Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Dersim Miteolojisi

Eski 06-05-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Dersim Miteolojisi



KURU AĞACI/ASAYI YEŞERTME

Dersim mitolojisinde, Şah Haydar'da denilen Düzgün Baba ve Derviş Cemal, kış gününde kuru ağaç dallarına asaları yada tarikleri ile dokunarak, onları yeşillendirmekte ve hayvanlarını beslemektedir Kureyş efsanesinde ise, yere dikilen asa yerine iki ağaç yetişir

Hacı Bektaş Rum ülkesine (Anadolu) gönderilirken, kendisi için ocaktan alınıp atılan odunun, Hak Ahmet Sultan tarafından tutulup, bugünkü Hacı Bektaş tekkesi önüne dikilip yeşermesi; Hacim Sultan'ın, yere diktiği asanın yeşermesi; yine Hacı Bektaş'ın, Ahi Evran'ın isteği üzerine asasını dikip kavak ağacı olarak yeşertmesi; Seyyid Ali Sultan'ın, attığı bir oku alarak yeşertmesi; Seyyid Rüstem Gazi'nin, misafir olduğu bir yerde hatıra olsun diye ağaçtan yapılma bir şişi yere dikerek yeşertmesi; kuru ağacı yeşertme motifinin görülebilen belli başlı benzer örnekleri iken, Bayezid-i Bestami'nin müridi olan bir çoban'ın, asmadan dal alıp ikiye kırarak, dikilen çubuklardan iki ayrı üzüm elde etmesi, Dersim mitolojisinde pantheonda yer almasa da, yerel bir inanış olarak Mazgirt'teki Çoban Baba Türbesi söylencesindeki türbe önünde bırakılan asanın yeşermesi olaylarındaki gibi, yeşeren ağaç-çoban ilişkisini anımsatır


Motif kaynağı konusundaki tek öneri, Aziz Curcis'in bir deneme sırasında ağaçtan yapılmış mobilyayı yeşertmesi olayından dolayı, Hıristiyan inancı ile ilgili olsa da, Şamanist kökenli "ağaç kültü" ve Mezopotamya kökenli "hayat ağacı/kutsal ağaç" motifini bir yana atmamak gerekir Kuru ağacın yeşerip yaşam bulması ile hayat ağacı kültürünü, yeniden yaşama dönme bağlamında yanyana koymak gerekir

DİĞERLERİ

Başlı başına bir motif olsa da, irdeleme açısından kaynakların yetersiz kaldığı ya da nüans olarak daha önce irdelediğimiz motiflere yakın olan bu sınıflamada; oturdukça dolmayan kilim, yenildikçe bitmeyen ot/arpa, zehirle denenme ve bu denemeden kurtulma ile, kış vakti meyve toplama motifleri sayılabilir Bitmeyen/dolmayan başlıklı motifler, bu bağlamda bitmeyen yemek motifi ile birlikte, sunulan bir şeyin bitmemesi/dolmaması/herkeese yetmesi şeklinde değerlendirilebilinir Aynı şekilde, zehirle denenme motifi, ateşte, kazanda ya da fırın gibi ortamlarda denenme motifi ile birlikte, kahramanın herhangi bir şekilde denenmesi; tastan dökülen süt damlacıklarının su kaynağı oluşturması, çeşitli yol ve araçlarla su çıkarma olarak ele alınabilir Kış vakti meyve toplama motifi ayrıcalıklı olsa da, irdeleme açısından kaynak yetersizliğinden değerlendirme dışında tutulmuştur Ancak, Hacı Bektaş ve Abdal Musa gibi velayetnamelerindeki meyve vermeyen ya da kuru ağaçtan meyve toplama motifleri, paralellik anlamında ilişkilendirilebilinir



Ele aldığımız bu motiflerden dolmayan kilim ile bitmeyen arpa/ot motifi, Şıh Hüsamettin Aseli, Seyyid Gabani ve Sultan Hıdır efsanelerinde, misafirlere sunulan bitmeyen yiyeceklerle birlikte anlatılır Zehirle denenme motifi ise, sadece Ağuçan efsanesinde görünür ki, etimolojik olarak Ağuçan isminin "ağu içen" yani "zehir içen" şeklindeki çözümlenmesi, bu denemenin efsane ve kahraman isminin asıl motifi olması gerekir Oysa bugünkü anlatımlarda bu deneme, kahramanın diğer keraetleri olan ateşte ve kazanda denenmesinden sonraya atılmıştır Bu durumda kahramanın ateşte ve kazanda denenmesini Hacı Bektaş Velayetnamesi'ndeki Karadonlu Can Baba'dan ihraç olarak düşünmek gerekir Kış mevsiminde meyve toplama motifi ise, sadece kureyş söylencesinde görülür Bu anlatımda kureyş, kale komutanına kış mevsiminde içinde üzüm ve karpuz bulunan bir hediye sepeti göndermiştir Süt damlacıklarının su kaynağı oluşturması ise, Munzur efsanesinin finalidir


