Yalnız Mesajı Göster

Kurtuluş Savaşı (Türkiye)

Eski 05-11-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kurtuluş Savaşı (Türkiye)



Kurtuluş Savaşı (Türkiye)



(

Kurtuluş Savaşı (Türkiye)
Sevr Antlaşmasına göre Osmanlı toprağın bölünmesi
Tarih 19 Mayıs 1919-11 Ekim 1922 Bölge Anadolu Sonuç Türkiye Büyük Millet Meclisi zaferi
Lozan Antlaşması'nın imzalanması
Türkiye Cumhuriyeti devleti'nin kurulması
Taraflar Kuvay-ı Milliye(1918-1920)
Büyük Millet Meclisi

İtilaf Devletleri:
Yunanistan Krallığı
Fransa
Demokratik Ermeni Cumhuriyeti
İtalya Krallığı
Britanya İmparatorluğu

Kumandanlar Mustafa Kemal Atatürk
Fevzi Çakmak
İsmet İnönü
Cevat Çobanlı
Kâzım Karabekir
Ali Fuat Cebesoy
Sakallı Nurettin Paşa
Yakup Şevki Subaşı

Anastasios Papoulas
Georgios Hatzianestis
Nikolaos Trikupis
George Milne
Henri Gouraud
Drastamat Kanayan
Movses Silikyan

[göster]
Ayaklanmalar - İç Cephe
Kuva-i İnzibatiye – Ahmet Anzavur – Çerkez Ethem – Çopur Musa – Demirci Mehmet Efe – Milli Aşiret – Yozgat – Konya – Pontus – İntikam Alayı
[göster]
Yunan - Batı Cephesi
İzmir'in İşgali - Aydın Savunması - 1 İnönü - 2 İnönü - Kütahya-Eskişehir - Sakarya - Büyük Taaruz - İzmir'in Kurtuluşu
[göster]
Ermeni - Doğu Cephesi
Oltu – Sarıkamış – Kars – Gümrü
[göster]
Fransız - Güney Cephesi
Urfa – Maraş – Antep – Çukurova Kurtuluş Savaşı, İstiklâl Harbi, Türk İstiklâl Harbi, Milli Mücadele olarak adlandırılan I Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadele 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir



Kurtuluş Savaşı, dört belirgin döneme ayrılabilir:
  1. I Dünya Savaşı sonrası dönemi: Mondros Mütarekesi'nin yürürlüğe girdiği 31 Ekim 1918'den, Mustafa Kemal Paşa'nın 9 Ordu müfettişi olarak Anadolu'ya yola çıktığı 19 Mayıs 1919'a kadardır
  2. Örgütlenme dönemi: Mayıs 1919'dan, Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı Nisan 1920'ye kadardır
  3. Hakimiyetin sağlanması dönemi: Nisan 1920'den, Londra Barış Konferansı'nın ikinci safhasının başladığı Mart 1922'ye kadardır [1]
  4. Barışın sağlanması dönemi: Mart 1922'den, Cumhuriyetin ilan edildiği29 Ekim 1923'e kadardır



I Dünya Savaşı sonrası, Ekim 1918 - Mayıs 1919


I Dünya Savaşı'na Almanya ile birlikte giren Osmanlı Devleti, Çanakkale Savaşı'ndaki başarılı savunmaya ve Kafkasya cephesindeki kısa süreli başarılara rağmen savaşın son döneminde İngiliz ordularına karşı bir dizi ağır yenilgiye uğramış ve Hicaz, Filistin, Suriye ve Irak'ı kaybetmişti Suriye cephesinin çöküşü üzerine İttihat ve Terakki hükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti Hükümet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemâl Paşalar yurt dışına kaçtılar Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin İstanbul'a dönüşüne izin verildi 30 Ekim1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükümeti yenilgiyi kabul etti İstanbul basını mütarekeyi sevinçle karşıladı

İstanbul işgali, Kasım 1918



Yunan zırhlısı "Kilkis" (yanındaki muhrip "Psara")


6 Kasım'da Boğazlar silahsızlandırıldı 7 Kasım'da işgal güçleri Çanakkale'den geçti 13 Kasım 1918'de Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a müttefik askerleri geldi 23 Kasım 1918'de Ahmet İzzet Paşa yeni hükümeti kurdu 9 Şubat'ta Hadisat gazetesinde Süleyman Nazif 'Kara Gün' başlıklı bir yazı yazdı Türk milletinin böyle bir işgali yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını söyledi İtilaf devletleri Türk halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için işgalin geçici olduğunu amacının Padişahlığı, halifeliği, azınlıkları korumak olduğu Padişahlık makamının kaldırılmadığını ve İstanbul'dan verilecek kararların geçerli olduğunu ilan etti
İstanbul sularına ellibeş parçalık donanma demirledi ve 3000 civarında asker karaya çıkarılarak işgal hızlandırıldı[kaynak belirtilmeli]
Çoğunluğu İngilizlerden oluşan bir subay grubu ve asker grubu meclisi bastı ve kapattı Böylece TBMM açılana kadar halkın sesi kesildi Milliyetçi ve milli mücadelenin devamını sağlamak amacını güden milletvekillerini Malta'ya sürgüne gönderdiler Bu vekillerin bir kısmı 1921'de bir kısmı da 1922-1923 arasında Anadolu'ya döndüler

Kuvay-i Milliye



İttihat ve Terakki yönetiminin, gizli bir teşkilat olan Teşkilat-ı Mahsusagayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının geri dönmesinin önlenmesi, bundan dolayı çıkabilecek karışıklıklar nedeniyle müttefik devletlerin olası müdahalesine karşı konulması amaçlanmaktaydı
vasıtasıyla Anadolu ve Rumeli'de savaş sonrası bir direniş hareketi örgütlediği anlaşıldı Direnişin amacı, doğu illerinin Ermenilere, Ege bölgesinde bazı yerlerin Yunanlılara ve Adana yöresinin Fransa kontrolündeki Suriye'ye verilmesini öngören girişimlere karşı mücadele etmekti Yanı sıra, savaş yıllarında çeşitli yöntemlerle önemli servete ve yerel iktidara kavuşan İttihat ve Terakki yanlısı zümrelerin konumlarının korunması, savaş sırasında sürülen

1919 başlarından itibaren Kuvay-i Milliye (milli kuvvetler) adıyla silahlanan bazı gruplar, Ege ve Karadeniz bölgesinde Rumlara, Güneydoğu'da ise Ermenilere karşı çatışmalara girdiler Bu grupların çoğu 50 ila 200 kişilik düzensiz kuvvetlerden oluşmakta ve Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğu bilinen kişilerce yönetilmekteydi
1919 Şubat ayında Müttefik Yüksek Komutanlığı, Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla üst düzey bir Türk komutanının özel yetkilerle donatılarak Anadolu'ya gönderilmesini önerdi 15 Mayıs 1919'da "Anafartalar Kahramanı" ve "Yaver-i Fahri Hazret-i Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri)" MirlivaMustafa Kemal Paşa, 9 Ordu komutanı ve Anadolu Genel Müfettişi sıfatıyla, padişah VI Mehmet Vahdettin tarafından Anadolu'ya gönderildi

İzmir işgali, Mayıs 1919






Yunan askerlerinin İzmir'e gelişi


İzmir'in işgali düşüncesi 1919'un Şubat ortalarında Yunanistan başbakanı Venizelos'un önerisiyle, İngiltere başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı İzmir'in İşgali, I Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla ortaya çıktı ABD başkanı Wilson bu öneriye önce kesinlikle karşı çıktı, ancak 25 Mart olayında daha esnek bir tavrı benimsedi 7 Mayıs ta İngiltere, ABD ve Fransa, Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesinde mutabık kaldılar
İzmir'in işgali kansız başladı Osmanlı Devleti'nin son padişahı Sultan Mehmed Vahdettin, Halife kimliğini ve parçalanan imparatorluğun padişahı ünvanını korumak için İngilizler ve Yunanlılar başta olmak üzere tüm müttefiklerle iyi geçindiHatta İzmir'in işgalini 1 gün önceden bildiğinden İzmirdeki Osmanlı Ordusuna karşılık vermemesini emretmiştir Böylece İzmir'deki Osmanlı Ordusu hareketsiz kaldı ve Yunanlılara teslim oldu
İşgal günü Yunan ordusunun en yaman birlikleri olan evzon askerleri şehirde zafer turu attılar Bu zafer turu sırasında Türk subayları sahil şeridine dizdiler Aziz Nesin bu olayı daha sonra araştırmalarına dayanarak kitabında anlatacaktı: Bir Türk Subayı Evzon askerinin "Zito Venizelos" diye bağırmasını istediği halde yapmadığı için öldürüldü Evzon askerleri şehri her gezdiklerinde ve subaya geri döndüklerinde bir kez süngüleniyordu Bu Türk Subayı 22 kez süngülendi ve şehit oldu Yunanlılar daha ilk gün birçok Türk asker ve vatandaşı öldürdü Böylece işgal daha ilk günde 400 kişiye mâl oldu
İşgal başladığı sıralarda, bu görüntüye daha fazla tahammül edemeyen gazeteci Hasan Tahsin, silahını çekip ateşleyerek en öndeki Yunan bayraktarını başından vurmuştur Bu hareket, Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk kurşun olarak kabul edilir[
İzmir'in işgali ile Türk halkında var olan fakat yetersiz komutanlar yüzünden kullanılamayan mücadele eteneği tekrar uyandı ve İzmir'deki bir kısım asker istifa ederek Milli Mücadele'ye katıldı Aynı zamanda İzmir'de kalan Türkler de işgalin getirdiği huzursuzluğa dayanamadı ve Anadolu'ya göç etti Kalmakta ısrar eden Türk ailelerse Yunan askerinin tavırlarına ve yaptıkları eziyetlere daha fazla dayanamayıp Anadolu'daki milli mücadeleye destek vermek amaçlı olarak göç ettiler
"Türk asker ve subayları dipçiklenerek, süngülenerek öldürülüyor, üzerlerindeki kıymetli eşyalar zorla alınıyordu İşgale karşı boyun eğmiş bulunan Ali Nadir Paşa yerde sürüklenerek tekmeleniyordu Türk subayları "Zito Venizelos" diye bağırmaya zorlanıyor, ağır hakaretlere uğruyorlardı Bağırmayı reddedenler ise süngüleniyordu Reddedenlerden Albay Fethi Bey de süngülenerek şehit edildi Şehrin diğer yerlerinde de olaylar, yağma, öldürme ve tecavüz olayları başladı Türkler'e ait evler ve işyerleri RumlarLord Curzon'un 18 Nisan 1919[2] tarafından yağmalanıyor, canını, malını, namusunu korumak isteyen Türkler öldürülüyordu Bütün bu olaylar "uygar ulusların temsilcilerinin" gözleri önünde, "uygar devletlerin" izniyle yapılıyordu tarihli bildirisinde "Selanik kapılarının 5 mil dışında asayişi sağlayamayan Yunanistan'ın Aydın Vilayeti'nde (İzmir o tarihte Aydın Vilayeti içinde idi) barış ve güvenlik sağlamakla görevlendirilmesini" uygun görmediğini açıkladığı Yunanlılar ilk gün 400 Türk öldürmüşlerdi Çevre köy ve kazalardaki olaylarla bir iki gün içinde 5000 kadar Türk öldürüldü"
İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası ve Belkahve'ye kadar İzmir'in hinterlandı da işgal edilmiştir 1920 Nisan'ından sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır

Alıntı Yaparak Cevapla