KRDNZ
|
Cevap : Tarihi Eserler, Bursa
Nilüfer Hatun İmareti (İznik) Sultan Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun İznik’te 1388 yılında bir zaviye- imaret yaptırmıştır Yeşil Cami’nin kuzeybatısında, Müze, Türbe ve Lefke sokaklarının bulunduğu yerde olan imaret günümüzde İznik Müzesidir
İmaretin doğu cephesindeki giriş kapısı üzerinde üç satırlık, 48x151 cm ölçüsünde bir kitabesi bulunmaktadır Bu kitabede Sultan Murad’ın (1362-1389) annesi Nilüfer Hatun için 1388’de bu imaretin yapılmasını emrettiği belirtilmiştir
Kitabenin Türkçe’si:
Bu mamur olarak sürecek olan mübârek ve şerefli imaretin yapılmasını büyük hükümdar, kerem sahibi Hakan
Sultan oğlu Sultan, Orhan’ın oğlu Murad emretti Annesi merhume ve makfure
Nilüfer Hatun için yedi yüz doksan senesinin Cumade’l-evvelinin başında
İmaret doğu-batı doğrultusunda peş peşe uzanan giriş ve ibadet mekanı ile buna bitişik kuzey yönündeki iki yan kanat ve önündeki son cemaat yerinden meydana gelmiştir Yapı bir bakıma yan mekanlı, ters T planlı yapılar grubundandır Kare mekanlı giriş pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür Bu kubbenin ortasında yuvarlak bir aydınlık feneri vardır Buradaki giriş kapısının iki yanında da iki pencere bulunmaktadır Giriş mekanından sonra 0 63 m yüksekliğinde doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı bölüm kemerle ikiye ayrılmıştır Bunlardan doğudaki bölümün ortasında sekiz dilimli, batısında da yuvarlak kubbeler bulunmaktadır Büyük kubbeli kısımdan sonraki bölüm mescit bölümüdür Burası bir kemerle ayrılmış ve üzeri iki küçük kubbe ile örtülmüştür Mihrap girişin karşısında olmayıp, kıbleye yönelik sol duvarın ortasındadır Ancak yapının son onarımı sırasında imaretin bu özelliği dikkate alınmamış, duvar sıvanmış ve mihrap ortadan kalkmıştır İmaretin kuzey ve güney doğrultusundaki dikdörtgen yan kanatlar, kemerlerle kareye dönüştürülmüş ve üzerleri Türk üçgenleri ile geçişi sağlanan kubbe ile örtülmüştür Aynı zamanda bu kubbeli ve ocaklı bölümler zaviyenin misafir odaları olarak da nitelenebilir Batı ve yan duvarlarında altlık ve üstlük olmak üzere birer pencere bulunmaktadır Doğu duvarında ise ocak nişi ile mazgal pencereler vardır
İmaretin önünde, kuzey-güney doğrultusundaki dikdörtgen son cemaat yeri, iki taraftan yan kanatların bir bölümünü açıkta bırakmıştır Cephelerde tuğla ve taşlardan oluşturulmuş çeşitli motifler dikkati çekmektedir Ayrıca giriş cephesindeki pencerelerin kemerleri testere dişi şeklinde frizlerle çevrilmiştir Bunların alınlıkları kesme taş ve tuğladan motifler içermektedir İçlerinden bir tanesi de dama taşı şeklindedir Ayrıca zengin biçimde alçı kabartmalara da rastlanmaktadır
XIX yüzyıl sonlarına kadar imaret işlevini sürdüren bu yapı, İznik’i Yunan işgali sırasında büyük ölçüde tahrip olmuştur Cumhuriyet döneminde bir süre depo olarak kullanılmış, bu arada onarılmış, binanın çevresini kuşatan ekler ortadan kaldırılmış ve bugünkü görünümünü almıştır Kültür Bakanlığı’nca 1955 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır
Yeşil Cami (İznik) İznik’in doğusunda, Lefke Kapısı yakınında bulunan Yeşil Camiyi Çandarlı Hayrettin Paşa adına Mimar Hacı Musa 1378-1391 yılları arasında yaptırmıştır Caminin yapımına Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından başlanmış, Onun ölümünden sonra oğlu Ali Paşa 1391-1392 yıllarında tamamlamıştır Erken Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından olan Yeşil Cami, tek kubbeli, merkezi camilerin gelişmiş örneklerinden biridir
Kare planlı caminin önünde iki mermer sütunlu bir son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yeri sütunları birbirlerine ve duvar uzantılarına yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır Bu sütunların 1 m arkasında birer tane başlıklı sütun daha bulunmaktadır Bu sütunlar birbirlerine kesme taş kemerlerle bağlanmıştır Bu tür stalaktitli söveler ve çift sütun sistemi büyük olasılıkla Bizans mimarisinden esinlenilmiştir Revağın üzeri çapraz tonozlu, yüksek sekizgen kasnak üzerine oturmuş kubbelerle örtülüdür Yanlarda kalan bölümlerin üzeri de ayna tonozludur Giriş kapısı stalaktitli, profilli mermer sövelerle sınırlanmış olup, üzerinde Arapça yazılı kitabesi bulunmaktadır:
“Bu mescidin yapılmasını ulema ve vüzeranın meliki olan Hayreddin Paşa kabri nurlansın yedi yüz seksen senesinde (H 780-M 1378- 1379) emretmiştir Tamamlanması ise yedi yüz doksan dört senesinde (H 794-M 1391-1392) gerçekleşmiştir Yapan Hacı Musa”
Caminin İbadet mekanına açılan, kenarlarında birer kum saati motifi bulunan sütunlu kapı kemeri renkli ve beyaz mermerden yapılmış olup, üzerine stalaktit yastıklı sivri bir kemer oturtulmuştur Buradaki iki kemer arasına da sülüs yazı ile caminin yapım kitabesi yerleştirilmiştir:
“Cenabı Hak’ka ham dolsun, bu şerefli imareti sırf rizai ilahiyi tahsil maksadıyla büyük melik şehabüddünya veddin merhum Orhan Bey oğlu Murad Bey zamanında ve millet ve dinin hayırlı evladı Cendereli Ali oğlu Halil yedi yüz seksen (H 780 - M 1378-1379) tarihinde inşa ve imar ettirmiştir”
Caminin ibadet mekanına üç basamaklı merdivenle bir sahanlık aracılığı ile girilmektedir Dikdörtgen planlı olan bu sahanlık, sütunlar ve kemerlerle üç bölüme ayrılmıştır Ortasında sekiz dilimli bir kubbe bulunmaktadır Kare planlı ibadet mekanının üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür İçerisi kubbe kasnağında ve ana duvarlardaki üstte dört, altta da on pencere ile aydınlatılmıştır
Mihrap nişinin üzeri stalaktitli olup, bunun en üst sırasında istiridye motifleri yer almaktadır Bunların altında zencerek motifli bir kuşak bulunmaktadır Mihrap nişinin ortasında ise yıldızlardan oluşan bir madalyon bulunmaktadır Bunun üzerine de üç dilimli ve 12 yapraklı bir çiçek motifi yerleştirilmiştir Mihrabın iki yanında geometrik geçmeler yer almaktadır Ayrıca mihrabı çevreleyen sütunçelerin üzerinde geçmeli bir şerit, örgü motifleri, kıvrık Rûmiler bulunmaktadır Mihrabın en üstü de düz bir pano ile ikiye bölünmüştür Burada da üstü dal ve kıvrık rûmili, altında da üç sıra halinde stalaktitler görülmektedir
Caminin minaresindeki çini süslemelerinden ötürü Yeşil Cami ismi ile anılmasına neden olmuştur Ana mekanın kuzeybatı köşesindeki minarenin kare kaidesi üzerinde gövdesi çokgen prizma olarak başlar, yuvarlak gövdeli olarak devam eder, tek şerefe ve konik bir külahla tamamlanır Minare bir sıra stalaktitli mermerden yarı altıgen şekillerle dekore edilmiştir Silindirik minarenin bilezik kısmı ile taş süslemeleri arasına frize ve lacivert çinilerden oluşturulmuş bezemeler yerleştirilmiştir Bunların ortasında da altı köşeli yıldızlar birbirini izlemiştir Çinilerin yanında sırlı tuğlalar da kullanılmış ve gövde zikzak, zencerek motifleri, altıgen geçmelerle görkemli bir konuma getirilmiştir Şerefe korkuluğu bir dizi lacivert ve bir dizi firuze çinilerle dekore edilmiştir Petek kısmında da balık sırtı motifler görülmektedir Şerefe altı da stalaktitli çinilerle kaplanmış olup, bunların arasındaki kare panoların yüzeyleri yıldız geçme motifleri ile bezenmiştir
İznik’in Yunan işgali sırasında harap edilen cami Cumhuriyetin ilk yıllarında onarılmıştır Bunun ardından 1956-1969 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce geniş çapta onarılan camiyi bugünkü konumuna Y Mimar Süreyya Yücel getirmiştir Bu onarım sırasında minarenin çinileri bütünüyle sökülmüş ve yeni baştan orijinal şekline uygun olarak yapılmıştır
Şahadet Camisi (Osmangazi) Bursa Tophane semtindeki Şahadet Camisi aynı zamanda Kale ve Saray Camisi olarak da anılmaktadır Sultan I Murad Hüdavendigâr tarafından 1365 yılında yaptırılmıştır Şahadet isminin, Sultan I Murad’ın Kosova’da şehit düşmesi üzerine verildiği sanılsa da bu doğru değildir Camiye hiç gelemeyen padişahın şehitliği kabul olunamayacağı iddiası üzerine Bursa kadısı tarafından verilmiştir
Cami ilk yapıldığında üç bölümlü, yan bölümleri tonozlu, orta bölümü de iki kubbelidir İbadet mekanının üzerini toplam dokuz kubbe örtmektedir Plan düzeni olarak Ulu Cami tipinin küçük bir örneğidir
Son cemaat yeri olmayan, oldukça yüksek görünümde bir yapıdır Minarenin arkasındaki bir kapı üzerinde bulunan 1328 tarihli kitabe onarım sırasında başka bir mescitten getirilmiştir Uzun ikiz pencereleri, soldaki tek şerefesi ile caminin ilginç bir görünümü vardır
Cami 1855 depreminde yıkılmış, 1890’da Bursa Valisi Mahmud Celaleddin Paşa tarafından onarılmıştır
Abdal Mehmed Cami Abdal Caddesi, Tahıl Caddesi ve Gül Sokağı’nın kesiştikleri kavşakta yer almaktadır Bazı kaynaklarda caminin Fatih döneminde, Başçı İbrahim tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir Ancak türbesinin kitabesine göre II Murad dönemine ait olabileceği düşünülebiri
Asıl ibadet mekânı doğu-batı yönünde, iç ölçüleri 8,19 x 15,34 metre dikdörtgen planlı olan yapı, yanyana iki kubbe ile örtülüdür
Son cemaat yeri; iki yan duvar ve ortada yığma iki ayağı birbirine bağlayan üç sivri kemerin belirlediği üç bölüm halindedir Bölümlerin üstü dıştan kurşunla kaplı kubbelerle örtülüdür Doğu-batı yan duvarları kapalı olup, sivri kemerli birer pencere yer almaktadır Ayaklar ve cephe kesme taş, aralarında dikey iki tuğla ile taş aralarında yatay iki sıra tuğla örgülüdür Kemer üzengi düzeyinden başlayan, iki sıralı kirpi saçağın altını dolanan dışa çıkıntılı bir çerçeve yer almaktadır
Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ana mekân; ortada sivri kemerle birbirinden farklı iki bölüme ayrılmıştır Bu kemerin son cemaat yerindeki ayağının her iki yanına birer girişi vardır Aynı zamanda bu ayak son cemaat yerinin mihrabı görevini yapan üç köşeli bir niş haline getirilmiştir Büyük kemerin ayırdığı her iki bölümün boyutları eşit ve kare olmadığından kubbeler ovaldir Kubbeler duvarlara ve tromp bingilere oturmaktadır
Pencereler 0,10 metrelik bir girinti içerisinde olup, kapakları düz meşe ağacındandır Üç sıra halindeki sivri kemerli pencereyle caminin aydınlanması sağlanmıştır
Mihrap; büyük sivri kemerin güneydeki ayağına yapılmıştır Mihrap kavsarası beş dilimli bir tepelikle iki mukarnas arasından oluşmaktadır Dar ve küçük çerçevelidir Çerçevede geometrik motifli kalem işleri ve Ayet-el Kürsî göze çarpmaktadır Minberi basit, yanlıkları büyük geçmeli olarak yapılmıştır
Duvarlar kubbe kasnakları, iki sıra tuğla, bir sıra kesme taş, araları dikey tek tuğla örgülüdür
Batı yönünde, yapay bitişik olan minareye son cemaat yerindeki bir kapıdan çıkılmaktadır Silindirik tuğla gövde tamamen sıvanmıştır
Emir Sultan Camisi (Bursa) Emir Sultan semtinde, hemen her yerden görülebilen, asırlık ağaçlar arasında bulunan Emir Sultan Camisi, Tasavvuf bilgini Emir Sultan (Mehmet Şemseddin Buhari) (1349-1429) adına eşi, Yıldırım Beyazıt’ın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından yaptırılmıştır Bir söylentiye göre de Bursa tüccarlarından Hoca kasım tarafından Emir Sultan anısına yaptırılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber, Çelebi Sultan Mehmet zamanında yapıldığı da ileri sürülmüştür Ancak, bu yapı 1795 yılında bütünüyle yıkılmış, h 1219 (1804)’de Sultan III Selim tarafından aynı plan düzeninde yeni baştan yapılmıştır Bursa’da büyük hasara neden olan 1855 depreminde zarar görmüş, 1868’de şehzade olan II Abdülhamit tarafından yenilenircesine onarılmıştır
Emir Sultan Camisi, ilk yapılışında tek kubbeli küçük bir cami iken, sonradan önüne üç kubbeli bir revak ile odalar eklenmiştir Dikdörtgen bir plan düzeninde ahşap korkulukların, sivri ve yatay kemerli revaklarla çevrili bir şadırvan avlusu yapının ana plan şemasını meydana getirmektedir Bunun kuzeyine tek kubbeli dört köşeli ibadet yeri, aksi tarafa da Emir Sultan’ın türbesi ile iki yanına ikişer oda yerleştirilmiştir
İbadet yeri ile türbe ekseni üzerine simetrik olarak minareler yerleştirilmiştir Böylece çevresi on altı yuvarlak sütun üzerine kubbelerle örtülü iç bahçenin bir yanı camiye diğer yanı da türbeye ayrılmış, ortasına da şadırvan yerleştirilmiştir
Cami kısmı 15 20x15 20 m ölçüsünde kare planlıdır Üzerini kemer ve köşelerde trompların taşıdığı merkezi bir kubbe örtmüştür İçerisi kasnakta yer alan on iki, duvarlarda da kırk pencere ile aydınlatılmıştır Bu sistem XIX yüzyıl barok camilerinde yaygın biçimde görülen bir aydınlatma sistemidir
Caminin mihrabı XVII yüzyılın iznik çinileri ile bezenmiştir
Emir Sultan Türbesi’nin ilk yapılışından günümüze hiçbir şey gelememiştir Bugünkü sekizgen planlı türbe 1868 yılında yapılmıştır Türbede Emir Sultan’ın eşi Hundi Fatma Sultan ile iki kızı gömülüdür Ayrıca camiye giden ana cadde üzerinde tarihi mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlık ile h 1156 (1743) ve h 1254 (1838) tarihli iki çeşme bulunmaktadır Emir Sultan camisinin güneyinde Emir Sultan’ın eşi Hundi Hatun tarafından yaptırılmış hamamı bulunmaktadır
Sultan Orhan Camisi (Osmangazi) Bursa Merkezde, Ulu cami ile Belediye arasında yer alan Orhan Camisi’ni Sultan Orhan Gazi yaptırmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinden 1339’da yaptırıldığı öğrenilmektedir Bursa’nın Karamanoğulları tarafından işgali sırasında (1413) yanarak harap olan Cami, Osmanlı birliğini yeniden kuran Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414’te yeniden yaptırılmıştır Bunu izleyen yıllarda deprem ve yangından birkaç kez zarar görmüş ve onarılmıştır
Sultan Orhan Camisi, Bursa’da yan mekanlı veya ters T planlı diye nitelenen cami planlarının erken örneklerindendir Ayrıca Bursa’da son cemaat yeri ilk kez burada ortaya çıkmıştır Kesme taştan, dört köşeli ayaklarla son cemaat yeri beş kemerli olup üzeri üç kubbe ve iki tonozla örtülmüştür Girişten mihrap ekseni üzerinde peş peşe iki mekan bulunmaktadır Oldukça büyük kemerle ikiye ayrılan bu mekanlardan ikincisine üç basamakla çıkılmaktadır Mihrabın da yer aldığı bu mekan ibadete ayrılmıştır Bu mekanların üzerleri sekizgen kasnağa oturmuş iki büyük kubbe ile örtülmüştür Kubbelerin çapı 8 45 m olup, yüksekliği 16-17 50 m arasındadır Ancak mihraplı kısım diğerlerinden biraz daha yüksekte ve 17 50 m dir
İç kısımda pencere sayısı az olup, loş bir görünümü vardır İbadet mekanının yanındaki bölümler duvarlarla ayrılmış ve dar geçitlerin yardımıyla birbirleri ile bağlantıları sağlanmıştır Bu bölümlerin devletin idari işlemleri veya mahkeme salonu olarak kullanıldığı sanılmaktadır Ayrıca buradaki ocaklar, nişler ve dolapların bu yerlerin gezgin dervişlere tahsis edildiği izlenimi de vermektedir
Cami duvarlarının yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmıştır Caminin sol tarafında, tek şerefeli tuğla minaresi yükselmektedir
Orhan Camisi 1417, 1619, 1629, 1732, 1773, 1782, 1794, 1888, 1863, 1904 onarılmıştır Son onarımını 1963 yılında Y Mimar Süreyya Yücel yapmıştır
Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari burada ders vermiştir
Murad I (Hüdavendigâr) Cami (Osmangazi) Murad I (Hüdavendigâr) Cami, Çekirge semtinde, Bursa ovasına bakan tepenin üzerinde, Sultan I Murad tarafından h 767 (1365-1366) yılında yaptırılmıştır Yapının alt katı cami, üst katı medrese olarak düzenlenmiştir
Alt katta; son cemaat yeri giriş kapısının açıldığı bir dış sofa, tek kubbeli merkezi alana dört yönden bağlanan üzeri tonoz örtülü dört eyvandan, meydana gelen asıl ibadet alanı ile üzeri beşik tonoz örtülü altı odadan oluşmaktadır
Son cemaat yeri, yerden 1,00 metre yukarıdadır Kesme taş örgülü ayaklar, üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş olan sivri kemerleri birbirlerine bağlamaktadır İki baştaki ikiz kemerlerin boşlukları sonradan doldurulmuş, doğu-batı yanlarına birer oda yapılmıştır
Ortada tek kubbeli merkezî alanı örten kubbe; içeriden pandantifler, dışarıdan onaltı kenarlı kasnak üzerine oturmuştur XIX Yüzyılda inşa edilen şadırvanı, merkezî alanın ortasındadır
İçeriden bir niş halinde olan mihrap, yapının dışında beş köşeli ve dışa çıkıntılıdır Alçı Mihrap oldukça geniş boyutlarda tutulmuş, etrafını çeviren yazılar, kalem işi tezyinatı h 1322 (1904) yılı onarımında yapılmıştır
Doğu ve batı yönlerinde çift taraflı merdivenlerle çıkılan üst katta ise, bir koridor ile bu koridora açılan sağlı sollu oniki oda, güney eyvanının mihrap çıkıntısı üzerinde bir oda, merdivenin iki yanında bulunan iki küçük galeriye açılan dört oda ve son cemaat yeri üzerindeki beş bölmeli, revakı bulunur Koridorlar, odalar, salon, beşik tonoz, mihrap üzertindeki oda, kubbe ile örtülüdür Alt kat revakının iki yan bölmesi çapraz tonoz, diğer bölmeler ise kubbelidir İkiz kemerleri taşıyan son cemaat yeri revak ayakları, kalın ve büyük boyutlardadır
Caminin doğu köşesinde, yapının bünyesinde yer alan tek minaresi yükselmektedir Tuğla silindirik gövdesi, tek ve çift zincir, iki sıra kuş gagası, balık sırtı motifleri ile bezenmiştir Altı sıra şerefe altına sahip olup takke biçimi basık külahlıdır
Caminin yapımında taş, tuğla ve devşirme malzeme kullanılmıştır Tuğla hatıllı kesme taş duvarlar, bir dizi yarım daire kemerciklerden oluşan saçak ile sona ermektedir Kemercikler yan duvarlarda daha geniş tutulmuştur
Yapıdaki kolonlar, kolon başlıkları ile akantus yapraklı mermer kornişler ve kapı söveleri, Bizans yapılarından devşirmedir
Medresenin oda pencereleri demir parmaklıklı, orta sıradakiler sövesiz, yalnız üstlerinde mermer lentolar bulunmaktadır
Cami 1521, 1563, 1619, 1635, 1975 ve 1976 yıllarında onarım geçirmiş olup, günümüzde ibadete açıktır
Murad II (Muradiye) Cami (Osmangazi) Muradiye semtinde, Sultan II Murat tarafından h 828 (1425) yılında yapımına başlanılan cami h 830 (1426) yılında tamamlanmıştır Kapı kemeri üzerinde mermer sülüs harflerle Arapça yazılmış üç satırlık kitabe bulunmaktadır Bu satırlar şöyledir:
1-Emere bi binaî hâzihi’l-imaretiş-şerifeti’l-mübareketi Sultanül Arabî vel Acemî Zıllullahi
2-Fî’l-âlem es-sultan ibnis-sultan es-sultan Murad ibni Mehmed bin Bâyezid Han
3-Halledallâhü mülkehû fî şehri recebe sene semainin ve işrîne ve semane mie ve vakaa’l-
itmam fî şehri muharremi’l-yaremi sene selâsin ve semane mie
Kanatlı camiler grubundan olan Muradiye Cami planı, Orhan Cami planına benzemektedir Ard arda iki büyük kubbeli, geniş eyvanlı kanatlı bir camidir
Son cemaat yeri, dört yığma mermer ayak ve iki granit orta sütun ile birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır Sivri kemerler üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüştür Kemer yanları ve saçak silmesi altı sıra tuğla ve taş malzemelidir Doğubatı yan bölmeler çapraz tonoz, diğerleri dıştan sekizgen kasnaklı kubbelerle örtülüdür Büyük yapının sağ ve solundaki pencereler kapıya dönüştürülmüştür
Asıl ibadet alanına giriş kapısı Bursa kemerli, ayaklar niş ve yedi sıra mukarnaslı yan hücrelere sahiptir Kemer alınlığında, lacivert, firuze, beyaz ve sarı renkte yapılan, bitkisel motiflerle süslü bezeme bulunmaktadır Kapı kanatları, ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir Kapı giriş eyvanının tavanı, geometrik motiflerle süslü çini ile kaplanmıştır Kapı önündeki yıldız ve geometrik motifli ahşap tavan eski müezzin mahfilinden alınarak buraya yerleştirilmiştir Kapının yatay ve dikey söveleri mermerle kaplıdır
Asıl ibadet alanı art arda iki büyük kubbe ve yanlarda daha küçük kubbelerle örtülü geniş bir eyvandan ibarettir
Giriş kubbesi dışardan sekizgen kasnaklı, içeride geçişler prizmatik üçgenlerden oluşan bir kuşakla sağlanmıştır Kubbe köşelikleri; silindirik kıvrımlar, yaprak sıraları, boğumlu püsküllerden oluşan yedi sıralı halkalardan meydana getirilmiştir
Doğu-batı yan kanatların kubbe köşelikleri daha zarif ve zengin, sıraları birbirinden farklı olan mukarnaslarla süslüdür Kasnaktaki prizmatik üçgenlerden oluşan kuşak da, kubbe köşelikleri kadar zarif ve güzeldir
Büyük eyvan kemeri altıgen firuze, etrafında lacivert altışar kare ve beyaz üçgen çinilerden yapılmıştır
Asma kata batı eyvanındaki bir kapıdan çıkılmaktadır Bu kattan minareye geçen bir yol bulunmaktadır
Mihrap, XVIII Yüzyıl başlarında meydana gelen bir yangın sonucu, Rokoko üslubunda yeniden yapılmıştır Sağ ve Solu altıgen biçimli lacivert, firuze renkli çinilerle bezenmiştir Asıl minberi yanmış, yerine 1897 yılında yapılan bir minber konulmuştur
Pencere alınlıkları Rumî süslemeli çinilerle kaplı olup, sivri kemerlidir Doğu-batı kanatların birer penceresi XX Yüzyıl başlarında yapılan onarım sırasında kapı haline dönüştürülmüştür Topuzlu demir parmaklıkları, orijinal olan pencere alınlıkları genişletilerek yükseltilmiştir
Yapının beden duvarları üç sıra tuğla, bir sıra moloztaş ve dikey tek tuğla dizileriyle örülmüştür Kubbe kasnakları dıştan sadece tuğla ile inşa edilmiştir
XIX Yüzyılda yıkılan batı yönündeki minare, Nisan 1904 yılında yeniden yapılmıştır Doğu minaresinin girişi dışarıdan, batı yönündekinin girişi asma kattan geçen bir yol ile sağlanmış, her ikisi de beden duvarları üzerine inşa edilmiştir
Orhan Gazi Camisi (Bilecik) Bilecik’in yaklaşık 500 m güneyin de dik yamaçlı bir kayalık vadide bulunan Orhan Gazi Camisi’nin XIV yüzyılın başlarında Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır Büyük olasılıkla caminin yapım tarihi 1331’dir
Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup kaba taştan yapılmış,ibadet mekanını bir bölümünü ahşap çatı,orta kısmını da kubbe örtmektedir Kubbenin üzeri kurşun kaplı olduğundan ötürü de halk arasında Kurşunlu Cami olarak tanınmıştır Kuzey duvarının sağ tarafında eski sıva tabakaların altından bir tamir kitabesi bulunmaktadır:
Bu Selviyi olsun deyu diktim bir tarihte
Sene 1229 (1813) da her kim beni yad edesu ruhuna bir fatiha ihsan ede
Ve inna el Gayüfül Haç
İbrahim Bin Abdülselim
İbadet mekanı kubbeli kısmın örttüğü bölümler sivri kemerlerle genişletilerek dört eyvanlı Osmanlı Erken Dönem plan şemasına uydurulmuştur Bu kemerler aynı zamanda kubbenin ağırlığını taşımaktadır
Mihrap basit bir niş halindedir Caminin bugünkü minareleri 1882 yılındaki fotoğraflarından anlaşılmaktadır Günümüze yalnızca düzgün olmayan bir kaide üzerinde yükselen, yuvarlak gövdeli iki minaresi gelebilmiştir Son cemaat yeri yakın tarihlerde yapılmış ,yapı ile uyum sağlayamamıştır
Yıldırım Camii Edirne’de bulunan en eski camidir Yıldırım Bayezit 1400 senesinde yaptırmıştır Dördüncü Haçlı Seferinde yapılan bir Katolik kilisesinin temelleri üzerine inşa edilmiştir Yanındaki Hasan Çelebi Sebili, en eski sebildir Birinci Murat’ın oğlu Şehzade Ahmet’in türbesi bu cami yanındadır 1878’de Ruslar caminin çinilerini ve mermerlerini sökmüşlerdir Yanında imaret ve hamam vardır
Muradiye Camii
İkinci Sultan Murat, Varna’da Haçlı ordularını yenince Edirne’ye dönüşte bir şükür ifadesi olarak bu camiyi yaptırdı
Hicri 839 (M 1435) senesinin 10 Muharrem günü ibadete açıldı Orhan Beyin Bursa’da yaptırdığı cami örnek alınmıştır Kalemkar işçiliği ve çinileri ile gerçek bir şaheserdir Çinili ilk minaresi 1572 depreminde yıkılmış ve 1754’te Birinci Mahmut çinisiz bugünkü tek şerefeli minareyi yaptırmıştır Caminin iki büyük kubbesinin arasında bulunan kemer kalem işlemeleriyle, duvarlar çiçek motifli çinilerle süslüdür
Yıldırım Medresesi Yıldırım Camii’nin kuzey batısında 1399 yılında Bayezıd tarafından yaptırılmıştır Kapıdan, ortası kubbeli üçlü revağa geçilir Oradan da taş ve tuğla ile örülü ayakların taşıdığı ve uzunlamasına tonozla örtülü yan revaklara geçilmektedir Revaklara açılan sağlı sollu tonozla örtülü sekizer hücre mevcuttur
Girişin iki yanında tonozla örtülü hocalara ait odalar vardır Yan revaklar açık eyvanlı dershaneye bağlanmaktadır Dershane sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve kurşun kaplı kubbe ile örtülmüştür Revak ve odalar kurşunla örtülü çatıya sahiptir Dersanede yıldız ve düz tuğlalarla yapılan tezyinatı çok güzeldir Restorasyon sonunda medrese dispanser olarak hizmete sokulmuştur
Yıldırım Camii Şehrin doğusunda, Yıldırım semtindeki tepe üzerine inşa edilmiştir Yıldırım Bayezıd tarafından XIV yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır Genellikle tarihi eserler hakkında kesin bilgileri ulaştıran kitabelerdir Fakat bu caminin kitabesi zamanımıza ulaşmamıştır Taş işçiliği, devrinin en güzel örneğini bu camide göstermektedir Caminin ön cephesinde yer alan ayaklar ve bunları bağlayan kemerler kurşuni renkli mermerden yığma olarak yapılmıştır Revak beş kubbe ile örtülüdür
Merkez kubbesi yüksektir ve iç mekana ferahlık verir Duvarlar kesme taşlarla kaplıdır Yandaki eyvanlar zeminden yükselmektedir Bunlar da sivri tonozların oluşturduğu sekiz köşeye oturan kubbeyle örtülmüştür Mihrap kubbesi kare plan üzerine oturmaktadır Mihrap sekiz sıra stalaktitli yaşmak ile örtülüdür Köşelerinde cilâlı yeşilimtrak mermer sütunlar vardır Doğu ve batıdaki odalar alçıdan ufak, büyük hücreli ve maşalıklıdır Stalaktit saçaklı, geniş ajurlu, oniki yıldızlı ve yeşil çini parça kakmalı, süslü nesih ve kufı hatla yazılı hadis ve dualarla bezenmiştir Odalar çapraz tonozla kaplıdır
Kuzey doğu ve kuzey batıdaki odalara cami içinden geçilmektedir Bunlar da çapraz tonozla kaplıdır Caminin iki minaresi de lodos ve deprem yüzünden yıkılmış, yakın tarihte betondan yeni bir minare yapılmıştır
Cumalıkızık Köyü Bursa’nın 10 Km doğusunda, Bursa-Ankara karayolundan Uludağ eteklerine doğru sapan yol 3 km sonra Cumalıkızık köyüne ulaşır Kent içinden toplu taşım araçları ile de köye gidilebilir Osmanlıların Bursa civarına yerleşmeye başladıkları yıllarda kurulmuş 700 yıllık bir vakıf köyüdür Köy tarihi dokusunu bu güne kadar korumuş ve Osmanlı erken döneminin kırsal sivil mimarisinin eşsiz örneklerini bağrında taşımaktadır
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|