KISA BİR DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Yaptığımız değerlendimede Dersim efsaneleri (sadece Pantheona ilişkin) içinde 35 motif saptanmış olup, bunlar 14 efsane içinde 73 defa tekrarlanmaktadır Çalışmamız içinde irdelemeye çalıştığımız 9 motifin toplam içinde tekrarlanma sayısı 15 olup, bu rakam yaklaşık olarak %20'ye karşılık gelmektedir Motifler tek tek sıraladığımızda; tüm motifler içinde kemiklerden diriltme 1 adet ile %136, bindiği dal ya da duvarı yürütme 3 adet ile %410, vahşi hayvanlara hükmetme 1 adet ile %136 ile, bitmeyen yiyecek 3 adet ile % 410, ateşte denenme 3 adet ile %410, asa ile su çıkarma 1 adet ile %136, asa ile su çıkartma 1 adet ile %136, hırka ile su geçme (ki Sarı Saltuk dahil) 2 adet ile %273, mekan değiştirme 1 adet ile (Düzgün varyantı hariç) %136, kuru ağacı/asayı yeşertme 2 adet ile %273 oranında temsil edilmektedirler

Dersim mitolojisi ve pantheonundaki kimi motiflere baktığımızda, bunlardan bir bölümünün Orta Asya Şaman, bir bölümünün Hint ve Horasan kaynaklı olması, yoğunluğu Horasan, Orta Asya ve Hindistan arasındaki üçgene götürür Bununla birlikte Kutsal kitaplara dayanan kimi motifler, dinler ve kültürler arası etkileşimi gösterir Ağırlık olarak Dersim Alevi Kürt ve Zaza mitolojisindeki ana temaların; Doğu İran, Hindistan ve Orta Asya üçgeninde şaman yada Hint aziz ve yogilerinin yarattığı mitoslar olarak, kalenderiler ya da kimi gezgin dervişlerce bölgede yayıldığı ve XII yüzyılda yoğunlaşan Moğol baskıları üzerine batıya ve Anadolu'ya doğru yayıldığı düşünülmektedir

Anadolu'ya gelen kitleler ve gezgin dervişlerce popülerize edilen bu motifler, çeşitli tarikatlar ya da aşiret evliyalarınca kendi kimliklerine entegre edilerek, bir üstünlük ya da güç gösterisi olarak çevreye sunulmuştur Yeni yerleşilen çevrede elde edilmeye çalışılan bu güç, kimi zaman yerel halkı yandaş yapma girişimleri yani misyonerlik ile birleşince, yerel halka ait söylenceler de bu entegrasyon sürecinin içine çekilmiştir Nitekim, gerek Dersim gerekse Dersim dışı menkıbe ve kimi efsanelerdeki İncil ya da Tevrat kaynaklı motifler, bu sürecin bir ürünüdür

Özellikle, dinlerin yayılışında kullanılan yöntem olarak, yerleşilen manastırlar çevresinde geliştirilen ve Budist ya da Hıristiyan halkın islamlaştırılması için uygun koşulların oluşturulması açısından, sıkça kullanılan bu yöntemde, alışkanlıkların ve inanışların kolaylıkla değiştirilmesi sağlanıyordu Özellikle İran bölgesinde Kalenderilik ve Rıfailik gibi tarikat ileri gelenlerin Anadolu'ya yerleşmesi ve yerli halkla ilişkilerinde, hoşgörülü davranışlar ile birlikte İsa ya da azizlerine gösterilen saygı ve onlara ait menkıbelerin değiştirilerek kullanılması beraberlerinde getirdikleri diğer motiflerle birlikte kullanılarak, yerli halkın hiçte yabancısı olmadıkları ancak, kimlikleri farklı yeni efsane kahramanları ve mucizevi yaşamları ile, İslamiyet'e geçişi yumuşatıp kolaylaştırıyorlardı Aynı koşul ve uygulamalar, Dersim özelinde de geçerlidir

