05-14-2009
|
#1
|
Gözyaşı
|
Hüzün Nedir Biliyor Musunuz?
Hüzün nedir biliyor musunuz?
Bir çocuğa son paranızla alıp verdiğiniz çikolatanın yere düşmesidir 
Bir pazar günü bir aileyi uzaktan izlerken aile reisinin gelip sizden fotoğraf çekmenizi istemesidir 
Dünyada insanlar açlıktan ölürken yediğiniz yemekten utanmanızdır 
Kimsenin gelmediği bir adada, kimsenin gelmeyeceğini bile bile beklemektir  
Gecenin en güzel saatlerinde ayın yansımasını demir parmaklıklar arasında izlemenizdir 
Nöbette beklerken size sıkılan kurşunla yere yığıldığınızda, elinizin sevdiğinizin vermiş olduğu mendile gitmesidir  
Çöp kutusundan bulduğunuz atıl bir oyuncak arabayı akşam çocuğunuza getirmektir 
Yaşlı bir insanın yıllardır yaşadığı eşini kaybettiği halde çocuklarına destek olmasıdır 
Hüzün; bir kaybedişe gülümseyiştir  
Hüzün; hayatın güzelliğini görmektir en büyük acılar içinde  
Hüzün; peş parasız sokaklarda gezerken cebindeki son parayla aldığı ekmek arası döneri bir kediyle paylaşmaktır 

Demiştim ya bazan da kalabalık içindesindir,ama seni anlayan kimse yoktur yanında, aslında sana yardım etmek isteyenler de vardır belki etmemek isteyenler kadar ama sen daha derin bir hüzüne saplanırsın 

Yılların Ötesine Hüzünlü Bakabilmek de Güzel Olmalı  
Ne var baktığın yerde seni bu kadar HÜZÜNLENDİREN ?
Ulaşamadığın ne var ?

Ah be kuşum  Nereden bilecektin kanat açtığın sular bir damla gibi görünse de  Aslında okyanusa dikleniyosun  Senin ruhun anka kuşu, kanatlarım güçlü sanıyorsun  Yoruluyorsun  
Yine hüzün kapladı içimi
Yüreğim acıyor…
İstemediğim halde geldi
Taht kurdu içimde
Arsız hüzün…
Ne dışarıda yağan o güzelim kar
Ne sevdiğim şarkı
Ne de ağaçların dans edişi
Çıkaramadı arsız hüznü içimden
Yüreğim acıyor
Hani, açsa ağzını yüreğim
Bir açabilse…
Dökülecek belki, hece hece
Belki de, büyük bir gürültüyle
Ve diyecek ki;
Yeter!
Yeter!
Bırak peşimi arsız hüzün
Ama o, arsızlığına hep devam edecek
Yürek acıdıkça…
Çırpındıkça…
Tam da burada bu kaldırımda burkulmuştu ayağım  Sen tuttun ellerimden kaldırdın  Bak yine tökezledim kaldım  Beklerken seni bir asır mı geçti? ben hiç anlamadım  Öpeceksen öp artık  Dondum kaldım 
Babamı yolcu ettim fikrimden yıllar önceydi yine buz kesmiş ellerimde öfkenin teri Dilime dolanmış kısık bir ses tonuyla ağlardım üstelik o hiç duymazdı ve de görmezdi  Ne de olsa dna tarafından babamdı  Bir sokak artasında güpegündüz karanlık eyledi yine hayallerimi  Aslında farketmez belki bir kaldırım Belki bir otel odası  Keşke  Çünkü Değil de rağmene bağlayabilseydim sevgi sözcüklerimi 
koptu gitti bense arkasından baka kaldım süpürürken yüreğimden diyemediklerimi

Gözlerden akan yaşlara hiç yakından baktınız mı Ne hikayeler, ne hüzünler, ne hayatlardır akıp giden yokolan  
__________________
|
|
|