Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Peygamber Efendimizin Hayatı (detaylı Anlatım)

Eski 05-01-2009   #12
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Peygamber Efendimizin Hayatı (detaylı Anlatım)



Öldürücü sıcak, göğsü üzerindeki müthiş ağırlık, açlık, susuzluk, vücudundaki ızdırap veren yaralar ve tükenen takat; bayıldı saatlerce baygın kaldı iyice zayıflamış Avurtları çökmüş Gözleri çukura kaçmış Dudakları kansız ve çatlak içinde Kısa kıvır kıvır saçları, seyrek sakalı terden ıpıslak Bir tek kişi bile "yahu bu da insandır!" demedi ve o vaziyetten kurtarmadılar Hazret-i Bilal, radıyallahü anh, gözlerini açtığında tışın göğsünden düşmüş ve güneşin gri bir bulut kümesinin arkasında kaybolmuş olduğunu gördü Gördü ve şükrünü dile getirdi:

-Allah'ım senden gelen heş güzel

İşte iman, işte müslüman

Onlar nerede biz nerede? Nerede dayanılmaz zorluklara sabırla katlanan sahabi ahlakı; nerede bizim irade zayıflığımız Allah'ım; bizi onlara benzet

Bilal'i Habeş'i de mecal diye bir şey kalmamış Bitmiş durumda Fakat işkenceler bitmiyor Kafir olmaktan daha beter ne var ki? Bir deve yularını iki kat yaparak mübarek insanın boynuna geçirip, ipi çocukların eline veriyorlar

Boynunda ip, Mekke sokaklarında peşinde rbir alay çocukla sürütülen zenci köle Onların gözünde köle Aslında bir sultan Görenler merak edip konuşuyor!

-Ne olmuş?

-Müslüman olmuş, efendisi ceza veriyor

Bir gün yine işkenceler altında; Umeyyeler, Ebu Cehiller ve daha niceleri kararlı:

-Ya İslamiyetten dönesin veya seni öldüreceğiz!

Göğüs ve karnında ağır ağır taşlar, yakan kum, tepede kızgın güneş Ve tavizsiz konuşan İslam düşmanları Teklif ve tehditler, hakaretler, alaylar birbirine karışıyor

-Hadi inkar et, Lat ve Uzza'ya dön, hadi delilik yapma dinimize karşı gelme!

Cevap, sakin, yumuşak telaşsız:

-Ehad, ehad /Allah bir, Allah bir

İşte tam o an Allah'ın Resulü görülüyor Mazlum sahabi, ölümü beklerken bir müjde; Peygamberimizin sözü, serin sular gibi yüreğine serpiliyor

-Allahü tealanın ismini söylemek seni kurtarır!

Efendimiz, oradan ayrılarak evlerine gittiler Az sonra Hazret-i Ebu Bekr, geldi Resulullah, Bilali Habeşi'ye yapılan işkenceleri anlatarak tarifsiz derecede üzgün olduğunu ifade buyurdular Yüksek sahabi, derhal Peygamberimizin tarif etttiği yere koştu Manzara dayanılır gibi değil

-Ya Umeyye! Bilal'e bü kötülükleri yapmakla ne kazanacaksın ki; size bir teklif; O'nu bana satın?

Yüzler, Ebu Bekr, radıyallahü anh'a çevrili ve biraz şaşkın

-Sana satmak mı? Niçin satalım Zaten sen bunları yoldan çıkarıp, Muhammed'in peşine takıyorsun Fakat takas yapabiliriz

Mesela:

-Kölen Amir ile değiştirebiliriz

-Derhal Amir'i bütün malı ile sana bağışladım ya Umeyye! Yeter ki kardeşimi bana ver

-Al senin olsun!

Ebu bekr efendimiz, hemen dostunun üzerine koştu Taşları attı, bağlarını çözdü ve O'na yardım ederek hanei saadetin yoluna düştüler

Müşrikler, Ebu Bekr'i kandırdıkları fikrinde oldukları için zevkden ağızlarının suyu akıyor Çünkü Amir çok zengin ve o da Bilal gibi hünerli bir köle Hem malları ile birlikte onu alıyor hem de bir sıkıntıdan kurtuluyorlardı nasipsiz Amir, efendisi Ebu Bekr hazretlerinin müslüman olma teklifini her defasında geri çevirmişti

Herkes, serbest iradesi ile layık olduğu yeri buluyor Kainatın efendisinin huzuruna vardıklarında Hazret-i Ebu Bekr, hiç vakit kaybetmeden hemen arzetti:

-Bilal'i Allah rızası için azad ettim

Peygamberimiz, memnun kalarak dua buyurdular Onu sevindirmek karşılıksız kalır mı? Hemen vahiy geldi Velleyl sueresinin onyedinci ayet-i kerimesi ile Ebu Bekr radıyallahü anh'ın da cehennemden azad edildiği haber veriliyordu

Bilali Habeşi radıyallahü anh, hürriyetine kavuşunca uğruda akıl almaz işkencelere katlandığı Resulullah'ın yanından ayrılayarak O'nun müezzini oldu

Peygamber müezzinliği ikinci bir kula nasip olmayan şanlı rütbe O garip, kimsesiz köleciğe islamiyet hükümdarların kavuşamıyacağı bir makam vermişti Ezan okuyor; ne güzel ses Allah'ım! Ferahlandırıcı ve deruni

O, ezan okurken gözler, yaşla, kalbler nurla doluyor

BABA'NIN ZULMÜ

DE Kİ: MAĞRİB VE BAŞRIK ALLAH'IN MÜLKÜDÜR O, DİLEDİĞİNİ DOĞRU YOLA İLETİR

BAKARA: 142

Ey alemlerin Rabbi olan yüce Allahım; babama hasta yatağından kalkmak nasip eyleme!

Bir beddua

Ağza alınması zor, müthiş bir söz

Bir evladın bababasının canını alması için niyazı

Bu evlat, hem de eshabdan biri!

Nasıl olur?

Bir sahabi öz babası için nasıl böyle konuşuyor?



Halid bin Said, bir rüya görüyor Korkulu bir düş, tasvir edilmez dehşetli ile cehennem

Ateş, insanı tepeden tırnağa korku içinde bırakıyor Korkonç bir yer

Halid, cehennemin kıyısında ve kaynayan, homurdanan ateş, gürül gürül tam bu sırada arkasında babası Ebu Uhahya beliriyor

Ama bu adam çılgın oğlunu cehenneme itekliyor Halid, düştü düşecek; sallanıyor Kibirden iki cihan sultanı Sevgili Peygamberimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, zuhur ediyor ve Halid bin Said'i belinden yakaladığı gibi ateşin ağzından çekip alıyor

Bir feryatla tavan inip kalkıyor adeta Halid, Cehennemden kurtarıldığı an kopardığı feryatla uykudan sıçramış ve yatağından doğrulmuş oturuyor

Hala korkular içinde Yemin ediyor:

-Vallahi bu rüya aynen doğru!

Sıkıntıdan boğulacak gibi Hava almak üzere kendini sokağa atıyor Gecenin erken saatleri olduğu için tek tük insanlar geçmekte Bir dost çehresi arıyor şu karşıdan gelen aşina biri galiba

Gecenin mavi loşluğunda bunun Hazret-i Ebu bekr olduğunu anlayınca seviniyor rüyasını anlatabileceği aklı başında bir insanı görmenin memnuyeti

Hazret-i Ebu Bekr radıyallahü anh'ın önünde duruyor Hoşbeşden sonra rüyadan bahsediyor

-Sahih bir rüya görmüşsün Ebu Kasım son peygamberdir Koş kendisine tabi ol!

Halid bin said, pür dikkat ve pür heyecan dinliyor:

-Rüyanın tefsirine gelince: Sen Muhammed ül Emin'in dinine girecek ve dava arkadaşı olacaksın Yani O, seni rüyadaki gibi cehenneme düşmekten koruyacak babansa maalesef cehennmlik olacak

-Öyle ise ben hemen O'na gidiyorum

Mübarek Peygamberimiz bu sırada eccyad adlı yerdeHalid, Peygamber aleyhisselam'ın huzuruna çıktı Heyecanını saklıyamıyor

-Ya Ebul Kasım, sen insanları neye çağırıyorsun?

-Ben, insanı, eşi ve benzeri olmayan bir tek Allah'a ve Muhammed'in de Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna iman etmeye ve duymayan, görmeyen, fayda ve zarar vermez, kendisine tapanları da, tapmayanrı da bilmeyen taş parçalarına ibadet etmekten vazgeçmeye davet ediyorum

Peygamber kelamı, Halid'in kalbini pamuk gibi yumuşatmış ve önünde yeni ufuklar açmıştı Bu ne güzel davet böyle İnsanı haysiyetine, insanı insanlığını idrake davet, insanı mantıksızlıktan, küçüklükten, basitlikten kurtulmaya davet

Mevlam bir kere nasip etmiş ya Büyük devlete elbette kavuşacak işte ikrarda!

-Allah'dan gayri ilah olmadığına şehadet ederim Ve yine şehadet ederim ki, sen Allah'ın Peygamberisin

İslamın altın zincirine beşinci halkanın eklenmesi efendimizi çok sevindirdi Hem de iyi yetişmiş ve kültürlü bir insan

Halid bin Said radıyallahü anh'ın İslamiyetle şereflenmelerini önce hanımı Ümeyye radıyallahü anla ve sonra kardeşlerinden Ömer bin Said radıyallahü anh takip etti

Bunlar da "Sabikun-evvel" tabir edilen ilk müminlerden

İki kardeş, Mekke'nin gözden saklı bir yerinde namazdalar Huşu içinde ibadet ediyorlar namazı henüz bitirmişlerdi ki diğer kardeşlerinin yanlarına geldiğini fark ettiler Babaları çağırıyordu; Ebu Uhayha Azgın bir islam düşmanı olan Ebu Uhayha

Gittiler baba, sanki barut fıçısı Bütün kızgınlığının hedefi Halid bin Said

-Doğru mu? Sen Muhammed'in dinine girmişsin, doğru mu?

Gözlerinde nefret şimşekleri çakıyor Asil sahabi ise alabildiğine sakin:

-Evet; doğru!

-Çabuk vazgeç ve özür diler! Sen, O'nun dini ile adetlerimize, inançlarımıza, putlarımıza, mazimize hakaret ettiğini biliyor musun?

Alıntı Yaparak Cevapla