XII yüzyıl sonlarında ya da XIII yüzyıl başlarında İran Horasan'ı taraflarından Dersim'e doğru yola çıkan kimi tanrısal kişilikler/evliyalar, geldikleri bölgeden bildikleri Ehl-i Hak inancındaki uygulamaları ve inanışları beraberlerinde taşırlarken, yerleştikleri Dersim bölgesindeki yerel halk inanışlarını da, kendi mitosları ile entegre edip kullanmışlardır Özellikle bölgedeki coğrafi oluşumları açıklayan kimi efsaneler, bölgeye yerleşildikten sonra yaratılmıştır Zaman içinde, yaratılan tanrısal kişilikler, kendilerinin de inandıkları kahramanlar durumuna gelmiş ve bu sayede sağlanan güç ile, bu defa dede soylu/ocak sahibi kimi aşiretler, kendi aralarında gövde gösterisine girmiş ve bu süreçte bilinen kimi motifler yeni şekil ve formasyonlara girerek, aşiret mitosları olarak yeniden düzenlenmiştir Bu düzenlemeler kimi zaman aşiretlerin kendi kahramanları/tanrıları çevresinde olağanüstü güçler şekline girerken, kimi zaman iki aşiret tanrısı/kahramanı arasındaki savaş ve güç gösterisine dönmüştür


Baba Mansur ve Kureyş (Seyyid Mahmud Hayrani) arasındaki aslan ve yılana hükmetme karşısında, duvar yürütülerek verilen karşılık, bu türden bir erk savaşımı ve gösterisinin ürünüdür Kişiler arası mücadelenin dışında kalan, tek kişilikli gövde gösterileri yani kerametler ise, diğer aşiretlere mesaj verirken, aynı zamanda yerel halkın sahip olduğu inanç sistemine de bir meydan okuma, kendi yandaşlarına moral güç kazandırmadır Şıh Delili Berhecan ile Ermeni keşiş Piro arasına geçen olaylar, bu konuda iki ayrı inanç arasında güç gösterisi olurken; Hızır mitosu ya da Sarı Saltuk'un ejderhayı öldürmesi gibi motifler, St George örneğinde olduğu gibi Hıristiyan azizlerine ve bu nedenle de Hıristiyanlığa karşı bir meydan okumadır Aynı zamanda, yaratılan benzer unsurlar ile, yerli halkın ve özellikle de yerli Ermeniler'in Kızılbaş/Aleviliğe geçişini de kolaylaştırılmaya çalışılmıştır


XIII yüzyılda yoğunlaşan bu çatışmalarda; gerek Şii, gerek Bektaşi propogandalarına karşı koymak için, en az Hacı Bektaş ve halifeleri kadar güçlü ve keramet sahibi olarak sunulan bu tanrısal kişilikler, aynı zamanda Alaaddin Keykubad'dan itibaren başlayan merkezi otorite saldırılarına karşı, yerel otoriteyi koruyabilmek için sultanlar/padişahlar karşısında yapılan çeşitli kerametlerle, kendilerini güncelleştirmişlerdir
Sultanlara/padişahlara sunulan bitmeyen yiyecekler ve kilim motiflerinin, söylenceler içine girme nedeni de bu kaygı olmalıdır Aynı söylencelerde sultanın yöreyi bağışlaması ise, toprak mülkiyetini ispatlama ve sahiplenmeyi sözde dönemin yasal zeminine oturtma kaygısının ürünüdür


İrdelenen motifler nedeniyle, Dersim mitolojisinin ve Aleviliğinin kaynak ve kökenleri konusunda, sadece bu çerçeveden bakılmamalıdır Ocak kültüründeki Anadolu kökenli Hitit kültür izleri ile birlikte; "cındık" olarak anılan cinlerin, karanlık ve kuytu köşelerde, uçurum ve ormanlık alanlar gibi tehlikeli alanlarda mekan tutarak, Antik Anadolu kökenli Dionysos kültündeki "Bakkhos Törenleri"nde olduğu gibi, ateşler yakarak içki içip eğlendikleri, çocuklara ve kadınlara saldırdıkları, hatta tecavüz ettikleri ve kimi zaman beraberlerinde götürdükleri hakkındaki inanış örneklerinde olduğu gibi, Dersim Aleviliği ve mitolojisinin, geniş bir coğrafya ve çok sayıda kültürden aldığı uygulamaları, senkretize ederek yenilendiğini düşünmek gerekir Tüm Anadolu Aleviliği için tartışılan ve genel anlamda kabul gören senkretik yapının; Şamanizm, Mazdaizm, Zerdüştlük, Maniheizm, Hıristiyan ve Antik Anadolu kültürlerinden tek tek ya da karma olarak senkretize edildiği yolundaki önermeler, Dersim bölgesi için de geçerli olup, Dersim bölgesinin bu konudaki farklılığı, İslamlaşma sürecinden daha az etkilenmiş olarak, özdeki motiflerin son yıllara kadar asimile edilememiş olması, daha yumuşak bir bir deyimle değiştirilememiş olmasıdır Bu nedenledir ki, Anadolu'nun birçok bölgesinde yaşanan kültürel dejenerasyon nedeniyle saptanamayan motifler ve liturjik uygulamalar, Dersim bölgesinde saptanabilmektedir Yine bu nedenledir ki, Anadolu Aleviliğinin günümüze yansıyan gerçek kimliği, Dersim Aleviliğinde aranmalıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla