|
Verus_TR
|
Cevap : Atlantis - Kayıp Uygarlık
ATLANTİS VE ADEMOĞULLARI - BÖLÜM 3' ün DEVAMI
Josephus'un tarihi, Tekvin'deki verilere dayanarak Nuhoğulları için şöyle yazıyor: "Nuh'un torunları anısına kurdukları devletlere kendi isimlerini verilmiştir Yafes'in yedi oğullu vardı, onlar ilk başlarda Toros ve Amanus (Klikya) dağlarında yerleştiler, sonra Asya'ya doğru Tanais nehrine kadar, ve bir kolu Avrupa'da Kadiz [İspanyada Cebelültarık'ın ağızında ve Atlas Okyanus kıyısında bir şehir]'a kadar yol aldı ve daha önce başkaları bulunmayan ülkelerde yerleşerek, kendi adlarını verdiler Yafes'in oğlu Gomer Grekler'in Galata [Ankara çevresinde bir Kelt Devleti, ayrıca Fransa'da aynı halk Gal'ler] dedikleri fakat o zamanlar onlar Gomerliler olarak bilinirdi Magog, Magogitleri kurdu, onlara Grekler İskitler derlerdi Yavan ve Madai'a gelince, Madai'dan Madianlar geldi Onlara'da Grekler Medes [İranlı bir kavim] derlerdi Oysa, Yavan'dan İyonyalılar ve bütün Yunanlılar gelmiştir Thobel, Thobelitleri kurdu, onlardan da bütün İberler gelir Mosocheniler Mosoch tarafından kuruldu onlara şimdi Kapadokyalılar (Göreme, Nevşehir) denilir Halen onlarda eski adlarını gösteren Mazaca (Kayseri) şehri vardır Anlayana bu gösterir ki, bütün devlet bir zaman o ismi taşırdı Thiras aynı zamanda hükmettiği halklara Thiraslılar derdi, ancak Grekler onların adlarını Trakyalılar olarak değiştirdiler Yafes'in soyundan ilk yerlileri olan devletleri adedi çoktur Gomer'in üç oğlundan Aschanax, Aschanakslılar gelmişdir, artık onlara Grekler tarafından Rhegin [Güney İtlaya'da]'ler denilir Aynı şekilde Riphath'da Riphalılar Paphlagonlar [Anadolu'da Karadeniz kıyısında yaşayan bir topluluk] ismi türedi Grekler'in Frigler (Batı Anadolu'da bir devlet) dedikleri Thrugramma'dan türeyen Thrugrammalılar'dı Yavan'ın üç oğullundan Elissa, Eliselilere adını verdi, onlara şimdi Aioller (Batı Anadulu'da) denir Tharslar'dan Tarsus ismi alındı, ki bu Klikya'nın eski adıydı Bunun belirtisi şöyledir, onların en kayde değer şehirlerin ismi Tarsus'dur bu adda theta yerine Tau harfini değiştirmek suretiyle elde edilmiştir Cethimus, Cethima adasını almıştır, ona şimdi Kıbrıs denilir Bu nedenle İbraniler adalara ve deniz kıyılara Cethima derler Kıbrıs'ta bir şehir eski adını belirtisi korumuştur, o da Grekler tarafından Citius denilir, fakat yerliler tarafından Cithim denilir  "
"Ham'ın çoçukları Suriye, Amanus ve Libanus dağlarına kadar yayıldılar  Chus'tan Habeşliler geldi Halen'de günümüzde onlara kendileri ve başkaları tarafından Kuşit'ler denilir Mestre ismi halen Mısır'da oturanlara Mestre'liler olarak korunmuştur Phut Libya'nın ilk yerlisiydi  Grek coğrafya'cılar oradaki nehrin ve yerin ismi Phut'tan değiştiğini kaydetmişlerdir Şimdeki ismini Mesraim'in oğullarından biri olan Lybyos'tan almıştır  Sabas, Sabileri kurmuştur  "
"Sam, Nuhu'un üçüncü oğullunun beş oğullu olmuştur Onlar Fırat nehrinden Hint Okyanusa kadar olan bölge'de yerleştiler Elam Pers'lerin (İran) atası olan Elamlıları kurdu Ashur Nineve şehrinde oturdu ve halkına Assuriler dedi  Arphaxad, şimdi Keldani'ler denilen Arphaksadlılar'ı kurdu Aram, şimde Suriyeliler fakat önceden Aramiler denilen topluluğu kurdu Laud, şimdi Lidyalılar (Batı Anadolu'da) fakat önce'den Lauditler olarak bilinen devleti kurdu Aram'ın dört oğulundan Uz Teachonitis ve Şam’ı kurdu  Uz Ermenistan'ı kurdu  (1-6)" Josephus bundan sonra Arphaxad'ın soy kütüğün inceleyerek Haz İbrahim'e kadar getiriyor Bilindiği gibi kutsal kitaplara göre, Haz İbrahim'in bir oğullundan İbraniler, diğer oğulundan Araplar türemişti
Kayıtlara göre, Atlantisliler Nuh yönetiminde bir dağa yerleştiler Bu dağ Tekvin'e göre Ararat dağı, Kuran ve Suryani Tekvin'ine göre Cudi dağı ve diğer tradisyonlarda farklı dağlardı Unutmamak gerekir ki olay çok eskidir ve kulaktan ağza geçerken ve yazıtlar kopyalanırken insanlar sürekli bildiği ve onlara yakın olan yerlerin isimlerini yerleştirmeye yönelirlerdi Atlantis felaketinden diğer kurtulanlar dağlık bölgelerde yerleştiler Kafkas dağları, Pireneler ve Atlas dağlar onların odaklandığı yerler olduğu kanısındayız Burada yerleşmiş olan Kafkasyalılar, Basklar ve Berberler aynı soydan geldiği anlaşılıyor
Ararat dağına yakın olan Kafkas dağları büyük göçlerin başladığı bir yerdir "Beyaz" ırka Batıda kokazik (kafkasyalı) denilmesi oldukça anlamlıdır Ömer Büyükata'nın değerli çalışmaları (14) bu konuyu ayrıntılı bir şekilde aydınlatıyor Ona göre Apas kelimesi ve Yafes (Japhet) ile aynıdır, hatta Bask ve Pelask aynı kelimenin zamanla değişmeye uğramasından kaynaklanıyor Toponymy (bölge ve yer isimleri)'e dayanarak Büyükata bu göç yerleri belirtiyor Pelasklar, Akdenizin Grek öncesi yerlileri idi ve Yunan kültürünü büyük çapta etkilemişlerdi Dünyanın en kadim dillerinden birine sahip olan Basklar, Atlas dağlarında yaşayan Berberler ile akrabalıkları vardır Cohane'e göre Berber, İber kelimesinden kaynaklanıyor(İber-İber) Aynı şekilde, Britanya (İnglitere) ve Breton (Batı Fransa) aynı kelime kökenindendir(Britler), ve çok eski çağlarda megalit (büyük taş) inşatlar yapan gelişmiş bir İberik akımın kalıntıları İnglitere, Batı Fransa, İrlanda gibi Atlas Okyanus sahili ülkelerde görmek mümkündür (15) Son bulgulara göre bunların sanıldığından daha eski oldukları ortaya çıkmıştır
Sekiz senelik bir araştırma sonucu kitabını yazan Cohane, toponomi'e dayanarak dünyayı saran bir kadim kültür kalıntısı konusunda ilginç neticelere varmıştır Birbirinden yakın neticelerine varan Büyükata ve Cohane'nin çalışmaları şaşılacak benzerlikler arz ediyor Ancak, ne yazık ki Batı edebiyatı, Kafkasya konusunu ihmal etmektedir Roma çağında Kafkasya İmparatorluğa bağlı bir eyaletti, adıda aynı İspanya'nın antik adı gibi "İberia"dı Kafkasyalıların eski adı Adigeler'di Başka bir değişle, Ad'lardı
Atlas Okyanusun sahilinde yerleşmiş olan Baskların dilleri Orta-Amerika'da Maya diline çok yakın bir benzerliği vardır Bask efsanelerine göre ataları mağaralarda saklanarak felaketten kurtulmuşlar Baskların eski bir adeti Kızılderili uygarlıklarındaki gibi 20'lerle saymaktı Bu adet halen Fransızların 80 rakamı 4 adet 20 ile dille getirmeleri şeklinde kalmıştır Baskların "jai alai" ismindeki top oyunları Mayaların "pok-a-tok" oyunlarına benzer Kan grupları da diğer Avrupalılardan farklıdır (rh negatif ve AB ve O grubu ağırlıklıdır)
