| 
Şengül Şirin  | 
				  Cevap :  Cümlenin öğeleri Ve özellikleri 
 
                     CÜMLENİN ÖĞELERİ
 
 
 Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine  		cümle denir
  Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz  Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir  		unsurun bulunmasıdır
  Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya  		dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı  		bildiriyor demektir  Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur  Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir  Cümlede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir
  Bunların  		özelliklerinin neler olduğunu şimdi ayrı ayrı görelim  
 Yüklem
 Cümlede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur
  Tek başına cümle özelliği gösterir  Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir  Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız
  Onu çekimli  		durumda bulunan sözcüklerden anlarız   
 Örneğin;
 “Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor
  Öyleyse yargı bildiriyor demektir  Dolayısıyla bir cümledir  “Biraz önce gelen çocuk,           kapıcının kızıydı
  ” cümlesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan;
 “O, eskiden,           yaramaz bir çocuktu
  ” cümlesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz  		ve birlikte yüklem olur
  
 Özne
 Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan  		öğedir
  Cümlenin temel öğesidir  Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir  Cümlede özneyi bulmak için yükleme          “kim” ve “ne” sorularını sorarız
  Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, biz özne  		sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız  
 Örneğin;
 “Öğretmen soruyu bana sordu
  ” cümlesinde “sordu” yüklemdir
  Özneyi bulmak için yükleme 		“Soran kim?” diye soruyoruz  Cevap olarak “Öğretmen”  		geliyor  Öyleyse cümlenin öznesi bu sözcüktür  Cümlede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği  		gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir
  Cümlede olmayan, yüklemdeki  		şahıs eklerinden anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir   “Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim
  ” cümlesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür
  Özneyi bulmak için  		“Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı geliyor; ancak bu söz cümlede  		yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz  Öyleyse bu cümlenin  		öznesi gizli öznedir  Bu özne cümlede var olan öğelerden biri sayılmaz  Yani “Geldim  ” cümlesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu cümle sadece  		yüklemden oluşmuş sayılır  Her cümlede özne bulunmaz
  Yani eylemi yapan bazen belli değildir  “Kasabaya bu yoldan gidilmez
  ” cümlesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz
  Öyleyse cümlenin öznesi yoktur  
 Nesne
 Cümlede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir
  Yükleme sorulan 		“kimi, neyi, ne” sorularına cevap verir  Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir
  
 1
  Belirtili Nesne Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili  		nesne denir
   “Çiçekleri annesine verdi
  ” cümlesinde “Çiçekleri” nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir
   
 2
  Belirtisiz Nesne Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz  		nesnedir
  “Annesi için çiçek topladı
  ” cümlesinde “çiçek” nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur
  
