Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Peygamber Efendimizin Hayatı (detaylı Anlatım)

Eski 05-01-2009   #13
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Peygamber Efendimizin Hayatı (detaylı Anlatım)



O- doğru söylüyor dedikleri hep doğru Kendisine daha düne kadar 'Muhammed'ül Emin' diyen siz değil miydiniz? Yemin ederim ki islamiyet hak din Geri dönmem mümkün değil Dinimden çıkmaktansa ölmeyi tercih ederim! Derdemez Ebu Uhayha, elindeki sopayı Halid bin Said radıyallahü anh'ın kafasına kafasına indirmeye başladı Bir taraftan da tehdit ediyor:

-Bundan sonra sana aş-ekmek yok! Seni söz dinlemez inadçı evlat seni!

Hazret-i Halid efendimiz, sopalardan korunmaya çalışırken verdiği cevapla tehdidi bir kağıt gibi yırtıp parçaladı

-Sen nafakamı kessen de Allahü teala, rızkımı ihsan eder!

-Hala konuşuyor Çabuk şunu mahzene tıkın!

Ebu Uhayha'nın elindeki sopa Halid radıyallahü anh'ın üstünde parçalanmıştı kafası yumurta gibi şişler içinde kalan, yüzünden kanlar sızan, mübarek sahabiyi evin havasız, ışıksız ve faerelerin cirit attığı mahzenine hepsettiler

Ebu Uhayha, diğer çocuklarının onunla konuşmasını yasakladı

Hazret-i Halid, sıcak Mekke havasında burada üç güç aç-susuz hapis kaldı Fakat Allah'ın lütfu ile bir fısatını bularak kaçıp firar etti ve şehrin dışında bir yere gizlendi

Kafirlerin, zulmü iyice azmış ve müminler, efendimizin talimatı ile Habeşistan'a Hicret etme hazırlığına başlamışlardı

İşte bu sırada Ebu Uhayha, ağır şekilde hastalanarak yatağa düştü O hasta halinde bile "şu müslüman oldu; falan da müslüman oldu" gibi haberleri aldıkça öfkeleniyor ve:

-İyileşirsem bir kişi bile putlardan başka bir şeye ibadet etmeyecekBuna fırsat vermiyeceğim, diyordu

Bu zalim niyet, Halid bin Said'in yani Ebu Uhayha'nın zulmünden kaçan oğlu'nun kulağına geldi

İman-küfür mücadelesinde baba mı dinlenir? Ya iyileşir de müslümanlara sıkıntı verirse?! Bu sual, büyük sahabiyi huzursut etti Öyleyse O'nu Allah'a havale etmeli

Bu şartlarda dua ve beddua eldeki tek silah

dua kabul oldu ve yer yüzünden bir müşrik daha eksildi

DARÜL İSLAM

O KAFİRLER, İMAN EDENLER İÇİN; "EĞER ONDA (İSLAMİYETTE) BİR HAYIR OLSAYDI BU HUSUSDA ONLAR (FAKİRLER, ÇARESİZLER) BİZİM ÖNÜMÜZE GEÇEMEZLER, BİZDEN ÖNCE ONA KOŞMAZLARDI" DEDİLER HALBUKİ ONLAR, ONUNLA (KUR'AN-I KERİMLE MÜ'MİNLER GİBİ)HİDAYETE KOŞAMADIKLARI İÇİN (KUR'AN-I KERİMİ İNKAR ETMEK İÇİN) "BU KUR'AN-I KERİM (MUHAMMED'İN ORTAYA ÇIKARDIĞI) ESKİ BİR YALANDIR" DİYECEKLERDİR

AHKAF: 11

Madem ki Kur'an inzal olacaktı; niçin Haşimilerden Abdullah'ın yetimi seçilmişti? Halbuki Mekke ve Taif'de nice büyü zenginler, herkesin hürmet gösterdiği liderler ve güngörmüş ihtiyarlar vardı bunlar dururken Peygamberliğin ona gelmesi böyle mbir eyi akılları almıyordu

Velid bin Mugire ile diğerlerri de böyle düşünmüyor mu?

