Yalnız Mesajı Göster

Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi

Eski 06-06-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi



Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi Kültür ve Uygarlık


Kültür en geniş tanımı ile insan-insan ve insan-doğa ilişkilerinin toplamıdır Kültürler
tüm, sanat ve felsefeyle inceden inceye işlenerek rafine edilirler ve ortaya yüksek yaşam biçimleri olan uygarlıklar çıkar Uygarlık ise bilinçli bir üretim olarak kültürün içinden doğar ve dönüp kültüre katılır Bu nedenle kültürler karşılaştıklarında içlerine kapanmasına karşın, uygarlık doğduğu kültürden diğerlerine geçerek yayılır ve evrenselleşir


1Küreselleşme sürecinin günümüzde tüm dünyaya dayatmakta olduğu global-topyekûn uygarlık anlayışı, eşzamanlı olarak içinden doğduğu kültürden farklılaşan diğer kültürlerin de asimilasyonu görevini üstlenmiştir Suya atılan bir taşın yarattığı dalga halkaları gibi dünyanın farklı coğrafi noktalarına ait kültürlerin oluşturduğu evrensel uygarlığın 21 yüzyıl efendileri, ilim ve tarihle çatışmak pahasına postmodern söylemler ile kökenini, geçmiş ve günümüzün kültürel farklılıkların özgün koşullarında varolma hakkını reddetmekte, sanayi toplumunun üstün olanaklarını kullanarak tüm coğrafyalara tek kültür, tek uygarlık kafesinde bir tüketim unsuru olmak zorunluluğunu dayatmaktadır
Erkeklerin sakal tıraşı olması geleneği eski Sümer’den gelen bir cezadır

Her sabah Mısırlıların icad ettiği aynaya bakarak Sümer usulü tıraş olurken, Eski Galya icadı sabun ile yüzümüzü yıkıyor, eski avcı ve göçebe kültürlerinden ödünç aldığımız ceket ve pantolonumuzu giyerken, Atilla’nın Avrupa’ya tanıştırdığı düğme ile gömleğimizi ilikliyoruz İlk olarak Habeşistan’da yetiştirilmiş kahvemize ilk olarak Hindistan’da saflaştırılmış olan şekerimizi yarıştırırken bir taraftan da Çinlilerin icad ettikleri kağıt üzerine Cermen usulü basılmış matbaada) günlük gazetemizi okuyoruz Bir de üstüne Meksika usulü sarılmış tütün (sigara) taktık mı değmeyin keyfimize

“2 Kültürel difüzyonizm (yayılımcılık) adı verilen bu antropolojik süreçte keşifler, icatlar ve kültürel gelişmeler birbirinden bağımsız ya da birbirine paralel değil, tarihin belirli bir döneminde ve belli bir toplumda bir kez yer aldıktan sonra jeolojik ve ekolojik sınırlar çerçevesinde diğer kültürlere yayıldılar

