05-01-2009
|
#3
|
ysnkrks
|
Cevap : Peygamber Efendimizin Hayatı (detaylı Anlatım)
Muttalib, o güne kadar yeğenini hiç görmemişti Bir deveye binerek Medine yolunu tuttu Medine'ye vardığında Şeybe'yi kapılarının önünde çocuklarla birlikte oynuyor buldu, kimseye sormadığı halde yeğeninin hangisi olduğunu bildi ve bir müddet yaşlı gözlerle çocuğu uzaktan seyretti Daha sonra bu anı tasvir eden dokunnaklı şiirler de yazacaktır
Muttlib, Şeybe'yi yanına çağırarak kendini tanıttı Ve O'nu sevip okşadı Birlikte annesi selma'ya gittiler Muttalip, Şeybey'yi yanına çağırarak kendini tanıttı Ve onu sevip okşadı Birlikte annesi Selma'ya gittiler Muttalib, Şeybe'yi de Mekke'ye götürmek üzere yengesinden müsaade aldı  
Amca-yeğen uygun bir vakitte Mekke yoluna koyuldular  
İşte Muttalip, devesinin üstünde, arkasında da yeğeni küçük Şeybetü'l Hamd olduğu halde Mekke'ye giriyorlar Deve, kaygısız gözlerle sağı solu tarar, ahenkli adımlarla başı dik yürürken, Muttalip tanıdıklarla selamlaşıyor Az sonra terki deki çocuğu kasdederek:
Bu çocuk kim ya Muttalip? deniyor
Merak ve samimiyet sebebi ile sorulan suale Muttalip ne demeli?  
"Biraderimin çocuğu" dese "koca Mekke Reisi yeğenini nasıl gezdiriyor!" diye dedikodu yapılacak Bir kaç saniyelik tereddütten sonra:
-Kölem, diyor dostlarına
Şeybe bundan sonra, "Abdülmuttalip" diye tanınmaya başlandı "Muttalibin kölesi" yani Gerçi Muttalip, kısa zaman içinde öksüzün giyim kuşamını düzeltti; Şeybe'yi "yeğenimdir" diye takdim etti ama, O, hep "Abdülmuttalip" olarak bilindi  
Abdülmuttalip misk kokulu
Evet miskler gibi kokuyor Alnında pırıl pırıl Muhammedi nur, hayır ve bereket vesilesi Ne zaman Mekke'de kuraklık olsa rica ediyorlar; Abdülmuttalip'le birlikte Sebir dağına çıkılıyor Yalvarma göz yaşı ve sağnak sağnak yağmur
Şeybetü'l Hamd sekiz yaşınna geldiğinde Muttalip dünyasını değiştirdi ve O'nun yerine Abdülmuttalip, milletine emir oldu
Yüzkırküç yıllık ömründe herkes O'nu sevdi İnsanlar gönüllü olarak idaresine girrerdi İran Kisrası hariç yabancı devlet başkanları O'nun fazilet ve büyüklüğünü teslim eder ve hürmet duyarlardı Asrının en büyük devlet reisi kabul ediliyordu
Bütün bu misk kokuların; bu iyilik ve güzel hasletlerin sebebi Kainatın Efendisine ait nur  
İşte peygamberimizin dedesi bu! Hayatı ve bir bir hakikat olan rüyaları ile O'nun geleceğini müjdeleyen insan  
Daha pek genç olduğu sıralarda, bir gün Kabe yakınlarındaki evinde uyuyor; uyandığında halinde bir gariplik seziyor Erginleşmiş, daha bir güzelleşmiş ve gözleri sürmeli Bir anda büyük değişme! Bir kahinden olayın izaha kavuşturulması isteniyor:
-Hemen evlenmelisin! Gök tanrısı böyle istiyor, diyor kahin
Abdülmuttalip, iki kere evlendi; ama olmayan "gök tanrısı" istediği için değil Cenab-ı Hak öyle takdir ettiğinden
ilk hanımından oğlu Haris dünyaya geldi Ve bundan dolayı O, "ebu Haris" künyesi ile anılır oldu
Birinci hanımı vefat edince bu sefer Fatma binti Ömer ile izdivaç etti  
Abdülmuttalip, yine bir gün odasında iken ani bir uyku bastırması ile uyuyakaldı İçinden çok şey saklı olan müthiş bir rüya görüyor Uyandığında rüyanın derinden derine tesirinde Sarsılıyor  Ne dese nasıl yorumlasa acaba? En iyisi yine bir kahinin kapısını çalmak Cinlerle bilgi alışverişindeki bu kahinler, kendilerine has usullerle gelecekten haber veriyorlar  Abdülmuttalip anlatıyor; sabit bakışlı donuk ve soğuk yüzlü, gramla konuşan, tebessüm nedir bilmeyen kahin dinliyor
Belimden bir beyaz zincir çıktı Bir ucu en doğuya bir ucu en batıya, bir ucu gökyüzüne, bir ucu yerin dibine uzanıyordu Şaşkın bir halde zincire bakıyordum ki bu kere de yeşil bir ağaç oldu Zincir ağaç haline gelmişti Dünyada kaç türlü meyve varsa hepsi bu ağacın dallarından sarkıyordu Ağaç aynı zamanda nur fışkıran bir ışık seli Işığı, güneşi bile bastırıyordu Araplar ve arap olmayanlar bu ağaca secde ediyordu Giderek ağacın parlaklığı daha da çoğaldı Kureyş kabilesinden mbir cemaat ağacın dallarından tutundular Bazı Kureyşliler ise ağcı kesmek için bir araya geldiler
Birden ortaya çok güzel yüzlü bir insan çıktı Bu kadar güzel simalı birini hiç görmemiştim Bu güzel insan, ağacı kesmek isteyenlerin gözlerini çıkardı Ağacın nurundan almak için elimi uzatırken güzel adama da:
-"Bu ağacın nuru kime kısmet olur?" diye sordum
-"Kim bu ağacın dallarına yapışırsa ona!" dedi
-"Siz kimsiniz" dedim
Biri:
-"Benim ismim Nuh'dur" dedi
Öbürü:
-"Benim ismim de Halil İbrahim'dir" dedi
Sonra da?
-"Ey Abdülmuttalib, bu ağç o kadar mübarek, o kadar şereflidir ki, kandan kana geçerek baba ve dedelerinden sana kavuştu haberin olsun  " dediler
Abdülmuttalip, rüyasını anlatıp bitirdiğinde kahinin benzi sarardı, yüzü daha kasvetli bir hal aldı Demek ki korktukları zaman geliyordu  Bir müddet sustuktan sonra zor işitilir bir yavaşlıkla rüyayı tabir etmeye başladı:
-Neslinden bir büyük insan gelecek ve O'nun kurduğu nizam ebedi olarak yaşayacak  Nuh Peygamberin görünmesi şuna delalet ediyor; O zata karşı gelenler Nuh ümmetinin asileri gibi bela denizinde boğulacaktır 
İbrahim Peygamber ise bir müjdeye işarettir O'na tabi olanlar, Allahın "dostum" dediği İbrahim Peygamber'in sevdiklerinden olurlar
|
|
|