Yalnız Mesajı Göster

Uzayda Yaşam Ve Ölüm

Eski 05-25-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Uzayda Yaşam Ve Ölüm




Yazı: Ron Cowen
Büyük kütleli yıldızların yaşamları, Büyük Patlama'dan bu yana yaşanan en büyük patlamalarla son buluyor Ve araştırmacılar artık, ölen güneşlerin şifresini çözüyor


Stan Woosley, ilk gençlik yıllarından beri kimyasal elementleri seviyor ve bir şeyleri havaya uçurmaya bayılıyor Çocukluk yıllarını, 1950'lerin sonlarında Teksas'ta (ABD) geçiren Woosley, “Potasyum nitrat, potasyum perklorat ve potasyum permanganatla birçok farklı şeyi karıştırarak elde edilebilecek herşeyi yaptım,” diyor Woosley, patlayıcı karışımlarını Fort Worth'taki (Teksas, ABD) bir golf sahasında test ediyordu Denemelerini, “Kavanozun kapağını sıkıca kapatıp olabildiğince hızla uzaklaşırdım” diye özetliyor

Günümüzde California Üniversitesi'nde (Santa Cruz, ABD) gökbilimci olarak görev yapan Woosley artık daha büyük -çok daha büyük- patlamalarla uğraşıyor Evrenin oluştuğu dönemden beri meydana gelen en güçlü patlamaların bazılarını, süpernovaları -yıldızların ölümünü- inceliyor

Bu patlamalar, hemen her saniye, genellikle insanın hayal dahi edemeyeceği kadar uzak galaksilerde, yüz milyarlarca yıldız parlaklığında ve genişleyip soğuması aylarca süren ateş topları olarak meydana geliyor Gezegenimize yakın bölgelerde çok sık oluşmadıkları için şanslıyız İçinde bulunduğumuz galaksideki son süpernova 1604'te patladı Gece gökyüzünde Jüpiter'in parlaklığına rakip olan bu patlama, gökbiliminin öncülerinden Johannes Kepler tarafından büyük bir dikkatle izlenmişti
Böylesine uzakta meydana gelmelerine rağmen süpernovalar insan bedenini doğrudan etkiliyor Hücrelerimizdeki karbon, havadaki oksijen, bilgisayar çipleri ve kayalardaki silisyum, kanımızdaki ve makinelerdeki demir, yani hidrojen ve helyumdan ağır olan atomların hemen hepsi, evrenin ilk dönemlerinde meydana gelen yıldızların içinde oluştu ve milyarlarca yıl önce patladıklarında tüm evrene saçıldılar
Gökbilimciler, onlarca yıldır, insanoğlunun kökenlerini anlamak amacıyla -ve bazı durumlarda da sadece patlamalara karşı duyulan meraktan hareketle- milyonlarca yıl boyunca huzurla parıldayan yıldızların nasıl olup da aniden patladıklarını anlamaya çalışıyor
Son dönemlerde iki önemli keşif yapıldı Biri, uzayın derinliklerinden gelen ve Dünya'ya ulaşan yüksek enerjili gama ışını patlamalarına ilişkin bir bilgi Gökbilimciler, onlarca yıldır, bu patlamaların kökeninin ne olabileceği üzerinde düşünüyordu ve uzay araçları yakın dönemlerde yanıtın ortaya çıkması yönünde ikna edici kanıtlar sunarak tartışmaya son noktayı koydu Bu yanıt, Woosley tarafından on yılı aşkın bir süre önce ortaya atılan görüşle örtüşüyordu: Birçok gama ışını patlaması, asıl patlamadan dakikalar önce süpernovalardan yayılan erken uyarı sinyalleridir
Bu bağlantı bir diğer gizeme, asıl patlamaya doğru ilerleyen olaylara bir bakış sunuyor Araştırmacılar bu konuda da ilerleme kaydetti Yanıt için gökyüzü yerine süpernovaların bilgisayarda üretilen modellemelerini izleyen bazı araştırmacılar son felaketi tetikleyenin ne olduğunu bulmuş olabileceklerini düşünüyor Yap bozun eksik kalan parçası, hayal edilemeyecek kadar güçlü yankılar -yıldızların son gösterileri- olabilir
Gökbilimcilerin, genellikle gökcisimlerini onlar yok olmadan incelemek gibi bir aceleleri yoktur Ama bugünlerde yüzlerce gökbilimci acil bir durum olduğunda göreve çağrılan doktorlar gibi zamanında işlerinin başında olabilmek için, cep telefonları ve çağrı cihazlarını yanlarından ayırmıyor Tümü, Swift adlı uzay aracından gelecek bir sinyali bekliyor
2004'te fırlatılan Swift, gama ışınları için gökyüzünü tarıyor Bir patlama saptadığında, merkeze odaklanmak ve geriye kalan ışığı tam olarak belirlemek için teleskoplarını gama ışınlarının kaynağına doğru çeviriyor
Ayrıca yeryüzünde bekleyen ve daha büyük teleskoplarla daha yakından gözlem yapabilen gökbilimcilere de çağrı gönderiyor
Swift, 18 Şubat 2006'da, Koç takımyıldızı doğrultusunda bir yerlerden gama ışını geldiğini saptadı Uydu, üç dakika içinde patlamanın yerini belirlemiş ve dünyaya uyarı sinyali göndermişti İki gün sonra Arizona'da (ABD) bir telekoskobun başındaki gökbilimciler patlamanın genelde olduğundan çok daha yakın bir yerde, yakındaki, küçük bir galakside olduğunu saptadılar
Gökbilimciler daha önce patlamalar ve süpernovalar arasındaki bağlantının izini sürmüşlerdi Ama bu patlama çok yakındaydı ve Swift tarafından çok hızlı bir biçimde saptanmıştı Araştırmacılar bunun, gama ışını patlamalarının, patlayan bir yıldızın sahneye koyduğu gösterinin ilk sahnesi olduğu konusundaki kuşkularını doğrulayacağını umuyordu
18 Şubat'taki bu patlama, genelde olduğundan çok daha uzun, her zamanki birkaç saniyenin aksine yarım saatten fazla süren bir gama ve x-ışını selinin ardından görünür ve kızılötesi bölgelerde ışınımda bulundu Patlamadan geriye kalan bu ışık izleyen üç gün içinde sönmeye başladı ve ardından sahneye süpernova çıktı
Şili'nin kuzeyindeki Çok Büyük Teleskop'la gözlem yapan gökbilimciler patlamadan geriye kalan ışığı izlerken bir parlama olduğunu fark ettiler Yıldız, gama ışını patlamasından bir iki dakika sonra patlamıştı ama enerjisinin çoğu görünmeyen, morötesi ışınlar ve x-ışınları biçimindeydi Görünür ışık daha yavaş parlamıştı ve şimdi, sonunda, patlamadan geriye kalan ışığı bastırıyordu Gökbilimciler bir gama ışını patlamasının süpernovaya dönüşmesini baştan sona ilk kez izliyorlardı


Bunları Biliyor muydunuz?


"Gama ışını patlamaları keşfedilmelerinden yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra astrofizikçileri şaşırtmaya devam ediyor Gözlemcilerin ve kuramcıların yoğun incelemelerine karşın, bu patlamaların ne olduğunu, nereden geldiğini ve hatta tek başına bir fenomen olup olmadığını hiç kimse kesin olarak bilmiyor"
Chicago Üniversitesi astrofizikçilerinden Donald Q Lamb, Aralık 1995'teki bir bildiride böyle yazmıştı Bu sözler ilk kez 1960'ların sonlarında nükleer patlamalar izlenirken farkına varılan yüksek enerjili radyasyona özgü gizemli patlamalar hakkında o sırada bilinen şeyleri özetliyor Lamb bu bildirisinde gama ışını patlamalarının yakınlarda, yani kozmik dille belirtmek gerekirse, Samanyolu galaksimizi çevreleyen dağınık madde halesinde ortaya çıktığını savunuyordu Diğer araştırmacılar ise galaksimizin çok ötesinde, evrenin uzak erimlerinde bulunan bir "kozmolojik" kaynağın varlığını ileri sürüyordu Ancak soruya cevap bulmayı sağlayacak veriler kıttı Hangi uç koşulların patlamalara yol açıyor olabileceğini de kimse bilmiyordu Bir kuram bolluğu vardı: Ortalıkta 140 kadar fikir dolaşıyordu ve bir cevap bulmaya dönük ilgi sürekli artıyordu
Gizemin içyüzüne inmek amacıyla Nisan 1995'te Washington, DC'de bir Büyük Tartışma başlatıldı Seçilen tarih ve yer –Smithsonian Kurumu'na bağlı Doğa Tarihi Müzesi'ndeki Oditoryum– anlamlıydı Aynı oditoryumda 75 yıl önce seçkin gökbilimciler Harlow Shapley ve Heber Curtis dönemin yakıcı meselesini tartışmışlardı: Evrenin büyüklüğü ve insanlığın evrendeki yeri 1920'de birçok kimse güneş sistemimizin Samanyolu galaksisinin merkezinde yer aldığı ve evrenin sayılı bir yıldız topluluğuyla sınırlı olduğu görüşündeydi Edwin Hubble galaksimizin dışında geniş bir evrenin varolduğunu ancak yıllar sonra kanıtladı Tartışma konusu, gama ışını patlamalarının sonsuz gibi görünen bu alanın neresinde ortaya çıktığıyla ilgiliydi artık
İşte o cumartesi öğleden sonrasında 350 kadar gökbilimci, öğrenci, muhabir ve izleyici oditoryumu doldurduğunda şenlikli ve beklenti dolu bir hava vardı Patlamaların kaynağıyla ilgili varsayımları gösteren parlak rozetler dağıtıldı ve bir kanaat sahibi olanlar galaksi esaslı, kozmolojik ya da kaçamaklı bir "diğer" olmak üzere kendi cevaplarına uyanı taktılar Princeton Üniversitesi'nde astrofizik bilimleri profesörü olan Bohdan Paczy ń ski'nin kozmolojik görüşünü sunması üzerine, Lamb ve Paczy ń ski kapıştılar 1920'deki ilk tartışma gibi, ikinci Büyük Tartışma da karşıt görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve – bilimsel sürecin dürüstlüğü adına – şu ya da bu yönde bir oylamaya gidilmeksizin bir toparlama yapılması şeklinde geçti Bir cevaba ancak daha fazla veriyle ulaşılacaktı
Şu an itibariyle bilimsel araştırmalar bazı cevaplar sağlamış bulunuyor Paczy ń ski haklıydı: Gama ışını patlamaları evrenin uzak erimlerinde, yıldız patlamaları ya da çarpışmaları sırasında akla hayale sığmayacak enerji salımlarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor Ama birçok soru hâlâ cevapsız duruyor Belki de soruların bazıları üçüncü bir Büyük Tartışma'yı körükleyecek ve insanlar bir başka kozmolojik açmazın üstesinden gelmek üzere 2070'te Smithsonian'da bir araya gelecek
-Barbara L Wyckoff

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla