Şengül Şirin
|
Sultan İkinci Abdülhamid
Sultan İkinci Abdülhamid hakkında bilgi

II Abdülhamid (Osmanlı Türkçesi: عبد الحميد ثانی `Abdü’l-Hamīd-i sânî)(d 21 Eylül 1842 – ö 10 Şubat 1918) Osmanlı Devleti'nin 34 padişahı Babası Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi'dir
Sultan İkinci Abdülhamid
Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 21 Eylül Gregorian Takvimine göre yılın 264 günüdür Sonraki sene için 101 (Artık yıllarda 102) gün var
  
1842 tarihinde  
İstanbul'da doğdu Babası İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
  
Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi'dir Annesi Çerkezdir Sultan İkinci Abdülhamid çok küçük yaşta iken annesini kaybettiği için öksüz büyüdü ve onu üvey annesi Piristu Kadın yetiştirdi Çocukluğunda çok zayıf bir bünyeye sahip olan Sultan İkinci Abdülhamid sık sık hasta olurdu Babasının padişahlığı sırasında bu durumu yüzünden özel ilgi gördü Çok hoşgörülü bir ortamda büyüdü Kültür derslerinin yanında musiki dersleri aldı ve piyano çalmayı öğrendi Bekarlığı sırasında çok serbest bir hayat yaşayan Sultan İkinci Abdülhamid, evlendikten sonra tüm boş zamanını ailesiyle, çocuklarıyla geçirmeye başladı Sultan İkinci Abdülhamid, yıkılmak üzere olan
Osmanlı İmparatorluğunu 33 yıl ayakta tutmayı başarmış büyük bir padişahtır Dindar bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid ibadetlerini aksatmazdı Hayırsever ve cömert bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid, sıradan bir vatandaş gibi yaşardı Yunan seferi sırasında, kendisine hazinede yeterli para bulunmadığı söylenince, atalarından kalma şahsi servetinden masrafları karşılamış, devletten beş kuruş almamıştı Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir olaydır Sultan İkinci Abdülhamid, kültüre önem vermiş ve eğitim konusunda hizmet verecek birçok mekan yaptırmıştır Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okulları kuran Sultan İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştır Vilayetlere liseler, kazalara ortaokullar kurmakla beraber, ilkokulları köylere kadar ulaştırdı İstanbul'da Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır
Şişli Etfal Hastahanesini ve Darülaceze'yi kendi şahsi parasıyla yaptırdı Hamidiye adı verilen nefis içme suyunu borularla İstanbul'a getirtti Karayollarını Anadolu içlerine kadar uzatan Sultan İkinci Abdülhamid, Bağdat'a ve Medine'ye kadar da demiryolları döşetmiştir Büyük şehirlere atlı tramvay hatları döşetti
Sultan Abdülhamid'in Hayatı
Tahta çıkışı

II Abdülhamid cuma selamlığında
Abdülhamid tahta çıktığında Kadin-erkek, yoksul, sakat ve kimsesiz çocuklari korumak için sultan Ikinci Abdulhamid Han devrinde yaptiralarak hizmete giren acizler yani düskünler yurdu
Sultan İkinci Abdulhamid, yoksul ve sakat kimseler yaninda, Istanbul'da basibos gezen çocuklarin da bir araya toplanarak, san'at sahibi olmalarini saglamak, ihtihar ve kimsesizlerin son yillarini huzur içinde geçirmelerini te'min etmek maksadiyla, sadrazam Halil Rifat Pasa'ya bir darülaceze (düskünlar evi) kurulmasi emrini verdi Hali
  
Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içindeydi Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır
1871'de 1871 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
Âli Paşa'nın ölümünden sonra Saray ile
Babıali arasındaki çekişme alevlenmiş,
  
1875'te Devlet borçlarını ödeyemez hale düşerek 1875 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  
Muharrem Kararnamesi ile moratoryum ilan etmiş, düzenle|Eylül 2007
  