3Küreselleşme sürecinin temel dinamiği kapitalist düzen egemenliği tarihsel bir hesaplaşma ve insanlık tarihinin belki de en önemli kırılma noktalarından biri olan Exodus (Çıkış)4 hadisesi ile simgelenen bir dönemde kurulmaya başlanmıştır Bu aynı zamanda Sümer, Elam, Akad, Kaide, Asur vb Mezopotamya kaynaklı dini ve felsefi düşüncelerin paradigmasının ihya ettiği maddeye dayalı bir emperyalizm anlayışının evrenselleştirilmesi düşüncesinin tohumlarının sildiği dönemdir Mezopotamya kaynaklı dini ve felsefi düşünceler ile İbrani dininin buluştukları ortak nokta, siyasi yapılanmalarını imparatorluk düzeyine yükseltme isteklerine paralel olarak dinsel birikimlerini evrensel ve tektanrıcı (monoteist) bir kimliğe büründürmeleri kir Kendinden sonraki tektanrılı dinlere ve günümüz uygarlığına en önemli etkilerde bulunan Mezopotamya kaynaklı düşünme ve davranma alışkanlıkları, bir dizi temel değer kayması ile antik bilgi toplumlarının varlığına son vermiş, modern çağa kadar uzanan emperyalizm paradigmasına kaynaklık etmiştir Antik bilgi toplumlarına ait beceri ve huylar doğal faunasının bozulması ile birlikte ürünü oldukları toplum yapısı ile birlikte tarihe karışarak yok olmuşlardır Ikibinli yıllarda bilgi toplumu düzenini yeniden egemen kılma hedefiyle yola çıkan Aydınlanma devrimcileri, 6000 yıllık bir geçmişe uzanarak tarihsel kökenlerini ve bilgi-egemen toplulukların uygarlığının ne şekilde kesintiye uğradığı sorusunun cevabını bulacak ve uygulamayı tasarladıkları sayısal para, güdümlü ekonomi modelleri ile yaklaşık 6000 yıldır süre gelen “kurnazlık” düzeni için ne kadar ciddi bir tehdit unsuru olduklarını göreceklerdir Elbette bütün tarihsel süreçlerin gizemini bildiğimiz ve açıklayabileceğimiz iddiasında değiliz Fakat özellikle antik Mısır uygarlığına ilişkin gözlemlediğimiz bilgi ve bulgular ışığında bu güne kadar alışılagelmişin dışında olduğunu varsaydığımız bir takım gerçekleri ortaya koyacağız
Kadim Mısır Uygarlığı ve İlk Bilgi Toplumları

Günümüzden 16 bin yıl öncesine kadar geriletilen ilk Mısırlıların Nil vadisine çıkışları ile birlikte Osiris dininin uygulandığı yeni bir uygarlığın temelleri atılmıştır Osiris’in müritlerinden olan Hermes (Thot)6 42 ayrı kitapta topladığı dinsel, yönetimsel, astronomik, astrolojik, coğrafi, geometrik ve matematik bilgileri içeren kitapları ışığında Nil Vadisi’ne yerleşen beyaz Afrikalıların ileri Mısır uygarlığının oluşumuna öncülük etmiştir Hermetik öğretinin simgesel yöntemi dil ile bütünleştirilmiştir Yirmi iki harften oluşan Mısır alfabesinin her harfi, bir sırrın simgesi olarak kodlanmıştı Ayrıca her harf bir sayıya karşılık gelmekteydi Her harf ve sayı da üçgenlerle gösterilen üçlü bir yasaya bağlıdır7 Mısır’da Mezopotamya uygarlığı ile gelişen “tanrının seçimi” gibi mistik bir seçkincilik anlayışına yer yoktur Zamanla gerçekleri elinde tutan bir bilgi topluluğunun ortak adı olan hermetizmde bilgili ve güçlü olanın inisiyatörlüğünün güçsüz ve zayıf olana kabul ettirilmesine dayanan deneysel olarak güçlü inisiyatörlerin seçimi ve ayıklanması sürecini içeren bir anlayış teokratik ve ataerkil seçkinciliğin yerini almıştır Özgün Mısır anlayışında bilim, sanat, beşeri değerler, din, maji (büyü), hepsi bir bütünselliğin parçasıydı Günümüzün ikili (bilim-din) ayrımı Mısır’da geçerli değildi Din aynı zamanda bilimi de içermekte, Mısır uygarlığının simgesi sayılan piramitler artı ürünün depolandığı bir merkez, din-bilim eğitiminin verildiği bir üniversite, mistik-bilimsel bilginin istiflendiği bir bilgi deposu, toplumsal önderlerin ve inisiyatif sahibi olarak öne çıkacak Mısırlıların seçildiği bir test-ayıklama merkezi ve aynı zamanda firavunun ulaştığı uygarlık düzeyini simgeleyen bir saray ve ebedi istirahatgâh işlevi görmektedir
Türünün ilk örneğini temsil eden Mısır piramidlerinin en büyüğü Keops Piramidi, her biri 20 ton olan taşlardan 25 milyon adet kullanılarak inşa edilmiştir Tamamlanma süresinin 20-30 yıl arası olduğu tahmin ediliyor Bu da yaklaşık olarak günde 200′den fazla 20 tonluk taşın aksaksız olarak piramide eklenmesi anlamına geliyor
İçteki lâhitte kullanılan sumermerinin çıkarıldığı en yakın kaynak, El Bavvit’ten 209 kilometre uzakta bulunan, Sil’in doğu kıyısı üzerindeki Amarna’ya yakın bir taşocağı olan Hatnub’tu Mezarın kazı başkam Zahi Hawass’a göre, kireçtaşından yapılmış dıştaki ağır lahit de, büyük olasılıkla modern Kahire’nin yakınındaki Tura’dan geliyordu Mısır’ın yönetim merkezi Memfıs’in usta zanaatkarları, valinin yüzünü taşa oymuş; ardından tamamlanmış lahit bir mavnayla Nil üzerinde 241,5 kilometre boyunca batı kıyısındaki bir iskeleye ulaştırılmış, buradan da yaklaşık olarak 160 kilometre daha taşınarak ya da sürüklenerek Bahariye’ye götürülmüştü Burada törenle mezara indirilmiş ve Havvass’ın ekibinin valinin kalıntılarını ve mirasını araştırmak üzere lahtin 12 tonluk kapağını kaldırdığı güne dek, yaklaşık 2600 yıl boyunca, gün ışığına çıkarılmayı beklemişti “*


Yapılan araştırmalar her taş bloğun, yapım yeri ile inşa alanı arasındaki 200 ile 500 kilometre arasında değişen bir mesafe boyunca taşındığını doğrulamaktadır Bu ortalama hesabımıza göre her gün 20 tonluk 200 adet bir taş blok grubunun nehir ve kara üzerinde 200 ile 500 km arası bir mesafe boyunca aksaksız olarak taşınması anlamına geliyor Tüm bunların yanı sıra piramit üzerine yapılan matematik spekülasyonların şaşırtıcı iddiaları ve günümüzde bile çözümlenemediği için gizem olarak kabul edilen birtakım karmaşık hesaplamalar’0 piramitleri inşa eden Mısırlıların ne kadar büyük bir bilgi birikimine ulaştıklarını anlamamıza yardımcı oluyor Keops Piramidi’nde kullanılan taş bloklar ile Fransa’nın etrafını üç defa çevirmek mümkün M Ö 3000′li yıllarda yapılan bu piramidin yüksekliğine erişen bir yapı ancak 1900′lü yılların başında Amerika’da inşa edildi, yani yaklaşık 5000 yıl sonra Piramidin inşası sırasında çalışan on binlerce insan ve bu insanların hatasız çalışmasını düzenleyen organizasyon yapısı aklın sınırlarını zorlamaktadır Günümüzden 5000 yıl önce taş ocaklarının, maden ocaklarının işlendiği, duvar ustalarının, duvar boyacılarının, metal işçilerinin, taşımacıların ve benzeri bir çok farklı mesleki uzmanlık alanının bir arada organize bir şekilde çalıştığı ve bu çalışan yüz binlerce insanın lojistik ihtiyaçlarının (yiyecek, içecek, barınma, kanalizasyon, sağlık, eğitim vs) bir merkezden planlandığı ve uygulandığı muazzam bir mühendislik yapısı düşünün İşte Mısır’ın bu uygarlığının temelleri, Hermes’in eski Mısır’ın Teb ve Memphis tapınaklarının kutsal sırrıları öğretileri ile atılmıştır Bu sır hiçbir papirüste yazılmamıştır Yüzyıllar boyunca tapınak başkanları birbirlerine ağızdan ağıza ezberleterek aktarmaktadırlar Böylece sır layık olandan başkasının eline geçemez Tep ve Memphis tapınaklarına bağlanarak yıllarca sınav geçirip çile çektikten sonra bu sırra kavuşanlar, onu en dayanılmaz işkenceler” altında bile açıklamazlar12 Firavun ya da tapınak rahibi olmaktaki ölçüt akıl, irade ve fizik güç açılarından gösterilecek performansa dayalı bir düzende belirlenmekte, doğal olarak topluma önderlik edebilme yetilerini en üst düzeyde taşıyan temsilcilerin belirlendiği pozitif bir seleksiyon metodu akılcı yöntemler ile işletilmekte idi
Mısırdaki okullar tapınaklara bağlıydı Erkek çocuklar yedi yaşlarına geldiklerinde okula başlardı Okuma-yazmayı öğrenir ve zamanlarının çoğunu metinleri kopyalayarak geçirirlerdi Papirüs zor edinilen bir bitki olduğundan çocuklar, kırık çömlek parçalarına yazıyor, öğretmenleri de yazıcılar oluyordu Dokuz ya da 10 yaşlarında bir erkek çocuk başka bir okula devam edebilirdi Burada, mektup ve yasal belgelerin nasıl yazılacağını öğrenirdi Aynı zamanda, aralarında tarih, edebiyat, coğrafya, din, diller, muhasebe, matematik ve tıp konularının da olduğu bir dizi alanda eğitim alabilirlerdi Mısır uygarlığı M Ö 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır


Antik Mısır uygarlığını Aydınlanma devriminin kökeni olarak gündeme getirmemizin nedeni güdümlü ekonomi, merkezi plânlama, bilgi toplumu üretimi, pozitif seleksiyon ve toplum mühendisliği yaklaşımlarının ilk örneklerini sergilemiş olmalarının yanı sıra belki de eleştirel akılcılığın öncüsü sayılması gereken bir yöntemi matematiksel olarak geliştirmiş olmalarıdır Mısırlılar matematiklerinde, kullandıkları on tabanlı hiyeroglif rakamlarıyla, sayıları sembollerle ifade etme safhasına ulaşmışlardır Bu rakamlarla çeşitli matematik işlemlerini yapabilmişler ve cebir işlemlerine çok benzeyen “aha hesabı” adlı bir hesaplama yöntemi geliştirmişlerdir Bu hesaplamada “yanlış yoluyla çözüm” tekniği kullanılmıştır


13 Mezopotamya Uygarlığının Gelişimi ve Doğal İnisiyasyon Sisteminin Çöküşü İlkel ticaret biçimlerinin pazarlar aracılığıyla gelişmesi ve birbirinden uzak gruplar arasındaki temek tüketim maddeleri ihtiyacının pazarlar aracılığı ile karşılanması, anlaşma güçlüklerini gideren bir ara değer olarak paranın bir fiyat standardı olarak devreye girmesine neden oldu Paranın taşınabilir olması, üst ve alt katlarının olması ve büyük ve küçük katların birbirine çevrilebilir olması ürün ve hizmetlerin para ile ifade edilme sürecine katkıda bulunan unsurlardır Paranın ve pazarların artı üretimin biriktirildiği tapınakların ve ürünü paylaştıran tapınak rahiplerinin yerini alması, üretim, bölüşüm ve yönetim ilişkilerini kökünden değiştirdi Para ve pazarlar 5000 yıl öncesinin yeni dünyasının temel paradigmasını oluşturdu ve bu dönüşüm ile birlikte insana ait tüm değerler bu paradigmaya göre şekillendi Pazarlarda yapılan alışverişin adı ticaret, 3′e alınan bir malın 5′e satıldığı, bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybettiği, başarılı olmanın temelinin “kurnazlık” olarak ifade edilebilecek akla dayandırıldığı yeni bir düzen şekillenmeye başladı İnsanın doğal kaynaklar ve üretim araçları ile ilişkisi “mülkiyet” adı verilen tüzel bir kavram ya da kurum ile belirlenmeye başladı Yasalar insanı değil, mülkiyeti korumak üzerine şekillendi Para ve ticaretin gelişmesi merkezi yapıyı zayıflattı Paraya ve mala sahip olanlar mülkiyet kurumu çerçevesinde ifade edilen sahipliğini kendilerinden sonraki kuşaklarına, çocuklarına aktarmaya başladılar Ataerkil veraset olarak adlandırdığımız bu düzen ile malların ve paranın aktarımı ile birlikte sosyal statü de çocuklara aktarıldı Artık krallık doğal bir inisiyasyon süreci seçilecek adayların değil, babadan oğula intikal eden -sülaleye özgü- bir tanrı vekilliği görünümüne büründü Bu aktarım ile niteliksizleşen toplumsal önderlik kurumuna ait kararlar da doğal olarak gerçeklerden uzaklaşarak doğal bir din görünümü alan buyruklara dönüşmekte idi Tapınak rahipleri olarak adlandırılan bilim adamlarına ise bu durumda anlamsızlaşan eski görevlerini terk edip, krallara danışmanlık ve çoğu zaman tasdikçilik yapan, onların buyruklarını bir takım mistik çıkarımlarla delillendiren kahinler haline dönüşmek düşüyordu Yaratıcılık yeteneğinin kaybolmaya başlaması ile insanların birbirlerini ve doğadaki varlıklarını izleyerek öğrenmek ve taklit etmek sureti ile statü kazanmaları yerine nakil yöntemine yöneldiler Taklit ve nakil önceki toplumlar için anlamlı olan birçok kavramın içeriğini boşalttı ve anlamsız tekrarlar ve ritüellere dönüştürdü Bu dönüşümden nasibini alan Mısır uygarlığı da benzer şekilde dönüşüme uğradı, firavunluk babadan oğula geçen bir hükümdarlık şekline dönüşürken piramitler içindeki rahiplerle birlikte anlamsızlaştı Yeni nesil firavunların piramit şeklinde mezarları akıllarına gelen her yere kondurmalarının nedeni kutsal saydıkları bir simgeye ait kutsal ritüeli tekrarlamak şekline büründü Tapınakta toplanan artı ürünün her yıl tekrarlanan kıtlık dönemlerinde daha az miktarlarda tüketimi ile ilgili önlemler tek tanrılı dinlerde “oruç” adı altında kutsal bir eyleme dönüştürülürken, ekolojik dengeden bağımsız olarak farklı coğrafyalarda evrenselleştirilen bu kutsal alışkanlığın periyodunun ay takvimi denilen Mısır’ın güneş ve nil takvimine göre son derece hatalı işleyen bir düzende belirlenmesi sonucu mevsimlerin kayması ile gerçekliğini tamamen yitirdiğini söylemek mümkündür Aynı şekilde belirli zamanlarda halkın arasına karışarak onların dilekleri ve ihtiyaçlarını dinleyen firavuna seslerini duyurmak için bağırarak yakaran Yahudi kölelerin bu alışkanlığı, sonraki zamanlarda Tevrat’ın tanrısına bağırarak yüksek sesle ibadet etmek gibi son derece anlamsız bir alışkanlığa büründü Hermetik felsefe ve din anlayışı üzerine gelişen fakat onun özünü reddeden Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinsel yorumları aklın yerine aktarımın üstünlüğünü tercih ederek bugün dünya üzerinde hâlâ var olan birçok hurafenin oluşumuna kaynaklık ettiler


Tek başına doğal inisiyatif sahiplerinin seçilimi sürecinin zedelenmesi bile bilgi toplumunun yerini ticaret toplumlarının almasında büyük etki sahibi oldu Öyle ki bugün kapitalizm yandaşları bile bu durumu kapitalist sistem için, bir nesil içindeki “en uygun” olanın yerini yapay olarak avantajlı çocukların aldığı şu anki evrimsel hareketten daha önemli bir tehdit olmadığı iddiası ile ele alıyorlar Özel üniversiteler, kolejler, yabancı dil kursları, dershaneler, paralı eğitimin yaygınlaşması gibi ticari eğitim merkezlerinin sağladığı bu avantajlar ile ticari açıdan başarılı olanın çocuklarına devlet tarafından önerildiğinde, serbest rekabet anlayışının, kıdem hakkını sattığına emin olabiliriz

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla