Yalnız Mesajı Göster

Türküler Ve Hikayeleri

Eski 05-22-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Türküler Ve Hikayeleri



Arda Boyları

Arda boylarında kırmızı erik
Halime'nin ardında on yedi belik

Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
Bu genç yaşta denizlere attın ya beni

Alıverin feracemi anneciğim diksin
O gıymatlı İsmail’ e kendisi gitsin

Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
Bu genç yaşta denizlere attın ya beni

Uy uyan Recebim senin olayım
Ardalar aldı ya nerde bulayım

Arda boylarına ben kendim gittim
Dalgalar vurdukça can teslim ettim

Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
Şu genç yaşta denizlere attın ya ben

Tekirdağ'ın Kayı köyünden genç bir kız ve bu kızın bir sevgilisi vardır Fakat kızın ailesi istemeye geldiklerinde kızlarını bu gence vermezler Aynı köyden bir başka genç ile kızlarını evlendirmeye karar verirler Düğün günü gelip çatar ve kına gecesi geline kına yakılır Gelin bu evliliğe karşı olduğu için ertesi gün sabaha karşı herkes uykuda iken kendini denize atar Halk arasında genç kızın arkasından sevgilisinin de kendisini öldürdüğü söylenmektedir

***

Çanakkale İçinde

Çanakkale İçinde Aynalı Çarsı,
Ana Ben Gidiyom Düşmana Karsı
Of Gençliğim Eyvah

Çanakkale İçinde Bir Uzun Selvi,
Kimimiz Nişanlı Kimimiz Evli
Of Gençliğim Eyvah

Çanakkale Üstünü Duman Bürüdü,
On Üçüncü Fırka Yürüdü
Of Gençliğim Eyvah

Çanakkale İçinde Bir Dolu Testi,
Analar Babalar Mektubu Kesti
Of Gençliğim Eyvah

Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de Çanakkale cephelerinde olur Büyük imkansızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün Dünyaya bir kez daha anlatmıştır

Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletleri dediğimiz İngiltere, Fransa ve Rusya ile, İttifak Devletleri dediğimiz Almanya, Avusturya ve İtalya´nın birbirleriyle savaşmasıyla başlar Almanya´ya saldırabilmesi için Rusya´nın silah ve cephane ihtiyacı vardı Bunun için Boğazlar yoluyla Rusya´nın İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle birleşmesi gerekiyordu Oysa ki Osmanlı Devletinin harbe girmesi üzerine Çanakkale boğazını geçmek için Osmanlı Devletine Çanakkale´de cephe açmaları gerekti İtilaf Devletlerine ait bir donanma 18 Mart 1915´te Çanakkale Boğazı´nı geçmeye kalkıştı Burada kahramanca çarpışan Türk kuvvetleri karşısında büyük kayıplar vererek geri çekildi Bu sefer Gelibolu yarımadası´nın çeşitli yerlerine kuvvetler çıkararak karadan İstanbul´a yürümeyi denediler Ne yazık ki yapılan sayısız hücumlar Türk süngüsü karşısında eriyip gidiyordu Son olarak büyük bir taarruzla Gelibolu yarımadası üzerinden Marmara´ya ulaşmayı denediler Ansızın yaptıkları bu taarruz da Anafartalar ve Arıburnu, bölgelerinde benzeri görülmemiş bir müdafaa ile durduruldu Türkleri bu cephelerde yenemeyeceklerini anlayan düşman buraları terk ederek çekilmek mecburiyetinde kaldı

Yüzbinlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu´da heyecan uyandırması, bu savaşa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden hasılı yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir

***
Urfalıyım Ezelden


Urfalıyam ezelden
Gönül geçmez güzelden
Göynümün gözü çıksın
Sevmez idim ezelden
Ağam olasın Ömer
Paşam olasın Ömer
Yetim kalasan Ömer
Benim olasan Ömer
Urfa bir dağ içinde
Gülü bardağ içinde
Urfayı hak saklasın
Bir yarim var içinde
Urfa bir yana düşer
Zülüf gerdana düşer
Bu nasıl baş bağlamak
Her gün bir yana düşer
Dağdan akıyor seller
Sallanır sırma teller
Yüreğin taştanmıdır
Bana acıyor eller

Yöre Ekibi
Urfa

Ömer çok yakışıklı, yiğit, iyi ata binen, kılıcının sahibi, çok iyi çöğür çalan ve hoyrat okuyan, halay çeken bir gençtir Allah her kabiliyeti sanki özellikle ona vermiştir Ömer'siz bir düğün, sıra gecesi düşünülemez Ömer'in baş bağlaması da meşhurdur Sırmalı puşu bağlar Puşunun kenarlarındaki püsküller doğadaki çiçeklerin tüm renklerini sanki başında toplamıştır Halay çekerken başındaki her gül bir yana düşer, yüzünde Ömer hangi düğüne giderse gitsin, Halayın başına geçti mi silah sesleri ve genç kızların zılgıt sesleriyle yer gök inler Ömer toplumu öylesine etkilemiştir ki;

