Yalnız Mesajı Göster

Aydınlanma Çağı Felsefesi

Eski 06-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Aydınlanma Çağı Felsefesi



-Aydınlanma Çağında insan ve aklın önemi nedir?

Emmanuel Kant aydınlanmayı "Sapere Aude", aklını kullanma cesaretine sahip ol
diye tanımlıyordu
Bu aydınlanmanın temel felsefesidir

Aydınlanmacılara göre hep geleneksel bağnaz gruplarca insanların akıllarını kullanmaları
engellenmişti Ancak artık insanlar kafalarını kullanmalı, başka etkilerle
değil salt akıllarıyle hareket etmeliydi Bu şekilde her türlü bağlardan, takımlardan

sıyrılma aydınlanmış insanın özelliğini oluşturmaktaydı
Aydınlanmacılarda da önemli olan insandı Aydınlanmacılar da Antik çağ sofistleri
gibi "insanın her şeyin ölçüsü" olduğuna inanmışlardı Ancak sofistlerin bilgilerin
kişilere göre farklı algılanmalarını ileri sürerek aklı küçümsemelerine karşın aydınlanmacılar
aklın sınırsız bir güce sahip olduğuna inanıyorlardı Ayrıca aydınlanma
çağı düşünürlerinin bir kısmı rationalizmin (akılcılığın) yanında akıla veri sağlayan
amprisme (deneycilik) de önem vermekteydiler Örneğin Descartes'in rationalist
geleneğini sürdüren Francis Bacon'ın metodcu ve deneyci geleneğini sürdüren İngiliz
amprist filozoflar T Hobbes, J Locke, Berkeley, Huma vs bunların belli başlılarıdır
Aydınlanma Çağı düşünürleri her türlü etkiden kurtulmuş bağımsız aklın, tüm
kültür alanlarında büyük aşamalar katedeceğine inanıyorlardı
Onlara göre "Bilgi Kuvvetti "

Aydınlanmanın akılcı düşüncesi doğa üstü ve doğa dışı her şeye karşıydı Bu nedenle
gerçek olan doğada olandı

- Aydınlanma Felsefesinin Dayandığı Temel İlkeler


Aydınlanma felsefesinin temel ilkeleri nelerdir, özellikleri nasıldır?

Aydınlanma felsefesinin dayandığı temel ilkeler şunlardır:

Rationalizm (Akılcılık): Aydınlanmacılara göre insan yaşamında akıl hemen
hemen her şey demekti Antik çağlardan beri insanı yükselten ve yücelten
akıldı İnsanı diğer canlılardan ayıran ve üstün yapan akıldı Az akıllı insanlar
her hangi bir canlı, akıllılar ise insandı İnsanın insanı olması kadar, tüm insanlığını
ilerlemesi ve mutluluğu kavuşması için gerekli olan akıl, akılcı düşünce ve
evrensel akıldı

Amprisme (Deneycilik): Aydınlanmacıların bir kısmı, akılcılığın yanında deneyciliğin
de önemli olduğunu söylüyorlardı Akılcı bir düşünüş gerçeğe erişmek
için zaten deney yapardı Doğru ve yanlışı anlıyabilmek için deney yapmak,
bunların sonuçlarını ve verilerini akılcı bir düşünüşle değerlendirmek gerekiyordu
Deney aklın kullandığı bir metoddu

Mutluluk: Aydınlanmacılara göre insanın mutluluğu öbür dünyaya yönelik
bir çaba değil, bu dünyadaki yaşamıyla ilgiliydi Çünkü insan rahat, kendine layık
ve mutluluk içerisinde yaşamasını sağlar bir hale getiren yine insanın kendisiydi
İnsanlar varolduklarından itibaren doğaya kendilerini uydurdukları gibi,
doğaya eğemen olmaya çalışarak yaşam standartlarını sürekli yükselmişlerdi
Bu insanın daha iyi, daha mutlu, insanca yaşaması demekti

Aydınlanma düşüncesine yine yaşamla ilgili Eudomanizm (Hazcılık) fikri
yer almaktaydı Buna göre insan iyi yaşamalı ve yaşamdan zevk almalıydı
Çünkü bir optimist görüş insanın kendisine ve diğer insanlara sevgi ve saygısını
artıracaktı Böyle dışa dönük, optimist insanlar aynı zamanda başarılı olanlardı
Eudomanist düşünce, aynı zamanda utilitarist (yararcı) görüşü de beraberinde
getirmekteydi Çünkü kendisi ile barışık olan insan, başkalarıyla da barışık
olduğundan kendisini düşündüğü kadar, başkalarını da düşünecek ve onlara
yararlı olacaktı

Bilim ve Doğa: Aydınlanmacılara bilim ve doğaya çok önem veriyorlardı
Bilim zaten akılcılığın bir ürünüydü XVII yy'daki hayranlık uyandırıcı bilimsel
gelişmeler, XVIII yy'da özümsendi Bu dönemde de bir önceki yüzyıldaki
bilimsel gelişmeleri sürdüren üstün yetenekli bilim adamları vardı Örneğin
Euler, Lagrange ve Laplace matematik, fizik ve astronomi alanlarında bilimsel
teorileri temel alarak bunları daha da geliştirdiler Örneğin Laplace ünlü "Nebilöz
Hipotezi" ile gök cisimlerinin gazlardan oluştuğunu ortaya koydu Lavoisier
kimyada devrim yaptı, Cavandish oksijeni keşfetti
Bilim adamları yanında düşünürler, hatta krallar bile doğa bilimleriyle ilgilendiler
Doğadaki yaşam, flora, fauna, doğa dengeleri hem ayrı ayrı hem birlikte
bir ilginin alanlarıydı Nitekim buradaki gelişmeler XIX yy'da ünlü bilgin
Charles Darwin'in "Türlerin Kökeni" teorisiyle doruk noktasına erişecektir


Yazar:
DoçDr Cahit BİLİM

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla