05-27-2009
|
#7
|
[KAPLAN]
|
Cevap : Roma İmparatorluğu
Severuslar hanedanı (193-235)
Severuslar dönemi Septimius Severus (193-211), Caracalla (211-217), Macrinus (217-218), Elagabalus (218-222) ve Alexander Severus'un (222-235) giderek sorunlu hale gelen hükümdarlıklarını kapsar Hanedanın kurucusu Luciuc Septimius Severus Afrika'daki Leptis Magnus şehrinin önde gelen ailelerinden birindendi Julia Domna ile yaptığı evlilikle Suriyeli seçkin bir aile ile ittifak kurmuştu Elagabalus ve Alexander Severus gibi Suriye kökenli imparatorlara iktidar yolunu açan taşralı geçmişleri ve kozmopolit ittifakları Roma İmparatorluğu'nun Antoninler döneminde elde ettiği geniş siyasi yapıyı ve ekonomik kalkınmayı ortaya koyar Genelde başarılı bir yönetici olan Septimius Severus ordunun desteğini tam sadakat için verdiği sağlam ücretlerle sağladı ve equestrian subayları yönetimdeki kilit pozisyonlardaki senatörlere vekil tayin etti Bu şekilde imparatorluk yönetiminin iktidar merkezini başarılı bir şekilde imparatorluğa yaydı
Septimius Severus'un oğlu "Caracalla" takma adlı Marcus Aurelius Antoninus 212 yılında Roma vatandaşlığını Roma İmparatorluğu'nun tüm özgür sakinlerine sağlayan Constitutio Antoniniana yasasını çıkartarak İtalyalılarla taşralılar arasındaki tüm yasal ve siyasi ayrıcalıkları kaldırdı Ayrıca Caracalla Roma'daki meşhur Caracalla Kaplıcalarını yaptırdı Kaplıcanın tasarımı sonradan yapılan birçok anıtsal kamu binasına örnek olmuştur Giderek dengesizleşen ve otokratikleşen Caracalla praetor prefect Macrinus'un 217 yılındaki suikastine kurban gitti Macrinus kısa süreliğine senato sınıfından olmayan ilk imparator olarak görev yaptı Ancak imparatorluk sarayındaki kadınların komplosuyla 218 yılında Elagabalus 218 yılında başa geçti Ardından 222 yılında hanedanın son üyesi Alexander Severus imparator oldu Severuslar döneminin son aşamasında senato az da olsa eski gücüne kavuşmuş ve bir dizi malî reformlar yapılmıştı Doğuda Sasani İmparatorluğu'na karşı ilk başlarda elde edilen başarılara karşın Alexander Severus'un orduyu kontrol altında tutmaktaki yetersizliği sonunda ayaklanmaya ve 235 yılında suiakaste uğramasına neden oldu Alexander Severus'un ölümü art arda gelen asker-imparatorların ve neredeyse yarım yüzyıl süren iç savaş ve çekişmelerin önünü açtı
Üçüncü Yüzyıl Krizi (235-284)
Üçüncü Yüzyıl Krizi 235 ile 284 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun parçalandığı ve yıkılmanın eşiğine geldiği dönem için kullanılan bir isimlendirmedir Bu döneme "askerî anarşi" dönemi de denir
Augustus'un MÖ 1 yüzyıldaki iç savaşlara son vermesinin ardından imparatorluk sınırlı sayıda dış istilaların yaşandığı, iç barışın ve ekoonomik refahın hâkim olduğu bir dönem (Pax Romana) yaşamıştı Ancak üçüncü yüzyılda imparatorluk askerî, siyasi ve ekonomik krizler yaşayarak çökmeye başladı Sürekli barbar akınları, iç savaş ve hiperenflasyon vardı Sorunun bir bölümü Augustus'un kurmuş olduğu düzenden kaynaklanıyordu Augustus konumunu önemsiz göstermek için imparatorların veraseti ile ilgili kurallar koymamıştı