Rusya'nın başını çektiği Pan-Slavizm akımının etkisiyle Rusya Federasyonu dünyanın en büyük ülkelerinden biri Kuzeyinde Kuzey Kutup Denizi; doğusunda Pasifik Okyanus; batısında Estonya, Litvanya, Beyaz Rusya, Letonya, Ukrayna, Moldavya, Baltık Denizi; güneyinde Kazakistan, Moğolistan, Çin, Gürcistan, Azerbeycan, Hazar Denizi, Kuzey Kore, Karadeniz yer alır
Balkanlar’da ulusal ayaklanmalar baş göstermişti Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler güçleniyor, hatta padişahlığın tasfiyesiyle cumhuriyet ilanı fikri tartışmaya açılıyordu
Abdülhamid, tahta geçmeden Avrupa kıtasının güneydoğusunda yer alan topraklara Balkanlar, Balkan Yarımadası ya da Güneydoğu Avrupa denilir Bölge Avrupa'nın en yoksul, geri kalmış ve sorunlu yerlerinin başında gelir

Mithat Paşa'ya verdiği taahhüt uyarınca Mithat Paşa (1822 - 1884)
18 Ekim 1822'de İstanbul'da doğdu Çocukluğunu İstanbul'da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç'te (Lofça) geçirdi Özel eğitim gördü 1834'te Divan-ı Humayün kaleminde görev aldı Burada kendisine Midhat mahlası verildi Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi Divan-ı Humayün'ün görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela'nın katipleri arasında yer aldı 1840'ta Sadaret Mektubi Kaleminde yer aldı 1842-46 arasında tahrirat katibi yardı
  
23 Aralık 23 Aralık Gregorian Takvimine göre yılın 357 günüdür Sonraki sene için 8 (Artık yıllarda 9) gün var
  
1876'da, ilk 1876 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  
Osmanlı anayasası olan Osmanlılar ile ilgili olarak aşağıdaki başlıkları kullanarak bilgi alabilirsiniz
Kanun-ı Esasi'yi ilan etti bkz Kanûn-ı Esâsî
Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Mebusan, Mebuslar Meclisi olarak da adlandırılır İIk Türk Parlamentosu, "Meclis-i Umumi" (Genel Meclis) adı altında ve iki meclisli olarak, 20 Mart 1877'de çalışmalarına başladı İki dereceli seçimler sonucu oluşan "Heyet-i Mebusan" veya bazen ifade edildiği gibi "Meclis-i Mebusan" (Milletvekilleri Heyeti), 69'u Müslüman ve 46'sı Müslüman olmayan 115 üyeden oluşuyordu
  
Âyan Meclisi üyelerinden oluşan ilk meclis Ayan Meclisi (Heyet-i Ayan) Osmanlı İmparatorluğunda, Mebusan heyeti ile birlikte Meclisi Umumi'yi meydana getiren ve 23 aralık 1876'daki Kanunu Esasiye göre kurulan teşrii heyet
Ayan meclisi üyelerini hükümdar seçerdi ve sayıları, mebusların üçte birini geçmezdi Ayanın başkan ve üyeleri güvenilir, şerefli ve 40 yaşını geçmiş kimseler olurdu Ayrıca Kanunu Esasinin 62 maddesine göre, nazır, vali, ordu kumandanı, kazasker, elçi, patrik, hahambaşı, kara ve deniz ferikleri, ger
  
19 Mart 19 Mart Gregorian Takvimine göre yılın 78 günüdür Sonraki sene için 287 gün var (Artık yıllarda 288)
1877'de açıldı Böylece 1877 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  
I Meşrutiyet dönemi başladı Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasayla yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınmıştı Ama egemenliğin kaynağı gene padişahtı Abdülhamid, Kanun-i Esasi’nin 113 maddesiyle kendisine tanınan “idari sürgün yetkisi”ni kullanarak, daha meclis toplanmadan Bütün eleştirilere rağmen Tanzimat döneminin, İmparatorluğun kurtarılması için yeni esaslar benimseyen, İslamî devlet esasları yerine, batıda demokratik mücadelelerden geçerek kurulmuş olan meşruti sistemi amaçlayan bir neslin yetişmesini hazırlaması da yadsınamaz
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurtuluşunu meşrutî sistemde gören "Genç Osmanlılar" cemiyeti 1865'de kuruldu Amaçlan Abdülaziz'e meşrutî sistemi kabul ettirmekti Bu tarihe kadar Padişahlardan gelen, İmparatorluğu kurtarma çabaları ola
  
Mithat Paşa'yı sürgüne yolladı
Mithat Paşa (1822 - 1884)
18 Ekim 1822'de İstanbul'da doğdu Çocukluğunu İstanbul'da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç'te (Lofça) geçirdi Özel eğitim gördü 1834'te Divan-ı Humayün kaleminde görev aldı Burada kendisine Midhat mahlası verildi Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi Divan-ı Humayün'ün görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela'nın katipleri arasında yer aldı 1840'ta Sadaret Mektubi Kaleminde yer aldı 1842-46 arasında tahrirat katibi yardı
  
Birinci Meşrutiyet
Meclis-i Mebusan

İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri, Balkanlar'da ard arda çıkan isyanlar ve giderek çoğalan ülke bunalımlarını bahane ederek
  
Sultan Abdülaziz'i tahttan indirip yerine Sultan Abdülaziz Osmanlı padişahlarının otuzikincisi ve islam halifelerinin doksanyedincisidir Sultan İkinci Mahmud'un ikinci oğludur 1876 yılında Dolmabahçe Sarayından alınıp, Topkapı Sarayına haps edildi
  
Sultan Beşinci Murad'ı padişah yapmışlardı Kısa bir süre sonra Sultan Murad'ın hasta olduğunun anlaşılmasından sonra yerine Sultan İkinci Abdülhamit getirildi Avrupa ile olan ilişkiler sonucu Osmanlı Devletinde de bir aydın sınıf oluşmuştu Sultan Beşinci Murad, (1840 - 1904) 21 Eylül 1840 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Sultan Abdülmecid, annesi Şevk-Efza Kadın Efendi'dir Annesi Çerkezdir Sultan Beşinci Murad, çocukluğunda ve gençliğinde iyi bir eğitim gördü ve Fransızca öğrendi Okumaya çok meraklı olduğundan dolayı, Fransa'dan kitaplar getirtir ve sürekli olarak okurdu Edebiyata karşı çok ilgiliydi Aralarında Ziya Paşa ve Namık Kemal'in de olduğu devrin bir çok şairi ile yakın dostluk ku
  
İttihat ve Terakki Cemiyeti bu aydınların sözcüsü gibi çalışıyor ve Meşruti yönetimin gelmesiyle ülkede bir rahatlama olacağına inanıyorlardı Sultan İkinci Abdülhamid tahta çıkmadan önce Meşrutiyeti ilan edeceğini vadetmişti Padişah olur olmaz bu sözünü tuttu ve 23 Aralık 1876'da Osmanlıların ilk anayasası olan İttihat ve Terakki Cemiyeti (Osmanlı Türkçesi: إتحاد و ترقى) (Güncel Türkçesi: Birlik ve İlerleme Derneği), Osmanlı Devleti'nde 1908 Devrimi'ne önayak olan ve 1908-1918 arasında - kısa kesintilerle - devlet yönetimine hakim olan siyasî örgüt Batı dillerinde daha çok Jön Türkler (Fransızca: Les Jeunes-Turcs, Genç Türkler) olarak adlandırılır
Kanun-i Esasi'yi ilan etti İlan edilen I Meşrutiyet çok uzun sürmedi Mithat Paşa padişahların yetkilerini kısıtlamak istiyordu Bu durumdan rahatsız olan Sultan İkinci Abdülhamid, Sultan Abdülaziz'in öldürülmesinden sorumlu tuttuğu Kanun-i Esasî (Osmanlı Türkçesi: قانون أساسى) Fransızca Loi constitutionelle çevirisi olarak kullanılan Osmanlıca terkiptir "Temel Kanun" ya da Anayasa anlamındadır Osmanlı Devleti'nin ilk ve son anayasası 23 Aralık 1876'da ilan edilmiş, 1878'de II Abdülhamit tarafından askıya alınmış, 24 Temmuz 1908 ihtilali sonucunda yeniden yürürlüğe girmiş ve Osmanlı Devletinin hukuken sona erdiği 4 Kasım 1922 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır
Mithat Paşa'yı sadrazamlıktan azletti ve sürgüne gönderdi Mithat Paşa (1822 - 1884)
18 Ekim 1822'de İstanbul'da doğdu Çocukluğunu İstanbul'da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç'te (Lofça) geçirdi Özel eğitim gördü 1834'te Divan-ı Humayün kaleminde görev aldı Burada kendisine Midhat mahlası verildi Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi Divan-ı Humayün'ün görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela'nın katipleri arasında yer aldı 1840'ta Sadaret Mektubi Kaleminde yer aldı 1842-46 arasında tahrirat katibi yardı
Osmanlı-Rus savaşı ve Meclisteki Mebusların aralarındaki çekişmeleri yüzünden meclis çalışamaz hale gelmişti Sultan Abdülhamid meclisi tatil ettiğini açıkladı (1878)
Osmanlı Rus Savaşlarına aşağıdaki başlıkları kullanarak erişebilirsiniz
  
Abdülhamid tahta çıktığında
  
Balkanlar’da ayaklanmalar başlamış, Çarlık Rusyası Osmanlılara bir ültimatom vermişti Büyük Avrupa devletlerinin İstanbul’da Tersane Konferansı'nı toplayarak Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı Devletinden reformlar yapmasını istedikleri sırada, II Abdülhamid siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876'da Kanun-i Esasi’yi (anayasa) ilan etti Böylece meşruti yönetime geçilmiş oluyordu
Kanun-i Esasi uyarınca iki kanatlı bir parlamento oluşturuldu Üyeleri seçim yoluyla belirlenen meclise Meclis-i Mebusan, üyeleri atama yoluyla belirlenen meclise de Âyan Meclisi deniyordu İki meclisten meydana gelen parlamento oluşmuş oldu
93 Harbi
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı

Sultan İkinci Abdülhamid
Osmanlı-Rus gerginliği Paris Antlaşmasıyla aşılmıştı ama Rusya bu durumdan memnun değildi Çünkü bu antlaşmada var olan Karadeniz'in tarafsızlığı ilkesi Rusya'nın çıkarlarına ters düşüyordu Ayrıca Rusya Slav ırkından olan uluslar arasında yaymaya çalıştığı PanislavizmBosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan'da ayaklanmalar çıktı Yeni bir savaştan çekinen Avrupalılar bir konferans düzenlediler Konferans devam ederken Osmanlı Devleti, Birinci Meşrutiyeti ilan etti Osmanlı Devleti İstanbul Konferansı'nda alınan kararları kabul etmedi Çünkü müzakerelerde Bosna'ya, Hersek'e ve Bulgaristan'a muhtariyet verilmesini, Sırbistan ve Karadağ'dan Osmanlı kuvvetlerinin çekilmesini istediler Avrupalılar Londra'da yeni bir konferans topladılarsa da savaşa engel olunamadı Savaş, Rusların Balkanlarda Tunayı geçerek Osmanlı topraklarına saldırmasıyla başladı Doğu'da ise Arpaçay'ı geçen Ruslar, Kars ve Ardahan'ı ele geçirdiler Rus ordusunu Gazi Ahmet Muhtar Paşa Erzurum'da durdurdu Batı'da, Gazi Osman Paşa Plevne'de Rus saldırılarına uzunca bir süre başarıyla karşı koydu ise de gerekli yardımı alamadı Ruslar Plevne ve Sapkayı geçtiler Böylece Edirne yolu Ruslara açılmış oluyordu Rus Ordusu'nun Yeşilköy'e kadar gelmesi üzerine Osmanlı Devleti barış istedi
Rusya'nın Balkanlarda ıslahat için verdiği tekliflerin 10 Nisan 1877'de İbrahim Ethem Paşa hükümeti tarafından reddi üzerine " 93 Harbi" olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı çıktı Osmanlı kamuoyunun zafer bekleyerek girdiği savaşta Rus orduları Balkan ve Kafkas cephelerinde Osmanlı kuvvetlerini bir dizi ağır yenilgiye uğratarak, doğuda Erzurum'u, batıda ise Bulgaristan'ın tamamı ile İstanbul surlarına kadar Trakya'yı işgal ettiler Mebusan Meclisinde hükümetin savaş politikalarına yöneltilen ağır eleştiriler üzerine Abdülhamid meclisi 18 Şubat 1878’de süresiz olarak kapattı Meşrutiyet
Osmanlı-Rus Savaşı, 3 Mart 1878'de İstanbul surları dışındaki AyastefanosYeşilköy)'de karargâh kuran Rus kuvvetlerinin dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile sona erdi Osmanlı Devletinin fiilen Rusya'nın egemenliğine girmesini öngören bu antlaşmaya, Rusya'nın aşırı derecede güçlenmesinden kaygı duyan öbür Avrupa devletleri karşı çıktılar 13 Temmuz 1878’de Ayastefanos Antlaşması’nın yerine geçen Berlin Antlaşması imzalandı Yeni antlaşmayla Rusya'nın toprak kazanımları geri alındıysa da, Romanya ve Karadağ’a bağımsızlık verildi, Bulgaristan’da da Almanya ve Avusturya
hareketlerine hız vermişti rejimine son vererek, yönetime tek başına egemen oldu ( himayesinde özerk bir prenslik oluşturuldu
Ayastefanos Antlaşması
Ayastefanos Antlaşmasının imzalandığı konak

II Abdülhamid'in karşı olmasına rağmen Midhat Paşa, Damad Mahmud Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının ısrarlarıyla girilen Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlanmıştı Rus orduları başkomutanı Grandük Nikolay Nikolayeviç, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı Buna göre;
#Osmanlı Devleti'ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak # Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek # Sırbistan, Karadağ ve RomanyaKars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya'ya verilecek # Teselya Yunanistan'a bırakılacak # Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak #Osmanlı Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödeyecekti
tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek #
Toprakları elde tutma dönemi
Berlin Kongresi Doğu Anadolu'daki Ermenilerin Rus himayesine yönelmelerine engel olmak amacıyla, Osmanlı Devleti'nden bu bölgedeki Ermenilerin durumunu düzeltmeye yönelik bir dizi reform yapmasını talep etti Abdülhamid yönetiminin bu reformları ertelemesi ve bölgedeki Kürt aşiretlerini muhtemel bir Ermeni isyanına karşı silahlandırma yoluna gitmesi üzerine Ermeniler arasında devrimci ve milliyetçi örgütler güç kazandı 1887'de Maraş'a bağlı Zeytun'da, 1891'de ise Siirt'e yakın Sason'da Ermeni devrimci örgütlerince desteklenen direniş hareketleri başlatıldı 1895'te bu olayların ülke çapında bir ihtilale dönüşmesi olasılığının doğması ve İstanbul'da Ermeni örgütlerinin Kumkapı'da Batı kamuoyunu etkilemeye yönelik bir ayaklanma düzenlemesi üzerine Kâmil Paşa hükümeti tarafından Anadolu'da Ermeni topluluklarına yönelik sert bastırma tedbirleri alındı IV Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa Ermeni isyanını bastırmakla görevlendirildi Doğuda Kürt aşiret reisleri Hamidiye Alayları adı altında düzensiz milis birliklerinde örgütlendi
1895 yazında tüm Anadolu taşrasında gerçekleşen kanlı olaylar Batı kamuoyunda genellikle "Ermeni katliamı" olarak değerlendirildi; liberal Avrupa basınında Abdülhamid aleyhine şiddetli bir kampanya başlatılmasına sebep oldu Fransız Akademisi üyesi tarihçi Albert Vandal, ilk defa Abdülhamid hakkında ''Le Sultan Rouge'' (''Kızıl Sultan'') lakabını kullandı
1897 yılında, Girit'in Yunanistan'a ilhakını isteyen Yunan hükümetinin Tesalya sınırında ihlallere girişmesi üzerine Osmanlı-Yunan Savaşı çıktı 15- 17 Mayıs tarihinde Dömeke'de yapılan muharebede Yunan ordusu kesin bir yenilgiye uğradı Avrupa devletlerinin müdahalesi ile mütareke yapıldı Osmanlı lehine Tesalya sınırındaki bazı küçük değişiklikler dışında savaştan önceki sınırlara dönüldü Yunanistan Osmanlı Devleti'ne 4 milyon lira savaş tazminatı ödemeyi kabul etti Buna karşılık Girit'e özerlik verildi
İttihatçılar tarafından Abdülhamid dönemine "İstibdat Dönemi" (devr-i istibdâd) adı verilir
Sıkıyönetim dönemi
II Abdülhamid Meclis'i kapatarak yönetimi kendi eline aldıktan sonra Osmanlı tarihinde ilk defa geniş kapsamlı bir polis ve istihbarat örgütü kurdu Meraklı olduğu Sherlock Holmes dedektif hikâyelerinden ve amcasının esrarengiz bir şekilde ölmüş olmasından da etkilenen Abdülhamid 1880Yıldız İstihbarat Teşkilatını kurdu Çok sayıda hafiye'den oluşan bu örgütün amacı Abdülhamid'in siyasi rakipleri hakkında bilgi toplamak ve Abdülhamid'e karşı hazırlanan darbe veya ayaklanma girişimlerini önlemekti
Abdülhamid'in sıkıyönetim dönemi bazı uzmanlarca Osmanlı Devleti'nin ömrünü 30-40 yıl daha uzatmış olduğu ileri sürülmüştür:
yılında Düvel-i Muazzama'nın bu meclisin açılmasını demokrasi ve insan hakları için değil, kendi adamları olan milletvekilleri eliyle iç idareye daha rahat karışabilmek için istediği öne sürülmüştür
İcrayı baskı altında tutan bir meclis vardı
Azınlık milletvekilleri, her bir grup arkasına bir Avrupa Devletini alarak, üyesi olduğu bağımsız devletler kararı çıkarmak için uğraşmaktaydılar Girit, Teselya ve Yanya'nın Yunanistan'a bırakılması gerektiğini ifade eden vekiller çıkmıştır
240 üyeden sadece 60-70 kadarının Türk asıllı olduğu düşünülürse, gayrimüslimlerin bu meclis üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılabilir
II Abdülhamid, 13 Şubat 1878'de Meclisi feshetti
Durumdan rahatsız olan İngiltere, V Murat'ı Padişah, Mithat Paşa'yı sadrazambaşbakan yapmak için Genç Osmanlılardan Ali Suavi 'yi tahrik ederek tarihe Çırağan Baskını olarak geçen başarısız darbeyi yaşattı 23 ihtilâlcinin ölümü ile sonuçlanan bu sonuçsuz darbe, II Abdülhamid'in hafiyye denilen gizli teşkilâtını kurarak daha sıkı idareyi ele almasına mecbur etti
Osmanlı Devleti'nin Dağılması
Berlin Antlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti dağılma sürecine girmiştir Balkanlarda yaşayan ulusların bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları ve ardından Rusya ile yapılan savaş neticesinde imzalanan antlaşmalarla Osmanlı Devleti o görkemli devirlerini aramaktaydı Rusya'nın Akdeniz'e açılması ihtimalini öne süren İngilizler Kıbrıs'ı işgal etti Osmanlı Devleti toprak mülkiyeti kendisinde kalmak şartı ile adayı geçici olarak İngiltere'ye devretti Fransa, Cezayir'e yerleştikten sonra gözünü Tunus'a dikmişti Berlin Konferansında aradığı fırsatı ele geçiren Fransa, Tunus'u işgal etti Osmanlı Devletinin Protestosu sonuç vermedi Fransızların Tunus'u işgal etmeleri üzerine İngilizler de harekete geçti 1869 yılında Süveyş Kanalının açılması Mısır'ın Jeopolitik konumunu artırmıştı Bu durum Mısır üzerindeki İngiliz ve Fransız rekabetini hızlandırdı Mısır Hıdivi İsmail Paşa Mısır'ı iyi idare edemiyor ekonomik problemler halkın Avrupalı tüccarların işyerlerine saldırmalarına yol açıyordu Bu gelişmeleri bahane eden İngiltere Mısır'ı işgal etti (1882) Yunanistan'ın bağımsızlık kazanmasından sonra Giritli Rumlar Yunanistan'a bağlanmak istedi Osmanlı Devleti bunu kabul etmedi Çıkan isyan bastırıldı Yunanistan'ın Girit'e asker çıkarması üzerine Osmanlı Devleti Yunanistan'a savaş açtı Teselya bölgesinde yapılan savaşta, Gazi Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı Kuvvetleri Yunanlıları bozguna uğrattı(1897) Avrupalı devletlerin araya girmesiyle bir antlaşma imzalandı Bu antlaşma ile Girit'e muhtariyet verildi 1908 yılında Yunanistan adayı yeniden işgal etti Balkan Savaşlarından sonra Girit tamamıyla elimizden çıktı Bosna-Hersek'in idaresi Berlin Antlaşmasıyla geçici olarak Avusturya'ya verilmişti Sultan İkinci Abdülhamid'in İkinci Meşrutiyeti ilan etmesinden sonra yaşanan karışıklıklar sonunda Avusturya bu bölgeyi resmen topraklarına kattı Osmanlı Devleti Yeni Pazar sancağı bizde kalmak şartı ile bunu kabul etmek zorunda kaldı(1908) Berlin Antlaşmasıyla üç bölgeye ayrılan Bulgaristan Prenslik haline gelmiş Doğu Rumeli ve Makedonya ıslahat yapılmak şartıyla Osmanlı Devletinde kalmıştı 1885'de Doğu Rumeli'de isyanlar çıktı Bulgaristan Doğu Rumeliyi Kendisine bağladığını ilan etti II Meşrutiyet'in ilanından sonra Bulgaristan bağımsızlığına kavuştu ve Doğu Rumeli'yi de içine alan bir Bulgaristan Krallığı kuruldu (1908)
|