Yalnız Mesajı Göster

Malazgirt Savaşı

Eski 05-02-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Malazgirt Savaşı



Malazgirt Savaşı hakkında bilgi

Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen kuvvetleri arasında, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Doğu Anadolu’da Malazgirt Ovasında meydana geldi Bu muharebe, dinî, millî, siyasî, askerî neticeleri ve Türk-İslâm tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir



Malazgirt SavaşıTürklere Anadolu’yu kazandıran, Selçuklu-Bizans Savaşı

Büyük Selçuklu DevletiAlparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen26 Ağustos 1071 tarihinde, Doğu Anadolu’da Malazgirt Ovasında meydana geldi Bu muharebe, dini, milli, siyasi, askeri neticeleri ve Türk-İslam tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir

Selçuklu Türkleri, Malazgirt Meydan Muharebesinden yıllar önce, AnadoluTürklerin yerleşmesine müsait coğrafi önem ve zenginliklere sahip olduğu tespit edildi Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya akınları, Bizans Devletini telaşlandırdı Akıncıların bu gazalarında, Anadolu ahalisine terör ve tahribattan ziyade adaletle muamelesi, zalimleri ortadan kaldırmaları, can, mal, ırz emniyetini sağlamaları, bölge halkının Selçuklu idaresini gönülden tercih etmelerine yol açtı Doğu hududundaki hadiseleri dikkatle takip eden Bizanslı idareciler; ülkelerinin bütünlüğü ve devletin bekası için tedbir almaya başladılar Bizans’ın ancak meşhur tarihi entrikalarla yüzyıllardan beri Anadolu’da hakimiyetini koruyabilmesi, zulme varan sıkı tedbirleri, halka kötü muamelesi, yerli ahalinin Türklerin idaresini tercih etmelerini daha da kolaylaştırdı

Bizans İmparatoru Romanos Diogenes (Romen Diyojen) iyi bir savaşçıydı Fakat hanedan mensubu değildi Askerlik bilgisi, tecrübe ve cesareti, dul Bizans İmparatoriçesi Eudoxie’nin dikkatini çektiğinden, diğer aday ve teklifleri reddederek, 1068’de Diyojen’i tercih etmesine sebep oldu Hanedan dışından bir şahsın Bizans İmparatorluğuna getirilmesi üzerine asiller, iktidara karşı cephe aldılar

Ülke içindeki muhalefeti tasfiye etmekle meşgul olan Diyojen, zeka ve tecrübesine inandığı şahısları devlet kadrolarında vazifelendirip, Bizans’ın doğu hududundaki hadiseleri de dikkatle takip ettirdi Ani ve Kars’ı zaptederek Ani’nin askeri mevkilerini tahrip eden Selçuklulara karşı, tahta çıkışından, 1071 yılına kadar her yıl sefere çıktı 1068’de Pozantı’ya, 1069’da Palu’ya kadar geldi 1070’te de Kayseri’ye ordu gönderdi Bu seferlerle, Bizans ordusunun muharebe kabiliyeti ve tecrübesi arttırılıp, disiplinli olması sağlandı




Selçuklu akınlarının Ege Denizine, Marmara’ya kadar uzanması ve 1071’de Şii-Fatımi Devletinin, İslam ülkeleri ve Abbasi Halifeliği için tehlike arz etmesi üzerine, Mısır Seferine çıkan Selçuklu Sultanı, Suriye’de bulunuyordu Türklerin Suriye topraklarındaki harekatını haber alan Bizans İmparatoru Diyojen, doğuya hareket etti


Hareketinden önce verdiği nutukta azmini şöyle belirtiyordu: “Doğu hudutlarımızda büyük bir İslam tehlikesi belirmiştir Bu tehlikeyi büyümeden ortadan kaldırmalıyız Ordunun başında; bu tehlikeyi kesin olarak kaldırmaya gidiyorum

Romen Diyojen, 13 Mart 1071’de İstanbul’dan 200 000’den ziyade Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Ermeni ve Rumeli’de yaşayan İslam dinini kabul etmemiş Peçenek ve Uz Türklerinden de ücretli asker alarak Anadolu’ya geçti