1 ve 2 yüzyıllarda veraset yüzünden çıkan anlaşmazlıklar kısa süreli iç savaşlara neden olmuştu Fakat 3 yüzyılda bu iç savaşlar sürekli hale geldi ve imparator adaylarının hiçbiri rakiplerine üstünlük sağlamayı ya da imparator olarak konumunu uzun süre muhafaza etmeyi başaramadı 235 ve 284 yılları arasında 25 farklı imparator Roma'yı yönetti İkisi dışında bu imparatorların hepsi de ya cinayete kurban gitti ya da savaş alanında öldürüldü Roma ordusu sınırlara teksif edilmişti Bu yüzden istilacılar bir kere sınırı geçtikleri vakit onları durdurmak mümkün değildi Vatandaşların yerel yönetimlere iştirakı azalması imparatorları müdahale etmeye zorladı ve bu da giderek merkezî hükümetin sorumluluklarını artırdı
Bu dönem Diocletianus'un başa geçmesiyle sona erdi Diocletianus becerisiyle ya da şansıyla kriz döneminde yaşanan derin sorunların büyük bölümünü çözdü Ancak temel sorunlar devam edecek ve sonunda batı imparatorluğunun yıkılmasına neden olacaktı Bu dönemdeki değşim Geç Antikitenin başlangıcı ve Klasik Antikitenin de sonudur
Diocletianus ve Tetrarşi (235-284)
İmparatorluğun batı ve doğu imparatorlukları olarak ikiye ayrılması aşamalı bir süreçti 285'in Temmuz ayında Diocletianus rakibi Carinus'u yendi ve tek başına imparator oldu
Diocletianus iç baskılara ve iki cephedeki askerî tehditlere karşı imparatorluğun tek bir imparator tarafından yönetilmesinin mümkün olmadığını gördü Bu nedenle imparatorluğu ikiye böldü ve AugustusMaximianus ise batının imparatoru oldu Bu şekilde ileride Batı Roma ve Doğu Roma imparatorluklarına dönüşecek yapıları oluşturmuş oldu unvanıyla hüküm sürecek eşit iki imparator mevkii yarattı Diocletianus imparatorluğun doğusunun, eski arkadaşı
293 yılında her iki Augustusun da kendilerine idarî meselelerde yardımcı olmaları ve bir verâset sistemi oluşturmak için Sezar adıyla birer alt imparator atamalarıyla imparatorluk biraz daha bölündü Galerius Diocletianus'un altında, Constantius Chlorus da Maximianus'un altında Sezar oldular Bu yapı modern uzmanların tetrarşi (Yunanca: "dörtlü yönetim") adını verdikleri yapıyı meydana getirdi Roma'da yıllarca en yetkilli kişinin kim olacağı ile ilgili kanlı tartışmalar imparatorlar barışçıl bir yolla başa geçmelerini sağlayan bu yapıyla sona erdi İmparatorluğun iki yarısında da her Sezar kendisini seçen Augustusun yerine geçecek ve kendine yeni bir Sezar seçecekti 1 Mayıs 305'te Diocletianus ve Maximianus konumlarından feragat ettiler İki Sezar'ı da Galerius seçti Kendisi için yeğeni Maximinus'u, Constantius için ise Flavius Valerius Severus'u seçti Bu düzenleme Diocletianus ve Maximianus döneminde ve onların ardından kısa bir süre işledi Roma devleti içindeki gerilimler eskisine göre daha az şiddetliydi Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi adlı eserinde Edward Gibbon bu düzenlemenin dört yönetici arasındaki evlilik bağları nedeniyle iyi işlediğini belirtir Gibbon yeni düzenlemeyi "müziğin koro bölümüne" benzetir Diocletianus ve Maximianus'un çekilmeleriyle armoni bozulmuştur