Velid:

-Muhammed'e gelen şu Kur'an keşke iki memleketten birinin büyüğüne; mesela Ümeyye bin Halef'e inseydi derken; bir islam düşmanı elini arkadaşının omuzuna koymuş başıyla onu tasdik ediyor:

-Doğru diyorsun dostum! Veya senin gibi birine gelmeliydi

-Teşekkür ederim kendim için konuşmuyorum ama; mesela Sakif kabilesinden biri Mes'ud bin Amir veya Kinane bin Abdi yalil, Muattib veya Urve, nebi olsaydı daha yerinde olurdu

Sanki kendilerine sorulacaktı Cenab-ı Hakkın rahmetini onlar mı bölüşüyor ki bu işe karışırlar?

Kureyş'in bir de eskiden beri ürüp gelen aileler arası rekabet ve iç çekişme meselesi var eğer Haşimioğullarından bire resul olarak kabul görürse bu aile, diğerleri ile mukayese kaebul etyecek derecede arayı açacak ebu Cehil ve kafadarları bunun da korku ve kıskançlığını yaşıyorlar Ebu Cehil, kendi kendine soruyor:

-Haşimilerle hep yarıştık Onlar, halka ziyafet verdi, biz de verdik İhtilaflarda diyet ödediler, biz de ödedik Halka ihsanlarda bulundular, biz de ihsan ettik haşimioğullarıyla şan şöhret hususunda atbaşı koşturduk durduk Şimdi ise kendine gökten vahiy geldiğini iddia ettikleri bir Peygamberimiz var, diyorlar bune denk birini nasıl bulalım? Asla asla! O'na asla inanmayacağız!

Kalbi mühürlü nasipsiz Ebu Cehil, katmerli öfkeler içindeydi Bu sebeple yeni müslüman olmuş hherkese koşarak bu mes'ud kimse zengin biri ise "seni batırırız Servetini yok ederiz", diyerek, şeref ve itibarı yeksekse "seni rezil eder, halkın içine çıkamaz hale getiririz", diyerek, fıakir, köle, kimsesizse önce tehditle; netice alamayınca işkencelerle islam dininden koparmaya uğraşırdı

Zinnire radıyallahü anha'nın da ebedi saadet yolunu seçtiğini haber aldılar 'bu kölelere de n'oluyor? Bunlar kim ki; ne ki efendilerine rağmen din değiştirme cesateri gösteriyorlar? Böyle bir hakları var mı? Bu nasıl terbiyesizliktir böyle! İster erkek ister kadın; bu suçu işleyen kim olursa olsun en ağır cazalara çarptırılmalı ki diğerleri aynı hataya düşmesin Cezalar ibret ve dehşet versin'

Gerçekten dehşet verici işkenceler çektiriliyordu ama sahabi imanı karşısında kötülükler güneş altındaki kar gibi eriyor Evet kahramanlardan biri bir hanım Kimi kimsesi olmayan bir köle

İşte, EbuCehil azgını, ellerini garibin gırtlağına kerpeten gibi geçirmiş onu zorla irtidat ettirmeye çalışıyor Zinnire Hatun'un gözleri dışarı uğramış, rengi uçmuş, vaziyeti perişan olduğu halde:

-Muhammed'in yolundan dön ve Lat ile Uzza'nın ilahlığını kebul et! Tekliflerini şiddetle reddediyor

Ebu Cehil, yorulunca başka kafirler işkenceye başlıyor Günlerin hikayesi böyle Sıcak güneş altında aç susuz bırakılarak iyice kuvvetten düşürüldükten sonra en gaddar baskılarla mürted olmaya zorlama ve, elhamdülillah, şahane bir irade ve iman mukaveti ile en küçük sarsıntının olmaması Küfrün ummadığı bir netice Küfür, aşamadığı dağlar karşısında

Fakat maruz kaldığı kötü muameleler, müslüman hanımın sıhhatine ziyan veriyor İşkence üstüne işkence, görme kabiliyetini kaybetmesine sebep olmuştur Müşriklerin keyfi yerinde ebu Cehil, cahiliyye cephesi adına konuşuyor:

-Ey Zinnire! Gördün mü? Lat ve Uzza kendilerine tapmıyorsun diye gözlerini nasıl kör etti?