Ömer'i anlatan türküler yakılmıştır

***
Hekimoğlu Türküsü

Hekimoğlu derler benim de aslıma
Aynalı martin yaptırdım narinim kendi nefsime
Konaklar yaptırdım döşetemedim
Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim

Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu sorarsan narinim demir yürekli
Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi
Hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi

Çiftlice Muhtarı puş+tur pezevenk
Hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek

Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur Üstelik yoksul bir anneden başka hiç kimsesi yok Çevresinde dürüstlüğü, akıllılığı ve yiğitliğiyle tanınan bir gençtir

Yörede egemenlik kurmuş bir Gürcü Beyi vardır Bu Gürcü Beyi, Ayşa adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür Ne ki, bu kız Gürcü Beyini sevmemekte, Hekimoğlu'na bağlanmıştır Bu, dostlukla, arkadaşlıkla karışık bir sevgidir Üstelik Hekimoğlu'yla görüşmeye başlamıştır

İşte Bey, iki gencin ilişkisinin bu noktaya vardığını duyar duymaz Hekimoğlu'na düşman olur ve ona savaş açar Hekimoğlu'yla teke tek görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir Hekimoğlu, gözüpek, mert bir gençtir Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma; yerine gider Gitmeye gider ama, Bey sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir Üstelik adamlarından biri, buluşma yerine varır varmaz, sabırsızlanıp Hekimoğlu'nu yaylım ateşine tutar Ötekiler de çevresini sararlar Hekimoğlu'yla Beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur Hekimoğlu, çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur Olaydan hemen sonra, Bolu da tek başına yaşayan anasının yanına gider Anasına durumu anlatır ve artık şehir yerinde duramayacağını bildirir Anasıyla helallaşıp, yanına Mehmet adlı iki amca oğlunu alarak dağa çıkar Çıkış bu çıkış ve ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağdadır

Hekimoğlu'nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar Onun mertliği, yiğitliği ve doğru sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım ederler Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden aldıklarıyla onlara yardım eder

Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşü olmuştur Bu yüzden Bey,kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir Hekimoğlu'nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu'nu bir türlü ele geçiremezler

Hekimoğlu, kaçmaya kaçıyor ama, Beyin, iki amca oğlunu öldürttüğünü haber alıyor ve doğru Çiftlice köyüne iniyor Gittiği ev muhtarın evidir Bu Muhtar, Hekimoğlu'ndan yana görünüyor, oysa gerçekte Beyin adamıdır ve onunla işbirliği içindedir Nitekim adamlarından biri aracılığıyla ihbarda bulunur ve Hekimoğlu jandarmalarca sarılır Hekimoğlu, Muhtarın yüzünden kıstırılmıştır Büyük bir çatışma çıkar taraflar arasında Adeta namlular kurşun kusmaktadır Özetle <<yaman cenk>> olur orada

Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var halk arasında :
1-Hekimoğlu, çatışma sırasında çemberi yarıyorsa da, aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşamadan ölüyor

2 -Atına atlıyor, elini karın bölgesinden aldığı yaralara basarak Ordu'ya kadar geliyor ve burada ölüyor

Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de <<aynalı martini>> dir Hekimoğlu Türküsü'nde geçen ve kendisinin adıyla özdeşleşen <<aynalı martin>> in özelliği şudur Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor

***
Çarşambayı Sel Aldı

Çarşamba'yı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı
Keşke sevmez olaydım
Elim koynunda kaldı

