Yalnız Mesajı Göster

Bazı Osmanlı Padişahları Ve Hayatları

Eski 04-30-2009   #1
ysnkrks
Icon1361

Bazı Osmanlı Padişahları Ve Hayatları



OSMAN GAZİ (1281 – 1326)

Babası : Ertuğrul Gazi
Annesi : Hayme Hatun
Doğumu : Söğüt, 1258
Ölümü : Bursa, 1326
Saltanatı : 1281 - 1326
Devlet Sınırları : 16000 km2
HAYATI

Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Söğüt'te doğdu Babası Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Hatun'dur Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaşlıydı Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı aşağı kısmına oranla daha uzundu Başına kırmızı çuhadan yapılmış Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi İç ve dış elbiseleri geniş yenliydi
Osman Gazi değerli bir devlet adamıydı Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye ederdi Her ikindi vakti kendi evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi
Osman Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiğinde henüz 23 yaşındaydı Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı Aşiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu
Osman Gazi, Ahi Şeyhlerinden Edebali'nin görüşlerine değer verir ve ona saygı duyardı Sık sık Şeyh Edebali'nin Eskişehir Sultanönü'ndeki Dergahına gider ve misafir kalırdı
Osman Gazi bir gece Şeyh Edebali'nin dergahında misafirken, bir rüya gördü Sabah olunca hemen Şeyh Edebali'ye koşup, ona şöyle dedi:
"Şeyhim, rüyama girdiniz Göğsünüzden bir ay çıktı Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı Büyüdü, yeşillendi Dal, budak saldı Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu Rüyam ne manaya gelir?”
Şeyh, bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi:
"Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladına saltanat verdi Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızımda sana eş olacak"
Bu olaydan sonra Şeyh, kızı Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi Bu evlilikten de Alaeddin doğdu
Anadolu'da kurulup, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastalığından öldü Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık

Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey
Kız çocukları: Fatma Hatun

KURULUŞ

Osman Gazi, siyasi ve askeri faaliyetlerine Bizans toprakları üzerinde başladı 1281 yılında Kayı Boyu'nun Beyi olduğunda, ilk iş olarak birçok Türkmen boyunu etrafında topladı Osmanlı tarihinin ilk savaşı, Bursa'nın İnegöl kazasına 10 km uzaklıkta bulunan Hamza bey köyünde gerçekleşen Ermeni-Beli savaşıdır (1284) Bu savaşta Osman Gazi'nin yeğeni Baykoca şehit düştü Osmanlı tarihindeki ilk kale fethi olan Kulaca Hisar'ın fethi ise 1285 yılında gerçekleşti
Bu sıralarda Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaeddin Keykubat, Eskişehir ve İnönü taraflarını Osman Gazi'ye verdi Osman Gazi 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı aldı Sakarya taraflarına akınlar düzenledi Amcası Dündar Bey Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürüldü Osman Gazi'nin yoğun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettiği bu yıllarda, İlhanlılar Anadolu Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaeddin Keykubat'ı sürgüne göndermişler ve Selçuklu Devleti tahtsız kalmıştı Osmanlı başkentinin Bilecik'e taşındığı, Selçuklu tahtının boş kaldığı 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kurulduğu kabul edilmektedir (Bazı kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir Bu tarihte Osmanlı kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savaşı'nda yenilgiye uğratmış ve bağımsızlığını kazanmıştır) 1300'de fethedilen Yenişehir kalesi, bir yıl sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti yapılacaktır
Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bağlı kalarak, elde edilmiş olan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşlarına dirlik olarak bölüştürdü Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar'ı, Hasan Alp'e Yarhisar'ı, Turgut Alp'e İnegöl bölgesini verdi Buralar Osmanlı'nın uç bölgeleriydi Böylece sınırların genişletilmesi düşünüldü Osman Gazi'nin silah arkadaşlarından Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavuş, Konuralp, Aykutalp gibi komutanların yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu
1302'de Bizans İmparatorluğu Ordusu'na karşı Koyunhisar'da yapılan savaştan Osmanlılar galip çıktı 1303'de İznik kuşatıldı, Marmaracık kalesi fethedildi Osmanlıların irili ufaklı fetihleri devam ediyordu 1306'da yapılan Dinboz Savaşı sonunda Kestel, Kete ve Ulubat kaleleri fethedildi ve Osmanlı Tarihi'nin ilk askeri antlaşması imzalandı 1308 yılında ise Karahisar fethedilip, bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden olan İznik sıkıştırılmaya başlandı Osman Gazi'nin siyasi dehasını gösteren önemli bir olay da, Bizans'ın ticari yollarına hakim olarak, Bizans'ı zor durumda bırakmasıydı Zaman zaman Bizans halkından ve tekfurlarından Müslüman olanlar vardı Harmankaya tekfuru Köse Mihal de bunlardan biriydi Müslüman olup, kalesiyle Osmanlılara katıldı Lefke, Mekece ve Akhisar dolayları onun gayretleriyle ele geçirildi Osman Gazi padişahlığı döneminde Bursa'yı da kuşattı (1315), Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethedip, Akçakoca ve Kocaeli diyarını Osmanlı topraklarına kattı (1317)
Osman Gazi yaşlanıp hastalandığı için 1320 yılından sonraki faaliyetlere katılmadı Yerine vekil olarak bıraktığı oğlu Orhan Gazi; 1321'de Mudanya ve Gemlik, 1323'de Akyazı ve Ayanköy, 1324'de Karamürsel ve Karacabey, 1325'de de Orhaneli'yi Osmanlı topraklarına dahil etti Osman Gazi babası Ertuğrul Gazi'den 4800 km kare olarak devraldığı toprakları oğluna 16000 km kare olarak devretti
Osman Gazi fetihlerle meşgul olmaya devam ettiği sıralarda, fethedilen yerlerin idareleri ve İslamlaştırılmaları için gerekli teşkilatları da kuruyordu Osman Gazi ihtiyaçlara göre kanun mahiyetinde birtakım emirler veriyor, bu konuda Selçuklu kanunlarından da yararlanıyordu İlk vergi Osman Gazi zamanında alındı Pazara getirilen, toptan kabul edilen "yük" cinsinden mallar "Bac" denilen vergiye tabi tutulmuştu Köylünün satmaya getirdiği bir iki tavuk, uç beş kilo yağ gibi mallardan Bac alınmazdı Selçuklular zamanında geçerli olan tımar usulü Osman Gazi zamanından itibaren sürdürüldü Kendisine Tımar verilen sipahi, bulunduğu köyün vergisini toplar, buna mukabil de savaş zamanı atı, zırhı ve yardımcısı ile birlikte sefere giderdi





VASİYETİ
OSMAN GAZİ'NİN, OĞLU ORHAN GAZİ'YE NASİHATİ (VASİYETİ)

Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helale-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme! Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz

Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı Zulümden, bidatten sakın Zulme ve bidate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar Daima cihat ile devletini genişletmeye çalış Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür

Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış! Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın Askerinle, malınla gururlanma Zira onlar Allah yolunda cihat için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar

Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!

Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla!Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme! Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar

Askeri erkanı iyi koru!

Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür Bunlara iltifat ve ikramda bulun

Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle! Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun! Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru

Allah'ın (cc) hakkını ve kulların hukukunu gözet! Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven

Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!

Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!

Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan"

ORHAN GAZİ (1326 – 1359)

Babası : Osman Gazi
Annesi : Mal Hatun
Doğumu : 1281
Ölümü : 1360
Saltanatı : 1326 - 1359
Devlet Sınırları : 95000 km2

HAYATI

Orhan Gazi 1281 yılında doğdu Babası Osman Gazi, annesi Kayı aşiretinin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatundu Orhan Gazi, sarı sakallı, uzunca boylu, mavi gözlüydü Yumuşak huylu, merhametli, fakir halkı seven, ulemaya hürmetli, dindar, adaletli, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa kapılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi Sık sık halkın arasına karışır, onları ziyaret etmekten çok hoşlanırdı
Orhan Gazi, babası Osman Gazi'nin 1326'da vefatı üzerine beyliğin başına geçti Orhan Gazi 1346'da Bizans İmparatoru VIYoannis Kantakuzinos'un kızı Teodora ile evlendi
Ayrıca, Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken, düğün basılıp Holofira esir alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi Müslüman olduktan sonra adı Nilüfer Hatun olarak değiştirildi; bu evlilikten, ileride Osmanlı Devleti'nin üçüncü hükümdarı olacak Murat Hüdavendigar doğdu

Erkek çocukları: Süleyman Paşa, Murat Hüdavendigar, İbrahim, Halil, Kasım
Kız çocukları: Fatma Hatun

ASKERİ BAŞARILAR

Savaşlarda daima ordusunun başında bulunan Orhan Gazi'nin siyasi ve askeri en önemli başarısı, kuşkusuz Bursa'nın 6 Nisan 1326'da alınmasıydı Alaeddin Ali Bey'i kendine vezir atayan Orhan Gazi, Orhaneli kazasını ele geçirerek, Bursa önlerine geldi ve şehri kuşattı Şehir, ciddi bir çatışmaya girmeden teslim alındı Devletin merkezi Bilecik'ten Bursa'ya nakledildi
Akçakoca, Karamürsel, Abdurrahman Gazi gibi öncü komutanlar ise Kandıra, Aydos ve Semendire kalelerini aldılar Böylece Osmanlı sınırları Karadeniz ve İstanbul Boğazı'na doğru genişletildi 15 yaşından beri hayatı savaşlar ve zaferlerle geçen Orhan Gazi askeri bir düzenleme yaparak 1328 yılında "Yaya" ismini verdiği bir ordu kurdu
Osmanlıların Kocaeli yarımadasındaki kaleleri alarak, İstanbul Boğazı'na kadar gelmeleri, Bizans İmparatorluğu'nu telaşlandırdı İmparator III Andronikos, hem fethedilen kaleleri geri almak, hem de kuşatılmış olan İznik'i kurtarmak için bir ordu hazırladı Orhan Gazi İznik'te bir miktar kuvvet bırakarak Bizanslılara karşı harekete geçti İki ordu Palekonon'da (Maltepe) karşılaştı, yapılan Palekonon Savaşı'nda Bizans ordusu yenildi (1329)
Kazanılan bu önemli zaferden sonra Orhan Gazi, İznik kuşatmasına devam etti Bizans İmparatorluğundan ümidini kesen İznik kumandanı bazı şartlarla teslim olacağını bildirdi Orhan Gazi ileri sürülen şartlara uyulacağına ve halka iyi davranılacağına dair söz verdi Hıristiyanlığın en önemli kentlerinden biri olan İznik böylece Türk hakimiyetine girdi (1330)

Orhan Gazi fetihlere devam ederek; 1331'de Taraklı, Göynük ve Mudurnu'yu, 1333'de Gemlik'i Osmanlı topraklarına kattı Orhan Gazi 1337'de önemli bir ticaret merkezi olan İzmit'i ve çevresini (Koyunhisar, Hereke, Yalova, Armutlu) fethetti ve buranın idaresini oğlu Süleyman Paşa'ya verdi

1342 yılında Balıkesir yakınlarındaki Rumlara ait Kirmasti, Mihaliç ve Ulubat kaleleri fethedilince Karesioğulları Beyliği ile sınır komşusu olunmuştu Orhan Gazi Karesioğulları beyliğindeki taht kavgalarından yararlanarak bu beyliğin topraklarını ele geçirdi (1345) Karesi Beylerinden Hacı İlbey ile Evrenos Gazi, Osmanlı hizmetine girdiği gibi, Beyliğin donanması da Osmanlı Devletine katıldı Marmara Adaları, Üsküdar ve Kadıköy fethedildi(1352) 1354 yılında ise Gerede Beyliği ele geçirildi ve Ankara ilk kez fethedildi

İDARİ DÜZENLEMELER

Orhan Gazi, babası Osman Gazi'den 16000 km kare olarak aldığı devlet topraklarını oğlu Murat Hüdavendigar'a 95000 km kare olarak devretti Orhan Gazi devletin bir idare sistemi olması gerektiğini düşünüyordu, bu amaçla teşkilat işini Alaeddin Paşa ile Şeyh Edebali'nin bacanağı Çandarlı Kara Halil Paşa'ya verdi
Orhan Gazi devlet teşkilatı içinde üç önemli nokta üzerinde duruyordu; para, ordu ve kıyafet Fethettiği yerlere adli ve idari işler için kadılar, askeri işler için subaşılar tayin etti İlk Osmanlı parası, 1326 yılında Orhan Gazi tarafından basıldı

MİMARİ ESERLER

Orhan Gazi imar ve şehir planlamasına da önem veren bir padişahtı İznik'in fethedilmesinden sonra, 1331 yılında İznik'teki meşhur Ayasofya Kilisesi camiye çevrildi Ayrıca 1333'de yine İznik'te Osmanlı tarihinin ilk camisi olan Hacı Özbek Camii yaptırıldı
Orhan Gazi'nin yaptırdığı diğer eserler şunlardır;
İznik Hacı Hamza Camii ve Kümbeti,
İznik Yeşil Camii,
Bilecik Orhan Camii,
Bilecik Orhan Gazi İmareti,
Gebze Orhan Camii,
Bursa Orhan Camii,
İznik Nilüfer Hatun İmareti
Bilime ve eğitime büyük önem veren Orhan Gazi Bursa Medresesini de yaptırdı

SULTAN MURAD HÜDAVENDİGAR (1359 – 1389)

Babası : Orhan Gazi
Annesi : Nilüfer Hatun
Doğumu : 1326
Ölümü : 1389
Saltanatı : 1359 - 1389
Devlet Sınırları : 500000 km2


HAYATI

Sultan Birinci Murat 1326'da Bursa'da doğdu Babası Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarından birinin kızı olan Nilüfer Hatun'dur (Holofira) Sultan Birinci Murat uzun boylu, değirmi yüzlü ve iri burunluydu Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti
Başına Mevlevi sikkesi üzerine testar sarılı bir başlık giyerdi Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı İlk eğitimini annesi Nilüfer Hatun'dan aldı Daha sonra tahsilini tamamlamak için gittiği Bursa Medreselerinde ilim ve sanat adamları ile beraber yaşadı
Sultan Birinci Murat, gayet nazik, sevimli ve çok halim selimdi Alim ve sanatkarlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere şefkatli davranırdı Dahi bir asker ve devlet adamıydı "Derviş Gazilerin Şeyhlerinin Kralı Murat Gazi" diye anılan Sultan Birinci Murat, bütün hayatı boyunca planlı ve programlı hareket etti
Sultan Birinci Murat, Bizans Kilisesi'ne göre bir kafir ve İsa düşmanı olarak görülse de, fethettiği yerlerde yaşayan Hıristiyan halka Papa'dan daha iyi davrandığı için onların sevgisini kazanmıştı 1382 yılından itibaren "Murat Hüdavendigar" diye anılan Sultan Birinci Murat, Birinci Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken, Sırp Kralı Lazar'ın damadı tarafından haince hançerlenerek şehit oldu (1389)

Erkek çocukları: Yakup Çelebi, Yıldırım Bayezid, Savcı Bey ve İbrahim
Kız çocukları: Nefise ve Sultan Hatun

İDARİ DÜZENLEMELER

İlk kazasker tayinleri Sultan Murat Hüdavendigar devrinde başladı Çandarlı Kara Halil Paşa ilk kazasker, Lala Şahin Paşa da padişah ailesi dışından ilk beylerbeyi olarak tayin edildiler
Sultan Murat Hüdavendigar'ın yaptığı önemli işlerden birisi de Tımar Kanunu'nu çıkarmasıydı Buna göre 17 asıra kadar devam eden ve Osmanlı ordusunun belkemiğini teşkil eden eyalet askerleri de denilen tımarlı sipahiler oluşturuyordu Sipahiler barış zamanı eyaletlerde, köylerinde oturarak taşrada asayişi temin ediyor, savaş zamanı ise hemen sefere çıkabilecek bir askeri kuvveti oluşturuyorlardı Bunlar köylerindeki yapılan ziraattan aldıkları öşürle geçindiklerinden dolayı devlet de hiç masraf etmeden daimi bir orduyu elinde tutabiliyordu Ayrıca Yeniçeri Ocağı'nın temeli sayılabilecek olan Pencik Kanunu, yine onun döneminde çıkartıldı (1361) Bu kanunla, fethedilen yerlerden esir alınan Hıristiyan çocukları, Osmanlı ordusuna "devşirme" olarak alınmaya başlandı Çandarlı Kara Halil Paşa ve Kara Rüstem Paşa Osmanlı Devleti içindeki ilk mali düzenlemeleri onun devrinde yaptılar
Sultan Murat Hüdavendigar'ın bütün hayatı sınır boylarında ve savaş meydanlarında geçti Rumeli'den Anadolu'ya, Anadolu'dan Rumeli'ye durmadan dinlenmeden seferler yapan Sultan Murat Hüdavendigar, bizzat katıldığı 37 savaşın hepsini kazandı Emrindeki kumandan ve valilerle uyum içinde çalıştı
Sultan Murat Hüdavendigar, 1360 yılında Karadeniz Ereğlisi'ni fethetti Taht değişikliği sırasında elden çıkan Ankara ve Sultanönü'nü de 1361 yılında Ahilerden geri aldı Komşu devletlerle dostluğa önem veren, ama fırsatlardan yararlanmasını da iyi bilen Murat Hüdavendigar, aynı yıl içinde Çorlu, Keşan, Dimetoka, Pınarhisar, Babaeski, Lüleburgaz kalelerini ve Gümülcine, Eski Zağra ile Yenice dolaylarını fethetti
Sultan Murat Hüdavendigar'ın Trakya'daki asıl hedefi, stratejik bir öneme sahip olan Edirne'yi almaktı Trakya'da daha önce yaptığı fetihler sayesinde Edirne'ye yapılabilecek bir Bizans yardımı engellenmiş oluyordu Lala Şahin Paşa komutasındaki Türk birlikleri Edirne'yi kuşattı Rum ve Bulgar kuvvetleri yapılan çatışmada yenildiler Bir süre yardım gelmesini bekleyen şehir, umudunu kesince teslim olmak zorunda kaldı (1362)

SIRPSINDIĞI SAVAŞI
Edirne'nin fethi Türklere Balkan fetihlerinin yolunu açtı Lala Şahin Paşa, Bulgaristan'a girerek Filibe'yi, komutanlarından Evrenos Bey ise Serez'i aldılar (1363) Yeni fethedilen yerlere Türkler yerleştirildi Edirne ve Filibe'nin fethi bir haçlı seferinin düzenlenmesine neden oldu
Papa V Urban'ın teşvikiyle Sırplar ve Bulgarlar başta olmak üzere Macar, Bosna ve Eflaklılar, büyük bir haçlı ordusu hazırlayarak Edirne üzerine harekete geçtiler Osmanlı komutanlarından Hacı İlbey, ordusu ile beraber Meriç vadisi boyunca düzensiz bir şekilde ilerleyen düşmanların bu durumundan yararlandı Kuvvetlerini üçe ayırarak bir gece baskını düzenleyen Hacı İlbey, büyük bir zafer elde etti (1364)
Tarihe 'Sırp Sındığı Savaşı' olarak geçen bu zaferle, Rumeli'deki Türk hakimiyeti kesinleşti ve ilk Haçlı Ordusu etkisiz hale getirildi Osmanlı birlikleri Sırp Sındığı Savaşından sonra Bulgaristan'a girdiler ve yukarı Bulgaristan'ı fethettiler Karşı koyamayacağını anlayan Bulgar Kralı Yuvan Şişman, Osmanlı Hakimiyetini kabul etti ve kız kardeşi Maria'yı Murat Hüdavendigar'a verdi (1369)
Osmanlı Ordusu Makedonya üzerine yürüdü 1371 yılında kazanılan Çirmen Zaferi ile Makedonya Osmanlı topraklarına katıldıSırp Kralı Lazar da, Bulgaristan Kralı gibi Osmanlı hakimiyetini kabul etti ve yıllık vergiye bağlandı
Çandarlı Hayreddin Paşa komutasındaki Türk birlikleri Selanik Zaferini kazandı (1374), Niş (1375), İştip, Manastır, Pirlepe (1382) fethedildi Osmanlı birlikleri Arnavutluk ve Bosna-Hersek içlerine akınlar düzenledi 1385 yılında Ohri fethedildi Aynı yıl Arnavutluk’ta Savra zaferi kazanıldı Bir yıl sonra Sofya'nın fethi gerçekleştirildi
1381 yılında Şehzade Bayezid'ın Germiyan Hükümdarı Süleyman Şah'ın Kızı Devlet Hatun'la evlenmesi dolayısıyla, Kütahya, Simav, Eğrigöz ve Tavşanlı Osmanlılara verildiAynı yıl, Hamidoğulları Beyliği'nden altı şehir parayla satın alındı Balkanlardaki fetihler devam ederken, Murat Hüdavendigar bir yandan da Anadolu taraflarına yöneldi 1386 yılında Konya Ovası'nda ilk Osmanlı Karaman Savaşı yapıldı

1 KOSOVA SAVAŞI

Türklerin Balkanlardaki ilerlemeleri yeni bir Haçlı seferinin düzenlenmesine sebep oldu Vezir Çandarlı Ali Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Bulgarları etkisiz hale getirdi Türk Ordusu ilerleyerek Kosova'da Haçlılarla karşılaştı Üstün haçlı ordusu Sultan Murat Hüdavendigar'ın kurdurduğu "Topçu Ocağı"nın kullandığı topun etkisi ile dağıldıTop, tarihte Türkler tarafından ilk kez Birinci Kosova Savaşı'nda kullanıldı
Bu savaştan sonra Balkanlardaki Türk hakimiyeti güçlendi ancak Sultan Murat Hüdavendigar şehit oldu Babası Orhan Gazi'nin ölümünde 95000 km kare olan devlet topraklarını 500000 km kare'ye çıkarmayı başaran Sultan Murat Hüdavendigar büyük bir padişahtı
MİMARİ ESERLER

Sultan Murat Hüdavendigar, savaşların ve fetihlerin yanı sıra imar işlerine de gereken önemi verdi Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptırdı
Bursa Hüdavendigar Camii,
Bursa Şehadet Camii,
Filibe Hüdavendigar Camii,
Gelibolu Hüdavendigar Camii bunlardandı
İlk Edirne Sarayı'nı da inşa ettiren Sultan Murad Hüdavendigar birçok mescit, hamam, han, kervansaray, çeşme ve köprü yaptırdıMinarelerden salatu selam okuma adetleri onun devrinde başladı

SULTAN YILDIRIM BAYEZİD (1389 – 1403)

Babası : Murat Hüdavendigar
Annesi : Gülçiçek Hatun
Doğumu : 1360
Ölümü : 8 Mart 1403
Saltanatı : 1389 - 1403

HAYATI

Yıldırım Bayezid 1360 yılında Edirne'de doğdu Babası Murat Hüdavendigar, annesi Gülçiçek Hatundur Gülçiçek Hatun Rum'dur Yıldırım Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu Girdiği savaşlarda gösterdiği cesaretten dolayı ona 'Yıldırım' lakabı takılmıştı
Çocukluğunu Bursa Sarayı'nda kardeşleriyle birlikte geçirdi İyi bir eğitim gördü Devrin en büyük alimlerinden dersler aldı Gençliğinde Kütahya sancağında valilik yaptı Sultan Murat Hüdavendigar'ın vasiyeti gereği 1389 yılında padişahlığa getirildi Tahta çıktığında 29 yaşındaydı
Sırbistan'ın başında, Kosova savaşında ölen Kral Lazar'ın oğlu Stefan Lazaroeviç vardı Barış antlaşması için geldiği Edirne'de kız kardeşi Maria'yı Bayezid'e verdi Bu evlenme sayesinde Osmanlı-Sırp dostluğu kuruldu Yıldırım Bayezid Timur'la yaptığı Ankara Savaşı'nda yenildi ve esir düştü 13 yıl süren saltanatı sonunda esaretinin başlamasından 7 ay 12 gün sonra vefat etti

Erkek Çocukları: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertuğrul Çelebi, Kasım Çelebi
Kız Çocukları: Fatma Sultan

BEYLİKLERLE MÜCADELE

1389 yılında Bulgaristan ve Bosna'nın fethi gerçekleştirildikten sonra, Anadolu'da durumun karıştığını haber alan Yıldırım Bayezid, Balkan devletleriyle açık antlaşmalar imzaladı Yıldırım, Sultan Murat'ın ölümünü fırsat bilip Osmanlılara karşı güç birliği yapan Anadolu Beyliklerine karşı mücadeleye girişti
Karamanoğulları hem Beyşehir'i işgal etmişler, hem de Saruhan, Menteşe, Aydın ve Germiyan Beyliklerini kışkırtmışlardı Yıldırım Bayezid beraberindeki Sırp kuvvetleriyle birlikte Anadolu'ya girdi ve başkaldıran bu beyliklerin topraklarını tek tek ele geçirdiAyrıca Çandaroğlu İsfendiyar Bey'de Osmanlı hakimiyetini kabul etti

İLK İSTANBUL KUŞATMASI
Karaman Seferi'nde Yıldırım Bayezid ile birlikte bulunan,Sırp İmparatoru Yoannes'in oğlu Manuel Bursa'ya geldikten sonra izinsiz bir şekilde İstanbul'a gitti Bu olay üzerine, Yıldırım Bayezid bu
gidişin gizli bir amacı olduğunu düşünerek, daha önceden planlanmış Macaristan seferini iptal etti ve İstanbul'u kuşatma kararı aldıİstanbul karadan ve denizden kuşatıldı (1391) Büyük ve kuvvetli toplar olmadığından, kuşatma abluka niteliğinde oldu Macarların Türk topraklarına girmesiyle kuşatma kaldırıldı Bu kuşatma Osmanlılar tarafından yapılan ilk İstanbul kuşatmasıdır
Boş durmayan Macarlar kuzeyden Osmanlı topraklarına girmişlerdi Üzerlerine gönderilen Türk Akıncıları, Kral Sigismund komutasındaki Macar Ordusunu yendiler (1392) Tuna-Eflak Seferinden dönüldüğünde Selanik ve çevresi de Osmanlı topraklarına katıldı (1394)
Yıldırım Bayezid 1395 yılında İstanbul'u ikinci kez kuşattı Fakat Haçlıların harekete geçtiğini haber alınca bu kuşatma da birincisi gibi başarıya ulaşmadan kaldırıldı

NİĞBOLU ZAFERİ

Osmanlıların Rumeli'deki faaliyetlerinin devam etmesi, akıncıların Bosna'ya ve Arnavutluk'a kadar ilerlemeleri Haçlıları telaşa düşürdü Macar Kralı Sigismund, Papa'nın da desteğiyle başta Fransız, İngiliz ve Alman kuvvetleri olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinin katılımıyla oluşan Haçlı Ordusu'nun başına geçti Bu ordu 1396 yılının Mayıs ayında harekete geçti
Bu ittifakın amacı beş yıldır kuşatma altında bulunan İstanbul'u kurtarmaktı Haçlılar Tuna kıyısındaki Niğbolu kalesini kuşattılar Kale kumandanı Doğan Bey, Yıldırım Bayezid komutasındaki Osmanlı Ordusu yetişinceye kadar kaleyi başarıyla savundu 1396 yılında Niğbolu kalesi önlerinde çok kanlı çarpışmalar oldu Haçlılar, tarihe Niğbolu Savaşı olarak geçen bu çatışmada büyük bir bozguna uğradılar Savaş sonunda Haçlıların aldığı yerler Osmanlı Devletine geçti Bulgar Krallığı ortadan kaldırıldı ve Macaristan içlerine doğru akınlar yapıldı Haçlı dünyası yarım yüzyıl Türklerin üzerine yürümeye cesaret edemedi Bu savaştan sonra Yıldırım Bayezid'e Abbasi Halifesi tarafından "Sultan-i iklim-i Rum" yani "Anadolu Sultanı" ünvanı verildi
Niğbolu Savaşından sonra İstanbul üçüncü defa kuşatıldı Daha önceden yapımına başlanmış olan Anadoluhisarı bu kuşatma sırasında tamamlandı Güçlü bir deniz kuvveti ve büyük topların olmaması fethi engelliyordu Bu sebeple Yıldırım Bayezid, Türk Denizciliğini geliştirmeye çalıştı Yıldırım İstanbul'u kuşatma altında tutarak, şehrin teslim olacağını düşünüyordu Ancak Timur tehlikesi ortaya çıkınca, Bizans'la bir antlaşma yapıldı ve kuşatma kaldırıldı Bu antlaşmayla, İstanbul Sirkeci'de bir cami, bir İslam Mahkemesi ve bir Türk mahallesi kuruldu Yıllık haraç arttırıldı Aynı yıl Yunanistan'a ve Mora'ya sefer düzenlendi
1398 yılında Karaman ülkesi ve Karadeniz beylikleri fethedildi Bir yıl sonra da Dulkadiroğulları beyliğine son verildi Yıldırım Bayezid, ayrıca İstanbul Galata'da bulunan Ceneviz Kolonisi ile de savaştı

ANKARA SAVAŞI

Timur, Cengiz İmparatorluğu'nu yeniden kurmak amacıyla faaliyetlere başlamıştı İran'ı almış, Hindistan'a da seferler düzenlemişti Azerbaycan ve Bağdat Emirleri korkularından Yıldırım Bayezid'e sığındılar Timur Emirleri geri istediyse de, Yıldırım Bayezid bunu reddetti ve bu olaydan dolayı Timur ile Yıldırım Bayezid'in araları açıldı Anadolu'ya giren ve Sivas'ı yağmalayan Timur, seçme askerlerden oluşan ordusu ile birlikte Anadolu'da ilerlemeye devam etti Osmanlı Ordusu da harekete geçti İki ordu Ankara'da Çubuk Ovası'nda karşılaştılar
Yapılan Ankara Savaşı'nda Yıldırım'ın kuvvetlerinden olan Kara Tatarlar'ın, Timur tarafına geçmesi Osmanlı Ordusunun dağılmasına neden oldu (20 Temmuz 1402)Yıldırım Bayezid, Timur'a esir düştü Bu savaş Osmanlı Devleti'nin 50 yıl kadar duraklamasına neden oldu Anadolu Türk birliği dağıldı ve Anadolu'daki beylikler tekrar ortaya çıkarak güçlendi Başsız kalan Osmanlı Devleti'nde karışıklıklar başladı
Osmanlı Devleti'nin dört ayrı bölgesinde, şehzadeler tarafından dört ayrı devlet ilan edildi Bursa, İznik ve İzmit, Timur tarafından yağmalanıp yakıldı, İzmir işgal edildi 1402'den 1413'e kadar sürecek olan bu iktidar boşluğu ve taht mücadeleleri dönemine Fetret Devri adı verildi

MİMARİ ESERLER

Memleketin imarıyla da meşgul olan Yıldırım Bayezid, özellikle Bursa'da İslam mimarisini ebediyen yaşatacak camiler, külliyeler ve medreseler yaptırdı
Timurtaş Paşa adına bir Camii,
Mudurnu Yıldırım Camii,
Bergama Ulu Camii,
Bursa Ulu Camii o dönemde yapılmış önemli mimari eserlerdendiYıldırım Bayezid ayrıca 1396 yılında İstanbul'un fethi için bir aşama olan Anadoluhisarı'nı yaptırdıYaptırılan Bursa Yıldırım Darüşşifası ve Bursa Yıldırım Sağlık Ocağı Osmanlı İmparatorluğunda sağlık alanında yapılan ilk eserlerdiBursa Yıldırım Medresesini de inşa ettiren Yıldırım Bayezid, Bursa'nın ilim adamlarının merkezi olmasını sağladı "Emir Sultan" adıyla şöhret bulmuş olan Emir Buhari o dönem Bursa'ya gelmiş olan ilim adamlarından birisidir
[url]wwwosmanli700gentr / Düzenlenmiştir
karışıklık için özür dilerim

SULTAN MEHMED ÇELEBİ (1413 – 1421)
Babası : Yıldırım Bayezid
Annesi : Devlet Hatun
Doğumu : 1389
Ölümü : 26 Mayıs 1421
Saltanatı : 1413 - 1421

HAYATI

Sultan Mehmed Çelebi, 1389 yılında Edirne'de doğdu Babası Yıldırım Bayezid, annesi de Germiyanoğulları’ndan Devlet Hatun'dur Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kırmızı yanaklı ve geniş göğüslüydü Kuvvetli bir vücuda sahipti Gayet hareketli ve cesurdu Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini bile çekebilirdi Padişahlığı süresince bizzat 24 savaşa katılan Mehmed Çelebi, bu savaşlarda kırka yakın yara aldı Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan giyinirdi
Sultan Mehmed Çelebi Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hristiyan topluluklara karşı da gösterirdi İyi bir idareci ve politikacıydı Tahsilini Bursa Sarayı'nda tamamladı Daha sonra babası tarafından Amasya sancakbeyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işlerini öğrendi
Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Mehmed Çelebi'ye Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci kurucusu gözüyle de bakılabilir
Sultan Mehmed Çelebi 26 Mayıs 1421 de Edirne'de vefat etti Ölüm haberi gizlendi Osmanlı Padişahları arasında ölümü gizlenen ilk padişah o oldu Cenazesi Bursa'ya getirilerek Yeşil Türbe'ye defnedildi

Erkek Çocukları: Mustafa Çelebi, İkinci Murad, Ahmet, Yusuf, Mahmut
Kız Çocukları: Fatma ve Selçuk Hatun

FETRET DEVRİ

Ankara Savaşı sonunda Anadolu'da Türk birliği bozulmuş ve Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi ile karşılaşmıştı Yıldırım Bayezid'in oğulları, babalarının ölümünden sonra taht mücadelesine başladılar Osmanlı tarihindeki en büyük kargaşa dönemi böylece başlamış oldu Fetret Devri adı verilen bu dönemdeki taht mücadeleleri, Timur'un Anadolu'da kuvvetli bir devlet bırakmak istememesi ve Bizans'ın entrikalarıyla daha da arttı
Süleyman Çelebi Edirne'de, İsa Çelebi Bursa'da, Mehmed Çelebi Amasya'da, Musa Çelebi Balıkesir'de padişahlıklarını ilan ettiler
Mehmed Çelebi ile Musa Çelebi aralarında anlaştılar ve Bursa'da vali bulunan İsa Çelebi'yi ortadan kaldırdılar Mehmed Çelebi, Süleyman Çelebi'nin de ortadan kalkması gerektiğini biliyordu Bu amaçla Musa Çelebi'yi Edirne'ye Süleyman Çelebi'nin üzerine gönderdi Musa Çelebi, kardeşi Süleyman Çelebi'yi yenerek, Edirne'yi ele geçirdi Ancak Mehmed Çelebi'ye verdiği sözü tutmayarak Edirne'de kendini padişah ilan etti 1413 yılında, son olarak Musa Çelebi'yi de saf dışı bırakan Mehmed Çelebi Fetret Devrine son verdi

BİRLİK MÜCADELESİ

Osmanlı Devleti'ni tekrar bir araya toplayan ve bir bakıma Anadolu'da ki Türk birliğini tekrar sağlayan Mehmed Çelebi, Osmanlı Devletinin tek hakimi olarak padişahlığını ilan etti Bu dönemde Anadolu'daki toprakların bir çoğu kaybedilmiş durumdaydı Mehmed Çelebi bu toprakların tekrar geri alınması için harekete geçti

1414 yılında Aydınoğlu Cüneyt Bey'den İzmir'i geri aldı Saruhan ve Menteşoğlu beylikleri yeniden Osmanlı Devleti'ne bağlandı Bursa'ya saldıran Karamanoğulları üzerine bir sefer düzenlendi
Yenilen Karamanoğlu Mehmed Bey af diledi Mehmed Çelebi de onu bağışladı ve ülkesinde yaşamasına izin verdiAynı şekilde, Fetret Devri sırasında tekrar kurulmuş olan Candaroğulları Beyliği'de Osmanlı topraklarına bağlandı


RUMELİ FAALİYETLERİ

Bu faaliyetlerden sonra Mehmed Çelebi tekrar Rumeli'ye yöneldi Osmanlılara karşı düşmanca davranışlar sergileyen Eflak Beyliği'nin üzerine gidildi ve Eflaklılar vergiye bağlandı
Mehmed Çelebi, babası Yıldırım Bayezid zamanında kurulan fakat pek güçlü olmayan deniz kuvvetlerini güçlendirdi ve Venediklilerle ilk deniz savaşları yapıldı (1416)

ŞEYH BEDRETTİN İSYANI

Mehmed Çelebi Anadolu ve Rumeli'de ki birliği sağladıktan sonra iki önemli isyanla uğraşmak zorunda kaldı Bunlardan birisi Şeyh Bedrettin isyanıdır Edirne civarındaki Simavna'da doğan Şeyh Bedrettin Bursa, Konya, Kahire gibi devrin en büyük ilim ve kültür merkezlerinde eğitim gördü
Şeyh Bedrettin; Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa gibi yakın arkadaşlarıyla birlikte İznik'te kurdukları, İslam dinine aykırı fikirlere sahip bir tarikatla, Anadolu ve Rumeli'de fikirlerini yaymaya başladılar
Bir süre sonra Eflak üzerinden Deliosman'a gelen Şeyh Bedrettin ve yandaşları ayaklandılar Börklüce Mustafa İzmir'de, Torlak Kemal de Manisa'da ayaklanmaya katıldılar Mehmed Çelebi, İzmir ve Manisa üzerine kuvvet göndererek ayaklanmayı bastırdıYakalanan Şeyh Bedrettin, Serez Kadısı tarafından yargılanarak idam edildi (1420)

DÜZMECE MUSTAFA İSYANI

Ankara Savaşı'ndan sonra Timur'la birlikte Semerkant'a götürülen Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa), Timur'un ölümünden sonra Anadolu'ya döndüOsmanlı tahtında hak iddia eden Mustafa Çelebi, Bizans'ın ve Eflak Beyliği'nin yardımı ile Selanik'te ayaklandıMehmed Çelebi, Bizans'a sığınan Mustafa Çelebi'yi para karşılığında hapsettirdi

MİMARİ ESERLER

Dağılma tehlikesi içindeki Osmanlı Devletini yeniden bir araya toplamayı başaran Mehmed Çelebi, ülkesini güzelleştirmeye de özen gösterdi Medreseler, imarethaneler ve pek çok camii yaptırdı
Bunlardan; Amasya Bayezid Paşa Camii, Merzifon Çelebi Sultan Mehmed Medresesi, Bursa Yeşil Camii, Dimetoka Çelebi Sultan Mehmed Camii, Edirne Eski Camii ve Edirne Yıldırım Camii önemlidir

SULTAN İKİNCİ MURAT (1421 – 1451)

Babası : Çelebi Mehmed
Annesi : Emine Hatun
Doğumu : 1402
Ölümü : 3 Şubat 1451
Saltanatı : 1421 - 1451

HAYATI

Sultan İkinci Murat 1402 yılında doğdu Babası Mehmed Çelebi, annesi Dulkadiroğulları beyliğinden Emine Hatun'dur Uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve güzel yüzlü bir padişahtı Çok güzel konuşurdu Kendisinin en büyük mutluluğu, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine az rastlanacak bir insanın babası olmaktı
Sultan İkinci Murat sakin ve huzurlu bir hayat yaşamayı arzu eden, fakat gerektiği takdirde çok hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kişiliğe sahipti Otuz yıllık saltanatı süresince, ülkesini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkesin sevgisini kazandı
Dindar, adil ve lütufkar bir padişahtı Çocukluğu Amasya'da geçen Sultan İkinci Murat, tahta çıktığında 19 yaşındaydı

Erkek çocukları: Fatih Sultan Mehmet, Ahmet,Alaeddin, Orhan, Hasan, Ahmet
Kız çocukları: Şehzade ve Fatma Hatun

DÜZMECE MUSTAFA OLAYI

Sultan İkinci Murat’ın tahta çıkışından yararlanmak isteyen Bizanslılar, Mehmed Çelebi zamanında hapsettikleri Mustafa Çelebi'yi serbest bırakıp ayaklanması için destekledilerAmaçları Osmanlı Devleti'nde taht kavgası yaratmaktı Anadolu beyliklerinden de Mustafa Çelebi'yi destekleyenler oldu Osmanlı yönetimine küskün olan bir takım komutanlar ve askerler de Mustafa Çelebi'yi padişah olarak görmek istiyorlardıSultan İkinci Murat’ın üzerine gönderdiği birlikleri Rumeli taraflarında yenen Şehzade Mustafa Çelebi, Edirne'ye gelerek hükümdarlığını ilan etti Ancak daha sonra Ulubat civarında karşılaştığı Sultan İkinci Murat’ın ordusu karşısında direnemedi ve kaçmaya çalıştı Edirne'de yakalanan Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) idam edildi
1421 yılında Azep ismiyle yeni bir askeri sınıf kurduran Sultan İkinci Murad, Mustafa Çelebi ayaklanmasında baş rol oynayan Bizans'ın üstüne yürüyerek İstanbul'u kuşattı

BEYLİKLERLE MÜCADELE

Sultan İkinci Murat, Bizans'ın kışkırtmaları ve Anadolu beyliklerinin destekleriyle ayaklanan 13 yaşındaki küçük kardeşi Şehzade Mustafa'nın Bursa'yı kuşattığı haberinin alınması üzerine, İstanbul kuşatmasını kaldırarak Anadolu'ya geçti ve isyanı bastırdı Yakalanan Şehzade Mustafa boğduruldu
Sultan İkinci Murat, Şehzade Mustafa olayını da çözdükten sonra, devamlı olarak Osmanlı'ya karşı ayaklanan Anadolu Beyliklerini etkisiz hale getiremeye karar verdiSırasıyla Aydın, Menteşe, Teke ve Germiyan beyliklerine son verildi

