Yalnız Mesajı Göster

Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı

Eski 06-01-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı



BATI ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
Osmanlı Devleti’nin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan Avrupa’nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya zorlamış, bu alanlarda Avrupa’nın nasıl geliştiğinin öğrenilmesi için bazı gençler oraya eğitime gönderilmişti Avrupa’ya, özellikle Fransa’ya giden gençler oradaki edebiyata hayran kalmış ve dönüşlerinde, gördükleri yenilikleri Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır
Değişiklikler önce siyasi alanda görülmüş ve 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Hümayunu ilan edilmiştir Bu fermanın en önemli yönü “insan haklarının korunacağını” garanti altına almasıydı Bundan sonra değişmeler birbirini izlemiş, özellikle 1860'tan sonra artık geri dönülmez bir yol açılmıştır Sonuçta belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır Bu dönemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
A- Tanzimat Dönemi
B- Servet-i Fünun Dönemi
C- Fecr-i Ati Dönemi
D- Milli Edebiyat Dönemi
E- Cumhuriyet Dönemi

A - TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATI
Bu dönem ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayın hayatına atılmasıyla başlar Bundan önce yayınlanan Takvim-i Vekayi (1831) resmi bir gazeteydi
Ceride-i Havadis (1840) ise yarı resmi bir gazete sayılırdı İlk özel gazetenin çıkışıyla Batılı edebiyatı benimseyen sanatçılar bir yayın organına kavuşmuş oldular ve fikirlerini halka daha kolay anlatıp, savundukları görüşlere uygun eserler vermeye başladılar Bundan sonra meydana gelen değişiklikleri türlere göre inceleyelim

ŞİİR
Tanzimat edebiyatı sanatçıları her şeyden önce şiirin konusunu ve anlatımını değiştirdiler Namık Kemal, “Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazalar” isimli uzun makalesinde şiirin, fikrin gelişmesine ve halkın eğitilmesine olan büyük hizmetinden söz eder Divan edebiyatının gerçekle ilgisizliğine, yapmacıklığına, boşluğuna şiddetle hücum eden Namık Kemal, edebiyatın yeniden düzenlenmesini ister Bunun için de her şeyden önce yeni bir anlatım yolu, yeni bir dil bulunmasını gerekli görür Dilin bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerektiğini savunur Buna rağmen Tanzimat şiirinin dilinin sade olduğunu söylemek zordur
Tanzimat şiirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim alanındadır Bu dönemde hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da aruz eski hakimiyetini sürdürmüş, Divan şiirinin nazım şekilleri aynen kullanılmıştır
Şiirin konusu değişmiş, aşk, hasret, ayrılık gibi kişisel konular bir yana bırakılmış, eşitlik, özgürlük adalet, hukuk gibi toplumsal konulara önem verilmiştir Ancak bu, daha çok
I Tanzimatçılar denen Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi sanatçılarda görülür
II Tanzimatçılar denen Recaizade Mahmut Ekrem, Hamit, Sezai’de ise kişisel konular yeniden ele alınmıştır


TİYATRO
Tanzimat dönemine gelinceye kadar edebiyatımızda Batılı anlamda sahne tiyatrosu görülmez Ancak halk arasında Karagöz ile Hacivat, ortaoyunu, meddah gibi seyirlik oyunlar vardır
Karagöz bir kukla oyunudur Değişik söz oyunlarıyla yanlış anlaşılan sözlerle güldürü unsuru sağlanır Eğlendirme amacı taşır Karagöz adlı cahil biriyle Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki atışmalarla sürer gider Klişeşmiş bölümleri vardır Kuklaları oynatan kişi konuşmaları tek başına yapar
Ortaoyunu ise şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekar, Kavuklu, Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur Şive taklitleri üzerine kurulu olan bu oyunda da kalıplaşmış konuşmalar ve bölümler vardır Oyuncuların yeteneğine göre hazırlıksız, oyunun gelişine göre değişik konuşmalar da görülür
Meddah tek kişilik bir oyundur Yüksekçe bir yere çıkan meddah, değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur
Yukarıdaki sözü edilen oyunlar belli bir metne dayanmayan, oyuncuların oyun esnasındaki konuşmalarıyla oluşan oyunlardır Eğitici bir amaç taşımaz Tanzimat tiyatrosu ise bir okul sayılmış, halkın eğitilmesinde araç olarak kullanılmıştır Bunlarda sosyal eğitim ön plandadır Toplumda görülen aksaklıklara doğrudan doğruya dokunmak veya tarihin ibret verici olaylarını ele alıp onlardan ahlaki sonuçlar çıkarmak amaçlanmıştır
Tanzimat tiyatrosunda dil ve üslup konuşma diline ve üslubuna çok yaklaşmıştır Fakat ikinci dönem Tanzimatçılarda bilhassa Hamit’in eserlerinde doğallığını gittikçe kaybetmiş, süslü, yapmacıklı bir hale gelmiştir
Tanzimat döneminin yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı tek perdelik bir komedisidir Tiyatro alanındaki en eğitici eserler ise Namık Kemal tarafından verilmiştir

