Şengül Şirin
|
Cevap : Bilim Tarihi Düşüncesi
Etkin nedenin mitolojik bir ifadesi olan Demuirgos (evrenin yapıcısı) sadece biçimlendirir, yaratmaz Whitehead’a göre bu açıklamalar modern fiziğin tasarımları için gerekli olan felsefi zemini sağlar
Bilimde genelleme ve sözde açıklama: Bilginin özünü genelleme olarak belirleyen H Reichenbach (örneği, iki tahta parçasını birbirine sürterek ateş çıkarılması, koşullu bir nedensel bağıntının kurulmuş olmasıdır), her ( olgusal) açıklamanın bir genelleme içermesini, olguyu ifade eden önermeyi, genel bir yasaya ilişkin olarak düşünülmeyle koşut görür “Gözlenen olguların çokluğu, bilme arzusunu tatmin etmeye yetmez; bilgi edinme gözlemi aşan, genele erişmeyi gerektiren bir uğraştır Bilimsel açıklama, gözlemle birlikte eleştirel düşünceyi de gerektirir; erişilmek istenen genelleme ne denli yüksekse gözlem verilerinin o denli bol, düşüncenin de daha fazla eleştirel olması gerekir Mevcut bilginin doğru genellemeyi sağlamaya yeterli olmadığı hallerde bilimsel açıklama yerini hayale bırakır ” 6 Reichenbach, gerçek genellemeler yerine analojilere dayalı açıklama isteğini “sözde açıklama “ olarak belirlemektedir (felsefenin de bu zeminde ortaya çıkmış olabileceğini de belirterek) Yaratılışla ilgili Tevrat’taki yorumlara kıyasla,İonya kozmolojisinin yukarıda belirtilen açıklamalarını “modern anlamda” bir açıklama oluşturmasa da evrim sürecini açıklama girişimleri olarak “daha bilimsel” görünümleri olduğunu benimser: “Thales, suyun tüm nesnelerin tözü olduğu teorisini ileri sürdüğünde yanlış bir genelleme yapmıştı Gene de Thales’ in teorisi, fiziksel bir maddeyi tüm diğer maddelerin yapı taşı sayması, akla pek aykırı bir görüş değildir ” Bilimsel felsefenin ışığında Platon’un ideaları mantıkta (ve matematikte) tümel önermelerle ilgili analitik ve sınıflayıcı tanımlarla ilgili genel içermeleri karşılamak üzere düşünülmüş akılsal biçimlerle ilişkindir Aksiyomlara dayanarak, herhangi bir teoremi mantıksal çıkarımla ispat etme işlemi empirik veya algısal bir veriye gerek duymaksızın gerçekleştirilir Fiziksel nesnelerden ayrı olan idealar çizilen üçgen, beşgen vbg Şekillerinin görünenin ötesinde akılsal bir idealliği içerirler ” İdeal nesnelerin özellikleri arasındaki zorunlu ilişkileri ortaya çıkaran kavrayış empirik gözlemlerden çıkarılamaz” “Geometrinin mantıksal problemlerine ilişkin derin bir görüşü” içerse de, Platon’un idealar teorisi pek çok açıdan sözde açıklama ya da analojiler kurarak açıklama yapma tarzından kurtulamaz
Kendi içinde bir devinim kaynağı taşıyan Aristoteles’in doğası, şeylerin kendilerinde bir gelişme ve düzenleme ilkesi bulunduğunu ima eder Değişme, olanaklı olanın gelişmesi, değişmesidir Gücül halden edime geçiş, gerçeklik kazanmadır Olanaklıdan (dynamis) olacak olana yön veren doğal formudur(içkin ve etkin neden) Rönesans, doğa görüşünü Aristotelesçi ereksel nedenlere karşıtlıkla belirler Doğadaki değişme, maddi şeylerin eylemiyle, etkin nedenlerle açıklanacaktır Galileo’nun doğa kuramı, Pythagras-Platon çizgisindeydi Aristotelesin kozmozu, düzenli ve hiyararşikti Her şeyin doğası gereği bulunduğu bir yeri vardı Yer, evrenin merkezindeydi Yerle gök arasındaki ayrımı kaldırıp,evrenin sonsuzluğuna açılan Nikolas Cusanus oldu Bu da uzayın geometrikleşmesine, hiyerarşinin ortadan kaldırılmasına yol açacaktı 7 Kopernikus, metafizik açıklama yerine fiziksel gerçekliği, evrensel bir yapı yerine fiziksel bir güç koydu Evren, aynı yasalarla yönetilmekteydi Kepler, maddi güçlerin yeterli bir açıklama oluşturduğu yerde başka nedenler aramaya gerek olmadığını, mekanizmin yeteceğini, gezegenlerin devinimlerinin matematiksel yasalara uyduğunun altını çizdi Benzer görüşlerle, Galileo, devinimin ve durgunluğun sürekliliğini, uzayın ve devinimin göreliliğini onaylayıp geometriyi mekaniğe uygular Gözlenmiş olguların bu kavramlardan türetilebilirliğini savlıyordu A Koyre, XVI yüzyılın devrimini modern dönemlere bağlayan iki özelliği belirler: Kosmosun yıkılışı ve uzayın geometrikleştirilmesi
Çifte yöneliş: Bilimsel bilginin gelişimine farklı kaynaklardan edinilen (bilimselliğe yakın ya da uzak) pek çok kurgu ve görüşün katkısının olduğunu belirtmek, “ bilim “ adıyla nitelediğimiz bilme biçiminin kendine özgü temelini zayıflatmaz ” Bilimin nesnesinin olgular olduğu,  olgusal bir bilgi etkinliği olduğu sonucuna varılabilir”8 Ancak, olgular saf duyumlar olmadıkları, farklı düzeylerde sentezlerin ürünü oldukları düşünülürse, bilme sürecinde zihinsel kurulumların da etkilerini katmalıyız (kavram, hipotez, yasa oluşturma, yöntemli düşünme  ) Olgudan kurama, kuramdan olguya çifte bir yöneliş söz konusudur Olguların, gözlem ve deneyimle ilişkisi, genellemelere (tümevarımla) gitmemize olanak sağlar Ancak, bu genellemeler zorunluluk değil olasılık içerirler “Çünkü, tümevarımsal genelleştirme edimine ve bu edimin ürünü olan genellemelere ancak, tekrar, süreklilik ve türdeşlik gösteren doğal olguların gözlemlenmesi ve deneylenmesi ile ulaşılabilir(tarihsel, toplumsal ve kültürel olgular alanında tekilleştici yöntem arayışlarından da söz edilmeli, D Özlem, agy) ” Bilimin, özneden bağımsız bir gerçeklik alanını postulat olarak benimsediği düşünülse de, böyle bir gerçekliğe insanın doğrudan ulaşamayacağını, gerçeklik hakkında algılarımızın yapısı ve
tasarımlama/kavramlaştırma biçimimizle bize özgü bir şemalaştırma yoluyla bilgi edinebileceğimizi savunan epistemolojik yaklaşımlar (örneği Kant) eleştirel bir tavır alırlar (“Bu durumda, akıl ve rasyonalite, görünüş dünyasından aldığımız izlenimleri, duyumları düzenleyen bir işleve sahiptirler ” Doğan Özlem, bu görüşe fenomenolojik rasyonalizm diyor)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|