-Hayır ya Eba Cehil; Yanılıyorsun! Senin tanrı bildiğin Lat ve Uzza, her şeyden habersiz iki heykel Ne kendilerine ilah diyenlenden haberi var, ne nefret edenlerden Onlar hiç bir işe yaramaz Lakin benim ezeli ve ebedi olan Allahım göz nurumu elbette iade edebilir O her şeye kadirdir

Münkirler, işkence altındaki şu himayesiz fakir ve garip kadının gösterdiği iman ihtişamına hayret ediyorlar

Ve gerçekten bir zaman sonra Zinnire radıyallahü anha görür oldu Hem de eskisinden daha iyi görüyor

Ebu Cehilller imana gelse ya!

-Bu da Muhammed'in sihri Yahi şu köle bizden daha mı akıllı ki doğruyu buluyor Dinleri kabule layık olsaydı önce biz inanırdık

Cenab-ı Hak, bu kibir dolu sözleri Ahkaf suresinin onbirinci ayet-i kerimesi ile cevaplandırdı

Nehdiye, Lübeyne, Ümmü Ubeys müslüman oldukları anlaşılarak işkence ile küfre dönmeye zorlanan diğerbazı islam hanımları

en ağır zulüm, en vahşi işkencelere katlandılar; aç susuz kaldılar, vücutları yaralardan sızım sızım sızladı, ölümü şehidliğe giden yol gördüler ve şehid oldular İlahi aşk ve Resululalh sohbeti onları bir anda değiştirdi Çağlayanlar gibi iman, şaşılacak irade, yorulmayan azimle asla, asla, asla yılmadılar Çetin imtihanlardan geçerek onlar "eshab-ı kiram" oldular; Peygamberimize arkadaşlık rütbesine ravuştular ki bu rütbeye, bu manevi yüksekliğe sevgili Peygamberimiz'i göremeyen yüksek veliler en büyük alimler dahi varamadı Ve bu iman ve hayat anlayışı ile kıyamete kadar gelecek müslümanların değişmez rehberi oldular

İşte altıncı müslümün; ilklerden Habban bin Eret, radıyallahü anh Kalbi Allah ve Peygamber muhabbetiyle lebaleb dolu küfür ehli, müslüman olduğunu anlayınca Habbab'a gördükleri yerde çullanıyor ve yeni dininden çevirmek için iknaya uğraşıyor; başarılı olamayınca 'bu da can taşıyor' demeden kuduz köpekler gibi saldırıyorlar Hele şu manzaya bir bakın;

Büyük sahibinin gömleğini almışlar Suları fokur fokur kaynatacak kadar sıcak saatler Vücuduna ateş gibi taşları basıp basıp çekerken:

-İnat etme gel Lat'ı Uzza'yı tanrı bil, diye bağırıyorlar Ama O, her defasında kızgın taşlardan ta ciğerine kadar kavrulduğu halde:

-La ilahe illallah Muhammedün Resulullah! diye haykırıyor

Ve bu mutlak doğru söz, zalimleri şaşkına çeviriyor şu sıkıntılar içinde bile bir kölenin böylesine yiğitçe direnmesi kendileri gibi, bir dediği iki olmayan Mekke eşrafına karşı gelmesi aıl ve hafsalalarına sığmıyor Çıldırıyorlar Çalılar toplayarak Habban'ın vücudunu yukardan aşağıya, ayağıdan yukarıya dikenlerle tarıyorlar Sivri ve sert dikenlerin açtığı derin çiziklerden yol yol kanlar koşturuyor Susuzluktan ağzındaki tükrük kurumuş, vücudu taşlarla yakıldıktan sonra dikenlerle tarla gibi sürülmüş mübarek insan, Allah'a şirk koşanlara inat dişlerini sıkıyor ve kalan bütün gücünü topyalarak ünlüyor:

-Allah!

Müşrikler, netice alamayınca dağılıyor Hazret-i Habbab, zorlukla evine dünüyor İstirahat mı edecek? Yaraları mı pansuman yapılacak? Ne gezer! evde başka bir zalim var Habbab'ın sahibesi Ümmü Enmar adlı kafir kadın Eziyetlerden kolu kanadı kırılmış ve o bitkinlikle bir kenara yığılmış kölesine bir kadın vicdanına en aykırı gaddarlıkla zulümler yapıyor İşte, elinde ateşte kızartılmış demir, kölesinin üstüne yürüyor Sinsi ve merhametsiz adımlarla yaklaşıp Habbab'ın bışını bir kaç yerden kızgın demirle dağlıyor Aklı sıra Lat ve Uzza adına intikam almakta Hırsı tatmin olunca çekip gidiyor

Alıntı Yaparak Cevapla