ROMAN ve HİKAYE
Tanzimat döneminin edebiyatımıza kazandırdığı en önemli tür şüphesiz roman ve hikayedir Bundan önce edebiyatımızda böyle bir tür yoktu Nesir alanında daha çok tarih, seyahatname gibi türler verilmiş, olay kaynaklı tür olarak mesneviler kullanılmıştır
Tanzimat, nesir alanında bir çığır açmış, onu şiirden daha etkili bir tür haline getirmiştir Süsten, özentiden uzak, halkın okuması, bilgilenmesi amacıyla eserler ortaya koyulmuştur
Türk edebiyatında roman, çevirilerle başlamıştır Bu alanda ilk eser Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon adlı Fransız yazardan çevirdiği Telemak adlı romandır Birçok teknik kusurlarla dolu olan bu eserin, kahramanlarının yabancı olması, olayların yabancı bir ülkede geçmesi yüzünden halka yabancı olmasına rağmen büyük ilgi gördüğü söylenebilir Bu ilgiyi, çevirinin büyük bir devlet adamı tarafından yapılmasına bağlayabiliriz
Konusuyla, kahramanlarıyla ilk Türk romanı ise Şemseddin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat adlı bir aşk romanıdır Bu da birçok kusurla dolu basit bir eserdir
Edebi sayılabilecek ilk romanı ise Namık Kemal vermiş, İntibah adlı romanıyla roman türüne asıl kimliğini kazandırmıştır Ancak bu romanın Batılı roman ölçülerinde olduğunu söylemek de pek doğru olmaz
Hikaye alanında ise yine ilk eserlerin Tanzimatla verildiğini söyleyebiliriz Gerçi hikayecilik halk arasında oldukça yaygındı Özellikle Dede Korkut Hikayeleri ile başlayan gerçeğe yakın olaylar, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin gibi halk hikayeleriyle gelişmiştir Bunlar kişinin ve toplumun gerçek hayatına oldukça bağlıdır Dil ve üslup bakımından da, seslendikleri topluluğun konuşma diline ve üslubuna çok yakındır
Tanzimat yazarları karşılarında; bu hikayeleri okuyan ve seven geniş bir halk topluluğu buldu Özellikle Ahmet Mithat halk hikayeleriyle Batılı hikaye tekniğini birleştirmeye çalıştı Halk hikayelerini modernleştirmeye çalışan hikayeleriyle halkı okumaya alıştırmaya çalıştı Letaif-i Rivayat adlı hikaye serisi bu alandaki ilk Batılı eserdir
Ancak modern anlamda hikayecilik, ikinci Tanzimatçılar döneminde Sami Paşazade Sezai’nin “Küçük Şeyler” adlı eseriyle başlar
• • •
Tanzimat edebiyatında görülen bu türlerden sonra bu dönem sanatçılarını inceleyebiliriz Tanzimat sanatçıları sanat anlayışlarına göre iki grupta incelenir

I DÖNEM TANZİMATÇILAR
Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal’in oluşturduğu bu dönemde, sanat halka ulaşmakta bir araç olarak görülmüş, onun asıl görevinin “faydalı olmak” olduğu savunulmuştur
Faydalı olmayan sanatın boş bir uğraş olduğu düşüncesiyle güzellik ikinci plana itilmiştir Tanzimat anlayışı dendiğinde çoğu zaman I dönem kastedilmektedir Bu dönem sanatçılarını inceleyelim:

