|
yesimciwciw
|
[Rize] Gökyüzündeki Vadi:Palovit
Gökyüzündeki Vadi: Palovit
Rize'de, Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacındaki Palovit Vadisi, yeryüzü ve gökyüzünü hem ayırıyor, hem birleştiriyor

Çalışmayla zevkin birleşip şenliğe ve oyuna dönüştüğü yaylalar  Sayısız akarsu, kırmızı benekli alabalıklar, sır köprüler, karlı geçitler, taş patikalar  Doğal yaşlı ormanlar, bin bir çeşit bitkinin yarattığı koku deryası, her şeyi yok eden yerdumanı, bulutların üzerinde inci tanesini andıran kütük evler

Ardını bilmediğim dağdır en yüce dağ Çünkü onda bir şeyler saklıdır Saklı olan her şey de güzeldir Konumuz Palovit Vadisi olunca benim gibi çocukluğu ve gençliği burada geçmiş birinin heyecanlanmaması mümkün değil Babaannesinin her yayla sabahı sağdığı sütü çam dallarının çıtırtısı eşliğinde kaynatan, bu sırada sütü çok sevdiğinden, ateşi çalan Prometheus'a içinden methiyeler düzen, vadi boyunca tüm patikaları gece yürüyebilecek denli iyi bilen biri
Saklı güzelliklerini birçok kez tekrar tekrar yaşadığım Palovit Vadisi, 3 bin 932 metrelik Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacına düşüyor Aygır Gölü'nün diplerinden başlıyor, birçok yayla ve akarsuyu içine alıp Palovit Deresi'nin Fırtına Deresi'ne kavuşma noktasında son buluyor Apevanak, 2 bin 400 metre rakımıyla Kaçkarlar'ın en yüksek yaylalarından biri Dikkat çekici yanı büyük taş bir köprüye sahip olması Aygır Gölü'nden çıkan suların oluşturduğu Apevanak Deresi'ni aşan bu tarihi yapının bir sırrı var Bu yükseklikte nasıl ve neden yapıldı?

Yontma taşlardan inşa edilmiş köprüde `horasan' kullanılmamış Hemşin yöresindeki kemer köprülerde kullanılan horasan, kireç ve yumurta akından elde edilen yapıştırıcı özellikte bir madde Ayrıca köprünün yapımı ahşap iskelet kurulmadan mümkün değil ama 2 bin metrenin üzerindeki Apevanak'ta ağaç yetişmiyor En güçlü ihtimal iskelede kullanılan ağaçların üç saatlik mesafede bulunan 1850 rakımlı Amlakit Yaylası'ndan getirilmiş olması Ağaçlar belki de üzerlerinde bir tulumcuyla buraya taşındı Yörede eski bir gelenek bu İki kişinin taşıdığı, ağırlığı 150 kilogramın üzerindeki kalaslara bir de tulum çalan biri oturuyor Hemşin insanının çalışmayı ve zevki nasıl birleştirdiğini gösteren iyi bir örnek bu gelenek Burada her şey gibi çalışma da şenlikli ve coşkulu

Kemer köprüden geçerek batıya giden yol 3 bin 100 metredeki Garmik Geçidi'ne ulaşıp Garmik Yaylası'na iniyor Güneydoğuya ilerleyen yol ise, Apevanak Geçidi'nde ikiye ayrılıp Kavron ve Ğodeçur rotalarını oluşturuyor İsmini vadiden alan 2 bin 300 metredeki Palovit Yaylası ile karşısındaki Meleskur Yaylası'nı tam ortadan akan Palovit Deresi ayırıyor Kaçkar yaylaları genelde birkaç köyün birleşmesiyle oluşur Ama Sal Yaylası gibi Meleskur da sadece tek bir köy tarafından kullanılıyor Palovit ve Meleskur yaylalarında tüm araziler taş duvarlarla çevrili Her aile, evinin çevresinde sebze ektiği bostanından başka yerleşim alanı dışında böyle arazilere sahip Eski bir gelenek olan ve ağustosun ikinci haftasında kutlanan `oğnak'ta buralar biçilir, sonra otlar kurutulurdu Hayvanlara verilecek kuru otlar evlerin çatı aralığındaki `oçğan'lara yerleştirilirdi