Bütün kaynaklarını seferber ederek hazırladığı ordusuna güvenen Diyojen, Bizanslılara büyük zaferle dönmeyi vaad ediyordu Sivas’a gelen Diyojen, bu bölgedeki Ermeni Prensleri ile ahalisini, toptan öldürttü Ermenilerin mallarını askerlerine yağma ettirdi Sivas’tan hareket etmeden önce, generalleri ile harp meclisi kurdu Bu harp meclisinde, muharebenin, alınacak karar, plan ve hedefi tayin edilecekti Gerçi Diyojen’in plan ve hedefi kafasında çizilmişti Bu, Türklerin Anadolu’ya bir daha akın yapmamalarını sağlayacak bir plandı İran’ın içlerine ilerleyecek, Türkleri daha da doğuya sürecek, başşehirlerini zaptedecekti İmparator, yalnız Anadolu’yu elinde bulundurmak ve Türkleri yok etmek değil, bütün İslam ülkelerini de almaya karar vermişti Horasan, Rey, Irak-ı Acem ve Arap, Suriye valiliklerini komutanlarına vermeyi tasarlamış ve hatta vaad etmişti İstila edeceği İslam ülkelerindeki camilerin yerine kiliseler açmayı ve bu suretle İslam dinini ortadan kaldırmayı da aklına koymuştu Harp meclisinde, generallerden, takip edilmesini lüzumlu gördükleri tekliflerin, ortaya konmasını istedi

Sivas’taki harp meclisinde, yapılacak harekatın plan ve hedefi hakkında, iki ana teklif ortaya çıktı Birincisi; Bizans ordusunun en bilgili ve tecrübeli komutanlarından Rumeli ordusu kumandanı General Nikefor Bryennes ile iyi bir stratejist ve tecrübeli bir komutan olan Türk asıllı general Magistors Tarkhal'dan (Jozeph Tarhchaniotes) geldi Bu iki general, hudut boylarındaki tecrübelerine dayanarak, Türklere karşı çok ihtiyatlı harekata girişmeyi tavsiye edip, ordunun Erzurum’a kadar ilerleyerek, burada Türk ordusunu muharebeye zorlayacak ve kışkırtacak bir tertibin alınmasını, bu suretle muharebenin kendi toprakları içinde yapılarak lojistik desteğin kolaylaştırılmasını ve Türklerin istifadesine yarayacak her türlü maddi imkanların tahrip edilmesini teklif ettiler Bu teklife karşılık, İmparator’a hoş görünmek isteyen ikinci teklif sahibi muhalif generaller ise, hedefin daha derin olmasını ve ordunun vakit kaybetmeden Erzurum’a varıp, İran’a yönelmesini ve Türk ordusu ile nerede rastlanırsa orada, daha ziyade Türk ülkeleri içinde harp edilerek yok edilmesini teklif edip, birincileri korkaklıkla itham ettiler Bu son teklif, esasen Bizans İmparatoru’nun planına uygun düştüğünden, ordunun doğuya hareketini emretti

Bizans ordusunun doğuya hareketini haber alan Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Mısır Seferinden vazgeçti Suriye’den geri dönüşte, önce doğuya yönelerek, gerekli savaş hazırlıklarını yaptı Bu arada karakulakları (casus) vasıtalarıyla da Bizanslılara, Türklerin Rey’e çekildiği haberlerini yaymakta idi Nihayet Diyarbekir’den kuzeye yöneldi ve Bizans’ın beklemediği bir anda, Malazgirt’in doğusunda ordugahını kurup savaş hazırlığına başladı Alparslan, muharebe azmiyle ordugah kurarken, önceden, düşmanla dövüşeceğini Bağdat’taki Abbasi Halifesine bildirdi Büyük Sultan, savaş başlamadan evvel, Halife El-Kaim'in (1031-1075) gönderdiği İbnü’l-Mahleban’ı (İbn-i Mühelban), değerli komutanlarından Sav Tigin’le birlikte Diyojen’e elçi gönderdi

