Yalnız Mesajı Göster

A- Cumhuriyetin İlânının Hazırlıkları

Eski 05-11-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

A- Cumhuriyetin İlânının Hazırlıkları



A- Cumhuriyetin İlânının Hazırlıkları

1 Nisan 1923’de seçimin yenilenmesine karar veren TBMM’si, Cumhuriyeti resmen ilân etmemesine rağmen görevini büyük bir sorumlulukla yapan tarihî meclis olmuştur

Birinci Büyük Millet Meclisi seçimin yenilenmesine karar vererek dağıldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, yeni meclis toplanıncaya kadar yetiştirilmek üzere bir kısım uzman arkadaşlarını yeni bir Anayasa tasarısı hazırlamakla görevlendirmiş ve zaman zaman toplantılara başkanlık ederek bu yoldaki çalışmaları kendi düşünce ve direktifleri ile aydınlatmıştı Özellikle konuşmalarında, millî hükümetin mahiyetinin Cumhuriyet olduğu halde onu kesin olarak ifade ve ilân etmemenin devlet idaresinde zaaf olduğunu, ilk fırsatta Cumhuriyeti ilân ederek bu zaafı ortadan kaldırmanın gereğini belirtmiştir1

İkinci Meclis 11 Ağustos 1923’de toplanmıştı Cumhuriyetin ilânı bu meclis tarafından gerçekleştirilmekle beraber, Lozan Barış Antlaşmasının imzası ve TBMM’si tarafından onaylanması, Ankara’nın yeni kurulan Devletin İdare Merkezi olması gibi iki önemli kararın alınmasını da öncelikle gerekli kılıyordu

Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923’de imzalanmış ve yeni Meclis Lozan Barış Antlaşması ile eklerini tasdik etmiştir TBMM’si yeni bekleyişler içersindedir Bu arada cereyan eden birkaç olay, Cumhuriyetin ilânı hazırlıklarını belirtmesi bakımından önemlidir

1 Mustafa Kemal Paşanın Hazırladığı Anayasa Değişikliği


Lozan Barış Antlaşması’nın imzasından sonra Mustafa Kemal Paşa, Özel Kaleminde memur olan ve kişisel güvenini kazanmış bulunan Hasan Rıza Soyak’ı çağırarak birkaç küçük kâğıt parçasını vermiş ve şöyle demiştir:
— “Bunları al, müsvedde halindedirler, beyaz edeceksin Yazılar karışıktır, dikkat et, okuyamadığın veya anlayamadığın yer olursa bana sorarsın Bunları şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz; âmirlerine dahi bahsetmene lüzum yoktur”

Hasan Rıza Soyak, Mustafa Kemal Paşanın kullandığı küçük bir not defterinden koparılmış ve onun el yazısı bulunan bu sahifeleri okuyunca bunların 2011921’de kabul edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun devlet şekline ait maddelerini değiştiren ve Türkiye Devletine, “Cumhuriyet” şeklini kazandıran taslak olduğunu görmüştür

Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanan metin aynen şöyledir;

“Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir”

“Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur”

“Meclis, hükümetin inkısam ettiği idare şubelerini, icra vekilleri vasıtasıyla idare eder”

“Türkiye Cumhurreisi, Umumî Heyet tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi azası meyanından bir intihap devresi için seçilir Reisin vazifesi yeni Cumhurreisinin intihabına kadar devam eder Tekrar intihap olunmak caizdir Türkiye Cumhurreisi, devletin reisidir; bu sıfatla lüzum gördükçe Büyük Millet Meclisi’ne ve Vekiller Heyetine riyaset eder”

“Başvekil, Cumhurreisi tarafından ve meclis azası arasından intihap olunur Diğer vekiller, Başvekil tarafından yine Meclis azası arasından intihap olunduktan sonra heyeti umumiyesi, Cumhurreisi tarafından Meclis’in tasvibine arzolunur Meclis içtima halinde değilse, tasvip işi Meclis’in içtimaına talik olunur”

Hasan Rıza Soyak, verilen metni yeni baştan düzenleyerek yazdırdıktan sonra, Mustafa Kemal Paşanın konu ile ilgili talimatını almıştır

