Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Antik Yunanistan | Yunan Medeniyeti

Eski 05-29-2009   #4
[KAPLAN]
Varsayılan

Cevap : Antik Yunanistan | Yunan Medeniyeti



Büyük İskender'in fetihleri



Büyük İskender Büstü




Filip'in tahtını, babasının yarım kalmış plânlarını uygulamak için yola çıkan ve henüz 20 yaşında olan İskender aldı Atina'nın düştüğünü görünce Atina geleneklerini geri getirmek için Pers İmparatorluğu'nu ortadan kaldırmak istedi Daha sonra Yunan şehirlerinin kendine liderleri olarak kabul ettiği Korint'e gitti ve ardından güç toplamak için kuzeye ilerledi İskender'in ordusunun çekirdeği, sağlam Makedon dağ-savaşçılarıydı İskender, ordusuna her türlü desteği sağladı ve Yunanistan'ın her köşesinde gördüğü, Tebai'deki süvarilerden Sparta'daki gerilla taktiğine kadar, savaş taktiklerini değiştirdi Her şeyini Yunan kökenine uygun hâle getirdi Trakya'ya sefere çıktığında Tebai şehrinin ayaklandığı haberini aldı hemen güneye inerek Tebai şehrini yerle bir etti Daha önce büyük dedelerinden birine bir şiir hediye etmiş olan Pindar'ın yaşadığı ev dışında ayakta hiç bir yapı bırakmadı Büyük İskender'in bu hareketi, Yunan şehirlerine eğer İskender'in gücünü kabul etmezlerse başlarına neler gelebileceğini, "uslu dururlar" ise nasıl yaşayabileceklerini gösteren acımasız bir gözdağıydı
MÖ 334'te Büyük İskender, Asya'ya geçti ve bugün Çanakkale ili sınırları içerisinde kalan Granikos Çayı kıyılarında Persleri yenilgiye uğrattı Bu galibiyet, İskender'e İyonya kıyılarının kontrolünü verdi ve bu nedenle özgürlüğüne kavuşmuş diğer Yunan şehirlerinde zafer kutlamaları yaptı Bu yörede her şeyi düzene koyduktan sonra Anadolu'da, Kilikya üzerinden Suriye'ye seferler düzenledi ve MÖ 333'te III Darius'un ordusunu yendi Burada da düzeni sağladıktan sonra Fenike üzerinden küçük bir askerî direnç ile karşılaştığı Mısır'a geçti Fakat Mısır halkı Büyük İskender'i Perslerin ve imparator Amun'un oğlunun baskısından rahata çıkaran bir kurtarıcı gibi karşıladılar
Darius, ülkesine barış içinde dönebilmek için İskender'den barış istemeye hazırdı, fakat Büyük İskender'in böyle bir niyeti yoktu Pers topraklarını fethedip kendini dünyanın imparatoru yapmaya kararlıydı Kuzeydoğu'da Suriye üzerinden Mezopotamya'ya ilerledi ve Dairus'u tekrar bu kez Gaugamela Savaşı'nda yenilgiye uğrattı (MÖ 331) Bu savaştan sonra Dairus kaçtı ve kendi yandaşları tarafından öldürüldü ve böylece Büyük İskender, Susa ve Persepolis'de hiçbir karşı koymaya uğramadan kendini Pers İmparatorluğu'nun başında buldu


Büyük İskender, Yunan İmparatorluğunu bu kadar sahiplenmiş iken bazı şehirler Makedonya kontrolünden kaçmak için ellerinden geleni yapıyorlardı MÖ 331'de Megalopolis'de, Büyük İskender'in vekili Antepater, Makedonya üstünlüğünü tanımak istemeyen Sparta'lıları yendi