 Dolaylı Tümleç
 Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir
  Yükleme  		sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri  		alarak cevap veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur  Soruların ve cevapların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle  		karışmasına engel olur  Bunu örneklerle açıklayalım  “Elindeki kitap ve defterleri bana verdi
  ” cümlesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime”  		sorusunu soruyoruz
  Soru da cevap da aynı eki almış  Öyleyse “bana” sözü  		dolaylı tümleçtir  “Sizinle ancak yaza görüşürüz
  ” cümlesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır
  Ancak bu öğeyi  		bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz  Görüldüğü gibi soru hal  		eki almadan soruluyor  Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı  		tümleç değildir  “Kimseye sormadan dışarı çıktı
  ” cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye”  		sorusunu soruyoruz
  Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı”  		sözü aynı eki almamış  Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz  Görüldüğü gibi sorular ve cevapların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle  		karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor
  Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz
  “Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş
  ” cümlesindeki altı çizili öğeyi cevap olarak almak için, yükleme          “nerede”  		sorusunu soruyoruz
  Öyleyse bu öğe dolaylı tümleçtir  “Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz
  ” cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme          “nasıl” sorusunu  		sormamız gerekiyor
  Görüldüğü gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış  Demek ki  		öğe dolaylı tümleç değil  “O, iki gün önce buradan ayrıldı
  ” cümlesinde altı çizili öğe “nereden” sorusuna cevap vererek dolaylı tümleç  		olmuş
  “Senin de gelmeni yürekten isterdim
  ” cümlesinde altı çizili öğe          “nasıl” sorusuna cevap verdiğinden dolaylı  		tümleç değildir
  “Şu          elmadan üç kilo verir misin?”
 cümlesinde altı çizili öğeyi bulmak için          “neyden” sorusunu yükleme soruyoruz
  Cevap geldiğinden öğe dolaylı tümleçtir  “Hastalandığından gelmedi
  ” cümlesinde altı çizili öğeyi ise          “niçin” sorusuyla buluyoruz
  Öyleyse  		bu, dolaylı tümleç değildir  Örnekleri daha da çoğaltabiliriz
  Burada unutmamamız gereken, soruyla  		cevabın aynı ekleri (-e, -de, -den) almasıdır  Dolaylı tümleci bulduran  		soruları ezberlemek yerine, bunu kavramak daha avantajlı bir yoldur  
 Zarf Tümleci
 Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb
  bildiren  		öğelerdir  Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur  “Hava          kararmadan köye inmeliyiz
  ” cümlesindeki altı çizili zarf “ne zaman”;
 “Dosta          düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız
  ” cümlesinde altı çizili zarf “nasıl”;
 "Aldığı notlar  şaşılacak kadar yüksekti
  ” cümlesindeki altı çizili zarf          “ne kadar”;
 “Tek bir söz bile söylemeden  içeri girdi
  ” cümlesindeki altı çizili zarf “nereye”;
 “Zamanımız          kalırsa bir örnek daha çözeriz
  ” cümlesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına cevap vermişlerdir
  Yükleme sorulan bu sorulara cevap veren öğeler daima zarftır  Ancak burada  		“nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz  Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik,  		bu soru dolaylı tümleci de buldurur  Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir  Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır  Bu özelliği, yani hal eki  		almadan yön bildirme özelliğini yer-yön zarfları gösterir   Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık  		- çokluk zarflarının kullanımıdır
   “O,           çok çalışkan bir öğrencidir
  ” cümlesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır
  Çünkü “öğrenci” isimdir,  		“çalışkan” öğrencinin sıfatıdır  “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır  Dolayısıyla,  		“çok çalışkan bir öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden  		ayrılmaz  Oysa biz aynı cümleyi; “O, çok çalışkandır
  ” şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır
  Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar  		zarf tümleci olur  Çıkmış soruların birinde, “Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı
  ” cümlesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir
  
 Edat Tümleci
 Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği  		görülmemiştir
  Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir  Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak  		gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz  Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren  		söz öbeklerine edat tümleci denir
  “O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar
  ” “Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış
  ” “Bu yemekleri  sizin için hazırladım
  ” cümlelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır
  Cümle içinde her söz, cümlenin bir öğesi durumunda değildir
  Yükleme  		sorulan sorulara cevap vermeyen söz veya söz öbekleri cümle dışı unsur sayılır  Örneğin aşağıdaki cümleyi öğelerine ayıralım   “Ahmet, sana            defalarca   geç kalmamanı
 Dolaylı       Zarf                         Nesne
 söylemedim mi?”       yüklem
 Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede yükleme sorulan herhangi bir soruya  		cevap vermiyor yani cümle dışı unsurdur
  
 CÜMLE VURGUSU
 
 Cümlede asıl anlatılmak istenen öğe vurgulanır
  Biz konuşurken, önemsediğimiz  		öğeyi cümlenin herhangi bir yerinde ses tonumuzu yükselterek vurgulayabiliriz  Ancak yazıda bunu yapamayacağımızdan, vurgulamak istediğimiz öğeyi yükleme  		yaklaştırırız  Yani cümlede yükleme en yakın öğe, en çok vurgulanan öğedir  “O,             beni,     hep             burada     bekler
  ” Özne    Nesne     Zarf       Dolaylı       Yüklem
 Tümleci   Tümleç
 cümlesinde yükleme en yakın öğe dolaylı tümleç olduğundan, en çok vurgulanan  		öğe de odur
  
 ARASÖZ
 Cümleyi söylerken söz arasına sıkıştırılan, bazen bir öğenin açıklayıcısı,  		bazen cümle dışı unsur olan söz veya söz öbeklerine arasöz denir
  Eğer bu  		söz bir cümle ise “aracümle” diye de adlandırılır  Açıklamadan da anlaşılacağı gibi arasözün iki işlevi vardır
  “O          kasabayı, doğduğum yeri,  		bu kitapta  tanıttım
  ”      Nesne                                         Dolaylı       Yüklem Tümleç
 cümlesinde “doğduğum yeri” sözü, kasaba hakkında söylenmiştir ve kasabayı  		açıklamaktadır
  Öyleyse bu öğe nesneyi açıklayan bir arasözdür   Arasöz daima açıkladığı öğeden sonra gelir
  “Ahmet, 		siz de çok iyi bilirsiniz,  		derslerine  		pek  		çalışmaz
  ” 
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   |