorlardı (İbn Hişâm, 2/129)
(127) Bu câniler arasında:Ebû Cehil, Hakem b el-Âs, Ukbe b Ebî Muayt, Nadr b Hâris, Ümeyye b Halef, Zem'a b Esved ve Ebû Leheb de vardı (Tecrid Tercemesi, 10/88; Târih-i Din-i İslâm,2/32)
(128) Kur'ân-ı Kerîm'de bu olaya işâretle: (Habibim, bir avuç kumu onların üzerine) attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı, hedeflerine O ulaştırdı (el-Enfâl Sûresi, 17) buyrulmuştur
(129) İbn Mâce, 2/1037 (Hadis No: 3108), Kahire, 1378/1953; Tirmizi, 5/722 (Hadis No: 3925), Kahire, 1385/1965; Asr-ı Saâdet, 1/294
(130/1) Tecrid Tercemesi, 8/415 (Hadis No: 125) ve 10/100 (Hadis No : 1ğ)
(130/2) et-Tevbe Sûresi, 40
(131) el-Buhârî, 4/263; Tecrid Tercemesi, 10/119 (Hadis No: 1557)
(132) Zâdü'l-Meâd, 2/137; Târih-i Din-i İslâm 2/330; M Hamîdullah, İslâm Peygamberi, 1/124
(133) Zâdü'l-Meâd, 2/137
(134) el-Buhârî, 4/256-257; Tecrid Tercemesi, 10/102-104; (Hadis No: 1ğ)
(135) el-Buhârî, 4/257; Tecrid Tercemesi, 10/105 (Hadis No: 1ğ)
|