Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Böyle Saçmalık Görülmedi

Eski 05-05-2009   #11
fatmanur
Varsayılan

Cevap : Böyle Saçmalık Görülmedi



Alıntı:
delishhhh tafarından gönderildi Mesajı Görüntüle
ayrıca bir Türk olarak şunu belirtmem gerekir o araplar değilmidir zamanında osmanlıyı sırtından vuran savaşlarda anlaşmalarda o yüsden sevmnin imkanı yok gerçekten geçmişini araştırıp islamla bağdaştırmadan sadece türklere yaptıkları onları sevmememize önemli yollar gösteriyor
bu yorumun içinde en güzel cevap Hayreddin Karamandan:

İslam ve insanlık adına birleşme ve dayanışmanın tam zamanında bazı kimselerin "Araplar bizi arkamızdan vurdular" hikayesini gündeme getirmelerine isyan eden sevgili Metin Boşnak, ABD'den şu yazıyı göndermiş:

"…Sayın Bardakçı, "Din meselesi bu kadar bağlayıcı ise, biz, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde devletin hâkim ve en kalabalık unsuru olan Müslümanlar'dan neden kazık yemiştik ve Anadolu'da cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan ayaklanmaların bahanesi neden hep 'din' olmuştu?" diyor Aslında Bardakçı yeni bir şey söylemiyor: Türklere 80 yıldır anlatılan bir masalı tekrar ediyor Bu masal, 'Araplar ve diğer Müslüman kardeşleriniz, I Dünya Savaşı'nda sizi sattı' diye başlar ve 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' diye de noktalanır Türk'ün özellikle de Müslüman dostu yoktur

Masal budur Peki gerçek nedir?

"Gerçek şudur: Osmanlı'nın çöküş döneminde Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında gerçekten isyanlar başgöstermişse de, bu unsurların bir bütün olarak "ihanet ettikleri" kesinlikle söylenemez Hatta Araplar sözkonusu olduğunda, Osmanlı'ya isyan edenlerin küçük bir azınlık olduğunu, buna karşılık Arap kabilelerinin çoğunun Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla İstanbul'a sadakat gösterdiklerini söyleyebiliriz

"Kürtler ise, daha da belirgin bir sadakatle önce Osmanlı İmparatorluğu'nu ardından da Milli Mücadele'yi desteklemişler ve Müslümanlık bağının getirdiği "kardeşlik"ten asla taviz vermemişlerdir Ankara'nın kendisi bundan taviz verene kadar

"…Her Türk genci 'Araplar'ın I Dünya Savaşı'nda bize ihanet ettiğini' öğrenerek büyür Oysa bu, ancak kısmen doğrudur I Dünya Savaşı'nda Mekke Şerifi Hüseyin'in İngilizler ile anlaşarak Osmanlı'ya isyan ettiği ve ordumuzu arkadan vurduğu doğrudur Ama hep atlanan nokta Şerif Hüseyin'in "Araplar"ın tümünü temsil etmediği, aksine bir istisna olduğudur Ortadoğu uzmanı tecrübeli gazeteci Cengiz Çandar, "Arapların ihaneti" söylemi ile tarihsel gerçek arasındaki önemli farka şöyle işaret ediyor:

"Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in Hicaz'da bazı Arap bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916'da İngilizlerle işbirliği yaptığı doğrudur Ancak, Birinci Dünya Savaşı konusunda genel bir bilgisi ve fikri olan herkes, bunun 'askeri açıdan' tayin edici bir değer taşımadığını bilir İngilizlerin daha sonra yerine getirmediği 'bağımsızlık vaadi' ile işbirliğine çektikleri Şerif Hüseyin'in ve oğullarının komuta ettiği bedevi kabileleri, Mekke-Maan hattında, yani asıl cephenin gerisi'nde İngiliz kuvvetlerine yardımcı olmuştur Asıl cephe, önce Şüveyş Kanalı ve Kanal Harbi'nde Türk-Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra Filistin'de kurulmuştur Filistin'de tek bir Arap ayaklanmamıştır Suriye'de, Irak'ta, Lübnan'da Türk kuvvetlerini 'arkadan vuran' herhangi bir olay olmamıştır Arapların ezici çoğunluğu, İstanbul'a yani Türkiye'ye sadık kalmıştır Arabistan Yarımadası'nın Hicaz bölümünden Akabe'ye kadar olan 'cephe gerisi' dışında, Arapların Türkleri arkadan vurduğuna dair tarihte herhangi bir kayıt yoktur"

"Aynı gerçek… Ortadoğu analisti Mitchell G Bard tarafından da, şöyle vurgulanıyor: "O dönemin romantik kurgusunun aksine, Arapların çoğu I Dünya Savaşı'nda Türklere karşı müttefiklerin yanında savaşmadılar İngiliz Başbakanı David Lloyd George'un belirttiği gibi, Arapların çoğu, Türk yöneticileri için savaştı (Osmanlı İmparatorluğu'na isyan eden) Faysal'ın Arabistan'daki taraftarları, bir istisnaydı"

"…Konu hakkındaki uzmanlardan biri olan Dr Zekeriya Kurşun'un ifadesiyle, 'I Dünya Savaşı'nda Türk ordusu ile beraber çeşitli cephelerde Türklerle omuz omuza çarpışan Arapların büyük yararlıklar gösterdikleri bir hakikattir' Bu hakikati teslim etmekle birlikte, Arap milliyetçiliğinin Osmanlı'da Türk milliyetçiliğinden daha önce geliştiğini belirtmek gerekir Arap milliyetçiliği, 1860'larda, Suriyeli Arap entellektüeller arasında doğmuştu Osmanlı İmparatorluğu'na ve yönetimindeki "Türklere" karşı ciddi bir antipati besleyen bu entellektüellerin dikkat çekici bir yönü ise, çoğunun Hıristiyan oluşuydu Butros El-Bustani, Faris Şadyak, Nakkaş, Corci Zeydan gibi Hıristiyan Arapların öncülüğünde başlayan bu harekete katılan Müslüman Araplar ise, çoğunlukla Batılı fikirleri benimsemiş seküler aydınlardı Arap milliyetçiliğini geliştirirken "Arapların İslam öncesi tarihlerine" ilgi duymaları, bundan kaynaklanıyordu
Buna karşılık muhafazakar Müslüman Arapların çoğu, Osmanlı'ya sadakat duyguları içindeydiler Hatta sadece Sünni Araplar değil, Irak ve Suriye'deki Şii Araplar arasında bile Osmanlı'ya ve Hilafet'e bağlılık duygusu vardı Bu konuda büyük bir otorite olan Prof Kemal Karpat, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Arap milliyetçiliğinin, Hıristiyan Araplarınki hariç, aslında en son noktaya kadar "ayrılıkçı" olmadığına dikkat çekerek şöyle demektedir:

"Görülüyor ki Arapların 'milli' hareketi esasında ayrılıkçı bir hareket değildi Arapların birçoğu Osmanlı hükümdarlarını yabancı bir sömürgeci güç olarak değil, sadece Arap kökeninden olmayan, iktidarda bir hanedan olarak görüyorlardı ve Osmanlı Devleti ve hanedanı Müslüman kaldıkça ve Arapların hayat tarzına saygılı oldukça, özlemlerini yerine getirmeye söz verdikçe ve onları Avrupa işgaline karşı korudukça, itaat etmekten geri kalmıyorlardı Geçmişte şan ve şereflerini ilk hatırlayan veya hayal edenler ve tarihlerinin modern bir versiyonunu yaratmaya çalışanlar Müslüman değil Hıristiyan Araplardı…

Kurtuluş Savaşı'nda da ne kitlesel bir "Arap ihaneti" ne de "Kürt ihaneti" yaşandı Aksine Kürtler, Kurtuluş Savaşı'nı canla başla desteklediler Mustafa Kemal Paşa, "Müslüman kardeşliği" temasına dayalı propagandasıyla onları kazandı

"… Şeyh Said isyanı ise, ancak Kurtuluş Savaşı'nın bitmesi ve "Müslüman kardeşliği" temasının hızla yok olup, yerine "herkes Türk'tür" anlayışının belirmeye başlamasından sonra patlak verdi"

__________________
Ya Rahman!
Sen öyle rahmet edersin ki rahmetinin bir cilvesi cennetim olur
Rahmetinden bir parıltı sonsuz mutluluğumdur
Rahmetinin bir damlası herkesin rızkına kefil olur
Su çorak gönlüme merhametini indir
Su fani ömrümü sonsuzluğa eriştir