05-12-2009
|
#1
|
VANDETTA
|
Dost Ve Düşmanını Karıştıran General
Genelkurmay Başkanı korucu gibi davranamaz Elinde silah olmayan bir kişinin dost ve düşmanını karıştırması en çok kendisine zarar verir ve yalnız kalmasına sebep olur
Elinde silah olan dostunu düşmanını karıştırmış kişi köy korucusu ise en fazla Mardin köy katliamını yapar Süt annesini öldürür
Ancak dostunu düşmanının karıştırmış kişi ülkenin en güçlü koltuklarından birinde oturuyorsa bu felaket işaretidir İç savaş çıkartır
Eski Genel Kurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt’ın 32 Gün programında M Ali Birand ve Rıdvan Akar’la yaptığı söyleşiyi kastettiğimi anlamışsınızdır
Sayın Büyükanıt 27 Nisan e-muhtırayı ben yazdım dedi Doğrudur ve büyük ihtimalle darbe yapması ile ilgili gizli odakların baskısına kerhen verilmiş bir taviz gibi gözüküyor
Fikri namus nerede?
Birinci çelişki; “Derin devlet olsaydı 53 yıldır muhakkak görürdüm Ben Türkiye’de böyle bir yapı görmedim” sözünü ve “Bende Ergenekon mağduruyum” sözünü aynı röportajda kullandı
“Genç subaylar tedirgin haberi üretilmiş bir haberdir” dedi Derin yapılanma hem var hem yok demek çelişki değil mi? Sayın Büyükanıt ya Ergenekonu bilmiyor ya derin devleti görmemezlikten geliyor ya da özü sözü bir değil
Kendine yönelik iddialarda hukuku hatırlayıp mağdurum demek ama TBMM’yi etkilemeye ve kapatmaya yönelik iddialarda askerin siyasete müdahalesi doğrudur diyerek hukuk dışı davranması tam bir çifte standart değil mi?
Eğer derin devletin kimlerden oluştuğunu öğrenmek istiyorsa 27 Nisan 2007 e-muhtırasını yayınlamak için kendisine baskı yapanlara baksın yeter
İkinci çelişki ‘27 Nisan bildirisi Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili değil’ diyor
Tam 367 oylaması yapılacak günün gecesi saat 23 17’de bildiri tesadüfen o güne denk gelmiş Kargalar bile güler Özü sözü bir vurgusu yapan kimseye böyle saptırma yakışmadı Çünkü o muhtıra sayesinde Anayasa Mahkemesi üyeleri ve bazı siyasi parti liderleri 367’yi çıkardılar
Burada hesaplanmayan şey hükümetin askerin şapkasını görünce kendi şapkasını alıp giden eski siyasiler gibi davranmamasıydı Amaç 12 Mart benzeri bir durum oluşturmaktı
Sayın Büyükanıt hani ‘özü ve sözü bir’ olmak vardı?
Üçüncü çelişki; “Böyle sarıkız-yeşilkız diye dedikodu duymadım  o tarihlerde Selimiye birinci orduda idim  çok sevdiğim kıtalarla ilgiliydim” sözünüz ile “Şimdi ben oturup sizin adınıza bir günlük yazarım Bu kadar detaylı yazabilir miyim yazamam  dolayısıyla bir yargıya varmak çok zor” ifadeleri çelişkili
Hem siz bir ordu komutanı olacaksınız ve ordu içinde bir TBMM’yi kapatmaya yönelik darbeci örgütlenme olacak haberiniz olmayacak Ya doğru söylemiyorsunuz ya da iyi bir komutan değilsiniz
Yapay iç düman oluşturarak iç iktidarı devam ettirmek
Dördüncü çelişki; 27 Nisan bildirisinde Kutlu Doğum haftasını kutlama etkinliklerinin irticai eylem olarak tanımlanması askeri tehdit algısı açısından tam bir çelişkidir
Çevrenizde ve altınızda güçlü koltuklarda oturan kişiler darbe planları yapıyorlar Demokrasiyi ve Cumhuriyetin bize en büyük mirası olan TBMM’yi kapatmaya çalışıyorlar tehdit olarak algılamıyorsunuz ama dinini yaşamak isteyen siyasetle ilgisi olmayan grupların ve çocukların kutlamalarını irticai tehlike olarak algılamaya devam ediyorsunuz
İşinize gelmeyen tehditle işinize gelen tehditi ayırdetmemek fikri namusa uyuyor mu, nerede kaldı özü sözü bir olmak
Dinini yaşamak ne zamandan beri tehdit oldu? İrtica ile mücadeleyi dinle mücadele etme olarak algılayan dost ve düşmanını karıştırmış bir Genelkurmay Başkanı yakın ve gerçek demokrasi tehdidi oluşturur
Bir Genelkurmay Başkanının toplumun bir bölümünü diğer bölümünden kuşkulandıran, yapay iç düşman oluşturarak iç iktidarlarını devam ettirmek isteyen güç odaklarının oyununa gelmesi çok acı Kendi ayağına ateş eden general tipi bu olmalı
Çok şükür ki ordumuz bu algı sapmasından gittikçe uzaklaşıyor
|
|
|