KRDNZ
|
Hip-Hop Dünyası
Kökeni ister New York'un South Bronx semtine, ister Batı Afrika köylerine dayandırılsın, hip-hop sesini duyurmak isteyen bir kuşağın diline dönüşmüş durumda
İşte benim kâbusum: Kızım bir gün çocuğun biriyle çıkıp geliyor, “Baba, biz evleniyoruz,” diyor Bu çocuk ağzında altın dişler, başında bandana, kolları kaslarla şişmiş, serseri ruhlu bir rapçi Kâbus bununla bitmiyor; bir bakıyorum çocukları olmuş, oturma odamdan, hayatımdan gürül gürül akan, kendi ikiyüzlülüğümün sesinde beni boğan pıtır pıtır ayak sesleri geliyor kulağıma, çünkü gençken ben de şapşalın tekiydim, kendi müziğimi, kendi seslerimi duyardım Bu yüzden de onun yüzünü, kendiminkinin bir yansıması olan yüzünü gördüğüm güne lanet ediyorum, çünkü dehşetle şunun ayrımına varıyorum: Rap müziği –melodisi, mantığı, enstrümanları, mısraları, hatta ritmi bile yokmuş gibi görünen bu müzik, başı, sonu veya ortası olmayan bu müzik, hatta müziğe bile benzemeyen bu müzik– dünyayı yönetiyor Bu dünya artık benim dünyam değil Onun dünyası Ve ben o dünyada yaşıyorum Ben, hip–hop dünyasında yaşıyorum
Üstünden Atlamak
Rap müziğini ilk duyduğum zamanı hatırlıyorum Harlem'de bir ev partisinde, mutfaktaydım 1980 yılıydı Bill adındaki bir arkadaşım bir anda tuhaf davranışlar sergilemeye başladı Hiç tanımadığı bir çocuğa, gözümün önünde tokat attı Nedenini hatırlamıyorum Bill de benim gibi öğrenciydi Çıldırmış gibiydi Sorun, tokatladığı çocuğun, partiye üç arkadaşıyla davetsiz gelme cesaretini göstermiş –iri kıyım– biri olmasıydı ve yüzlerindeki öfkeye bakılacak olursa, ilerleyen dakikalar pek de seviyeli tartışmalarla geçmeyecekti
Odada beyaz tenli kimse yoktu, ama itiraf ediyorum, keşke olsaydı da korkudan rengimin nasıl attığı belli olmasaydı diye düşünmüştüm Biz, Columbia Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nden, Amerika'da haberciliğin ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl, kim sorularının cevaplarını bulmayı öğrenerek mezuniyet günlerine yaklaşan siyah ve Latin Amerikalı öğrencilerdik Ama Amerika deneyiminin öyküsünün asıl anlatıcıları, Bill'in az önce tokatladığı çocuğun dünyasından gelen kişilerdi Nehrin hemen karşı kıyısında, Güney Bronx'ta yaşıyorlardı Gazetecilik diplomaları yoktu Paraları da yoktu, saygınlıkları da Ama sahip oldukları bir şey vardı, o da yetenekleri
O akşamın daha erken saatlerinde, birinin pikaba koyduğu plak diğer öğrencilerin çığlıklarla kendilerini dans pistine atmasını sağlarken, bir caz âşığı olan benim yüzümü buruşturmuştu Bozuk plak gibiydi “Good Times” adlı eski bir hit parçanın yorumuydu, ilk dört ölçüsü tekrara alınmış, defalarca çalıyordu Bu tekrar devam ederken, gençten biri de dünyanın en iyi disk jokeyi olduğunu anlatan kafiyeli bir şeyler döktürüyordu Parçanın adı “Rapper's Delight” (Rapçinin keyfi) idi Hayatta duyduğum en saçma şey olduğunu düşünmüştüm Bill'in tanımadığımız o genci tokatlamasından bile saçma
Bill o geceden sağ çıktıysa da, ben pek çok açıdan bunu yapamadım Kaldırımlardaki çatlakların üstünden atlar ya insan, izleyen 26 yıl boyunca bu tip müziğin üstünden aynen öyle atladım Paris'ten Abidjan'a, arabalardan ve sokak aralarından bangırdamasını duydum, ama hiç dinlemedim Johannesburg'dan Osaka'ya, teyplerden gümdürdediğini duydum, ama duymazdan geldim Doğup büyüdüğüm Brooklyn'de, Christopher Wallace, nam–ı diğer Biggie Smalls adlı şişman çocuğun kafiyeli dizelerle eşini dostunu eğlendirdiği St James Meydanı ile Fulton Caddesi'nin köşesinden yüzlerce kez geçmişimdir, ama neredeyse hiç dikkatimi çekmedi Hakkındaki düşüncelerimi haklı çıkardığı için, aklımın alamayacağı kadar büyüdüğü için, ama en çok da geride bırakmak istediğim her şeyi temsil ettiği için 26 yıl bu müzikten uzak durdum
Böylece yaşadığım dönemin en önemli kültürel aktivitesini kaçırmış oldum
1930'lu yıllarda swing caz ortaya çıktığından beri, hiçbir Amerikan müziği dünya çapında böyle güçlü bir patlama yaşamamıştı Beatles Amerika'yı istila ettiğinden, Elvis mavi süet ayakkabılarını dolaba kaldırdığından beri hiçbir müzik dünyada böylesine bir öfkeye neden olmadı Meydan okuyan, şarkı, duvar yazısı ve danstan oluşan ve hip–hop olarak bilinen bu kültür, adımını attığı her toplumda popüler müziği yerinden oynattı Brezilya'da rap müzik samba kadar popüler Çin'de gençler Çin Seddi'ne sprey boyayla duvar yazıları yazıyor Fransa'da ise, bu müzik haksız yere, ülkede uzun yıllardır yaşanan en ciddi toplumsal kargaşanın sorumlusu olarak gösterildi
Hip–hop müziğinin yapısı benzersiz, karmaşık ve zaman zaman kafa karıştırıcı Yiyip yuttuğu her müziği kendi kelime haznesinin bir parçası yapıyor, bu işin ticaretini yapanlar ise arkasında bıraktığı güçlü artıklardan faydalanmak için hemen ardında beklerken o, “Sıradaki Yenilik” haline geliyor Kendisi tanımlanamayan, ancak yaşadığımız farklı toplumları çok farklı biçimlerde tanımlayabilen bir müzik bu Hip–hop'ı sömürmeye, küçümsemeye, duygusuzlaştırmaya, sınıflandırmaya ve incelemeye yönelik tüm çabalara rağmen, bu müzik benim neslimden pek çok insan için hâlâ bir muamma, esin dolu bir çağrı, dünya gençliğinin “Ben varım” diyen çığlığı Kulak vermeye başlarsak akıllılık etmiş olacağız galiba
Bunları Biliyor muydunuz?
Hip-hop salgınının New Jersey aracılığıyla Bronx'tan dışarıya yayılışı
… now what you hear is not a test—i'm rappin to the beat
and me, the groove, and my friends are gonna try to move your feet
see i am wonder mike and i like to say hello
to the black, to the white, the red, and the
brown, the purple and yellow …
şu anda duyduğunuz bir test değil -tempoya göre rap yapıyorum
ve de ben, plak çizgileri, arkadaşlarım ayaklarınızı harekete geçirmeye çalışacağız
benim adım wonder mike ve sizlere merhaba demek istiyorum
siyah, beyaz, kırmızı, esmer, mor ve sarı tenlilerin hepsine bu selamımız
Sugarhill Gang'ın okuduğu “Rapper's Delight” büyük başarı kazanan ilk ticari hip-hop parçasıydı İki milyondan fazla satıldı ve Billboard R & B listesinde 4 sıraya, pop single parçalar listesinde 36 sıraya çıktı
1979'daki başarı sadece radyo dinleyicileri için değil, bu müziğin oyun alanlarında ve gece kulüplerinde geliştiği Güney Bronx'taki yerleşik hip-hop takımları için de bir sürpriz oldu Çünkü New Jersey'deki bir plak yapımcısının eseriydi
Sylvia Robinson adlı bu kişi Englewood'da (New Jersey) R & B/soul tarzı plaklar çıkaran All Platinum Records şirketinin başındaydı New York kulüplerinde ve karma kasetlerde rapçileri dinledikten sonra, bu müziğin potansiyelinden yararlanmaya ve bir rap plağı çıkarmaya karar vardi Sugarhill Gang topluluğunu birkaç MC'yi toplayarak yarattı Bunlar arasında geçimini pizzacılık gibi bir ek işle de sağlayan bir bar fedaisi vardı; daha önce bir MC olarak hiç çalışmamış olmakla birlikte, Bronx'tan gelen Grandmaster Caz'ın alıştırma kasetlerine uyarak rap dansı yaptığı söyleniyordu Robinson bulduğu üç adamı küçük bir orkestrayla birlikte Chic'in eski hit parçası “Good Times”tan alınma bas parçayı yeniden yorumlamak üzere stüdyoya koydu ve ortaya çıkan ürünü apar topar radyoya yetiştirdi Radyo DJ'leri şarkının yeniden çalınması isteğiyle telefon hatlarını kilitleyen dinleyicilerin olağanüstü tepkisi karşısında şaşkınlığa uğradı En dikkat çekici olan şey de parçanın 15 dakika sürmesine karşın gördüğü ilgiydi (Kulüpler günümüzde genellikle kısaltılmış olan dört buçuk dakikalık versiyonunu çalıyor )
Şarkı, tanınmamış MC'lerden oluşan bir grubun ağzından kendi uyaklı dizelerini duyan Bronx'un hip-hop sanatçılarından hem olumlu, hem de olumsuz tepkiler aldı MC'lerin en azından biri, Grandmaster Caz uyaklı dizelerinin kullanılmasına onay verdi; bunu şan şöhret ve kazancın bir bölümünü elde etme beklentisiyle yapmasına karşın, amacına bir türlü ulaşamadı Bununla birlikte, Bronx sanatçıları Sylvia Robinson ve Sugarhill Gang'in ticari rap için açtığı kapıdan çarçabuk dışarıya adım atarak dünya sahnesine çıktı
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|