|  05-04-2009 | #1 | 
	| 
siLveRghoSt
 | 
				  Ferhat Ile Şirin 
 
            
 Ferhat ile Şirin
 
 
 
 Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır
  Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir  
 Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat
  Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan  “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir  
 Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne
  Kayalar yarılır, yol verir suya  Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde  
 Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a
  Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır  Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da  “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü  Bak sana helvasını getirdim” der  Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner  “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der  Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur  Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda  
 Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor
  Atar kendini kayalıklardan aşağıya  Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına  
 Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada
  İkisini de gömerler yan yana  Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış  iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için   | 
	|  |   |