“Şimdi bunu al, Adliye Vekili Seyit beye götür, yarına kadar bunları okusunlar Cumhuriyet ve halk hakimiyeti mefhumları ile umumî hukuk kaideleri bakımından tetkik etsinler ve mütalâalarını bildirsinler Meselenin şimdilik üçümüzün arasında kalmasını arzu ettiğimi de Seyit Beye söylersin”

Verilen emir yerine getirilmiş, Seyit bey müsveddeleri okuduktan sonra, geri verirken görüşlerini, Hasan Rıza Soyak’a “pek mükemmel bulduğunu, esaslarda mutabık olduğunu, tashih haddi olmamakla beraber, birkaç nokta da Gazi’nin emirlerine imtisal ederek, mütalâalarını kaydettiğini”, söylemiştir2

Falih Rıfkı Atay’ın Cumhuriyetin ilânı ile ilgili olarak Çankaya adlı eserinde, 11 Eylül 1923’de tuttuğu notlar konuya açıklık getirmesi bakımından dikkatimizi çekmektedir

TBMM’de Mustafa Kemal Paşanın- odasında cereyan eden olaylar, Cumhuriyetin ilânından önce, Cumhuriyetin ilânı ile ilgili görüşmeleri dile getirmektedir Konunun ele alınışına Parti Tüzüğünde yapılacak değişiklikler sebep olmuştur

“Gazi dedi ki”


— Cumhuriyet ne demektir? Kamusa baktım, “chose publique” kelimeleriyle tercüme edilmiştir Bizde manası ne olmalı?

Gazi’nin sözü hangi konu üstüne getirmek istediği belli idi Kanun-u Esasî’de (Anayasada) hükümet şeklini açıkça göstermek sırası geldiğini söyleyen Sabri Bey:

— Mesele bugünkü vaziyetin ifade edilmesinden ibarettir, dedi

Gazi: — Ben projeyi (söz konusu parti tüzüğü projesi) gördüm Çok eksik yerleri var Bu hafta kendim uğraşacağım Sonra bazı arkadaşlarla hususî müzakerede bulunuruz ve fırkaya getiririz, dedi

Yunus Nadi: — Bunu en kuvvetli zamanımızda yapmalıyız

Gazi, kalemini masaya vurarak;

— En kuvvetli zamanımız bugündür, dedi

Sonra yeni Kanun-u Esasî’nin kendi niyetine göre ilk maddesini okudu “Türkiye Cumhuriyet usulü ile idare olunan bir halk devletidir”3

Falih Rıfkı Atay, bu açıklamalardan sonra notlarında şu hususa yer vermektedir

“Nihayet yakında Cumhuriyetin ilân olunacağını Mecliste Mustafa Kemal Paşa’nın ağzından işitiyorduk Haber ağızdan ağıza yayılarak, Mecliste herkes şüpheden kurtulacaktır”4

Falih Rıfkı Atay, bu açıklamaları yaparken asıl amacının da ne olduğunu şöyle ifade etmektedir:

“10 Eylül’den 29 Ekime kadar kırkdokuz gün var Yukarıdaki notu buraya alışımın sebebi, Cumhuriyet meselesinin sonuna kadar bir sır olarak saklayıp, bir gece, top sesleri ile ansızın ortaya çıkmış olmadığını anlatmaktadır”5

2 Atatürk’ün Rauf Beye Devlet Reisliği Makamını Kuvvetlendireceğine Dair Verdiği Söz

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra Rauf Bey (Orbay), Vekiller Heyeti Reisliğinden çekilirken, Atatürk’ten, “Devlet Reisliği Makamını takviye ediniz”, diye rica etmişti

Atatürk, Rauf Beye, “Dediğinizi yapacağıma katiyen emin olunuz,” cevabını vermiştir Atatürk, Rauf Beyin ne demek istediğini pek güzel anladığını belirterek gerekli açıklamayı yapmaktadır

“Rauf Bey, Devlet Reisliği makamı olarak hilâfet makamını düşünüyor ve o makama kuvvet ve salâhiyet teminini benden rica ediyordu Rauf Beyin benim müsbet cevabımın medlulünü anlayıp anlamadığı meşkûktür (şüpheli) Bilâhare Cumhuriyetin ilânından sonra kendisiyle Ankara’da vukubulan bir mülakatımızda, ne için muarız olduğunu, yapılmış olan şeyin Ankara’dan müfareket ederken (ayrılırken) benden yapılmasını rica ettiği ve benim söz verdiğim meseleden başka bir şey olmadığını söylediğim zaman, “Ben”, demişti, “Devlet reisliği makamını takviye ediniz derken asla Cumhuriyet ilânını tasavvur ve kastetmemiştim” Halbuki efendiler, benim verdiğim cevabın medlulü tamamen o idi Filhakika bence devlet riyaseti ile TBMM’si makamını memzuç (karışık) bulundurmak, millî hükümetimizin mahiyeti, Cumhuriyet Hükümeti olduğu halde onu kat’i olarak ifade ve ilân etmemek bir zaaf teşkil etmekte idi İlk fırsatta resmen Cumhuriyet ilân etmek ve Devlet Reisliğini, Cumhurreisliği makamında temsil ederek kuvvetli bir vaziyet vücuda getirmek elzem idi Rauf Beye bunu yapacağıma katiyen söz vermiştim Eğer maksadıma intikal edememiş ise, zannederim, noksan bende değildir”6

3 Atatürk’ün Yabancı Bir Gazeteciye Cumhuriyetle İlgili Açıklaması


Üçüncü önemli olayda Mustafa Kemal Paşanın Wiener Neue Freie Presse muhabiri Lazar’a 22 Eylül 1923’de verdiği demeçtir7 Bu demeç gerek ülkede ve gerekse dışarıda büyük yankılar uyandırmıştı Mustafa Kemal Paşa bu beyanatında ilk defa “Cumhuriyet” kelimesini açıkça ortaya atmış bulunuyordu O sırada Ankara’da bulunan İkdam Gazetesi muhabiri Mecdi Saymanda demecin doğruluğunu görüşme sırasında orada hazır bulunan Hamdullah Suphi Tanrıöver’e doğrulatmış, Tanrıöver’in haberin yayınlanmasında sakınca görmesine rağmen hemen gazetesine bildirmişti Demeç’in bir özeti Türkçe ilk olarak İkdam gazetesinde yayınlanmıştı
Gazeteci Lazar’ın sorusuna Mustafa Kemal Paşanın Cumhuriyetin ilânı ile ilgili cevabı çok kesindi

— Yeni Türkiye Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun ilk maddelerini tekrar edeceğim

“Hakimiyet bilâ-kayd’ü şart milletindir İcra kudreti, teşriî salâhiyeti milletin yegâne hakiki mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir”

Bu iki kelimeyi bir kelimede hulâsa etmek kaabildir “Cumhuriyet” Yeni Türkiye’nin emr-i teceddüdü daha nihayet bulmamıştır Harpten sonra Türk Teşkilâtı Esasiyesinin inkişafı henüz kafi bir şekil almış addedilemez Tadilât ve tashihat yapmak ve daha mükemmel bir hale getirmek elzemdir İkmaline başlanan bu iş henüz bitmemiştir Kısa bir zaman zarfında Türkiye’nin bugün filen almış bulunduğu şekil kanunen de tesbit edilecektir Yakın bir âtide bu meseleye ait hükümet teklifatı meclise arz edilecektir Bu teklifatın bütün mevaddı Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun inkişaf ve ikmaline ait bulunacaktır Bütün Avrupa ve Amerika’daki Cumhuriyetler nasıl esas itibariyle yekdiğerinden ayrı değilse aralarındaki fark nasıl yalnız şekle ait bulunuyorsa, Türkiye’nin de bu Cumhuriyetlerden farkı sırf bir şekil meselesidir Diğer Cumhuriyet usuliyle idare edilen memleketlerde olduğu gibi bizim de hâkimiyete malik bir parlâmentomuz vardır Yalnız bizde Büyük Millet Meclisi hem teşrî hem de icraî salâhiyete maliktir Başka yerde olduğu gibi bizde de vekiller kendi vekâletlerine ait işlerden mes’uldürler Başka yerlerde yeni Türkiye Devleti icra vekillerinin Millet Meclisi’nin elinde oyuncak olduğu zannediliyor Bu hatadır, vekillerin mes’uliyetine ve vazifesine ait meselede, Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda yapılacak tadilât ile tesbit edilmiş olacaktır Netice itibariyle reis-i cumhurdan, reis-i hükümetten ve mes’ul vekillerden müteşekkil bir hükümet teşkil edeceğiz

Yeni Türkiye’nin payitahtı meselesine gelince, bunun cevabı kendiliğinden zahir olur Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin payitahtıdır”8

Mustafa Kemal Paşanın demecinin içerde ve dışarıda yankısı çok yaygın olmuştur Fransa’nın tanınmış gazetesi, Le Temps, “Fransa, kendi görüşlerini hiç kimseye zorla telkin etmek istemezse de Türkler Cumhuriyet ilân ettikleri zaman önce onları Fransızlar kutluyacaktır”9 diye yayın yapmıştır

Mustafa Kemal Paşanın bu demecinin üzerinden kısa bir süre geçmesinden sonra, 5 Ekim 1923’de Halk Fırkası büyük divanı toplanmıştır Altı saat süren uzun bir toplantı sonunda, Anayasada yapılacak değişiklikleri yapmakla görevli bir ihtisas heyeti seçmiştir Heyet derhal çalışmalarına başlamıştır Mustafa Kemal Paşa bu heyetin çalışmaları ile çok yakından ilgilendiğinden, heyete sık sık başkanlık etmiştir Ayrıca bu amaca hizmet etmek üzere Mustafa Kemal Paşanın Birinci Büyük Millet Meclisi’nin dağılmasından sonra kurduğu heyet de çalışmasına devam etmektedir10

Mustafa Kemal Paşanın Neue Freie Preese muhabirine verdiği beyanatta açıkça Cumhuriyetten bahsetmesi, yeni devletin başşehrinin Ankara olacağını ortaya koyması, Anayasa değişikliği ile ilgili yeni bir ihtisas heyetinin kurulması, hemen kamuoyunda ve basında polemiklerin baş göstermesine, şiddetli münakaşalara sebebiyet vermiştir Mustafa Kemal Paşaya yakın gazete başyazarlarının kendi gazetelerinde, “Yakında Cumhuriyet ilân olunacaktır”, “Yeni Cumhuriyetimizin Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri olacaklardır” şeklindeki açıklamaları, gerici ve tutucu çevrenin ve nihayet Halife Abdülmecit Efendinin tepkisine sebebiyet veriyordu

Cumhuriyetin ilânı öncesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Devletin geleceği ile ilgili başlıca üç fikir karşılıklı çatışma içinde idi

1 Birinci fikir meşrutî idarenin tekrar gelmesini sağlayarak Halife Abdülmecit’i devletin başına geçirmek istiyordu Bu fikri Mecliste Halife’nin vazife ve salâhiyetleri ile ilgili görüşmeler yapılırken, Halife’yi bir nevi devlet reisi tanımak ve İslâm âlemi üzerindeki etkisini sağlamak amacıyla yapılan teklifleri verenler savunuyorlardı

2 İkinci fikir, Cumhuriyetin bir emri vaki şeklinde getirilmesine taraftar olmayanlardı Bunlar Anayasa tadillerinin enine boyuna görüşülerek meclisten geçmesini istiyorlardı Halifeye ve hilâfet makamına sadık olmaları nedeni ile, Halife’ye geniş yetkiler tanınmasını istiyorlardı

3 Üçüncü fikir Cumhuriyetin sür’atle ilânını öngören inkılâpçıların görüşü idi Bu görüş taraftarlarına göre, Anayasanın tümü üzerinde münakaşalar açılması, zaman alacağından ilk plânda Ankara’nın hükümet merkezi olarak sağlanmasından sonra sür’atle Cumhuriyetin ilânını gerekli görüyordu Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bu üçüncü fikre taraftardırlar, ilk iş Ankara’nın başşehir olarak ilânı gerekli idi11

Alıntı Yaparak Cevapla