05-24-2009
|
#3
|
[KAPLAN]
|
İnkalar ( İnkalar'ın Kayboluş Efsanesi )
İNKALAR And Dağları’nın yüksek kesimlerindeki vadilerde yaşamış ve 12 -16 yüzyıllarda büyük bir imparatorluk kurmuş olan Güney Amerika yerli halkıdır 16 yüzyıldaki İspanyol istilasından önce,ortalama 5-10 milyon nüfuslu çok iyi örgütlü bu imparatorluk,14 ve 15 yüzyıllarda güçlenerek topraklarını bu günkü Bolivya, Peru,Ekvador ile Arjantin ve Şili’nin bazı bölimlerini içine alacak kadar genişletti İnkalar’dan önce Güney Amerika’da başka uygarlıklar vardı Bunlar Bolivya’nın yüksek dağlık bölgelerinde ,Titicaca Gölü yakınında yaşayan Tiahuanacolar,And Dağları’nın Ekvador’dan Bolivya’ya kadar uzanan yüksek yaylarında yaşayan Keçuvalar,Peru’nun kuzeyindeki dağlarda yaşayan Çavinler,Peru’nun güney kıyısındaki Nazkalar ve kuzeyde kıyıda yaşayan çimulardır Bu eski uygarlıkların doğuşu yaklaşık İÖ 200 tarihlerine kadar uzanır Bu insanların nereden geldikleri bilinmemektedir,ama ağır kayaları biçimlendirmedeki başarıları ve yapı tekniklerindeki ustalıkları düşünülürse, ne kadar yetenekli oldukları anlaşılır Tiahuanaco’da birbirine kenetlenecek biçimde dikkatle oyulmuş dev bloklardan yapılma büyük taş yapılar vardır Çimu ve Nazka halkının ise yapı ve piramitlerinde kayadan çok ker***i yeğledikleri görünmektedir

Varlığı Roma İmparatorluğu ile aynı döneme rastlayan bu eski uygarlıklar Roma İmparatorluğu gibi İS 200-400 yılları arasında çökmeye başladı ve
İS 800’de çoğunun yerinde yalnızca yıkıntılar kaldı Bundan ortalama 300 yıl sonra İnka Peru’nun ortalarındaki Cuzco vadisinden indi ve kendilerinden önce başka halkların yaşamış olduğu bu bölgeye yerleşti İnkalar dağlardan kıyılara doğru yayıldılar 15 yüzyılda çevrelerindeki güçlü kabilelere boyun eğdirdiler Ele geçirdikleri topraklardaki insanların bir bölümünü başka bölgelere sürerek başkaldırmalarının önüne geçerken,bir bölümünü de tarım ve bayındırlık işlerinde zorla çalıştırdılar Cuzco vadisinde yer alan ve İnka İmparatorluğu’nun başkenti olan Cuzco ‘’Güneşin Kutsal Kenti’’olarak bilinirdi İmparatora Tanrı gözüyle bakılır ve Güneş’in soyundan geldiğine inanılırdı İmparatorun,yaşam ve ölüm konusunda tartışılmaz bir otoritesi vardı İnka’larda 10 ailelik gruplar kendilerine bir önder seçer,önderler bir şefin sorumluluğunda olurdu Her şefin buyruğunda 5 önder vardı ve bu düzen hepsinin önderi ve yöneticisi olan İmparatora kadar uzanırdı Halk belirli bir yaşama ve çalışma düzenine uymak zorundaydı Her şey devletindi Çocuklar ve yaşlılar dışında herkesten çalışması beklenirdi Tembellik ve insan onuruna aykırı davranışlar ağır biçimde cezalandırılırdı Halk yoksul değildi;ama malı mülkü de yoktu,özgürlükleriyse sınırlıydı Ürettiklerinin belirli bir kısmını İmparatora ve rahiplere vermek zorundaydı İnkalar'ın kayboluş efsanesi İnkalar ileri bir uygarlık olmakla birlikte, Mayalar kadar astronomiye önem vermedikleri söylenmektedir Denildiğine göre onlar için Ay, Güneş ve yıldızlar kutsaldı Bu güçler daima onların hayatında önemli rol oynar ve rahiplerin her biri aynı zamanda birer müneccimdi Rahipler gelecekte olacakları bugün bilmediğimiz gizli bir yöntemle saptamaktaydılar İşte İnkalar'ın yokoluşunu anlatan efsane, bu ‘önceden bilmek’e son derece ilginç bir örnek  Altın kitaplar yayınevinin ‘‘Kayıp uygarlıklar’’ adlı yayınladığı kitapta Rupert Furneux, bu efsaneyi şöyle anlatıyor; İmparator, Ay'ın etrafındaki üç halkayı görünce rahiplerle birlikte başrahip Ilaica'yı çağırıp bunun anlamını sormuş Rahipler, İmparatordan izin isteyip çekilmişler ve bu halkaların ne anlama geldiğini çözmek için çalışmaya koyulmuşlar Kısa bir süre sonra da İmparatorun karşısına çıkıp durumu anladıklarını söylemişler Eski bir belgede bu olay şöyle anlatılmaktadır ‘‘Başrahip, 'Ah efendim!’’ diye bağırır ‘‘Söyleyeceğim sözler için beni bağışlayın Annemiz Ay, ileride başımıza büyük felaketler geleceğini haber veriyor Ay'ın etrafındaki ilk halka kan kırmızısı renginde Bu bizim çok kanlı bir savaşa girişeceğimizi açıklıyor Siyah daireyse, bu savaşı kaybedeceğimizi belirtiyor Üçüncü halkaysa, duman rengi ve hafif Bu da dinimizin, imparatorluğumuzun, yasalarımızın tıpkı rüzgarda bir duman gibi dünya üzerinden kaybolacağını gösteriyor ' İmparator, başrahiple diğer rahiplerin bu yorumuna çok kızdı Daha sonra haber salarak bütün kabilelerdeki ünlü büyücü ve müneccimleri getirtti Ancak, gelenlerin hepsi de aynı sözleri tekrarladılar İnka İmparatorluğunun sonu yaklaşıyordu İmparator geceleri endişeden uyuyamıyor, Ay'ın etrafındaki halkalara bakıyordu Ama bir gece bu halkalar birden kayboldu Parlak, yeşil renkli bir kuyruklu yıldız gökte parladı ve topraklar korkunç bir gürültüyle sallanmaya başladı İnkalar'ın başkenti Cuzco'da arka arkaya bir kaç deprem oldu Bir iki hafta sonra da başlarında kana susamış, cahil ve açgözlü Pizarro'nun bulunduğu İspanyollar, Peru'ya ayak bastılar İnka İmparatorluğu bundan kısa süre sonra ortadan kalktı ’’ Bu anlatılanlar bir efsane olmakla birlikte bir takım gerçeklere dayanmaktadır, diyor, Furneux Ay'ın etrafındaki halkaları başka topraklarda yaşayanlar da o zamanlar görmüşler Ve efsanede anlatılan kuyruklu yıldızı da ilgiyle izlemişler Onlar'ın bıraktıkları belgeler efsanede anlatılan doğa olaylarını doğrulamaktadır Güneşin kapısındaki kent  İnka kültürünün ayakta kalan en önemli ürünlerinden olan Machu Picchu kaleleri, yıkılma tehdidi ile karşı karşıya Bilimciler, kaleleri tehdit eden toprak kayması ihtimaline dikkat çekiyorlar İnkalar, kaleleri 16 yüzyılda işgalci İspanyol işgalinden korunmak amacıyla kullanmışlardı Saklı kent adıyla da bilinen yapı, İnkalar tarafınan işgale direnmenin bir sembolü olarak kabul ediliyor 1911’de Yale Üniversitesi tarihçisi Profesör Hiram Bingham tarafından bulunan kaleler, 1983’te UNESCO tarafından “Dünya Mirası” kapsamına alınmıştı Profesör Bingham, İnkaların İspanyollara karşı son savaşlarını verdikleri Vilcabamba kentini ararken Machu Picchu’yu tesadüfen bulmuş
|
|
|