Baskların M Ö 10,000 sene Avrupa'yı batıdan istila eden Kro-Magnonların bir kalıntısı oldukları inanılır Kro-Magnonların beyin kapasiteleri (1600cc) bugünkü insanlardan (1400cc) daha büyüktü Bu günkü insanlardan daha iri ve boyludular (182-195 cm ) (16) Bu insanların belki en son türleri Kanarya adalarında bir zamanlar yaşayan Guançlardı, soylarını İspanyollar tamamen tüketildi Guançlarda ölülerini mumyalama gibi birçok kadim gelenekleri mevcuttu ve değik fiziksel özelliklere sahip oldukları söylenir Aynı şekilde Peru ve Paskalya adalarında yaşayan "Uru" lar yakın zamanda yerliler tarafından tamamen öldürüldü Bu ada halkları günümüzün insanlarına göre iri ve boyludular
Atlas Okyanusun Batı sahilleri şu anda Keltler adında sonradan gelme halklarla çevrilidir Bunlar İskoçyalılar, İrlandalılar, Galler, Cornwallılar ve Bretonlardır Konuştukları diller Kafkas dillerine benzerlik gösterir Onların binlerce sene evvel Kafkasya'dan göç ettiklerine dair efsaneleri vardır Atlas Okyanusuna geldikleri zaman kendilerine benzeyen İberlerle hemen kaynaşmışlardı Keltlerin izlerini Anadolu'da da bulmak mümkündür, bir zamanlar Ankara yakınlarında bir Galata devleti vardı (17) İskoçların çaldığı tulumun (bagpipes) ve Bretonlar'ın çaldığı biniou'a benzeri müzik aleti, Basklar'da ve Karadeniz sahilinde Kafkas soyundan olan Laz'larda tulum halen çalınır
Amerika kıtasından gelen tarım ürünler çoktur Yüzlerce bitki arasında patates, domates, çilek, salatalık gibi ürünler beyaz adam gelmeden evvel Amerika'da, çoğu And dağlarında yetişiyordu Soframıza kurduğumuz sebze ürünlerin yarısı Amerika'ların keşfine borçluyuz Gerçekten Amerikan uygarlıkların sofraları gelen İspanyollara nispeten daha zengin olduğu saptanmıştır Bu ürünlerin birçoğunun vahşi çeşitlerin bulunmaması onların çok kadim çağlardan yetiştirilip geliştirdiğini gösterir Avustralya gibi Atlantis İmparatorluğun ağından uzak olan ülkelerde tarımsal ürünlerin yoksunluğu Darwin'in de dikkatini çekmişti
Donnelly'e göre bu ürünlerin kaynağı Atlantis'ti ve o, bu ürünlerin gelişmesi gerektiği on binlerce yıllık evrimin orada gerçekleştiği kanısında Yeni dünyayı bir kenara bırakıp eski dünyada tarım ürünlerin yayıldığı başka bir bölgede de görüyoruz Edmond de Molin'i aktaran Ömer Büyükata, "Gerçekten; meyve ağaçları, dünyanın bu mümtaz derecede çeşitli meyve türlerine rastlanılmaz   Sicilya' dan daha mutlu olan Kolkhide (Batı Kafkasya) eski bolluğundan bugün hiçbir şey kaybetmemiştir   Burada en çok göze çarpan şey meyve ağaçları arazisi olmasıdır Hatta Kandül ve başka bitki bilginlerine göre Kolkhide, meyve ağaçların anavatanıdır Onların kanılarına göre elma, armut, erik, kiraz, dut, kiraz badem ağaçları, frenküzümü, bağ, turp ve birçok sebze çeşitleri hep buradan, bu vadilerden etrafa yayılmış bulunduğu gibi, bu ürünler en ilkel ve en çok kendi kendine yetişir bir halde yalnız burada bulunurlar  "(18) Bir varsayıma göre tufandan kurtulan bir gemi, insanoğullunun evcilleştirdiği hayvanları ve tarım için elverişli bitki ve ağaç türlerini bu bölgeye yakın bir yere taşıdı, bu gemiye Nuh'un gemisi denilirdi
Türkçe'nin kızılderili dillerle benzerlikleri bilinir, bu konuda bazı araştırmalar vardır Atlantoloji ve Mu konusu işleyenler arasında ile ilgili özellikle Haluk Cemil Tanju'nun "Orta-Asya Göçlerinde Turunçderililer" (19) ve Kazım Mirşan'ın anlaşılması zor "Akınış Mekaniği, Altı Yarıq Tiğin" (20) kitapları ilginçtir Ayrıca Dr Hamit Zübeyir Koşay birkaç yıl Basklar arasında bulunduktan sonra Türkçe ve Baskça arasında bir bağ kurmuştur (21) Diller kısa sürelerde büyük değişikliklere uğradığı için binlerce sene evvelki durumu için bir şey söylemek zor
Norveç'li Thor Heyerdahl yaptığı araştırmalarında haklı bir ün kazanmıştır "Kon-Tiki" (22), "Aku Aku" ve "Polenesya'ya Deniz Yolları" adlı eserlerinde anlatılan, Peru'dan Paskalya adalarına ilkel bir deniz salında yaptığı yolculukta, eskiden böyle bir yolculuğun olasılığını kanıtlamıştı Onun gerek arkeolojik, dilbilimi ve mitolojik araştırmaları eski çağlarda beyaz adam anlamına gelen "Urukehu" adında bir halkın Peru uygarlığını yaratıklarını, ancak melezler ve oranın yerlileri tarafından kovulduktan veya bilinmeyen bir sebepten dolayı göç ettiklerinde, Paskalya adalarına yerleştiklerini belirtmişti Urukehular sonradan Paskalya ve Hawaii adalarında aynı akibete uğradıktan sonra nesli yok olmuştu Yeni Zelanda da aynı şekilde Urewera ülkesinin dağlarında bir zamanlar Turehu adında beyaz bir ırk varmış Bu ırklar And dağlarında Titicaca gölü civarında yaşayan ve muhtemelen Uruguay'a ismini veren "Uru"larla aynı oldukları inanılyor Heyerdahl'a göre Urukehuların boyları iki metre civarlarında olup, genelde kızıl saçlı ve bazen sarışındılar Gerek Peru'da gerek de Paskalya adasında yapılan mezar kazıları bu tezleri doğrulayan cesetler bulundu Ayrıca Paskalya adasındaki dev heykellerin kafa üstleri kırmızıya boyanıyordu Paskalaya adalarında on yedinci asırda çıkan bir ayaklanmada yerliler "uzun kulaklılar" denilen bu halkı yok ettiler Kurtulan tek bir "uzun kulaklı" soyunu sürdü, ve Thor Hyderdahl bazıları kızıl saçlı olan ve önceden Avrupalı sandığı torunları ile geçirdiği ilginç anıları kitaplarında aktarmıştır Bu kavimin adı kulaklarını uzatmak için uyguladıkları bir deformasyon yönteminden ileri geliyordu ve uzun kulak kültü, Uzak Doğu'da, özellikle Kamboçya'daki esrarengiz Anghor medeniyetine Buda heykellerinde görülmektedir Paskalya adalarında bulunan yazıt örneklerindeki harf karakterleri Sümer yazıtları ile hemen hemen aynı oldukları gözetilmiştir Bu çok ilginç bir olaydır, arkeologlar her zaman ki gibi açıklayamadıkları olaylar karşısında sessizliklerini korumaktadırlar
Ergenekon efsanesine göre ilk Türkler demirciydi Sarp dağlarla çevrili bir arazide bulunuyorlardı Dağları eriterek ve delerek bu doğal hapisten kurtulmuşlardı, ki bu yüksek bir teknoloji anımsatıyor Çin kayıtlarına göre eski Göktürkler (Tükmenler) genelde kızıl kestane saçlı ve bazen sarışındı, gözleri yeşil veya maviydi İran'daki Türkmenlerde de aynı şey söz konusu Kullandıkları runik görünüşlü alfabe de düşündürücüdür Yine de, bu konuda demode ve şoven ırkçı tezleri yeniden hortlatmak amacınca değiliz, bu görüşlerimize tamamen ters düşer Diğer topluluklar gibi Türkler çok karışmıştır, özellikle Anadolu ve Trakya Türkleri Günümüzün insanı her yerde melezdir, ancak kadim çağlarda insanlar bu denli karışmamışlardı
Türk adının kökeni Urukehu veya Turehularla bir olabilir mi? James Bailey'nin araştırmalarına göre dünyanın muhtelif yerlerinde demir mağaraları bulunur Karbon 14 testlere göre Güney Afrika'da bir mağara M Ö 41 250 senesinde işleniyordu Bailey'e göre binlerce yıl önce Tunç çağı denizci madencilik firmaları dünya'nın çeşitli yerlerinde demir ve başka madenler için kazı yapıyorlardı ve mağara duvarlarında "şirketlerinin logolarını" bırakıyorlardı Bunların arasında gamalı haç (svastika), haç, güneş sembolü, çifte balta, helezon ve paralel iki dalga en yaygın olanlar arasındaydı Türklerin ilk ataları Ural-Altay dağlarında kadim ve kayıp uygarlığın madencilik kolonisi olabilir mi? Felaket geldiğinde ondan kurtulanlar arasında olup, yeni yurtları Orta Asya'da yayılmış olabilirler mi? Yoksa, Yafes oğullarının bir kolları mı idiler? Tanrıçaları "Turan" olan ve Troya'dan (Truva, Tür-va ?) Etrurya'ya (İtlaya/Tyrhenia) göç ettikleri söylenen ve şehirleri Tarkon tarafından kurulan Etrüskler (E-türk ?) ve ile bir bağlantıları var mıydı?
Bir denizci halkı olan Etrüsklerin Anadolu’dan geldiklerini ve Lidya'dan giden bir koloni oldukları Herodotus tarafından kaydedildiği halde, günümüzde bu ihtiyatla karşılanır Her ne kadar Lidyalıların baştanrıları Tarku adına taşıyorsa, Halikarnaslı Diyonysos iki toplumun arasındaki farkları işaret etmişti Heykel ve resimlerindeki çekik gözlü moğul-kokazoid figürler, at, şavaş ve güreş motifleri bir Türk köken tezine yol açmıştı, ancak bunu kanıtlayacak ciddi delil olmadığı gibi, dilleri de henüz çözülememiştir Ayrıca Türklerin kökeni en az Etrüsklerin kökeni kadar çözülmemiştir Elli yıl önceye kadar, Batı'da Türklere belirli bir hüviyet tanınırken ve Sümeroloji ile ilgili kitapların çoğunda Sümerlerin Turan asıllı olduğunu yazarken, günümüzde Türklerin adeta kökleri olmadığı yolundaki görüşler yaygındır Ancak, bundan alınmamak gerekir, çünkü varsayımcılığa karşı olan bu akım, diğer toplumları da aynı işleme tabi tutuyor
Bir iddiaya göre Lidyalıların bir kolu İtalyaya giderken, diğer bir kolu Klikya'ya (Güney Doğu Anadolu) giderek Toroslara ve Tarsus şehrine adlarını vermişler, onlara Trakheiotlar denilirdi ve adları Trakyalılara benzerlik arz eder Diğer bir kolu da İspanya'ya giderek Tartessus (Eski Ahit'te Tarşiş) ismini vermiş, ancak Tartessus'un çok eski olduğu, kökenleri taş devrine uzandığı anlaşılıyor
Her ne kadar İtalya'da Turin ve Torino gibi bir sürü ilginç şehir isimi varsa ve Roma ve Romulus efsanesi, Asena efsanesine şaşılacak benzerliği varsa Tabii ki, şüpheli bir yöntem olan toponymy'e (yer isimleri) dayanarak ve şoven duygulara kapılarak böyle bir sonuca varmak, bu konuda spekülatif bir varsayımı ileri sürmekten öteye gitmez Daha somut sonuçlara varmak uzmanların işidir Ama bazı ilginç bağlantılara işaret etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz
|