Şengül Şirin
|
Tıbbın Kökeni Antik Mısır'da
- Tıp Tarihi III
Tıbbın Kökeni Antik Mısır'da
Eski Mısır'da tıbbın ulaştığı gelişmişlik düzeyi oldukça şaşırtıcıdır Kazılarda ele geçen bulgular, arkeologların yanı sıra birçok tarihçiyi de hayrete düşürmüştür Çünkü hiçbir tarihçi MÖ 3000'lerde yaşamış eski bir medeniyetten böylesine gelişmiş bir teknoloji beklemiyordu
Bugün X-ışınları kullanılarak, mumyalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda Antik Mısır'da beyin ameliyatlarının yapılmış olduğu anlaşılmıştır Üstelik bu ameliyatlar oldukça profesyonel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir Cerrahi operasyon geçirmiş mumyaların kafatasları incelendiğinde, ameliyat yerlerinin düzgünce kesilmiş olduğu görülmektedir Hatta bu insanların ameliyattan sonra hayatta kaldıklarını ispatlayan, kaynamış kafatası kemiklerine rastlanmıştır
 Diğer bir örnek ise bazı ilaçlarla ilgilidir 19 yüzyılda oldukça hızlı bir ilerleme kaydeden deneysel bilim sonucunda tıp alanında da büyük gelişmeler oldu Antibiyotiğin keşfi de bu yüzyıldaki gelişmelerden biridir Aslında bunlara "keşfedildi" demek hata olur, çünkü bu tekniklerin büyük bir bölümü Antik Mısır'da zaten kullanılıyordu

Mısır Firavunu Tutankhamun'un cesedi, içiçe geçen iki tabut içinde muhafaza ediliyordu
Mısırlıların tıp ve anatomide ne kadar ileride olduklarını gösteren en önemli eserlerden biri de, kuşkusuz geride bıraktıkları mumyalardır Mısırlılar mumyalama konusunda yüzlerce farklı teknik kullanmışlardır Cansız bedenin binlerce yıl bozulmadan saklanabilmesine olanak sağlayan mumyalama işlemi, aslında oldukça karmaşık bir işlemdir Bu konuda Mısırlıların kullandığı teknik özetle şu şekildedir:
İlk önce ölünün iç organları dışarı çıkarılır, burundan beyin alınır, vücut sterilize edilir ve beden natron denilen bir madde ile sarılıp 40 gün bekletilirdi (Natron; sodyum karbonat, sodyum bikarbonat ve sodyum kloridle, sodyum sülfatın karışımından oluşan bir maddedir ) Daha sonra bu madde vücuttan çıkarılır, kol ve bacaklar gibi vücudun eklemli yerleri çamur ya da kumla sarılır, sonra beden reçineye batırılmış ketenle, kokulu bir çeşit sarı sakızla ve tarçınla sarılırdı Bir çeşit merhemin vücuda sürülmesinden sonra da ince bir keten tülle örtülürdü
Mısırlılar mumyalama tekniklerini sadece insanlarda değil, farklı hayvanlarda da denemişlerdir Antik Mısır'da tıbbın oldukça gelişmiş olduğu, ele geçen arkeolojik buluntulardan ve özellikle mumyalama tekniklerinden açıkça anlaşılmaktadır Ayrıca unutmamak gerekir ki, vücudun şeklini bozmadan, ölünün tüm iç organlarını çıkartarak mumyalamaları, bu işi yapan insanların, her organın yerini bilecek bir anatomi bilgisine sahip olduklarını göstermektedir
Mumyalamanın dışında Mısırlılar tarafından 5000 yıl önce kullanılmış olan birçok tıbbi teknik ve alet de yapılan araştırmalarda gün ışığına çıkarılmıştır Bu konuyla ilgili pek çok detay sıralayabiliriz: -Mısır'da tıpla ilgilenen rahipler, tapınaklarda her türlü hastalığı tedavi ediyorlardı Mısırlı doktorlar, günümüzdeki gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşmışlardı Her doktorun kendine ait bir branşı vardı Göz doktorlarından, dişçilere kadar her konuda ihtisaslaşmış hekimler hizmet veriyordu
-Mısır'da doktorlar, devlet denetimindeydiler Eğer hastası iyileşmezse, yahut ölürse devlet bu hatanın sebeplerini soruşturur ve doktorun kullandığı yöntemin kurallara uygun olup olmadığını öğrenirdi Tedavi sırasında bir ihmalkarlık yapılmışsa, bu durum tespit edilir ve doktora kanunlar çerçevesinde ceza verilirdi

Smith papirüsü - Bu papirüste, antik Mısırlıların, ketenden yapılmış yara ve sargı bantları kullandıkları anlatılmaktadır
-Tapınakların her biri, ilaçların hazırlandığı ve depolandığı tam teçhizatlı bir laboratuvara sahipti