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş

Çarşamba yollarında
Kelepçe kollarımda
Allah canımı alsın
O yarin kollarında

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş

Çarşamba yazıları
Körpedir kuzuları
Allah alnıma yazmış
Bu kara yazıları

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş


Nejat Buhara
Çarşamba

Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısındaki yoksul köylülerden birinin oğluydu Kara sevdası karşılık bulmuş, Melek ona kalbini açmıştı Nişanlandılar ve Ahmet askere gitti Ağa oğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu Melek, Mehmet Ali'yi reddedince, ağa oğlu ve adamları tarafından dağa kaldırıldı Kötü haberi alınca firar eden Ahmet, silahını alıp, yollara düştü Gece gündüz Melek'i aradı Bir gün yağmur yağdı, Yeşilırmak taştı Çarşamba bir anda göle döndü Sel, Canik Dağları'ndan aşağı bir çığ gibi, önüne kattığı herşeyi sürükledi Selin ardından hayat yeniden normale döndü Abdal Deresi'nin Yeşilırmak'a döküldüğü yerde ahali toplandı Derenin nehre bağlandığı yerdeki kayanın üstünde, selin getirdiği iki kişinin cesedi görüldü Cesetler, Melek ve Ahmet'e aitti Elele tutuşmuş öylece yatıyorlardı Rivayete göre büyük kaya parçası, yedi yerinden ayrıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırdı Ahali dua etti Dualar, yıllardır can alan, insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü' Çarşamba'yı sel aldı' türküsü de, o acı mırıltılardan doğdu Kayanın bulunduğu yere daha sonra bir su değirmeni kuruldu ve o yöre 'Değirmenbaşı' olarak anıldı Ahşap değirmenin yedi taşı vardı Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı Her Hıdırellez'de tekrarlanan gelenek, 1970'lerde değirmenin yıkılmasına kadar sürdü

***
Bebek Ağıtı

Elmalı’dan çıktım yayan,
Dayan ey dizlerim dayan,
Emmim atlı dayım yayan,
Nenni, nenni, bebek oy

Bebek beni del eyledi,
Bir kötüye kul eyledi,
Yaktı yıktı kül eyledi,
Nenni, nenni, bebek oy

Havada kuzgunlar dolaşır,
Kargalar öleş bölüşür,
Kara haberler erişir ,
Nenni, nenni, bebek oy

Ala kilime sardığım,
Yüksek mayaya koyduğum,
Yedi yılda bir bulduğum,
Nenni, nenni, bebek oy

Tabancamın ipek bağı,
Baban bir aşiret beyi,
Kanlım oldun Çiçek dağı,
Nenni, nenni, bebek oy


Gelin başı bağlamadım,
Top zülüfün yağlamadım,
Obamdan utandım ağlamadım,
Nenni, nenni, bebek oy

Bebek Ağıtının Hikayesi (Avşar Ağıtı Orta Anadolu)

Olay yaklaşık 350-400 yıl önce, Orta Anadolu’nun yüksek ve dağlık bölgesinde yaşayan Avşar aşiretlerinden birine aittir

Günlerden birgün bir asiret beyinin oğlu ile başka bir aşiret beyinin kızı evlenir Yedi sene çocukları olmaz Aşiret beyinin oğlu bu evliliğin, bu beraberliğin mutluluk getirmediğini, buna gelinin neden olduğunu her fırsatta gelinin başına kakar Kader bu ya, yedinci senenin sonunda gelin bir ERKEKK çocuğu Dünya’ya getirir Aşiret çok sevinçlidir Çocuk üç aylıkken aşiretin başka bir yere göç etmesine karar verilir Gelin çocuğunu bir kilime sarıp, beşiğine yatırır ve bir mayanın üstüne yerleştirir Aşiret bir gece yarısı Elmalı’dan yola çıkar Elmalı dağının sık ve karanlık ormanları içinde yollarına devam ederlerken kötü bir tesadüf, çam dallarından biri zavallı yavrunun beşiğine takılır ve onu mayadan ayırır Yavru, gecenin sessizliği içinde beşiğiyle çam dalına asılı kalır Hiç bir şeyden haberi olmayan kafile, ertesi sabah obaya gelip konaklar Meme vermek için yavrusunun yanına giden zavallı ana, yavrusunu bulamayınca çılgına döner Döğünmeğe, yolunmağa başlar Aşiret büyük bir üzüntü içine gömülür Dayısı, amcasıyla birlikte geldikleri yoldan geriye dönerek yavruyu aramaya koyulurlar Fakat ne çare ki bulamazlar

***
Bitliste Beş Minare

Bitliste beş minare
Beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yare
Beri gel oğlan beri gel

İsterem yanan gelem
Beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok beş para
Beri gel oğlan beri gel


Tüfengim dolu saçma
Beri gel oğlan beri gel
Güzelim benden kaçma
Beri gel oğlan beri gel

Doksandokuz yaram var
Beri gel oğlan beri gel
Bir yarada sen açma
Beri gel oğlan beri gel

Bitlis biirinci dünya savaşından önce nufüsu 30000´dir lakin savaş çıkınca halk göç eder ve nufüs 3000´e düşer

kurtuluş savaşında baba ile oğlucepheye gider savaş biter ve baba ile oğul şehre dönerler bir tepede baba heyacandan mıdır yoksa yorgunluktan mıdır bilinmez o tepeden memleketi bitlise bakamaz ve oğluna sorar oğul bitliste ne kaldı

Oğul "baba bitliste beş minare kaldı"
baba; başlar türküye bitliste beş minare beri gel oğlan beri gel








__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla