yesimciwciw
|
Bütçe Çeşitleri
1) TÜRK BÜTÇE SİSTEMİ
1 1 BÜTÇENİN ORTAYA ÇIKIŞI
A-BÜTÇE KAVRAMI
‘Bütçe’ kelimesi, Latince kökenlidir ve ‘çanta’ veya ‘torba’ anlamına gelen ‘bulga’ kelimesinden türemiştir Bu kelime, devlet bütçesi anlamında ilk olarak 17 Yüzyılda İngiltere’de kullanılmıştır ve İngilizce ‘budget’ olarak ifade edilmiştir İngilizce’deki ‘budget’ kelimesi, Fransızca’da ‘bütçe’ olarak telaffuz edilir ve bu telaffuzla Türk Diline girmiş bulunmaktadır
İngiltere’de bütçe görüşmelerinin başlayacağı gün, Maliye Bakanı, içinde devletin yıllık gelir ve giderlerinin yazılı olduğu belgelerin bulunduğu çanta ile parlamentoya gelirdi ve bu belgelerin parlamento üyelerine sunulmak üzere çantanın açılmasına, ‘opening the budget’ denirdi Çantanın açılması demek olan bu deyim, ‘bütçe kanun tasarısının yasama organına sunulması’ anlamına gelmektedir
Bugün dahi İngiltere’de Maliye Bakanı’nın bütçeyi parlamentoya sunuş konuşması, eskiden beri olduğu gibi, yine ‘opening the budget’ olarak ifade edilmektedir Böylece,İngiliz Dilindeki ‘butget’ kavramı, Türk Diline ‘bütçe’ şeklinde yerleşmiştir ve bu kelime devletin gelir ve giderlerinin yıllık tahminini gösteren belgeler anlamına gelmektedir
1 Ülkemizde, geçmişte bütçe tabiri yerine, ‘muvazene (denge) defteri ‘ yada ‘muvazene-i umumiye’ (genel denge) tabirleri kullanılmıştır Ancak 1864’den itibaren ‘muvazene-i umumiye’ tabirinin yanında ‘bütçe’ tabiri de kullanılmaya başlanmış ve daha sonra bu tabir,1876 tarihli Kanuni Esasi’de (Anayasada) yer almak suretiyle dilimize iyice yerleşmiştir
Halen yürürlükte bulunan ‘1927 tarihli ve 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu’nun bazı maddelerinde yine muvazene-i umumiye tabiri yer almaktadır Buna rağmen, bütçe tabiri artık genel bir tabir haline gelmiş ve dilimize iyice yerleşmiştir Bütçe tabiri yalnız başına kullanıldığında, akla genellikle devlet bütçesi gelmektedir Fakat devlet bütçesinin dışında, diğer kamu tüzel kişilerine ait özel bütçe çeşitlerinden ve hatta özel teşebbüs birimlerinin bütçelerinden dahi söz etmek mümkündür Ancak, biz burada esas itibariyle devlet bütçesi üzerinde duracağız
B-BÜTÇENİN TANIMI
Bütçe kavramını, önce genel olarak, daha sonra ekonomik ve hukuki açılardan aşağıdaki gibi tanımlamak mümkündür
Genel olarak bütçe, devletin gelir ve giderlerini gösteren bir belgedir Hukuki açıdan bütçe, kamu gelirlerini toplamak ve kamu giderlerini yapmak için, yasama organının yürütme organına verdiği yetkiyi gösteren bir kanundur Ekonomik olarak bütçe, devletin milli ekonomideki yıllık kaynak-kullanım dengesini gösterir Başka bir ifadeyle bütçe devletin, her yıl milli ekonomiden vergi ve benzeri yollardan ne kadar kaynak toplanacağını ve toplanan bu kaynakların nerelere sarf edeceğini gösteren bir belgedir
Bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılmasına ilişkin esasları düzenleyen 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu’nun 6 Maddesine göre, ‘Bütçe, devlet daireleri ve bunlara bağlı kuruluşların bir yıllık gelir ve gider işlemlerini gösteren ve bunların uygulanmasına izin veren bir kanundur ’
Bütçenin en önemli özelliği, devletin gelecek bir yıl içinde yapacağı giderleri ile bu giderleri karşılayacak gelir tahminlerini göstermesidir Başka bir ifade ile devlet, bütçe vasıtasıyla her yıl vergi ve benzeri yollardan GSMH ’dan alacağı payı ve kamu harcamaları yoluyla bunları sarf edeceği alanı belirler Bu özelliği dolayısıyla bütçe, devlet için önemli bir planlama aracıdır
Bütçenin bir başka önemli özelliği ise yürütme organına, devlet adına harcama yapma ve kamu gelirlerini toplama yetkisini vermesidir Yürütme organı, bütçe kanunu ile yasam organından aldığı izin ve yetki dahilinde harcama yapabilmekte ve harcamaların finansman kaynağı olan kamu gelirlerini toplayabilmektedir
Yürütme organı, bütçe kanunundan doğan yetki çevresinde devleti, kamu gelirleri bakımından alacaklı, kamu giderleri bakımından ise borçlu duruma sokabilmektedir
Bütçenin bazı temel özellikleri dikkate alındığında, bu özellikleri ifade eden kavramların başındaki harfe izafeten ‘bütçenin 4-T prensibi’nden söz edilir ’ Bu prensipler, ‘tahmin’, ‘tahdit’ (belli bir süreyle sınırlı olma),’tevzin’(denklik) ve ‘tasdik’(onaylamak)tır
Buna göre, bütçe gelecek bir döneme ilişkin, devletin gelir gider tahminlerini gösterir Bütçe kanunu belli bir süreyi kapsar ve bu süre genelde bir yıldır Ancak, bir yıldan kısa süreli yada yıldan uzun süreli bütçelerde yapılmaktadır Bütçenin en önemli özelliklerinden biri, gelir ve gider bölümlerinin denk olması esastır Öte yandan, yasama organı tarafından tasdik edilmeyen bütçenin yürürlüğe girmesi mümkün değildir Belirtilen bu ilkeler, kuşkusuz devlet bütçesinin temel ilkeleridir Ancak, modern bütçelerin dayandığı ilkeler, yukarıda belirtilenlerden ibaret değildir Bütçeye ilişkin çok sayıda ilkeden söz edilebilir
C-BÜTÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ VE BÜTÇE HAKKI
Devletin, varlığını ve görevlerini sürdürebilmesi mali araçlarla mümkün olmaktadır Bu yüzden devlet, tarih boyunca hem teşkilat yapısını hem de mali araçlarını geliştirmek zorunda kalmıştır
Kamu gelirlerinin devlet hazinesinde toplanması ve buradan kamu hizmetleri için harcanması, devletin ülke ve toplum üzerindeki egemenlik hakkının doğal bir sonucudur
Bütçe, devletin gelecek belirli bir dönemde yapacağı harcamalar ile bu harcamalar için sağlanacak finansman kaynaklarını gösteren önemli bir mali araçtır Devletin görevleri ve kamu hizmetlerinin nitelikleri değiştikçe bütçenin şekli ve nitelikleri de değişmiştir
Öte yandan, bütçenin gelişimi devletin yönetim şeklindeki değişikliklerden de etkilenmiştir Eski devirlerde, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde krallar, krallık hazinesine ait mülk gelirlerinin yetersiz kaldığı durumlarda halktan istedikleri ölçüde vergi ve benzeri gelirler toplayabiliyorlardı Sonraki dönemler de kamu giderlerinde meydana gelen artışlar karşısında, kralın mülk gelirleri yetersiz kalınca halktan daha fazla vergi talep edilmesi yoluna gidildi
Halkın vergi yükünün artırılmasına karşı gösterdiği tepki sonucu İngiltere’de 1215 yılında Kral John’a kabul ettirilen Magna Carda (Büyük ferman ) ile vergi toplamak parlamentonun iznine bağlandı
Daha sonra, 1688 yılında gerçekleştirilen ihtilali müteakip kabul edilen Bill of Rights (Haklar Kanunu ) ile vergi ve benzeri gelirlerin ancak parlamentonun onayı ile toplanabileceği prensibi tekrarlanmış ve önceden sadece kamu giderleri için kabul edilmiş olan bu ilke genişletilerek, kamu giderlerini de kapsamına almıştır
Bu suretle devletin gelir ve giderlerinin idaresi, o devletin halk temsilcilerinden oluşan parlamentosuna, yani yasama organına verilmiş oldu İşte bu durumun ortaya çıkması, yani devletin gelirlerinin toplanması ve giderlerinin yapılmasına ilişkin yetkinin kullanımı hususundaki olaylar, vergi ve bütçe hakkının ortaya çıkmasına neden olmuştur
Bütçe hakkı, vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır Zamanımızda bu hak, demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan parlamentoya,yani yasama organına ait bulunmaktadır
Tarihi gelişim sürecinde bütçe hakkının gelişmesinin, başlıca üç aşamada tamamlandığını söylemek mümkündür Bunlardan ilki, vergilerin parlamentonun onayından geçmek suretiyle yürürlüğe konulmasıdır Bireyler, sahip oldukları ekonomik değerlerin bir kısmını vergi olarak devlete verirken, bunun ne maksatla alındığını bilmek isterler Devler ise, aldığı vergileri nerelerde kullanacağını vatandaşlarına açıklamak zorunluluğu duyar Bunun sonucu olarak vergiler, Halkın seçtiği temsilcilerden oluşan parlamentonun onayından geçirildikten sonra uygulamaya konulur Bu suretle vergi, sonuçta halkın rızasına dayandırılmış olur Çünkü, parlamento seçim yoluyla halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşmaktadır Belirli aralıklarla yapılan seçimlerle halk parlamentoyu denetleme imkanına sahip bulunmaktadır
İkinci aşama giderlerin parlamento tarafından tasdikidir Devletin bireylerden toplamış olduğu vergi ve benzeri gelirleri, nerelere ve nasıl harcandığının bilinmesi için, bunların seçilmiş üyelerden oluşan parlamentonun onayından geçirildikten sonra ilgili yerlere sarf edilmesi bütçe hakkının bir sonucudur Devlet, harcamalarını bütçe vasıtasıyla, ilgili kamu kuruluşlarına tahsis ettiği ödeneklerle yapılır
Gelir ve giderlerin parlamento tarafından onaylanması suretiyle milletin rızasına dayandırılması hakkının elde edilmesinden sonraki aşama, gelir ve gider dengesinin belirli bir süre için geçerli olmasıdır Gerçekten, gelir ve gider dengesini yansıtan bütçenin, genellikle her yıl parlamento tarafından görüşülüp onaylanması sisteminin kabul edilmesiyle, bütçe hakkının nihai aşaması tamamlanmış oldu Özetle belirtmek gerekirse bütçe hakkı, bütçenin tasdik ve denetim hakkının millete ait olmasını ifade eder Demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde oy verme hakkına sahip bütün vatandaşlar oyları vasıtasıyla bu hakları kullanmış olurlar
2-BÜTÇENİN FONKSİYONLARI
Devlet, toplumun ortak ihtiyaçlarını gidermek ve diğer kamu hizmetlerini görmek için yapacağı harcamaları ve bu harcamaların nasıl finanse edileceğini bütçe ile tespit eder Bu sebeple bütçe, toplum hayatı bakımından büyük önem taşır
Bütçenin toplum hayatının çeşitli yönlerini ilgilendiren değişik fonksiyonları vardır Aşağıda, bunlardan bazıları kısaca açıklanmışlardır
A-BÜTÇENİN İKTİSATİ FONKSİYONU
Bütçenin İktisadi fonksiyonu; devletin, temel iktisadi hedeflere ulaşmak için bütçeyi etkili bit araç olarak kullanmasını ifade eder
Büyüme, tam istihdam ve fiyat istikrarı ile gelir dağılımında adaletin sağlanması gibi temel iktisadi hedeflere ulaşılmasında devletin kullandığı araçların başında kuşkusuz bütçe politikaları gelir Devlet, iktisadi hayata esas itibariyle bütçe politikaları ile yön vermeye çalışır
Devlet, hazırladığı bütçe ile milli gelirin önemli bir kısmını vergi ve benzeri yollardan toplayarak, bunları kamu harcaması yoluyla tekrar ekonomiye aktarır Böylece devlet, bütçe aralığıyla ekonomideki kaynak dağılımına müdahale ederek, belli amaçlara ulaşmaya çalışır
Devlet başka toplumsal ve yarı toplumsal mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan kaynakların temini olmak üzere, piyasa ekonomisinin çeşitli nedenlerle yetersiz kaldığı alanlara gerekli olan kaynakları, bütçe vasıtasıyla tahsis eder Bu yüzden, bütçenin önemli bir ekonomik fonksiyonu da kaynak tahsisidir
Öte yandan devlet, piyasa ekonomisi çerçevesinde gerçekleşen gelir dağılımına bütçe politikası ile müdahalede bulunabilir Örneğin, kamu gelirleri ile düşük gelir guruplarının daha çok yararlanacağı mal ve hizmetlerin üretimi sağlayabileceği gibi, bütçeye konulacak olan transfer ödenekleri, kamu gideri olarak düşük gelir gruplarına doğrudan aktarılabilir
Ayrıca, piyasada tam istihdam ve fiyat istikrarının sağlanması için yine bütçe imkanlarından yararlanmak mümkündür Şöyle ki, toplam talepteki yetersizlik, bütçeden sağlanacak kamu harcamaları ile telafi edilmek suretiyle istihdam seviyesi yükseltebileceği gibi, toplam talebin aşırı yükselmesi halinde, kamu harcamalarının kısılması vergilerin artırılmasıyla fiyat istikrarı sağlanmaya çalışılır Bütün bunlar bütçe politikalarında yapılacak ayarlamalarla gerçekleştirilebilir
B-BÜTÇENİN HUKUKİ FONKSİYONU
Bütçenin hukuki fonksiyonu, kamu harcamalarının yapılması ve kamu gelirlerinin toplanması kurallarını belirleyen bir kanun oluşturur
Bütçe ile yasama organı yürütme organına gelecek bir dönem için kamu gelirlerinin toplanması ve kamu harcamalarının yapılması yetkisini vermektedir Bu özelliğiyle bütçe bir kanundur Yürütme organı bütçe kanunundan aldığı izin ve yetkilere göre bir kısım işlem ve tasarruflarda bulunur Şöyle ki, yürütme organı bütçe kanunundan aldığı yetki çerçevesinde devleti gelirler bakımından alacaklı, giderler bakımından borçlu duruma sokabilmektedir
Bütün bu işlemler, tamamen hukuki düzenlemeler çerçevesinde yapılmaktadır Yürütme organı, kamu gider ve gelirlerine ilişkin yapacağı uygulamalarda bütçe kanunun ve diğer kanunların dışına çıkamaz
Bütçe, kamu idari birimlerin işlemlerini de düzenleyici bir fonksiyona sahiptir Kamu idari birimleri, yapacakları hizmetler için gerekli olan ödenekleri bütçe ile temin eder İdarenin her hangi bir kamu hizmeti için yapacağı harcamada kendisine tahsis edilen ödeneğinin üzerine çıkması mümkün değildir Kamu hizmetleri için yapılacak olan harcamalar, ancak bütçe kanunun getirdiği esaslar dahilinde gerçekleştirilir Bu bakımdan kamu idareleri ancak bütçenin izin verdiği ölçülerde gider ve gelir işlemlerinde bulunabilir
C-BÜTÇENİN SİYASİ FONKSİYONU
Bütçenin siyasi fonksiyonu, ülkeyi yöneten siyasi iktidarların topluma yaptıkları vaatleri bütçe imkanları vasıtasıyla yerine getirebilmelerini ifade eder
Kamu yönetiminin işleyişi bütçe ile mümkün olur Bütçeyi yürütme organı, yani hükümet hazırlar Yasama organı, hükümet tarafından hazırlanan bütçe tasarısını görüşür ve gerekli gördüğü değişiklikleri yapıldıktan sonra onaylayarak yasalaştırılır
Yasama organının bütçeyi görüşmesi sırasında, hükümet hazırlamış olduğu tasarıyı yasama organına karşı savunur Çünkü bütçe, hükümetin geleceğe ait programlarını ve izleyeceği siyaseti yansıtan bir araç niteliğindedir
Yasama organının bütçeyi görüşüp onaylama yetkisini elinde bulundurması aynı zamanda yürütme organını bütçe vasıtasıyla denetlemesi anlamına da gelir Şöyle ki, yürütme organı tarafından her mali yıl başından önce teklif edilen bütçe tasarısı yasama organınca, olduğu gibi veya değiştirerek kabul edilir veyahut da hiç kabul edilmeyerek reddedilir Hükümetin hazırlamış olduğu bütçe tasarısının yasama organında önemli değişikliklere uğraması yada reddedilmesi halinde önemli siyasi sonuçlar doğacağı bir gerçektir Bu sebeple bütçenin siyasi fonksiyonu son derece önem taşımaktadır
Yasama organının yürütme organı üzerindeki üstünlüğü bütçe vasıtasıyla bir kez daha ortaya çıkmış olmaktadır Yasama organı, bütçe ile yürütme organına verdiği izin ve yetkinin nasıl kullanıldığını, gerek uygulama esnasında, gerekse uygulamanın sonunda ayrıca denetleme yetkisine sahiptir Bu husus, bütçenin yasama organı tarafından denetimi kısmında ele alınacaktır
D-BÜTÇENİN DENETİM FONKSİYONU
Bütçenin denetim fonksiyonu, kamu hizmeti veren kuruluşların, bütçe ile kendilerine verilen ödeneklerle hizmet amaçlarını ne ölçüde gerçekleştirildiklerinin denetlenmesini ifade eder Devlet, her yıl uygulamaya koyduğu bütçe ile kamu kuruluşlarının hizmetlerini yerine getirmesi için onlara kaynak ayırır Mali yıl içinde kullanılan kaynaklar, mali yılın sonunda ‘kesin hesap kanunu’ ile yasama organının onayından geçer Bu yönüyle yasama organı, bütçe kanunu vasıtasıyla hangi kamu hizmeti için ne kadar kaynak kullanılacağını belirlediği gibi, bunların yerinde kullanılıp kullanılmadığını da denetleme yetkisine sahiptir
3-BÜTÇE TEORİLERİ
Bütçenin fonksiyonlarında zaman içinde meydana gelen gelişmelere paralel olarak, ülke ekonomisinde arzu edilen temel amaçlara ulaşmada devlet bütçesinin nasıl kullanılması gerektiği hususundaki görüşlerde de değişmeler olmuştur
Bu şekilde ortaya çıkan başlıca bütçe teorileri aşağıdaki gibidir
A-KLASİK BÜTÇE TEORİSİ
Klasik iktisat teorisine dayanan klasik bütçe teorisi, dar hacimli bir devlet bütçesini savunmaktadır Bu teoriye göre, devletin iktisadi hayattaki faaliyetleri, toplumun iç ve dış güvenliğini sağlamakla sınırlı olmalıdır Bu nedenle, kamu harcamaları mümkün olduğu ölçüde az olmalıdır Vergiler, sınırlı düzeyde, yapılması gereken kamu harcamalarını karşılayacak düzeyde tutulmalıdır
Klasik bütçe teorisine göre, kamu harcamalarının ve kamu gelirlerinin gösterildiği devlet bütçesi, her yıl mutlaka denk olmalıdır Bu görüşü savunanlar devletin borçlanma ve para basımı yoluyla kamu harcamalarını finanse etmesine karşıdırlar Bunlara göre, kamu harcamalarının düzeyi, mutlaka vergi ve benzeri normal kamu gelirleri kadar olmalıdır
Klasik iktisatçılar, sadece bütçe açıklarına değil, bütçe fazlasına da karşıdırlar Zira, bütçe fazlası demek, devletin daha çok vergi alması demektir Daha çok vergi demek, bireylerin elinde daha verimli olarak kullanılabilecek olan kaynakların, verimsiz kullanılmak üzere, zorla devlet tarafından alınmasından başka bir şey değildir
B-DEVRİ(KONJONKTÜREL)BÜTÇE TEORİSİ
Devri bütçe teorisi, devlet bütçesinin, ekonomideki devri hareketlerdeki olumsuzlukları (konjonktürel dalgalanmaları ) en az seviyeye indirecek bir şekilde hazırlanmasını ifade eder Devri hareketler, ekonomik faaliyetlerin hacminde ortaya çıkan ve birbirini izleyen gelişme daralmaları ifade eder Bu hareketler, ‘genişleme’, ‘duraklama’, ‘daralma’ ve ‘canlanma’ şeklinde olmak üzere başlıca dört aşamadır
Konjonktürel genişlememin en üst seviyesinde, milli gelir ve istihdam en üst noktaya ulaşır Bu nokta, ‘boom’ diye nitelendirilir Bu noktadan sonra, ekonomik canlılık sona eder ve ekonomi yeniden daralma sürecine girer Daralma sürecinin en düşük seviyesi, ‘depresyon’ veya ‘ekonomik çöküntü’ olarak nitelendirilir Depresyonun en önemli özelliği, üretim ve istihdamın hızla gerilemesi ve bunun sonucunda milli gelirin düşmesidir
Devri bütçe teorisi, 1929 Büyük İktisat Buhranından sonra ortaya çıkmıştır Devri bütçe, devlet bütçesinin ekonomideki üretim ve istihdam hacmindeki dalgalanmaları asgari seviyeye indirecek seviyede hazırlanmasını esas alan bütçe anlayışıdır Buna göre, iktisadı hayatta zaman zaman görülen devri hareketler (konjonktürel dalgalanmalar) karşısında, denk bütçe yetersiz kalmaktadır
Devri bütçe teorisi, ekonominin refah döneminde, bütçe fazlası politikası izlemesini, buna karşılık durgunluk döneminde ise, açık bütçe politikası izlemesini öngörür Bu suretle, devri hareketlerinin yükselme döneminde meydana gelen bütçe fazlası, durgunluk döneminde ortaya çıkan açıkların kapatılmasında kullanılabilir Bu nedenle, devri bütçe teorisinde esas olan, yıllık bütçe denkliği değil, ekonomideki iki refah dönemi arasındaki denkliktir
C-TELAFİ EDİCİ BÜTÇE TEORİSİ
Telafi edici bütçe teorisi, ekonomide özel kesim harcamalarının azalması sonucunda ortaya çıkan eksik istihdam durumunun giderilerek, ekonominin yeniden tam istihdamda dengeye kavuşması için, eksik olan özel kesim harcamalarının kamu harcamaları ile telafi edilmesidir
Bu teori, ekonomide üretimin düşmesi, işsizliğin artması ve buna bağlı olarak da milli gelirin gerilemesi ile ortaya çıkan soruların çözülmesinin ancak kamu harcamalarının artırılması ile mümkün olacağı esasına dayanmaktadır
Telafi edici bütçe teorisi, Keynes’in 1929 İktisat Buhranına İlişkin görüşlerinden hareketle ortaya atılmıştır Bu teoriye göre, ekonomi daralma dönemine girdiği zaman, devlet bütçe vasıtasıyla özel kesim harcamalarındaki eksiklik kamu harcamalarını kullanmak suretiyle telafi eder
Ekonomide eksik istihdamın söz konusu olduğu durumlarda, devletin kamu harcamalarını borçlanma ya da para basımı yoluyla finanse etmesi, enflasyona neden olmadan ekonominin tam istihdamda denge seviyesine ulaşmasını sağlar Bu nedenle, ekomomi tam istihdamda dengeye gelinceye kadar bütçe açıklarına göz yumulabilir Buna karşılık, ekonomi tam istihdama geldikten sonra bütçe denkliğine yeniden riayet edilir
D) MİLLİ BÜTÇE
Milli bütçe, bir ülkede, kamu ve özel sektörle birlikte tüm ekonomik birimlerin gelir ve gider tahminlerini gösteren bütçedir
Milli bütçenin hazırlanmasındaki amaç, devletin uyguladığı ekonomi politikalarının etkilerini ölçmek, uygulanan politikalarda görülen sapmaları düzeltmek ve ortaya çıkan sonuçların değerlendirilmesine imkan sağlamaktır
Milli bütçe, yıllık milli gelir hesaplarının sonuçlarını veren milli muhasebe kayıtlarını da yansıtır Milli muhasebe verilerinin ortaya konulması ile genel ekonomik hayatın işleyişi rakamsal olarak ortaya konulur Milli muhasebe kayıtları mevcut yapıyı ortaya koyar Milli bütçe ise, geleceğe ilişkin tahminleri yansıtır
4) BÜTÇE İLKELERİ
Bütçe ilkeleri, bütçenin hazırlanması, görüşülüp onyalanması, uygulanmnası ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder Başka bir deyimle, bütçeden beklenen fonksiyonların gerçekleştirilebilmesi için uyulması gereken başlıca kurallar, bütçe ilkeleri ya da prensipleri olarak nitelendirilir
Bilim adamları tarafından ortaya atılan bütçe ilkeleri, bütçenin hazırlık ve uygulama sürecinde uyulması gereken ideal esasları kapsamaktadır Mali literatürde birçok yazar tarafından genel kabul görmüş bulunan başlıca bütçe ilkeleri ana hatlarıyla aşağıda açıklanmıştır
A) GENELLİK İLKESİ
Bütçenin genellik ilkesi, devletin tüm gelir ve giderlerinin, olduğu gibi, yani gelir ve
giderler birbirine mahsup edilmeksizin bütçede yer almasıdır
Genellik ilkesini iki yönden ele almak mümkündür Bunlardan birincisi bütçede yer alacak rakamların gayrisafi tutarlar olmasıdır İkincisi ise, belli gelirlerin belli giderlere tahsis edlmemesi, yani ademi tahsistir
__________________
|