ŞİNASİ
Tanzimat edebiyatının ilk sanatçısı Şinasi’dir Mustafa Reşit Paşa’nın Batıya gönderdiği ilk öğrencilerdendir Bir kısım fikirleri edebiyatımıza ilk getiren, kurduğu gazetelerde bu fikirlerini yayarak, yeni edebiyatın temellerini atan odur Gençliğinde Doğu ilimlerini öğrenmiş, Fransa’da kaldığı yıllarda da Batı edebiyatını tanımıştır Fransa’dan geldikten sonra edindiği yeni fikirleri yaymak için gazeteciliğe atılmıştır
Şinasi aslında çok yetenekli bir sanatçı değildir Onun edebiyatımızdaki önemi, sanatçılığından çok, yeni fikirlerle dolu olması ve bunu etrafındakilere yayarak yeni bir edebiyatın temellerini atmasındandır
Şiirlerinde halk dilini kullanmaya büyük özen göstermiş, dönemine göre oldukça sade şiirler yazmıştır Tamamen yeni fikirlerle doldurduğu bu şiirlerinde Divan edebiyatı nazım şekillerini, aruzu kullanmıştır
Şiir alanındaki ilk eseri Tercüme-i Manzume adını verdiği küçük bir kitaptır Fransız şiirinden özellikle Racine, La Fontaine ve Fenelon’dan çeviriler yaptığı bu eserle Klasik Fransız şiirini tanıtmayı amaç edinmiştir Şiirlerinde akıla ve sağduyuya verdiği önemi ifade etmesi “Vahdet-i Zatına aklımca şahadet lazım” dizesi onun Klasisizmden etkilendiğini gösterir
Şiir alanında ikinci eseri Divan şiiri tarzındaki şiirlerini topladığı Müntehebat-ı Eş’ar adlı kitaptır Bu kitapta bulunan “Milletim nev-i beşerdir vatanım ruy-ı zemin” dizesi, şairin ideolojisini de ortaya koyar
Şinasi’nin tiyatro alanındaki eseri ise Şair Evlenmesi’dir Batılı tarzda yazılan bu ilk tiyatro eserinde görücü usulüyle evlenmenin eleştirildiği görülür Eser tek perdelik bir komedidir Eserde Batı tiyatro tekniğiyle halk tiyatrosunun birleştirildiği görülür
Şinasi’nin ayrıca Türk atasözlerini derlediği Durub-ı Emsal-i Osmaniye adlı eseri de edebiyatımız açısından önemlidir

Ziya PAŞA
Başlangıçta Divan edebiyatı kültürüyle yetişen ve o yolda şiirler söyleyen Ziya Paşa önce fikirleri yönüyle Batı’yı benimsedi Ancak onun bu hareketlere sürekli bir bağlılık gösterdiği söylenemez En güzel şiirlerini Divan tarzında söyleyen şair, Batılı tarzda pek başarılı değildir Bu nedenle eskiden ayrılamayan, yeniyi ise tam bir benimseyişle uygulamaya fırsat bulamayan, ikilem içinde kalan bir sanatçı olmuştur
Ziya Paşa Tanzimat edebiyatının hemen bütün vasıflarını kendi sanatında toplamıştır Tanzimat edebiyatını meydana getiren dört önemli etki onun şiirinde ve nesrinde görülür: Divan şiiri, mahallileşme cereyanı, aşık tarzı ve Batı etkisi
Çoğu şiiri hem şekil hem dil bakımından Divan şiiri sayılabilir Bunun yanında bazı şiirleri halk şiirinin ölçü, şekil ve kafiyeleriyle söylenmiştir
Ziya Paşa’nın dil ve edebiyat hakkındaki görüşleri birbirini tutmuyordu
Londra’da Hürriyet Gazetesi’ne yazdığı “Şiir ve İnşa” adlı makalesinde Baki, Necati, Nef’i divanlarında görülen şiirleri Türk şiiri saymayan ve Nedim ve Vasıf’ın şarkıları da dahil Divan edebiyatını kişiliksiz, melez bir edebiyat olmakla suçlayan Ziya Paşa, Halk şairlerini gerçek Türk şairi ve onların şiirlerini de gerçek Türk şiiri saymıştır Daha sonra yazdığı Harabat adlı antolojide ise Türk şiirinin temelini Ahmet Paşa’nın, Necati’nin, Baki’nin attığını, halk şairlerinin şiirlerinin ise bir eşek anırması gibi olduğunu söyleyecek kadar birbirine ters düşünceleri savunmuştur
Ziya Paşa Aşık tarzında da Divan tarzında da başarılıdır Özellikle terkib-i bent ve terci-i bend’leri Divan şairlerinin yazdıklarından daha başarılıdır Birçok beyiti vecize olacak niteliktedir
Ziya Paşa nesir alanında da birçok eser vermiştir Nesir dili başlarda biraz süslü, secili iken zamanla daha sade ve oturaklı olmuştur
En önemli eseri hiciv tarzında yazdığı Zafername adlı manzumedir Önce kaside şeklinde yazılan sonra tahmis şekline getirilen ve son olarak nesirle açıklanan bu eser devrin sadrazamı Ali Paşa aleyhine yazılmıştır
Diğer önemli eser, Ziya Paşa’nın Avrupa’dan döndükten sonra yazdığı Harabat isimli Divan edebiyatı antolojisidir Üç cilt tutarındaki eserde Arap, İran, Türkiye ve Ortaasya Türkçesi şairlerinden seçilmiş şiirler vardır
Nesir alanındaki en önemli eserleri ise şüphesiz makaleleridir Çoğu derlenmeyen bu makalelerde devrin Siyasi manzarası hakkında önemli bilgiler vardır Ayrıca önceden de söz ettiğimiz Şiir ve İnşa adlı makalesi onun ününü artırmıştır
Nesir tarzındaki eserlerinden biri Rüya adlı küçük bir eserdir Edebiyatımızda ilk röportaj sayılabilecek bu eser karşılıklı konuşma tarzında yazılmıştır Yer yer sade bir dille yazılan eserde yine Sadrazam Ali Paşa’nın kötü idaresinden bahsedilmiş ve görevden alınması gerektiği vurgulanmıştır
Ziya Paşa’nın diğer nesir eseri Defter-i Amal Mukaddimesi’dir Jean Jacque Rousseau’nun “İtiraflar” adlı eserinden ilhamla yazıldığı anlaşılan bu eser Batılı anı türünün ilk örneklerindendir

