Konu: Türkçe
Yalnız Mesajı Göster

Türkçe

Eski 06-07-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Türkçe



Türkçe
Türkçe veya daha doğru kullanımla Türkiye Türkçesi, Ural-Altay dil ailesine bağlı Türk dillerinden ve Oğuz Grubu'na mensup bir dildir Türkiye, Kıbrıs, Irak, Balkanlar ve Orta Avrupa ülkeleri başta olmak üzere geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmî; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış bölgesel dilidir Türkçe, farklı ağızlara ayrılmış bir dildir Ancak bu ağızlardan İstanbul ağzı, sivrileşerek yazı dili hâline gelmiştir Türkçe, 8 ünlü harf sayısıyla beraber zengin bir dil olmasının yanı sıra, özne-nesne-yüklem şeklindeki cümle kuruluşlarıyla bilinmektedir

Sınıflandırılması

Ana madde: Türk Dilleri ve Altay Dilleri Türkiye Türkçesi; Gagavuzca, Horasan Türkçesi ve Osmanlıca ve birkaç lehçe ile birlikte Altay dil ailesi'ne bağlı Türk dilleri ailesi'nin Oğuz Grubunda yer almaktadır

Resmî durumu

Türkçe (Türkiye Türkçesi), Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmî dilidir Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Atatürk tarafından 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti olarak bağımsız bir organ olarak kurulmuştur Türk Dil Kurumu dilin sadeleşmesi, Türkçeye dair bilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerin değiştirilmesi (özellikle Arapça ve Farsça) gibi çalışmalar için kurulmuştur
Yugoslavya’daki 1978 Dil Yasasına göre Türkçe, Kosova'da bölgesel resmî dildi[10] Türkiye Türkçesi bugün (Mart 2009) Kosova’da, Prizren, Priştine, Mitroviça, Vuçıtırın, Gilan belediyelerinde resmî statüye sahiptir Diğer bölgelerdeki resmiyeti ortadan kaldırılmıştır Makedonya'da da bazı belediyeler düzeyinde resmîdir[11] (Gostivar'da Makedon ve Arnavut dilleriyle beraber)
Bulgaristan'ın %10 kadarının anadilidir Bulgar Devlet televizyonunun Türkçe programları vardır Kırcaali belediyesi ise iki dilde hizmet verir[12]Deliorman ve Doğu Rumeli'de ise okullarda seçmeli anadil dersidir Yunanistan'da ise İskeçe ve Gümülcine'de seçmeli anadil dersidir Dinî işlerde de kullanılmaktadır Rodos'taki 2,500 kişilik Türk azınlığı ise bu haklardan mahrumdur Bununla beraber Romanya'da yaşayan 35,000 Türk devletçe resmî olarak tanınmıştır ve parlamentoda 1 milletvekilliği ile temsil edilirler[13]
Irak'ta ise Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Türkçe resmî dildir Irak Türkmenleri günlük hayatlarında GüneyAzerice lehçesini ve Urfa şivesini kullanırken[14] konuşurken, resmî yazı ve eğitim dili olarak Türkiye Türkçesini kullanmaktadırlar Dolayısıyla Türkçe, Kerkük, Telafer gibi kentlerde resmî dildir[15]
1960'larda iş gücüne ihtiyaç duyan Avrupa kapılarını büyük ölçüde Türklere açmış ve Türkiye'den Avrupa'ya yoğun bir göç yaşanmıştır I Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar'da yaşamaya devam eden Türkler ile birlikte bu insanların sayısı günümüzde neredeyse 6 milyona ulaşmıştır ve büyük bir çoğunluğunun ana dili Türkiye Türkçesidir Amerika ve Avustralya'da ise yaklaşık 200 bin kişi Türkçe konuşmaktadır
Kosova, Bosna Hersek, Yunanistan, Gürcistan gibi ülkelerde anadili Türkçe olmadığı hâlde Türkçeyi bilen insanlar eklendiğinde Türkçeyi bilebilen insan sayısı 75 Milyona çıkmaktadır[16]

Tarihsel gelişimi


Orta Asya'dan Anadolu'ya

Türkiye Türkçesi, onu kullanan göçer evli ve yerleşik kavimlerin doğuda Japonya'ya, batıda ise Avrupa'ya doğru hareketiyle yayılmıştır Afganistan ve Batı Çin civarında Moğolca; Rusya, Güney ve Güneydoğu Çin bölgesinde Tunguz; eski Sovyetler Birliğinin batısında Türkiye'ye, güneyde ise İran'a yayılan bir alanda ise Türki diller olarak değişmiştir Güneyde bulunan başlıca Türki diller Türkçe, Azeri Türkçesi ve Türkmen Türkçesidir Oğuz boylarının kullandığı Gagavuz lehçeleri ve İran kaynaklı Horasan lehçesi, Türkiye lehçesi ile birlikte bugünkü Türkçenin bölümlerini oluşturmaktadır[17]
« Çıgany bodunug bay kıltım, az bodunug üküş kıltım - (Yoksul halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım) - Orhun Yazıtları


Türk yazısını taşıyan en eski belge Kızıl şehrinde bulunuyor Yazılış tarihi 8 yüzyılın başlarına dayanmaktadır


Türk dili Yenisey yazıtları gibi tabletlerden yola çıkılarak 1300 yıl önceye kadar kaynaklanabildiği gibi yazıtlarda kullanılan alfabenin gelişmişliği bu dilin daha eski tarihlere dayandığının en somut delilidir[19] Bugünkü Moğolistan'da Orhun (veya Orhon) nehri yakınlarında bulunan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından başka, dönemin tanınmış veziri Tonyukuk'un da kendisi için diktirdiği Ulan Bator kenti yakınlarındaki iki taş, Orhun Yazıtları'nın başlıca örnekleridir[20]
Divanü Lügati't-Türk, Türk dilini anlatan ve bu dilin kapasitesini göstermek için yazılan ilk sözlük eseridir ve Kaşgarlı Mahmud tarafından 25 Ocak1072'de yazılmaya başlanmış ve 10 Şubat1074'te bitirilmiştir Bu kitap içinde şu tümce bulunuyor: "Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur" Eser, Türkçenin zengin dilbilgisi özelliklerini en çarpıcı biçimde yansıtan bir özelliktedir
Türkçenin kullanım alanını genişleten bir başka şahıs, Karahanlı Devleti'nin mensubu, ikinci bir Türk ve Türkçe kültür abidesi olan Yusuf Has Hacib’dir Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eseri ile Türk dil birliğinin diğer önemli yazılı temelini attı 1069-1070 yıllarında bu Türkçe eseri tamamladı
Ahmed Yesevi 12 yüzyılda Türk dilinde yazdığı "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türktasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitap ile Türkçenin kullanımını etkiledi
13/14yy yaşamını süren Yunus Emre Türkçenin, özellikle "Türkçe şiir dilinin" temel ustası ve abidesi olmuştur Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir Şiirlerinin ölçüsü, Türkçenin ses yapısına uygun aruz olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür
Hacı Bayram Veli 14/15 yüzyılda Anadolu’da yaşamını süren Türk mutasavvıf ve şair olarak, eserlerini Türkçe olarak yazdı ve Türkçenin kullanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi Hacı Bayram Veli, Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş, kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmed Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram Veli’nin halk ile ilişki kurabileceği Türkçeyi tercih etmesi belli bir iradeye idrak eder Bu irade Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürünün hâkim olmasıdır Türkçecilik akımı müritlerini de etkilemiş, bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir
Yazıcıoğlu Muhammed, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru’l-Aşıkin, Muhammediye, Müzekkinü’n-Nüfus gibi eserleri Anadolu'da yıllarca kolaylıkla okunmuş, halkın elinden düşmemiştir Ayrıca Akşemsettin, (1389/1390 - 1460), 15 yüzyılın en büyük sufilerinden biridir ve Türkçe ile, (örnek olarak Hayatın Maddesi ve Tıp adında) çeşitli eserler ortaya koymuştur
Türkçe ait olduğu Altay Dil Ailesi'nin en çok kişi tarafından kullanılan dilidir 5500-8500 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır Genel Türkçenin Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Tataristan, Özbekistan, Başkurdistan, Nogay, Kırgızistan, Kazakistan, Yakutistan, Çuvaşistan, Güney Sibirya gibi bölgeleri vardır
Yazılı Türkçe üzerine kaynaklarda (MÖ 1766 yılık Çinkroniğinde) ilk kez tutanaklarda tanrı, ordu, kılıç ve kut (mutluluk) sözcükleri bulunmaktadır
Moğolca, Mançu-Tunguz, Korece ve Japonca ile yakın ilişkisi vardır Bazı bilim adamları, ilişkinin ödünç alınmış sözcüklerden kaynaklandığını ve temelli olmadığını iddia etmiştir Son zamanlarda yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, bu tezin hatalı olduğunu, Türkçe ve Japoncanın temel ilişkilerinin bulunduğunu kanıtlamıştır[

Dünyada Türkçe konuşanların dağılımı ("eksiklik var")


Koyu renkle gösterilen ülkelerde Türkçe konuşanların nüfusu en fazladır

GöktürkçeTürk Oguz begleri, bodun, eşid: Üze Teŋri basmasar, asra yer telinmeser, Türk bodun, iliniŋ, törünüŋ kim artatı udaçı erti? [22]Türkiye TürkçesiTürk Oğuz beyleri, ulus, işit: Üstte Gök (Tanrı) basmasa, altta yer delinmese, Türk ulusu, ülkeni, töreni kim bozabilecek idi?


Dil Devrimi

Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki Cumhuriyet'in kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi de Cumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi'dir
Dil Devrimi kısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir
Dil bilimci Kâmile İmer "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:
Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir[23] Her insan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle aktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir "Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır Uluslaşma etkeni dili yabancı öğelerden temizleme amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dili temizleme isteği toplumu kapsayamamıştır Ancak Cumhuriyet'ten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır"[24]
Türkçe yapı bakımından çok zengin bir dil olmakla beraber, dünya üzerinde de hâlâ çok konuşulan bir dildir Bu zenginlik her ne kadar içinde yabancı sözcükler bulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır Bunun nedeni de, Osmanlı'nın, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri" olmuştur

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla