Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Manevi Hastalıklar..

Eski 05-17-2009   #2
meLankoLik_asaLet
Varsayılan

Cevap : Manevi Hastalıklar..



2 Tembellik:
Gerçek müslüman çalışkandır, çalışkan olmak zorundadır O, sadece dünyası için değil, hem dini hem de dünyası için çalışan insandır Müslüman, sahip olduğu imanı ve ihlâsı sebebiyle hiçbir zaman karamsar ve kötümser olmaz Onun hayatında ümitsizliğe yer yoktur





O, daima gayretli, daima ümitvardır O, bitmek bilmeyen bir engelli koşunun adamıdır ALLAH Rızasına nail olma arzusu ve ebedî hayatı kazanma duygusu onun azmini kamçılar, onu motive eder “Mü’min, Cennet’e kavuşuncaya kadar kesinlikle hayır işlemeye doymaz”




Tarih boyunca el emeği göz nuruyla medeniyet abideleri diken İslam Ümmeti, bugün içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını bilmelidir Dünyayı imar etmekle ve yaşanacak dünya haline getirmekle yükümlü olan müslüman, silkinip kendine gelmeli, tarihte olduğu gibi candan çalışmalı, sarsılmayan azim ve tükenmeyen gayretiyle insanlığa örnek olmalıdır
Ailesine helal rızık götürmek için ibadet niyetiyle çalışan müslüman, zamanının bir kısmını da iman davasının yayılması ve neslinin geleceğinin inşası için çalışmaya ayıracaktır






Neslinin kimlik bunalımı yaşamaması ve globallleşen dünyada gençliğin dejenere olmaması için sorumluluk üstlenecek, alınterini Hak dava yolunda dökecektir Davanın sırtından geçinme yerine, davayı sırtına alacak, dava için canla-başla çalışacaktır



ALLAHın yardımını bekleyen müslüman, bu yardıma layık olabilmek için bütün imkânıyla ALLAHın dinine yardım edecektir Muhammed İkbal bu gerçeği şöyle ifade etmektedir: “Müslümanlar Allahtan yardım bekliyorlar ALLAH ta müslümanların birşeyler yapmasını beklemektedir



Halka hizmet etmeyi Hakka hizmet olarak görenler, ALLAHın kullarının yardımına koşmayı ALLAH rızasını kazanmak için vazgeçilmez bir ilke olarak kabul edenler tembel tembel oturamazlar Kıpırdayacak, davranacak ve ewn gür sesle davalarını haykıracaklardırç
“Gevşemeyin Üzülmeyin İnanıyorsanız en üstün sizsiniz”4, hitabının muhatabı olan mü’minler, iman nimetine sahip olmanın verdiği bahtiyerlıkla hedefe doğru koşar adımlarla yürüyecekler, ümitsiz ve karamsar olmayacak, çalışacak çalışacak ve çalışacaklardır

3 Korkaklık:
Hak Dava yolunda yürürken; şeytanla, şeytanın adamlarıyla ve batıl düşüncelerle mücadele ederken en büyük dezavantaj olan korkaklık, fizikî veya psikolojik eksiklikten kaynaklanan mutlaka tedavi edilmesi greken bir hastalıktır





Kur’anın ALLAH korkusu üzerinde önemle durması, yüzlerce ayet-i kerimede ALLAH korkusunu vurgulaması, fani varlıklardan korkma yerine ALLAH korkusunu aşılaması son derece dikkat çekicidir Kuran ALLAH korkusuna alternatif olacak başka bir korkuyu kabul etmemektedir




Ölümü göze alanların, davasına gönülden inananların, dünya hayatını imtihan pisti olarak görenlerin, ebedî hayatı kazanmaya talip olanların fanî varlıklardan korkması, hayat veya rızık endişesine kapılması sözkonusu olamaz
“Kınayanların kınamalarından korkmama” müslümanın en belli başlı özelliklerinden biridir Sadece Allahtan korkması emredilen ve yardımcısının ALLAH olduğuna inanan mümin cesur, atılgan ve korkusuzdur İslam düşmanlarının hücum ve saldırıları mü’minin azmini bileylemekte, gayretini artırmaktedır Düşmanları onun ifadesi ve hızı olmaktadır





Korku deryasında can simidi ve korku hasatalığının en etkili ilacı “Tevekkül”dür Yani yalnız ALLAH’a güvenme ve sadece ona dayanma inancıdır Sebeplerine sarıldıktan sonra ALLAH’a güvenen mü’min fani varlıklardan korkar mı? Hak yolda hapse atılmayı, işkenceye uğramayı, eza ve cefayı ve nihayet ölümü göze alan dava adamı engellerden korkar mı hiç?






Kur’an-ı Kerimde Peygamberler arasında özellikle Peygamberimiz (sav) ve Hz İbrahim (as) “Üsve-i Hasene” (en güzel örnek) diye takdim edilmektedir Bu iki Yüce Peygamber her konuda olduğu gibi tevekkülde de bizim rehberimiz olmalıdır





Hz İbrahim (as), Nemrud tarafından mancınıkla ateşe atılırken tam alevlerin ortasında iken kendısıne Cebrail (as) gelmiş:
-“Bir arzun, bir ihtiyacın var mı?”diye sormuştu Hz İbrahim (as) ona hitaben:
-“Sana ihtiyacım yok Ama ben Rabbıme muhtacım Bana ALLAH yeter O ne güzel vekildir O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır”, demişti
Kutlu Hicret yolculuğunun ilk durağı olan Sevr dağında müşriklerin mağaranın ağzına kadar geldiklerini gören Hz Ebubekir (ra)’in Peygamberimiz (sav) için endişelenerek tir tir titrediğini görünce Peygamberımız (sav):
- “Üzülme ALLAH bizimle beraberdir” dememiş miydi?






İşte bizim izini takip etmemiz gereken önderlerimiz!Hak Yolda yürüdüğümüz müddetçe ALLAH’ın bizimle beraber olacağını, ALLAH dilemedikçe hiç bir kimsenin bize zarar veremeyeceğini düşünerek korkmadan çekinmeden aydınlık günlere doğru yürüyeceğiz






Peygamberimiz, şehitler kervanındaki önderlerimiz, hayatlarının bir kısmını Medrese-i Yusufiye’de geçiren alimlerimiz nice eza ve cefalara göğüs germediler mi? Ama hiç bir şey onları yıldırmadı Onlar ALLAH’tan başkasından hiç bir varlıktan korkmadılar, ALLAH’tan başka hiç bir varlığın önünde eğilmediler

Alıntı Yaparak Cevapla