Ateşli bir pagan olan Diocletianus başlangıçta bir süre tolerans gösterdiyse de imparatorluk içinde sayıları sürekli artan Hıristiyanlardan rahatsızdı Bu nedenle onları Nero'dan beri görülmemiş bir şekilde cezalandırdı Bu tarihte Hıristiyanlarıın maruz kaldığı en büyük zulümlerden biriydi
Konstantin hanedanı (305-363)
Konstantin ve oğulları
Tetrarşi 25 Temmuz 306'da Constantius Chlorus'un ölümüyle sona erdi Constantius'un Eboracum'daki askerleri ve oğlu Konstantin'i hiç vakit kaybetmeden Augustus ilan ettiler 306'nın Ağustos ayında Galerius Severus'u Augustus pozisyonuna atadı Roma'da ise Maximianus'un oğlu Maxentius 28 Ekim 306'da Augustus ilan edildi Maxentius'u prateor muhafızı desteklemişti Bu durumda imparatorluğun beş yöneticisi olmuştu Dört Augustus (Galerius, Konstantin, Severus ve Maxentius) ve bir Sezar (Maximinus)
307 yılında Maximianus oğlu Maxentius'un yanında Augustus mevkine döndü Böylece imparatorluğun yönetici sayısı altıya çıkmış oldu Galerius ve Severus İtalya'ya Maximianus ve Maxentius'un üzerine sefere çıktılar Severus 16 Eylül 307'de Maxentius tarafından öldürüldü İtalya'daki iki Augustus Konstantin'i Maximianus'un kızı ve Maxentius'un kızkardeşi Fausta ile evlendirerek Konstantin ile ittifak kurdu 307 yılı sonunda imparatorlukta dört Augustus (Maximianus, Galerius, Konstantin ve Maxentius) ve bir Sezar vardı
311 yılında Galerius Hıristiyanlara yönelik zulme resmen son verdi ve Konstantin 313 yılında Milano fermanıyla Hıristiyanlığı yasal hale getirdi
Konstantin'in ölümünün ardından imparatorluk üç oğlu arasında bölündü Batı en büyük oğlu II Constantinus ve en küçük oğlu Constans arasında paylaşıldı Doğu ise Konstantinopolis de dahil olmak üzere II Constantius'un oldu
II Constantinus 340 yılında en küçük kardeşi ile girdiği çatışmada öldü Constans ise ordunun Augustus ilan ettiği Magnentius ile girdiği çatışmada 18 Ocak 350 tarihinde öldürüldü Magnentius'a ilk muhalefet Roma'da kendini Augustus ilan etmiş olan Constans'ın baba tarafından kuzeni Nepotianus'tan geldi Nepotianus annesi Eutropia ile birlikte öldürüldü Diğer kuzeni Constantia, Vetriano'yu Magnentius'a karşı kendini Sezar ilan etmeye ikna etti Vetriano 350 yılının 1 Mart'ından 25 Aralık'a kadar kısa bir süre başta kaldı Daha sonra meşru Augustus Constantius tarafından çekilmeye zorlandı Mütegallibe Magnentius Constantius ile çatışma halinde 353 yılına kadar batıda hüküm sürmeye devam etti En son yenilgisinin ardından intihar etti ve böylece Constantius yegane imparator konumuna geldi
Ancak 360 yılında Constantius'un yönetimine yeniden muhalefet geldi Constantius baba tarafından kuzeni ve üvey kardeşi Julianus'u 355 yılında batının Sezar'ı ilan etmişti Sonraki beş yıl boyunca Julianus aralarında Alamanların da bulunduğu istilacı Germen kabilelere karşı bir dizi zafer kazanmıştı Bu sayede Ren sınırını güvenlik altına almış ve muzaffer Galyalı askerleri boşta kalmıştı Constantius o sırada Pers hükümdarı II Şapur'a karşı başarısız giden harekâtında ordusunu güçlendirmek için Julianus'un askerlerinin doğuya gönderilmesini emretti Bu emir üzerine Galyalı askerler ayaklandı Julianus'un Augustus ilan ettiler Gerek Constantius, gerekse Julianus bir iç savaşa hazır değildi Constantius'un 3 Kasım 361'de ölmesi bu savaşın yaşanmasını engelledi
Julianus ve Jovianus (361-364)
Julianus iki yıl boyunca tek başına hüküm sürdü Yıllar önce Hıristiyan olarak vaftiz edilmişti ancak kendisini Hıristiyan olarak görmüyordu Hükümdarlığı döneminde amcası ve üvey babası Konstantin ve kuzenleri ve üvey kardeşleri II Constantinus, Constans ve II Constantius tarafından paganlığa getirilen kısıtlamalar ve cezalandırmalar kaldırıldı Aksine Hıristiyanlığa yönelik benzer kısıtlamalar ve gayri resmî cezalandırmalar getirildi 362 yılında pagan tapınakları yeniden açıldı ve tapınak mülkleri yeniden tesis edildi Önceden sürgüne gönderilmiş olan Hıristiyan piskoposlar geri çağrıldı Geri gelen Ortodoks ve Ariusçu piskoposlar sürtüşmelerine kaldıkları yerden devam ettiler ve bu da kiliseyi büsbütün zayıflattı
Julianus'un kendisi geleneksel bir pagan değildi Kişisel inançları büyük ölçüde neoplatonizm ve antik Yunan ayinlerinden oluşuyordu Rivayete göre Büyük İskender'in reenkarnasyonu olduğuna inanıyordu İnançlarını anlatan felsefe çalışmaları yapmıştı Ancak kısa süreli paganizmi diriltme çabaları ölümüyle sona ermiştir Julianus II Şapur ile olan savaşa devam etmiştir Savaşta ölümcül bir yara almış ve 26 Haziran 363 günü ölmüştür Gibbon'ın Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi kitabına göre okla ölümcül bir yara aldıktan sonra kampına götürülmüş ve burada bir veda konuşması yapmış ancak bu konuşmada bir vâris göstermeyi reddetmiştir Ardından generalleriyle ruhun doğası üzerine tartışmış, ardından bir bardak su istemiş, suyu içtikten kısa süre sonra da ölmüştür Döneminin pagan kaynakları tarafından bir kahraman, Hıristiyan kaynakları tarafındansa hain olarak gösterilmiştir Gibbon Julianus'tan olumlu bahsetmiştir Çağdaş tarihçiler kendisini tartışmalı biri olarak görür
Julianus'un hiç çocuğu yoktu ve bir vâris de göstermemişti Subayları biraz muğlak bir subay olan Jovianus'u imparator seçtiler Perslere Trajan döneminde kazanılan toprakları bırakan antlaşmayla tanınır Hıristiyanların imtiyazlarını geri vermiştir Hıristiyan kabul edilmesine karşılık inançları ile ilgili çok fazla şey bilinmemektedir 17 Şubat 364 günü ölmüştür
Valentinianus Hanedanı (364-392)
Valentinianus ve Valens
Yeni Augustus'un seçimi yine subaylara kaldı 28 Şubat 364 günü Pannonialı subay Valentinianus Bitinya'da Nikaia'da Augustus seçildi Ancak ordu bir yıl içinde iki kere lidersiz kalmıştı, bu yüzden subaylar Valentinianus'tan bir eş yönetici seçmesini talep ettiler 28 Mart'ta Valentinianus küçük kardeşi Valens'i eş yönetici olarak seçti ve imparatorluğu Diocletianus'un yaprığı şekilde böldü Valentinanus Batı Roma'nın, Valens ise Doğu Roma'nın başına geçti
Valens'in seçilmesi çok geçmeden tartışmalara neden oldu Julianus'un anne tarafından Kilikyalı bir kuzeni olan Procopius'un Julianus'un muhtemel vârisi olacağı düşünülmüş ancak hiçbir zaman böyle bir belirleme yapılmamıştı Jovianus'un seçilmesinden beri saklanmaktaydı 365 yılında Valentinianus Paris'te ve ardından da Reims'de Alamanlara karşı seferdeyken Procopius Konstantinopolis'teki iki lejyonu rüşvet yoluyla yanına alıp Doğu Roma başkentinin kontrolünü ele geçirdi 28 Eylül'de Augustus ilan edildi ve çok geçmeden Trakya ve Bitinya'yı kontrolüne aldı İki muhalif Doğu Roma imparatorunun savaşı Procopius'un yenilgisine kadar sürdü Valens Procopius'u 27 Mayıs 366'da idam ettirdi
4 Ağustos 367 tarihinde Valentinianus ve Valens tarafından üçüncü bir Augustus daha ilan edildi Valentinianus'un sekiz yaşındaki oğlu Gratianus, vekâleti güvence altına almak için kâğıt üstünde eş yönetici seçildi
375'in Nisan ayında Valentinianus Pannonia'yı istila etmiş olan Germen kabilelerin üzerine sefere çıktı Tuna üzerine bugün Slovakya sınırları içinde olan Komarno'da elçilerle yapılan bir görüşmede Valentinianus öfkeli bir şekilde bağırırken kafasındaki damarlardan biri çatladı ve 17 Kasım 375'te bu rahatsızlıktan ötürü öldü
Gratianus o sırada henüz 16 yaşında olduğu ve imparator olmak için hazır değildi Buna karşılık Pannonia'daki askerler henüz üç yaşında olan kardeşini II Valentinianus adıyla imparator ilan ettiler
Gratianus bu kararı kabu etti ve Batı Roma'nın Galya bölümünün idaresini üstlendi İtalya, İllirya ve Afrika resmî olarak kardeşi ve üvey annesi Justina tarafından idare ediliyordu Ancak esas yetki yine de Gratianus'un ayağındaydı
Edirne Savaşı (378)
Bu sırada Doğu Roma İmparatorluğu da Germen kabilelerle sorunlar yaşıyordu Bir doğu Germen kabilesi olan Teuringi Hun istilasından kaçmak için topraklarını terk etmişti Liderleri Alavivus ve Fritigern ile Doğu Roma'ya sığınmışlardı Valens onları müttefik olarak 376 yılında Tuna'nın güneyine yerleşmelerine izin vermişti Ancak eyalet kumandanlarıyla sorunlar yaşayan kabile Romalılara karşı ayaklandı
Sonraki iki yıl boyunca çatışmalar devam etti Valens bizzat kendisi 378 yılında bir sefer düzenledi Gratianus amcasına Batı Roma ordusundan destek gönderdi Ancak sefer Romalılar açısından felaketle sonuçlandı İki ordu Edirne yakınlarında karşılaştı Valens sayısal üstünlüğünden ötürü kendine çok güveniyordu Bazı subayları Gratianus'u beklemesini önerdiyse de diğerleri Valens'i hemen saldırmaya ikna ettiler 9 Ağustos 378'de savaş Romalıların bozguna uğraması ve Valens'in ölümüyle sonuçlandı Tarihçi Ammianus Marcellinus savaşta Roma ordusunun üçte ikisinin yokolduğunu hesaplamıştır Ordunun kalan üçte biri geri çekilmeyi başarmıştır
Savaşın çok uzun vadeli sonuçları olmuştur Kayıpların içinde tecrübeli askerler ve değerli yöneticiler vardı Yerlerine geçebilecek çok fazla kimsenin olmaması imparatorlukta liderlik sorunu doğrmuştu Ayrıca Roma ordusu asker toplamakata da zorlanmaya başlamıştı Sonraki yüzyılda ordunun büyük bölümü Germen paralı askerlerinden oluşacaktı
Bir diğer sorun ise Valens'in ölümüyle Gratianus ve II Valentinianus'un yegane iki Augustus olarak kalmış olmalarıydı Bu durumda Gratianus fiilen tüm imparatorluktan sorumlu hale gelmişti Ancak Gratianus Doğu Roma için bir Augustus arayışına girmişti Eski bir seçkin general olan Kont Theodosius'un oğlu Theodosius'u seçti Kont Theodosius bilinmeyen bir nedenle 375'te idam edilmişti Theodosius 19 Ocak 379'da Augustus ilan edildi
|
|
|