Bu güzergâhtaki yaylaların geleneksel kimliğinde köklü değişimlere neden olan araç yolu, Amlakit Yaylası'nda son bulur Amlakit'e inmeden araç yolu takip edilirse Meleskurluların eski `çağ yolu' olan Kotençur patikasına sapılır Çağ, bölgede 1800 metre üzerindeki yaylaların yakacak ihtiyacını karşılayan bildiğimiz ormangülü Bölgenin bitkisel çeşitliliğinden sebep bu rotada haziran başlarında adeta koku deryasında yolculuk edersiniz `Yerdumanı'nın olmadığı o zamanlarda bir de karşıda inci gibi dizilen evleriyle Sal ve Pokut yaylalarını, sağınızda Memişefendi tepelerini, aşağıda ise tüm çekiciliği ile Amlakit Yaylası ve Meğo Vadisi'ni görünce yol hiç bitmesin istersiniz Yoğun buharlaşma sonucu oluşan sis, yörede `yerdumanı' olarak adlandırılıyor
Şimdikinden daha yaygın olarak beslendikleri dönemlerde bazen hayvanların yuvarlandığı uçurumlardan geçince Kotençur Yaylası'na varılıyor Vadinin güzelliği derelerle daha da katmerleniyor Zaman zaman gelen çığlar yayladaki ev sayısını azaltmış olsa da geriye kalan ve taş duvarları likenlerle kaplı evler görülmeye değer Kotençur'dan Tatar Dağı'na ise taş döşeli bir patikayla varılıyor Tatar'a ulaşınca da Ambarlı ve Kito yaylalarına dek uzanan ve sonsuz gibi görünen bir derinlikle, Cehennem Deresi ile bütünleşmiş bir manzarayla karşı karşıya kalırsınız Manzara hem irkilticidir hem de çok güzel
Kızılçağıl sırtlarından çıkan sular Mekensuz Deresi'ni oluşturmadan önce 2 bin 700 metrelerde Kermukereç Menderesi'ni oluşturuyor Hemen yanı başında ise Amlakitlilerin `deniz' dediği Kermukereç Buzul Gölü var Menderesin düzlükleri, yayla şenliklerinde insanların horon ve diğer oyunlarının mekânı Bu oyunlardan biri yörede `metlugi' olarak bilinen çelik çomak Bir diğeri de buralara özgü `hudutlugi' Bu oyunda amaç rakibin büyük kayalar üzerine diktiği bir taşı küçük taşlar atarak devirmek Kaybedenin işi zor, çünkü kazananı sırtına alıp taşıyor
İnsan için en yararlı bitkilerden `çemağ'dan yörede çokça var Çocukluğumuzda çemağlarla sık sık oynardık, ondan elde ettiğimiz zarları şişirir, dişlerimizle gıcırdatır, en sonunda da patlatırdık Hayvanlara çobanlık ederken boynumuza asıp içinde nevalemizi taşıdığımız ve `davarcık' dediğimiz azık kabı da bu bitkiden örülürdü Çemağ'ın bir işlevi de kurutulduktan sonra, üzerinde mışıl mışıl uyuduğumuz dünyanın en sağlıklı yataklarında dolgu olarak kullanılmasıydı
Kotençur'dan Amlakit Yaylası'na doğru giderken, yaylacıların geleneksel horon yeri Poşğut Düzü'nden geçilir Patika takip edilince de ormanın hemen bitiminde kurulmuş, Palovit Deresi'nin ikiye böldüğü Amlakit Yaylası'nın muhteşem görüntüsüyle karşılaşılır
Amlakit, coşkuyla kutladığı vartavor şenlikleriyle ünlü İnsanların birbirini, bereketi simgeleyen gülsuyuyla ıslatması anlamına gelen vartavor, çok eski bir bağbozumu bayramı Hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı 20 yıl öncesine kadar temmuzun ikinci haftası kutlanırdı Fakat yine o hafta düzenlenen ot biçimi, yani oğnak şenlikleri artık yapılmadığından vartavor şenlikleri de ağustosun ikinci haftasına sarktı Bir hafta süren bu şenliğin öteki yaylalardakilerden bir farkı var Yaylacıların ortak malı olan ve `çardak' denilen yerde akşamları oynanan horona yalnızca erkekler katılıyor Bayanlar yine çardakta bulunuyor ama horona girmiyorlar Genç kızlar horon halkasının dışındaki tribünlerde, evli ve yaşlı bayanlar ise halkanın ortasında `semli' denen küçük sandalyelerde oturuyor Tulumcu halkanın içinde ve ayakta çalıyor Vartavor aynı zamanda bekâr erkek ve bayanlar için birbirini tanıma fırsatı Bu olay özellikle çardak akşamlarında daha gizemli bir hal alıyor Erkekler en güzel kıyafetlerini (eskiden ütülensin diye yatak altlarına sererlerdi) giyiyor, çoğu da çakırkeyif oluyor Bayanlar ise her gün sardıklarını değil, geceye özel ve kendilerine en çok yakışan İran şaylarını kuşanıyor Sahil kesiminde `puşi' de denen bu çok renkli başörtüsü Hemşin yöresine özgü ve değişik bir şekilde başa bağlanıyor
Vartavor şenlikleri gibi kalabalık dönemlerde Hodeçur'dan gelen ve patates, üzüm, dut ve dut pekmezi gibi yiyeceklerle iki günlük yolu kat eden katırcılar çocukluk anılarımızda önemli yer tutuyor Artık göz yumulan ve sıradanlaşan sepetten dut çalışlarımızı hiç unutmam Bizi örgütleyen ve `ganimetin' paylaşımını düzenleyen elebaşımız Bilal'di Ama bir yerden sonra başkaldırmış ve onun da bir kere için de olsa dut çalması gerektiğine karar vermiştik Katırcının tuvalete gitmesini fırsat bilen Bilal bir çuval dutu alıp buluşma yerine getirmişti Bu, tarihteki en büyük dut hırsızlığıydı ve Bilal'e de bu yakışırdı!
Palovit Vadisi'nin derinliklerine inmek için vartavorcuların araç yolunun olmadığı zamanlarda kullandığı Pelaz mevkiinden geçilir ve etrafı doğu ladinleriyle kaplı büyük bir alan olan Galer Düzü'ne varılır Samistal sırtlarından çıkıp Galer diplerinde Palovit Deresi'yle buluşan Ğeleçor Deresi takip edilince de Keçan Gölü'ne inilir Kırmızı benekli alabalıklar oynaşır, şelalenin hareketlendirdiği gölde Bölgede planlanan nehir tipi hidroelektrik santrallarına karşı çıktığımız zamanlarda yazdığım şiirin bir dizesi aklıma geliyor oracıkta: Sıçrayamayacaksınız nasılsa, kuyruklarınızdan tutarak şelalelerden
Bölgenin en bakir ve tehlikeli kanyonu Koçkabanı'na doğru iniş sürdürülürse Meğo Vadisi'ne varılır Meğo, bölgede `meşecilik' de denilen bal üretiminin yoğun yapıldığı bir vadi Aynı zamanda Sal, Pokut, Hazindağ, Amlakit yaylalarının en dibi Vadi, çapı iki metreyi aşan ladinleriyle de ünlü Ağustos, gürgen ağaçlarına çekili kara kovanlardan bal alma zamanı Meğo'da bunun için yapılmış barakalar mevcut ve içlerinde yok yok Bal sağımı birkaç gün sürdüğünden barakalar içinde kalınabilir şekilde inşa edilmiş Bu yılın temmuz ve ağustos ayları çok yağışlı geçtiğinden bal yüksek bölgelerde az Haziran ayındaki sıcaklık ise aşağı kesimlere yaramış