Sultan Alparslan’ın heyeti, 25 Ağustos 1071 sabahı, Bizans ordugahında hafife alınıp, hakarete uğradı Diyojen, heyet başkanına; “Kışlamak için İsfahan’ın mı, yoksa Hemedan’ın mı” daha iyi olduğunu sordu Sulh teklifini şiddetle reddedip; “Sultanınıza söyleyiniz; kendileriyle sulh müzakerelerini Rey’de yapacağım, ordumu İsfahan’da kışlatıp, Hemedan’da sulayacağım” dedi Heyet başkanı da, Diyojen’e; “Atlarınızın Hemedan’da kışlayacaklarından ben de eminim, fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilemiyorum” diyerek, gereken karşılığı verdi

Sultan Alparslan, muharebe öncesi Halife’den dua talep etti Abbasi Halifesi, camilerde cuma hutbesinde Alparslan ve ordusunun muzaffer olması için okunacak hutbe metni gönderdi Muharebe gecesi, Alparslan, ayırdığı bir kuvvetle Bizanslıları, atılan ok ve naralar ile bütün gece taciz ederek yorgun bir hale düşürdü Selçuklular, Bizanslı safında bulunan Türk asıllı birliklerle temas kurdu Onların, Bizans ordugahından ayrılarak Selçuklu ordusuna katılmalarını temin etti

Malazgirt Muharebesinde Bizans ordusunun kumanda kademesi şu şekilde idi: Merkezde Bizans İmparatoru Romen Diyojen olup, yanında hassa ve seçkin birlikler vardı Sağ kanatta, Anadolu ordusu kumandanı Mikhail Attalicpiates; sol kanatta Rumeli ordusu kumandanı Nikefor Bryennes; ihtiyatta da Andronikos Doucas vazifeliydi Bizans ordusunun taktiği, Türkleri imha etmekti Sultan Alparslan kumandasındaki kırk bin kişilik Selçuklu ordusu, yarım hilal şeklinde tertibat aldı Hafif süvari kıtaları, kanatlara yerleştirildi Ordu merkezi, düşman karşısında birleşmeden yavaş yavaş geri çekilecek ve onu hırpalayacak, at üstünde ok atan süvariler, düşmanın yan ve gerilerine taarruz ederek, Bizans ordusunu dağıtmaya çalışacaklardı Taarruza katılan düşman süvarisi ezilerek geri atılacaktı Bu şekilde ilerleyen düşman ordusu, karargahından kafi derecede uzaklaştıktan sonra, baskın kıtaları, düşmanın gerilerine taarruz edecek, asıl ordu da, bir ağırlık teşkil ederek, düşmanın kanatlarından birine taarruzla, onu yıktıktan sonra saldırıyı diğer kanada çevirmek suretiyle sonuca gidilecekti

Selçuklu Sultanı Alparslan, alim ve devlet adamlarının tavsiyesiyle, muharebeyi Cuma günü yapmayı tercih etti 26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan, atından inip secdeye vardı; “Ya Rabbi sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum Ya Rabbi niyetim halistir Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!” diye dua etti Sonra askerlerine dönerek; “Burada Allahü tealadan başka bir sultan yoktur, emir ve kader O’nun elindedir Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz” dedi Askerler coşarak hep bir ağızdan; “Asla emrinden ayrılmayacağız” karşılığını verdiler Sonra hepsi ağlayarak helalleştiler Sultan, beyazlar giydi Atının kuyruğunu bağlayıp, eline er silahı olan gürzü alıp, şöyle hitap etti: “Askerlerim! Şehit olursam, bu beyaz elbise, kefenim olsun O zaman rûhum göklere çıkacaktır Benden sonra oğlum Melikşah’ı tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız Zaferi kazanırsak, istikbal bizimdir” Bu nutku, hitabet sanatının ve muharebe öncesi psikolojik şartların, bütün inceliklerine sahipti Askerler coşup, şevke geldi

Cuma namazından sonra başlayan muharebede Sultan Alparslan, fevkalade bir muharebe taktiği uyguladı Bozkır çevirme hareketiyle, Türk ordusu hilal şeklinde yayıldı Muharebenin başlamasından iki saat sonra, Peçenek ve Uz Türkleri, Bizanslılardan ayrılıp, milli bir his ile, Müslüman Selçuklu Sultanına tabi oldular

Mezhep baskısı sebebiyle Bizanslılara kırgın ve kızgın bulunan Ermeni kuvvetleri de, muharebe meydanını terk etti Bu hadiseler, Bizanslılarda manevi bozguna yol açtı Bizans ordusunda Türklerin ok, gürz ve kılıcından kurtulanların, akşam teslim olmaya can attıkları görüldü Cengaverliğine rağmen hiçbir şey yapamayan mağrur Bizans İmparatoru Diyojen, yaralı halde bütün maiyeti ile birlikte esir edildi

Malazgirt meydanındaki mücadeleden yenik çıkan İmparator, Sultan’ın huzuruna getirildiğinde, utancından başını kaldıramıyordu Sultan Alparslan, onu nezaketle kabul edip oturttu, gönlünü aldı Diyojen, muharebe öncesi, muazzam ordusunun Türkleri muhakkak yeneceğine inandığını itiraf etti Sultan Alparslan; “Eğer zafer sizin olsaydı, bana ne yapardın?” diye sordu Diyojen, öldürteceğini açıklayamadı “Kamçılardım” cevabını verdi Alparslan; “Benim size ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” diye sordu “Ya öldürtürsünüz, yahut İslam memleketlerinde bir esir gibi dolaştırır, süründürürsünüz Belki de Fakat onu düşünmek bile istemiyorum; mümkün görmüyorum, ama Belki de, affedersiniz!” dedi Alparslan, yenilgiye uğramış bir insanı daha da küçük düşürmek istemedi Bizans İmparatorunu affetti Ağır şartlarla antlaşma imzaladı Fakat Romen Diyojen, dönüşünde Bizanslılar tarafından, Türklerden görmediği hakaretlere uğrayıp öldürüldü Yeni Bizans İmparatoru Yedinci Mihail, Diyojen’in Türklerle yaptığı anlaşmayı kabul etmedi

Kazanılan büyük zaferden dolayı Abbasi Halifesi, Sultan’a tebrik ve teşekkür mektupları gönderdi Birçok İslam şairi, Alparslan’ı öven kasideler yazdılar

Türklerin yeni yurt edinmesini sağlayan Malazgirt Zaferinden sonra, on beş yıl içinde, Anadolu ele geçirildi Bu zaferle, Anadolu’nun tapusu, Türklerin eline geçti Bu bakımdan, Malazgirt Zaferi, Türk ve dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu

Anadolu’ya, burayı vatan edinen Selçuklu Türkleri ile diğer Türk boyları yerleştirildi Bozkır kültüründen, İslam medeniyeti dairesine bütünüyle giren Türklerin dünya görüşü daha da gelişti Doğudan gelen göçebe Türkler, Anadolu’da yerleşik medeniyete geçirildi Şehirler kurup geliştirerek kültür, sanat, sosyal müesseseler tesis edildi Kıymetli mimari eserlerle, bu yerleşim merkezleri süslendi
(Malazgirt Zaferi) Sultanı kuvvetleri arasında, içlerine gaza akınları tertip ettiler Bu akınlarda, Anadolu’nun, Ek bilgi

Bizans İmparatoru Diogenes, Türklere son ve kesin bir darbe vurmak istiyordu Bu sebeble 200 bin kişilik büyük bir ordu hazırladı Bu ordu da Ermeni, Gürcü ve ücretli Frank, Norman, Rus kıt’alarının yanı sıra, TürkUz ve Peçenek kuvvetleri de bulunmaktaydı Nihayet Bizans ordusu doğuya doğru sefere çıktı Bu sırada Alparslan, Mısır seferine çıkmıştı Henüz Halep kuşatmasında bulunuyordu Bizans ordusunun ilerleyişini duyunca süratle geri dönmeye karar verdi Yaşlı ve yorgun askerlerini bırakarak emrindeki dinç kuvvetlerle Ahlat’a geldi Birkaç kez barış teklif ettiyse de bunu Alparslan’ın korkusuna yorumlayan Romanos Diogenes, barışı reddetti Artık savaş kaçınılmazdı Devrin kaynaklarına göre Bizans’ın 200 binlik ordusuna karşı, Selçuklu kuvvetleri 50 bin kadardı Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz askerleri, karşılarındakinin Türk olduğunu görünce Selçuklu tarafına geçmişlerdi İki ordu Malazgirt Ovası’nda mevzilendi İslam ülkelerinin her köşesinde, Alp Arslan’ın zafer kazanması için hutbe okunuyor, dua ediliyordu Nihayet Alp Arslan ordusu ile cuma namazını kıldıktan sonra askerini oldukça etkileyen, coşkulu bir konuşma yaptı; şehit düşerse üstündeki beyaz elbisenin kefeni olduğunu, onunla gömülmesini vasiyet etti Sonra eski Türk geleneğine uyarak atının kuyruğunu bağladı ve ordusunun başına geçti (26 Ağustos 1071)Alp Arslan sayıca çok üstün olan Bizans kuvvetlerine karşı Türk savaş taktiği olan „Turan taktiği“ni başarıyla uyguladı Askerlerin bir kısmı savaş alanının iki yanındaki tepelerde pusuya yattı Diğer kuvvetler düşmana saldırdı ve kaçar gibi yaparak geri çekildiler (sahte ric’at) Türklerin bozguna uğradığını zanneden Bizans kuvvetleri disiplinsiz bir şekilde Selçuklu kuvvetlerini takibe başladı ve merkezden epey ayrıldılar

Pusuya doğru çekilen Bizans ordusu, bu tuzağı geç fark etti Geri çekilmeye çalıştıkları sırada Ermeniler ve yedek kuvvetler savaş alanından kaçtılar Tam anlamıyla çembere alınan Bizans ordusu, akşama kadar süren Türk hücumlarıyla adeta yok edildi İmparator yaralı olarak ele geçirildi ( 26 Ağustos 1071)Alp Arslan, imparatorun umduğunun aksine, ona çok iyi muamele etti; saygı gösterdi Aralarında yapılan anlaşmaya göre, imparator kurtuluş akçası (fidye) karşılığında serbest bırakılacaktı Ayrıca Bizans’ın elindeki bütün Müslüman esirler salıverilecek ve Selçuklulara yıllık vergi ödenecekti Ancak Türk askerlerinin eşliğinde memleketine gönderilen Romanos Diogenes tahtından indirildi Gözlerine mil çekilerek hapse atıldı Yerine geçenler bu anlaşmayı tanımadılar Bunun üzerine Türk komutanlara Anadolu’nun fethinin tamamlanması emri verildi Malazgirt Zaferi sonuçları itibarıyla hem Türk tarihi, hem de dünya tarihi bakımından çok büyük bir önem taşımaktadır Malazgirt Zaferi sonucunda Anadolu’nun kapıları kesin olarak Türklere açılmış oluyordu Böylece Anadolu’nun, Türklerin ebedi vatanı olması için en büyük adım atılmıştır Zaferden sonra Anadolu’da irili ufaklı birçok Türk devleti kurulmuş, Türkiye Cumhuriyetine kadar uzanan Türkiye tarihi başlamıştır Bu zaferle, Türklerin İslam dünyasındaki prestiji ve liderliği daha da güçlenmiştir Malazgirt Zaferi, Avrupa’da da derin izler bırakmıştır

Bizans’ın yenilmesi üzerine kendilerini de tehlikede gören Hıristiyan Avrupa, Türklere karşı ittifaklar oluşturmuşlardır Haçlı ittifakı aslında bu zafere bir tepki olarak doğmuştur Haçlı Seferleriyle Türk ilerleyişi durdurulmak istenmiştir Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları ardına kadar açılmış idi Böylece Anadolu’nun Türkleşmesi safhası başlamış ve kısa süre zarfında Türkler Anadolu’da çoğunluğu sağlamışlardır Anadolu’nun çeşitli yerlerinde irili ufaklı Türk devletleri ortaya çıkmıştır
soyundan

Alıntı Yaparak Cevapla