Büyük İskender'in ele geçirdiği topraklar




Büyük İskender ardından azimle Afganistan, Pakistan ve İndus Irmağı vadisine ilerledi MÖ 326'da Pencab'a girdi, Ganj Nehri ve Bengal Körfezi'ne geldiğinde ise askerlerde baş gösteren isteksizlik ve yorgunluk nedeni ile ordusunu toplayarak geri dönme kararı aldı Hayâl kırıklığı içinde Yunanistan'a gitmek için yola çıktığında ise dönüş yolunda MÖ 323'te Babil'de bilinmeyen bir ateşli hastalığa yakalanarak yaşamını yitirdi
Büyük İskender'in ölümünün ardından kurduğu imparatorluk yıkıldı ama yapmış olduğu fetihler Yunan dünyasını tamamen değiştirdi Binlerce Yunan onunla veya ondan sonra, almış olduğu topraklara yerleşti Başta İskenderiye olmak üzere, kurduğu şehirler önemli merkezler hâline geldi Mısır'da, Suriye'de, İran'da ve Baktria'da Yunanca konuşulan krallıklar kuruldu Doğu ile batının kültür ve bilgi birikimi birleşip etkileşmeye başladı

Toplum

Eski Yunanistan'da toplumda genel olarak göze çarpan ayrılık köleler ve hürlerdir İnanılan dine, cinsiyete, önemli bir mevkide akrabaya sahip olup olmamakta ya da soylu olup olmamaya göre sosyal görev ve sorumluluklar değişiklik göstermiştir Atina'daki sosyal yaşam Sparta'dakine kıyasla Yunan dünyasına daha çok örnek olmuştur

Toplumun yapısı



Efendisinin yanında bir köle




Yunan şehir devletlerinde sadece hür insanlar kanunların kesin korumasına tâbi idi Roma hariç diğer hiçbir şehirde sosyal sınıf farklılıkları özel haklara sahip olunmasına izin vermiyordu Örneğin birinin herhangi bir aileye mensup olarak doğması kişiye doğrudan bir hak getirmezdi Atina'da nüfus gelir durumuna göre dört tabakaya ayrılmıştı Para kazanarak zengin olan kişiler sınıf atlayabilirlerdi Sparta'da tüm erkek vatandaşlar eğitim öğretimlerine devam ettikleri sürece eşitlerdi Köleler herhangi bir hakka ya da sosyal statüye sahip değillerdi Evlenip yuva kurma hakları olmasına rağmen politikaya girme ve oy kullanma hakları yoktu MÖ 600'lerde dışarıdan köle getirme âdeti başladı MÖ 5 yüzyıla gelindiğinde köleler artık nüfusun üçte birini oluşturuyordu Sparta dışında hemen hiçbir yerde köleler ayaklanmamıştır çünkü diğer yerlerdeki köleler organize olabilmek için çok seyrek ve dağınıklardı Bir çok aile ev işlerinde ve insan gücüne gerek duyulan çalışmalar için köle bakıyorlardı En fakir ailelerin bile köleleri olabiliyordu Sahiplerin köleleri dövme ya da öldürme gibi bir hakları yoktu Sahipleri köleleri daha sıkı çalıştırmak için zaman zaman onları gelecekte azad edeceklerini söylerlerdi Roma hariç, azad edilen köleler yine de bir vatandaş olarak kabul görmezdi, onun yerine diğer şehirlerden gelip resmî olarak şehirde yaşamalarına izin verilmiş metik adı verilen (μέτοικος) gruba karışırlardı Bu gruptakiler ne hür bir vatandaş gibi haklara sahiptiler, ne de bir köle gibi çalıştırılırlardı


Şahısların yanında, şehir devletleri de kölelere sahipti Kendi kendilerine yaşayan ve sadece belirli görevler yapan devlet köleleri, şahsa özel kölelerden daha fazla hakka sahipti Bu devlet çalışanı kölelerden Atina'da olanlar sadece piyasada gezen sahte paraları denetlemekle görevliydi Bazıları ise tapınaklarda temizlik görevlisi olarak çalıştırılırlardı


Sparta tüm şehir devletlerinden daha değişik bir kölelik sistemine sahipti Helot adı verilen her bir köle Sparta'lıların savaş esirleriydi Bunlar devlet tarafından tutulur ve ailelere tahsis edilirdi Sparta vatandaşları, kendi şehirlerinden olanları köle edinmezdi Helotlar, kadınların güçlü ve sağlıklı çocuklar doğurup yetiştirirken; erkeklerin, çocukları oplit adı verilen (ὁπλίτης) zırhlı piyade askerler olarak hazırlamasına zaman vermek için yiyecek yetiştirirler ve günlük ev işleri ile uğraşırlardı Sahipleri Sparta'daki kölelere çok sert ve kırıcı davrandığından bir çok ayaklanma yaşanmıştır