Meğo'dan Hazindağ Yaylası'na ulaşmak için zor aşılan bir patika mevcut Hazindağ, 1950 metrede Kaçkarlar'ın en güzel manzaralı yaylalarından Evlerinin çoğu ahşap aksamlı ve öteki yaylalara göre işçilikleri daha ince Eskiden bostan olarak da kullanılan toprak damlarda artık çinko örtüler var Hazindağ'ın camisi aynı zamanda yolgeçen hanı Bu camide yatmayan yol şaşırmış seyyah yok herhalde
Hazindağ-Samistal arasındaki patika, bölgenin en keyifli yürüyüş rotalarından Samistal 2 bin 450 metrelik rakımıyla bölgenin en yüksek yaylası Burada geleneksel mimarinin en güzel örneklerini, taş ustalığının ulaştığı en son noktayı görmek mümkün Kapılardaki ahşap ve demir işçiliği mükemmel, evlerin hepsi işini çok iyi yapan ellerden çıkma
Kavron Geçidi'nde Avusor, Balakçur, Çeymakçur ve Kavron vadileri ile Büyük Kaçkar ve Kemerli Kaçkar'ın zihinlerden kolay silinmeyecek görüntülerini yakalamak mümkün Yüksekliği 3 bin 60 metreyi bulan Memiş Efendi Tepesi'ne geçince az önceki görüntülere, Palovit Vadisi'nin de tüm yayla ve dereleriyle katıldığını görürsünüz Samistal gecelerinde yıldızlar size çok yakındır, Ay neredeyse yakalanacak gibidir
Yerdumanına yakalanmamak için sabah erken harekete geçilirse Hazindağ-Pokut yolunun manzaraları yakalanabilir Doğal yaşlı ormanların içinden geçerek Maçkum Boğazı'na varılır Maçkum, bu tarihi yolun çokça kullanıldığı zamanlarda katırcıların uğrak yerlerinden biriydi Susadığınız yerde beliriveren kaynak sularını, bölgenin orman içindeki en büyük düzlüklerinden Eğnedapın'ı ve artık insanlara küskün tarihi patikaları geride bırakınca da Pokut Yaylası'na varırız
Pokut Sırtı'nın güney yamacına kurulmuş yayla evleri, zaman zaman Meğo ve Ayder Vadisi'ne biriken yerdumanı sayesinde bulutların üzerine dizilmiş inci tanelerini andırır Yaylada hayvancılık yok Sakinleri ağustos ayı boyunca yaylaya çıkıp evlerini şenlendiriyor ve birkaç günlük tatillerini burada geçiriyor Onun için yayla yaşantısının biraz modernleştiği göze çarpıyor Karanlık çökmeden Pokut Sırtı'na tırmanışa geçilirse Karadeniz'de günbatımı bu kez deniz kenarından değil, 2 binli metrelerden seyrediliyor
Bu coğrafyada gündoğumu da kaçırılacak cinsten değil Kaçkarlar tüm görkemiyle karşınızda Sırt takip edilip Sal Yaylası'na doğru geçilirken aşağılarda Pilunçut Kahvesi'nin artık hiç gelmeyecek katırcılarını bekler gibi durduğu görülüyor Sal Yaylası'na vardığınızda kendinizi kenarları evlerle çevrili bir düzlükte buluyorsunuz Tam ortasında da bir çeşme Sal ve Pokut yaylaları susuzluklarıyla da ünlüler Sırt üstünde kuruldukları için yanı başlarında herhangi bir ırmak veya dere yok Kaynak suları ise yaylaların çok aşağılarında çıkıyor Onun için yayladaki birkaç kaynak, ağustostaki yoğunluğa yetmiyor
Evlerin hemen üzerindeki alana çıkıldığında ise Altıparmaklar'dan Kemerli ve Büyük Kaçkar'a kadar 'en yüksekler' karşınızda dizilip poz veriyor Ve ucu gözükünce karşı sırtlardan yerdumanının, dudaklar bir türkü mırıldanmaya başlıyor Duman dağdan yukarı/ Sarıp sarmalemağa/ Duman da benum gibi/ Meraktur ağlemağa
__________________
|