Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp Tarihi
- Hipokrat sonrası Tıp
Hipokrat öldüğü sırada Aristoteles Atina'da Platon'un öğrencisiydi Kendi adını taşıyan bir şehir kuran İskender'in, diğer adıyla Makedonyalı Philip'in oğlunun öğretmenliğini de yapmıştır İskenderiye şehri eski zamanların en ünlü kütüphanesine sahip olarak Yunan kültürünün yeni merkezi haline gelmiştir İskenderiye tıp okulunda, özellikle Herophilus zamanında anatomi ve fizyoloji gibi ihmal edilmiş alanlarda büyük gelişmeler yaşandı Herophilus ve oniki parmak uzunluğunda anlamını taşıyan "duodenum" (oniki parmak bağırsağı) ile prostat kelimelerini tesadüfen bulan kişidir İskenderiye Tıp Okulu'nda anatomi ve fizyoloji konusunda birçok başarılı çalışmalar yapılmış, ancak hiç diploma verilmemiştir Bunun sonucunda da birçok şarlatan okulun ününü kötüye kullanmıştır Farklı dallarda uzmanlaşmış birçok başarılı Yunanlı doktor, çalışmalarını Roma'da sürdürmek üzere yola çıktılar Bu arada Roma'da geçmişin sadeliğine duyduğu hayranlığı saklayamayan Sansürcü Cato (M Ö 234-149) Yunanistan'dan alman kısır yaşam tarzına karşı olması nedeniyle Senato'ya baş kaldırmaktaydı Cato, Yunanlı doktorlardan nefret ederdi Aslında tıp ansiklopedisi yazarı Pliny'e göre Cato, Yunanlı doktorları Romalıların sağlığı için tehdit oluşturmakla suçlardı Oğlu Mark'a yazdığı bir mektupta Yunanlıları hilekar bir millet olarak niteleyerek oğlunu Yunanlılara karşı korumaya çalışmıştı "Yunanlılar bize bildiklerini aktarırlarsa ve özellikle de Yunan lı doktorlar buraya gelirse, bu Roma'nın sonu demek olur Çünkü onlar bar barlara karşı tıp üzerine ölüm yemini ettiler Ve onlara göre Romalılar bar bardır Doktorlara dikkat edin!" Romalılardan önce yaşamış olan Etrüskler hakkında çok az şey bilinmesine karşın, onların da biraz tıp bilgisine sahip oldukları kesindir Theophrastus "Bitkiler Tarihi" adlı eserinde şöyle der: "Aeschylus, mersiyelerinde, Etrurya'nın çeşitli hastalıklar için reçeteler hazırlanabilmesi açısından çok zengin bir yer olduğunu ve Etrüsk ırkının ilaç yaptığını söyler " Etrüsk rahipleri, tıp uygulamasını önemsiz gören Romalılara doktorluk hizmeti vermişlerdir Tapınak harabelerinde gerçekte insan vücudundaki organları simgeleyen, Aeseulapia tapınaklarından çıkartılanlara benzeyen tabletler bulunmuştur Ayrıca Etrüsk dişçilerinin becerikliliklerinin bir göstergesi olan diş kronları ve altın kaplamalar da bulunmuştur Etrüskler, hayvanların sakatatlarından, özellikle de karaciğerlerinden kehanet sanatını geliştirmişlerdir Haruspex (kahin) kelimesi, karaciğer anlamına gelen "har" kelimesinden gelmektedir Romalılar çeşitli suların terapik özelliklerini ve halk sağlığı amacıyla binalar oluşturmayı Etrüsklerden öğrenmişlerdir Cioaca Maxima (Büyük Kanal) İ Ö 6 yüzyılda Tarquinius Priscus'un kontrolünde tamamlanmıştır Bu kanal bataklıklardan durgun suları çekerek Ti her nehrine boşaltırdı

-
Asclepiades En eski devirlerde Roma'da tıbbın sihre ve doğaüstü güçlere dayandığı, sağlıktan çeşitli tanrıların sorumlu olduğu kesindir Romalılar başlangıçta tıbbı aşağı görürlerdi Daha sonraları Yunanistan'da tıbbın saygın bir meslek olduğunu ve tanınmış bir okulda iyi bir eğitim gerektirdiğini öğrendikten sonra düşüncelerini değiştirdiler Böylece Roma'da uzman doktorların sayısı giderek arttı İskenderiye'de öğrenim görmüş olan Bursalı Asclepiades Roma'da basan kazanan ilk Yunanlı doktordu Asclepiades, zenginlikten şımarmış, Cato'nun öğretmiş olduğu sadeliği unutmuş, açgözlü Romalıları neyin cezbedeceğini biliyordu Romalılara zehir gibi tadı olan ilaçlar yazmak faydasız olacaktı Bunun yerine onlara diyet, egzersiz, yürüyüş, banyo ve masaj reçeteleri yazdı Tıp ansiklopedisi yazan Celsus'a göre Asclepiades Hipokrat dışındaki doktorlardan ileriydi Ama Galen onun Hipokrat'm salgılar teorisini reddetmesinden hoşlanmazdı Asclepiades'in patolojisi atomlardan oluşan beden kavramına dayanıyordu Atomlar, duyularla algılanamayan, vücuttaki gözenek ve kanallarda hareket eden elementler cisimlerdi Asclepiades'e göre, sıvı maddeler herhangi bir engelle karşılaşmadan vücuttaki boşluklarda akabiliyorlarsa vücut sağlıklı kalıyordu Ancak atomların yarattığı engellerle sıvının dolaşımı engellenirse hastalıklar meydana geliyordu Bu engeller, atomların kitlesinden, sayısından veya anormal şekilde hareket etmelerinden kaynaklanabilirdi Bu açıklamaya, Asclepiades'in öğrencilerinden olan Laodicea'lı Themison hastalıklara, atom hücrelerinin nitelik ve hareketlerinden başka, atomların içinde hareket ettikleri gözeneklerin aşın derecede tıkanmasının ya da gevşemesinin de yol açabileceğini ilave etmiştir Bu şekilde hastalıkların ortaya çıkışı iki nedene bağlanmıştır: Gerginlikten ve gevşeklikten doğanlar Metodist okul, Asclepiades'in tanımlamalarından yola çıkarak, gözenekler tıkandığında terlemeyi sağlaması amacıyla banyo yapılmasını, gözenekler genişlediğinde ise sıkıştırıcı ve tonikler kullanılmasını salık vermiştir Metodistler karma türden hastalıkların da olabileceğini, bu durumda baskın olan patojenik etkenin tedavisini önermişlerdir Asclepiades, Hipokrat ve okulunun doğanın gücüne olan inancını paylaşmamıştır ama doktorların, "ëcito, tute et iucunde" çabuk, güvenli ve hoş bir şekilde davranmaları gerektiğine inanmıştır Tıbba yaptığı somut katkılardan birisi de akut ve kronik hastalıkları birbirinden ayırması, bazı hastalıkların periodisite gösterdiğini yani ataklarla seyrettiğini fark etmesidir Asclepiades kesin bir anlatımla sıtma nöbetlerini tanımlamış, ilk kez, muhtemelen difteri vakasında trakeotomi uygulamış, zihinsel bozukluk gösterenleri önce yaşadıkları karanlık yerlerden iyi aydınlatılmış yerlere gönderip, tedavi egzersizleri uygulatarak ilk kez insani tedavi yöntemlerine başvurmuş kişidir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|