Yaşam tarzı

Yunan şehirlerinde yaşam stili uzun süre aynı kaldı Şehirlerde yaşayan insanlar servetlerine göre müstakil evlerinde ya da bugünkü apartmanlar gibi bir çok evden meydana gelen yapılarda yaşıyorlardı Evler, sosyal yapılar ve tapınaklar Agora'nın etrafına inşâ edilirdi İnsanlar bazen köylerde ve şehir merkezinin dışında seyrek konutlaşmış yerlerde yaşarlardı Atina'da insanların çoğunluğu şehir surları dışında yaşıyorlardı Tahminî olarak 560000 olan nüfusun 400000'i şehir surları dışındaydı

Yerleşme

Genel Yunan evleri bir avlu etrafında dizilmiş yatak odaları, kilerler ve bir mutfaktan oluşuyordu Yunan kültüründe evler diğer uygarlıklara kıyasla çok daha büyük olmuştur her bir evin, yaklaşık 230-250 m2 olduğu görülmektedir


Evler genel olarak ebeveyn ve çocuk yatak odalarından oluşuyordu ve diğer akrabaların aile içinde yaşadığı pek görülmezdi Erkekler aileyi geçindirmekle yükümlü olduğundan evde pek vakit geçirmezlerdi Ev işlerini köleler yaparlardı Kadınların görevi çocuklara bakmak, yapılacak ev işlerinin listesini hazırlamak ve çeşmelerden eve su taşıyan, yemek pişiren, temizlik yapan ve çocuklarla oyun oynayan köleleri denetlemekti Erkekler akşamları misafirleri ağırlayabilecekleri özel odalara sahipti zira erkek misafirlerin evin, kadınının ve çocuklarının yaşadığı mahrem bölümlere girmesi yasaktı Erkekler arkadaşlarını çağırarak sempozyumlar düzenlerlerdi Işık gaz yağından sağlanır, odun kömürü yakarak ısınılırdı Ev içi mobilyalar gayet basitti Tahtadan masalar, sandalyeler, yataklar, dolap ve komodinler kullanılırdı

Tarım

Ana madde: Antik Yunanistan'da tarım

Tarlada çalıştırılan köleleri tasvir eden bir çömlek




Yunan insanlarının yaklaşık %80'i tarım ile uğraşıyordu Toprak az verimli ve yağmur kıttı Araştırmalar o günden bu zamana iklimin pek değişmediğini göstermektedir Yunanların verimli toprakları kolonize etme ihtiyacının bir sebebi de budur O zamanlarda birçok iş insan eli ile yapılmasına rağmen bazen öküzler çift sürmek için kullanılırdı Yunan çiftçileri çanak - çömlek, tuz, balık almak ve ihtiyaç fazlası mahsullerini satmak için festivallere giderlerdi
Yetiştirilen başlıca yiyecekler lahana, soğan, sarımsak, mercimek, fasülye ve bezelye idi Bunun yanında nane, adaçayı ve kekik gibi şifalı otlar da hem yemeklerde kullanılmak hem de tedavi amaçlı olarak yetiştirilirdi Tarlalarda köleler çalıştırılırdı Sulama, zararlı otları yolma, mahsul toplama, ekin ve hasat zamanları köleler tarlalarda çalışırdı


Eski Yunanistan'da en çok yetiştirilen şey bugün de olduğu gibi zeytin idi Yunan illerinin herbir yerinde yetişen zeytin, halkın günlük yaşamında da büyük yer tutuyordu Buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi de oldukça gelişmişti

Tıp

Ana madde: Antik Yunanistan'da tıp Antik Yunan tıp konusunda pek ileri değildi fakat Hipokrates gibi büyük tıp bilginleri yine de Yunanistan'dan çıkmıştır Eski Yunanistan'da yetiştirilen şifâlı otlar ağrı kesici olarak kullanılırdı fakat enfeksiyonları engellemek için herhangi bir kürleri yoktu, bu nedenle en sağlıklı bir insan bile her yaşta en ufak bir hastalıktan ölebilirdi İlaç ve merhem yapımını büyük ölçüde Mısır kültüründen edinmişlerdi


Tarihin bilinen ilk tıp okulu Knidos'da, MÖ 700'lerde açıldı Anatomi uzmanı Alcmaeon bu okulda eğitmenlik yaptı Daha sonra ünlü tıpçı Hipokrates, Kos'ta kendi okulunu açmıştır


Bunun yanında insanlar formlarını korumak için kendileri de spor yaparlardı Erkekler, askerî harekâtlara her an hazır olmak için egzersiz yaparlardı Hemen her şehir en azından bir spor kompleksine sahipti Sparta hariç diğer tüm şehirlerde bu salonlar sadece erkeklere açıktı ve içeride egzersizlerin çıplak yapılması âdettendi

Mutfak

Ana madde: Antik Yunanistan'da mutfak kültürü

Ekmek hamuru yoğuran bir kadın




Eski Yunanistan'da insanların yiyecekleri zengin de olsa, fakir de olsa oldukça mütevazı idi Fakirler soğanla tatlandırılmış arpa ve yulaf lapası yerlerdi Şehir festivallerinde tanrılara kesilen kurbanlar haricinde halkın çok azı et yeme lüksüne sahipti Fırıncılar günlük olarak ekmek çıkartırdı ve şarap, sudan sonra en önemli içecekti
Yemekler genelde üç öğün üzerine kuruluydu Sabah, öğlen ve akşam üzeri öğünleri vardı İnsanlar kahvaltıda şaraba banılmış yulaf ekmeği yerlerdi Eğer biraz zengin ise bunun yanına zeytin ya da incir eşlik ederdi
Daha zengin olanların gücü domuz veya keçi kesmeye de yeterdi Sığır eti, sadece hükümdarların ve üst düzey insanların tatmaya tâbi olduğu çok lüks et çeşidi idi En ucuz et çeşidi yine de domuzdu Hür bir işçi üç günlük ücreti ile ailesini doyuracak kadar domuz eti satın alabilirdi Yemekler genelde dörtgen, bazende yuvarlak bir masa etrafında yenirdi Masa ayaklarının hayvan ayağı gibi oyulması âdetti

Eğitim

Yunan tarihinde eğitim, Sparta hariç, kişisel idi Sparta'da çocuklar 7 yaşlarına kadar aileleriyle kalır daha sonra devlete ait kurumlara giderdi Daha çok müzik eşliğinde yapılan jimnastikle vücut geliştirilir, bunun yanında okuma yazma, aritmetik, devlet işleri ve din de öğretilirdi Helenistik dönem boyunca birçok şehir devleti halk okulları açtı Sadece bazı varlıklı aileler çocuklarına özel öğretmen tutabilecek durumdaydı Erkekler okuma - yazmayı ve edebî metinleri öğreniyorlardı Bunun yanında şarkı söylemeyi ve en az bir müzik âleti çalmayı öğrenen çocuklar aynı zamanda askerî birlikler için birer atlet gibi yetiştiriliyorlardı Sadece bir meslek için değil, etkileyici bir yurttaş olmak için de çabalıyorlardı Kızlar da okumayı yazmayı ve ev işlerinde yardımcı olması amacıyla basit aritmetik işlemleri okullarda öğrenmişlerdir fakat çocukluktan sonra bir daha hemen hiç eğitim alan olmamıştır


Erkek çocukların çok az bir kısmı çocukluktan sonra da eğitimlerine devam etmişlerdir Varlıklı gençlerden bazıları kendilerinden yaşça büyük akıl hocaları tutuyorlardı Gençler hocalarını izleyerek ve onunla beraber sempozyumlara katılarak, çarşıda politika konuşmayı, günlük görevlerini nasıl yapması gerektiğini vb öğrenirlerdi En zengin öğrenciler ise eğitim hayatlarına kolejlerde devam ederdi ve büyük bir şehirde üniversite'ye giderdi Bu üniversiteler dönemin en önemli ve saygın öğretmenlerine sahip olurlar ve eğitimi verilebilecek en iyi biçimde verirlerdi

Alıntı Yaparak Cevapla