Namık KEMAL
Batılı Türk edebiyatına kesin bir zafer sağlayan, sanatçı yönü oldukça güçlü şairdir Kalemini yalnız bir sanat aracı olarak değil, aynı zamanda milli mücadele aracı olarak kullanan şairin amacını şöyle açıklayabiliriz: Türk halkına milli benliğini ve kendi değerlerini tanıtmak; ona hürriyet aşkı vermek ve özellikle ecdat kanıyla yoğrulmuş vatan topraklarını, uğrunda şuurla can verebilir bir seviyede sevdirmek Bu yönüyle şair haklı olarak Vatan şairi diye şöhret kazanmıştır
Namık Kemal, eski edebiyata aşırı, hatta çoğu zaman haksız bir şekilde saldırmış yeni edebiyatın yerleşmesine çalışmıştır
Çocukluğu ve ilk gençliği Divan şairlerinin arasında geçmiş ve bu dönemde güçlü şiirler yazmıştır
Namık Kemal’de vatan fikri çok güçlüdür Ona göre vatan, sadece üzerinde doğulan ve yaşanan bir yer değildir Vatan, kendi çocukları olan insanlar arasında dil birliği, menfaat birliği, fikir ve sevgi kardeşliği yaratan, mukaddes bir topraktır ki her taşı için bir can verilmiştir
Bütün insanları bir millet, dünyayı da tek vatan sayan Şinasi’ye ilk itiraz böylece Namık Kemal’den gelmiş oldu
Halka halk diliyle seslenmeyi amaçlayan I Tanzimatçılar içinde, bunu geniş ölçüde gerçekleştiren Namık Kemal’dir Özellikle tiyatro eserlerinde konuşma dilini kullanmıştır Dilin kurallarının belirlenmesi gerektiğini, halkın kullandığı sözcüklerin, kullanıldığı gibi yazıya geçirilmesini, dilin doğal olması ve külfetli sanatlardan sıyrılması gerektiğini savunmuş, bu arzusunun gerçekleşmesi milli edebiyata nasip olmuştur
Namık Kemal hece ölçüsünü savunmakla beraber bunu şiirlerinde çok az kullanmıştır Onu övmesi büyük ölçüde Divan şiirini eleştirmek içindi, yoksa Harzemşah piyesinin önsözünde heceye parmak hesabı deyip, onun ahenk sağlamaktan uzak olduğunu açıklamıştır Kafiyeyi de pek gerekli görmeyen Kemal aksine, şiirlerinde güçlü bir kafiye düzeni kurmuştur
Divan edebiyatını gerçek dışı suçlamalarla kötülemiş, onu çok renkli bir parça bohçasına benzetmiştir İdealize edilmiş güzelleri ise gulyabanilere benzetmiştir Bunları samimi olmaktan çok, sırf kötülemek için söylenmiş sözler olarak görebiliriz
Namık Kemal’in gerek şekil gerek içerik bakımından eski tarzda şiirleri önemli bir yer tutar Onun eski şekillerle yeni fikirleri işlediği şiirleri büyük sevgi ve şöhret kazanmıştır Gazellerinden oluşan Divan’ı o hayatta iken yayınlanmıştır Asıl vatan şiirleri bu Divan’ın içinde değildir
Namık Kemal’in nesri şiirinden daha üstündür Sağlam bir nesir dili, hareketli, bilgili, fikir ve heyecan cümleleri, delilli, mantıklı ve inandırıcı bir üslup, yazılmaktan çok haykırılmak içinmiş gibi seslendirilen dil, nesrinin ayırıcı nitelikleridir
Onun nesrinde süs, tumturak, seci devam etti Ancak bu, onun okunmasına engel olmadı
Nesir alanında en önemli eserleri şüphesiz romanlarıdır İlk romanı İntibah adını taşır Eser “Son Pişmanlık” adıyla Magosa’da yazılmış; bu ad sonra değiştirilmiştir
Bu romanda bir aile konusu ele alınmıştır Kötü kadınların ihtiras ve entrikalarına kapılarak hem kendilerini hem başkalarını mahveden gençlerin romanıdır bu
Roman oldukça sade bir dille yazılmıştır Olayların akışı, kahramanların tek yönlülüğü, iyilerin hep iyi kötülerin hep kötü gösterilmesi yönüyle yazarın Romantizm’in etkisinde olduğu söylenebilir
Cezmi adlı ikinci romanında ise yazar tarihi bir olayı anlatır IISelim zamanında İranlılarla yapılan bir savaşın anlatıldığı romanda, roman kahramanı Cezmi vatansever bir askerdir Roman onun başından geçen olayları anlatır Bu esere ilk tarihi roman diyebiliriz Eserde yine Romantizm’in tesirleri görülür
Namık Kemal’in bol eser verdiği diğer bir tür, tiyatrodur “Bir milletin güzel söyleyiş kudreti, edebiyatında; edebiyatın da en canlı ifadesi, tiyatrosunda belli olur” diyen yazar, bu türe özel bir önem vermiştir
En önemli tiyatro eseri Vatan Yahut Silistre adlı oyunudur 4 perdelik olan bu eser Tuna kıyısındaki Silistre kalesini Ruslara karşı bir buçuk ay koruyan ve sonunda Rusları yenen Türk askerlerinden ilhamla yazılmıştır Oynandığı zaman büyük yankı uyandıran bu eser, yazarın Magosa’ya sürülmesine neden olmuştur
Diğer tiyatro eserleri istibdat ve zulme karşı çıkışı anlatan Gülnihal, bir aile dramının anlatıldığı Zavallı Çocuk, kötü bir kadının topluma zararlarını anlatan Akif Bey, Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarının hayatını anlatan Celalettin Harzemşah, Hindistan’da bir sarayda geçen bir olayın anlatıldığı Kara Bela adlı eserleridir
Bunların dışında, gazetelerde yayınlanan birçok eleştiri yazısı, makaleleri, mektupları da vardır yazarın Özellikle Ziya Paşa’nın Divan şiirini öven Harabat antolojisini eleştirdiği Tahrib-i Harabat ve Takip adlı eleştirileri ünlüdür Edebiyata ait fikirlerini anlattığı Mukaddime-i Celal adlı önsöz yazısı da önemlidir Bunların dışında Bahar-ı Daaniş Mukaddimesi, Renan Müdafaanamesi adlı çevirileri de vardır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla