Konu: Hititler
Yalnız Mesajı Göster

Hititler

Eski 05-07-2009   #1
Şengül Şirin

Hititler



Hititler hakkında bilgi

Anadolu’nun tarihsel çağları, Çorum'un Sungurlu ilçesine 5 km uzaklıkta bulunan ve yapılan kazılarda Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa olduğu anlaşılan Boğazköy'de, Yozgat’ın güneydoğusuna düşen Alişarhöyük'te ve kayserinin kuzeyindeki Kültepede bulunan, çivi yazısı ile yazılmış tablet denilen kil levhacıklar ile başlar Sayıca, Alişar ve Boğazköy de az Kültepede ise on binleri aşar





Hitit Krallığı


Hititler, Alm Hettiter (mpl), Fr Hittites (pl), İng Hittites MÖ 2000 yılından MÖ 8 yüzyıla kadar Anadolu’da hüküm süren devlet Anadolu’nun tarihsel çağları, Çorum'un Sungurlu ilçesine 5 km uzaklıkta bulunan ve yapılan kazılarda Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa olduğu anlaşılan Boğazköy'de, Yozgat’ın güneydoğusuna düşen Alişarhöyük'te ve kayserinin kuzeyindeki Kültepede bulunan, çivi yazısı ile yazılmış tablet denilen kil levhacıklar ile başlar Sayıca, Alişar ve Boğazköy de az Kültepede ise on binleri aşan bu tabletlerin yazılmış olduğu dil, Mezopotamya da çok geniş bir zaman kesiti içinde konulmuş olan günümüzdeki Arapça, İbrani’ce ile aynı dil ailesine giren Akadça’nın eski Asur lehçesidir Bu tabletler İ Ö 4000 yılında Mezopotamya'da Sümerler tarafından resim yazısı olarak icat edilen ve zamanla gelişerek basitleşip, resimselliğini kaybederek, dış görünüşü bakımından çiviye benzediği için zamanımızda çivi yazısı adı verilen hece işaretlerinden kurulu bir yazı sistemidir



Bu yazı genellikle her bilinmeyen yazı sisteminin çözülmesinde olduğu gibi, aynı yazıtın birden fazla dilde tekrarlandığı çift dilli yada çok dilli denilen yazıtlar yardımıyla, bir Alman lise öğretmeni olan GROTEFOND’in öncü çalışmaları sonucunda, 19 yüzyılın başlarında okuna bilmiştir Anadolu'da bu yazı ve Akadça yazılan tabletler bulunduğu sırada çivi yazısının ilk okunuşu üzerinden 80 yıldan fazla bir zaman geçmiştir Tabletler, ilk önce antikacılar tarafından eski eser piyasasına sürülmüş ve buluntu yeri kesin olarak belirtilmek istenmediği için, bunların nereden çıkarıldığı sorusu, Kültepe’nin de içinde bulunduğu coğrafi yerin Roma dönemindeki adı olan Kapadokya bölgesi gösterilerek geçiştirilmiştir





Bu yüzden çeşitli dünya müzelerince satın alınan Anadolu’nun bu ilk yazılı ürünleri, Kapadokya Tabletleri adıyla tanınmaya başlamıştır Eski eser tüccarlarının bir sır olarak sakladıkları esas çıkış yerini bulmak için bir çok girişimlerde bulunmuşsa da , bunlar başarısız kalmıştır 1893- 1894 yıllarında E Chantre bu Tabletlerin Kültepe de bulabileceğini düşünmüş, ancak bu düşünce bir türlü doğrulanamamış ve 1925’e değin her yıl daha çok sayıda tablet eski eser pazarlarına sunulmuştur




Sonunda Çek bilgini B Hrozny, Kültepe de kazılar yapmaya başladığında, tabletlerin höyükten değil de , çok yakındaki bir tarladan çıkarıldığını köylülerden öğrenebilmiş ve gerçekten de orada başlattığı kazıda 1000 kadar tablet ele geçirmiştir Daha sonra Hrozny bu kazıları sürdürememiş ve 2 Dünya Savaşı nedeniyle kazılara ara vermek zorunda kalmıştır

Gerek Kültepe Höyüğünde , gerek Asurlu tüccarların oturmuş olduğu anlaşılan ve tabletlerin bulunduğu yerleşmede, 1948 yılından beri Türk Tarih Kurumu adına Prof Dr Tahsin Özgüç tarafından sistemli kazılar yapılmıştır Bu kazılar sonucunda bir Asurlu tüccarlar kolonisi olarak niteleyebileceğimiz yerleşmenin 4 tabakası olduğu saptanmıştır Bunlardan 3 ve 4 tabakalar en eski yerleşmeler olup, yazılı belgeden yoksundur 1 ve 2 tabakalarında bulunan tabletlerin sayısı ise on bine varmaktadır

Bilim dünyasının Hititler ile karşılaşması 1887 yılına rastlar Orta Mısır'daki Tell-Amerna’da yapılan kaçak kazılarda, büyük bir tablet arşivine ait ilk belgeler bu tarihte eski eser pazarlarına sürülmüştür Belgeler İÖ 14 yüzyıl da Mısır Firavunları 3 Amenofis, 4 Amenofis ve Tutankamun’un , Ön Asyadaki başka devletlerin kralları ile olan diplomatik yazışmalarını içermektedir çivi yazısı ve Babil lehçesi ile yazılmış olan bu tabletlerin birinde Hitit kralı Suppiluliuma, Firavuna kardeşim diye hitap ediyor, kendisini onunla eşdeğer bir hükümdar olarak kabul ediyordu




Mısır'ın yeni İmparatorluk dönemine ait başka mektuplarda da , Mısır-Hitit çatışmalarından söz edilmekteydi bunlar Martin Luther’in İncil çevirisinde, İbranca Hittim’in karşılığı olarak kullanılan Hititler yada Hetoğulları’ nın , İÖ bin yılda büyük bir siyasal güç olarak Ön Asya’ya kendilerini kabul ettirdiklerini kanıtlamaktaydı

Burada şunu da belirtmek gerekir ki;İncil’de İ Ö 1 bin yılda Filistin de yaşamış oldukları söylenen Hititler ile İ Ö 2 bin yılda Anadolu da bir devlet kurmuş olan Hititler aynı topluluklar değildi Dil ve köken bakımından asıl Hititlerin akrabası, onların bir bakıma devamıdır

El-Amerna belgeleri arasında iki mektup daha vardı, bunlar o güne kadar bilinmeyen bir dille , fakat yine de çivi yazısı ile yazılmıştı Bu belgeleri 1902 yılında inceleyen Norveçli bilim adamı J A Knudizon, bu mektupların dilinin Hint-Avrupa dili olduğunu açıkladı Knudizon’un bu buluşu, diğer bilim adamları arasında kuşku ile karşılandı ve kendine bir yandaş bulamadı Aradan 4 yıl geçtikten sonra 1834 yılında C H Texeir tarafından bulunan, Ankara’nın 150 km doğusundaki Boğazköy de H Winkler tarafından 1906 yılında başlatılan kazılarda, El-Amarna da bulunmuş ve Arzawa kralına gönderildiği anlaşıldığı için, adına Arzawa mektupları denilen bu iki belgenin yazıldığı dilde kaleme alınmış olan başka tabletlerde ortaya çıkmaya başladı

Winkler kazılarını 1913 yılına kadar sürdükten sonra ölünce Alman Şarkiyat Cemiyeti, Çek bilgini B Hrozny’yi İstanbul’a göndererek, Boğazköy’den çıkan bu tabletleri incelemesini istedi Bu sırada ortaya çıkan 1 Dünya Savaşı nedeniyle Hozny çlışmalarını kısa kesmek zorunda kalmıştır





Çalışmaları olumlu yönde geçtiği için 24 Kasım 1915 tarihinde Berlin Ön Asya Cemiyetinde verdiği Hitit sorununun çözümü konulu konferansta bu belgelerdeki dilin gerçekten Hint-Avrupa dili olduğu tezini ortaya atmıştır Yayınlanan bir kitapta Hrozny, Eski Yunanca, Latince ve Eski Hintçe ile yaptığı karşılaştırmalarla bir çok Hititçe sözcüğün anlamını saptamayı ve Hitit dilinin ilk Gramer kurallarını ortaya koymayı başarmıştır Böylece, bugün Hititoloji olarak tanınan bilim dalının doğuşu gerçekleşmiş oldu

Alıntı Yaparak Cevapla