-Bilinen ilk eczacılık uygulamaları, bandaj ve kompres kullanımı örneklerine Mısır'da rastlanmıştır Smith Papirüsü'nde, keten bezinden yapılan yapışkan bantların yaraları kapamada ne şekilde kullanıldığından bahsedilmektedir Keten bez, bunun dışında bandaj için de uygun bir malzemeydi
-Arkeolojik bulgulardan, tıbbi uygulamaların tamamına ait detaylı bir tablo ele geçmiştir Bununla beraber, her biri kendi alanında ihtisaslaşmış 100'den fazla doktorun ismi ve ünvanı da bulunmuştur
-Ayrıca Kom Ombo'daki bir başka tapınak duvarındaki rölyefin içine oyuk açılmış ve buraya cerrahi aletlerin kutusu yerleştirilmiştir Bu kutunun içinde büyük metal bir makas, cerrahi bıçaklar, testereler, sondalar, spatulalar, küçük kancalar ve pensler mevcuttu
-Teknikler çok sayıda ve çok çeşitliydi Kırıklar, çatlaklar tam olarak oturtuluyor, kırık tahtaları kullanılıyor ve yaralar dikişle kapatılıyordu Mumyaların çoğunda çok başarılı bir biçimde tedavi edilmiş kırıklara rastlamak mümkündür
-Mumyalarda herhangi bir cerrahi dikiş izine rastlanmamasına rağmen yara dikilmesi ile ilgili Smith Papirüsü'nde (bu papirüsün tamamı tıpla ilgilidir) on üç referans mevcuttur Bu, Mısırlıların estetik yara dikimini de başarmış olduklarına işaret etmektedir Yara dikiminde keten iplik kullanılıyordu İğneler ise muhtemelen bakırdandı
-Mısırlı doktorlar, steril yaralar ile enfeksiyonlu yaraları ayırt edebiliyorlardı Enfeksiyonlu yaraların temizlenmesinde keçi yağı, köknar yağı ve ezilmiş bezelyeden oluşan bir karışım kullanıyorlardı -Penisilin ve antibiyotiğin bulunuşu oldukça yenidir Fakat Eski Mısırlılar bu tür tedavilerin ilk organik versiyonlarını kullanıyorlardı Ayrıca, Mısırlılar antibiyotiğin farklı çeşitlerini biliyorlardı Belli türdeki hastalıklara uygun reçeteleri yazıyorlardı
Görüldüğü gibi Mısır medeniyeti tıp konusunda oldukça önemli adımlar atmış, tedavi yöntemleri geliştirmiş, uzman doktorlar yetiştirmiştir Yapılan kazılarda, tıp alanında sağlanan bu önemli başarıların yanı sıra, Mısırlıların şehir planlamacılığı ve mimari gibi konularla da çok ilgili oldukları ortaya çıkmıştır
- Tıp Tarihi IV Hint Tıbbı Hint tıbbı, başlangıcından itibaren Hint felsefesi ve kozmolojisiyle iç içe gelişmiştir
Onlara göre, canlı varlıklar evrenin küçük bir modelidir ve doğadaki diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana gelmiştir M Ö üçüncü yüzyıldan itibaren gelişen tıpla ilgili sistemler konuya yeni bakış açıları getirmiştir Bunlardan Yoga Okulu, sağlıklı olabilmek için beden disiplinin yanı sıra, zihin disiplinini de şart koşarken, yine aynı dönemlerde ortaya atılan bir başka görüş, beden yapısının temelde kimyasal esaslara dayandığını, dolayısıyla tedavinin de aynı esaslara dayanması gerektiği tezini savunmuştur En eski Hindu tıp eseri, İ Ö 4 yy’dan kalan Bower elyazmasıdır Bu el yazması, bir ilaç listesi ile bunların nasıl kullanılacağına ilişkin bilgileri içermektedir Bunlar, daha sonraki eserlerde, özellikle İ Ö ikincisi, yüzyıla yerleştirilen Charaka adlı tıp eserlerinde ve ameliyatlar üzerine temel bir eser olan ve beşinci yüzyıldan kalan Susruta’da verilmişlerdir Daha sonraki eserler de Grek kaynaklarına dayanmaktadır Ör: Charaka, Aristotales’den alınma, tasımsal (syllogical) akıl yürütme kurallarını vermektedir Charaka, insan vücudunda üç yaşamsal süreç ayırt etmektedir 1- Göbek, altındaki bölgede havanın işlemleri, 2- Göbek ile kalp arasındaki bölgeyi kontrol eden safra 3- Kalp üzerindeki balgam etkisi Bu yaşamsal süreçler, kilüs, kan, et, yağ, kemik, ilik ve meniden oluşan, yedi ilkel maddeyi meydana getiriyordu Sağlık bu yedi ilkel maddenin niceliksel uyuşumuna bağlı olup, bunun herhangi bir bozukluğa, hastalığa sebep olur - Ameliyat kitabı olan Susrata, Charaka’ya göre üstündü Orada, 121 farklı ameliyat aleti tarif edilmekte ve modern zamanlardan önce bilinen ameliyatların çoğu hakkında bilgi verilmektedir Malarya ile sivrisinek arasındaki ilişki, şeker hastalarnın çıkardığı tatlı idrar, Susruta’ da bulunmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|