RUMELİ FAALİYETLERİ

Rumeli'de de bir çok faaliyette bulunan Sultan İkinci Murat, Sırbistan üzerine sefere çıktı Sırbistan vergiye bağlandı Selanik, Makedonya, Teselya ve Yanya dolayları Osmanlı topraklarına katıldı Arnavutluk Osmanlı himayesini kabul etti Ayrıca, ayaklanan Eflak Bey'i Vlad'ın (Kazıklı Voyvoda) üzerine kuvvet gönderildi ve Eflak Beyliği yeniden Osmanlı'ya bağlandı
Türklerin Balkanlar'daki bu başarıları Bizans ve Avrupa'yı telaşa düşürmekteydi Avrupa'da haçlı seferi hazırlıkları yapılıyordu Balkanlar'da Erdel Bey'i Hünyadi Yanoş'un Türkler'i pusuya düşürmesiyle 20 bin şehit verildi Bu başarılar Osmanlı Devletine bağlı bütün beylerin ayrılmalarına neden oldu
Osmanlı Ordusu bu kötü gidişe son vermek için çalıştıysa da başarılı olunamadı Ardı ardına alınan bu yenilgiler Haçlıları ümitlendirmişti Osmanlı ordusu Rumeli'de ilk defa böyle bir mağlubiyete uğramıştı Haçlı ordusu "Tabur cengi" denilen bir usul ile arabalara bağlı top bataryaları kullanıyor, Osmanlı ordusu üzerlerine geldiğinde arabaları çember haline getirerek içine saklanıyor ve toplarla dört bir yana ateş ederek Osmanlı ordusuna ağır darbe vuruyordu

SEGEDİN ANTLAŞMASI

Haçlı kuvvetleri kazanılan her başarı sonrası daha da güçlü ve kuvvetli ittifaklar yaparak, Osmanlı Devleti'ne saldırmaya devam etti Sırp, Eflak, Erdel, Macar kuvvetleri ilerlemeye devam ediyordu
Niş yakınlarında yeniden büyük bir kayıp verildi Haçlı birlikleri Filibe'ye kadar geldiler Ancak soğukların şiddetlenmesi ilerlemelerine engel olduBalkanlarda ardı ardına uğranılan yenilgiler, Osmanlı Devleti'ni zor duruma soktu Bizans'ın Avrupa'da tahrikleri devam ediyordu
Bu şartlarda her ne pahasına olursa olsun anlaşmaktan başka çıkar yol yoktu Sultan İkinci Murat, barış için girişimlerde bulunarak, 12 Haziran 1444'de Segedin Barış Antlaşması'nın yapılmasını sağladı Barışın devamlı olmasını sağlamak için de antlaşmaya taraf olan kralların yemin vermesi şart koşulmuştuBu antlaşma ile Osmanlılar Balkanlar'da bir rahatlama sağlayarak, yeniden toparlanmak için zaman kazanmışlardı Ayrıca ilk defa bir sınır kavramı ortaya çıkmış ve Tuna nehri belirleyici olmuştur

ŞEHZADE MEHMED

Sultan İkinci Murat, Segedin antlaşmasıyla birlikte tahttan çekildi ve Manisa'ya gitti Yerine henüz çocuk denebilecek yaşta olan Şehzade Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) tahta çıktıŞehzade Mehmet’in tahta çıkması Osmanlı Devleti içinde huzursuzluklara neden olduAvrupa'da yeni bir Haçlı seferi hazırlıklarının başlaması üzerine Sultan İkinci Murat, oğlu Sultan İkinci Mehmed tarafından bir mektupla Manisa'dan Edirne'ye davet edildi
Bu arada krallar yeminlerini bozarak antlaşmaya aykırı hareket etmiş ve yeni bir haçlı seferi düzenlemişlerdiSultan İkinci Mehmet’in babasını ordunun başına davet eden meşhur mektubu şöyledir:
"Eğer padişah iseniz, memleketin kötü bir zamanında başta bulunmamanız görevlerinize aykırı bir harekettir Silah başına geliniz Eğer padişah ben isem, size itaat etmenizi hatırlatıyorum ve emrediyorum Silah başına geliniz"

VARNA SAVAŞI

Sultan İkinci Murat büyük bir hızla Edirne'ye geldi Osmanlı Ordusunun başına geçti Varna önlerine gelen Osmanlı Ordusu, Haçlılara karşı saldırıya geçti Haçlı Ordusunun Varna önlerinde bozguna uğratılmasıyla büyük bir zafer kazanıldı (10 Kasım 1444)
Varna Savaşı, Haçlıların İstanbul'un Türkler tarafından fethedilmesini engellemek için yaptıkları son girişim olduBu savaş, Osmanlıları Segedin Antlaşmasına zorlayan şartları tamamen değiştirdi Sultan İkinci Murat, bir müddet sonra tahtı, yine oğluna bırakarak çekildiyse de devlet adamlarının ısrarları sonucu tekrar tahtına döndü

2 KOSOVA SAVAŞI

Varna Savaşı'nın üzerinden dört yıl geçmişti ki, Macar Kralı Jan Hunyad; Macar, Eflak, Leh ve Almanlardan oluşan ordusuyla Sırbistan'ı işgal ettiOsmanlı topraklarına girerek Kosova'ya kadar geldi Savaş, Jan Hunyad'ın saldırısıyla başladı Savaşın üçüncü günü sahte bir geri çekilmeyle çember içine alınan Jan Hunyad ve ordusu, ağır bir yenilgiye uğratıldı (19 Ekim 1448)
İkinci Kosova Savaşı sonunda Balkanlar kesin olarak Türk yurdu haline geldi Haçlılar bir daha Osmanlılara saldırma cesareti gösteremediler

MİMARİ ESERLER

Sultan Murat, memleketin bir çok yerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yaptırdı Külliye binaları ile birlikte inşa edilen Bursa Muradiye Camii ve Edirne Muradiye Camii kendi adını verdiği eserlerdirAyrıca Edirne Gazi Mihal Camii, Amasya Yörgüç Paşa Camii, Filibe Şehabeddin Paşa Camii, Üsküp Alaca İshak Bey Camii, Üsküp Sultan Murad Camii, Edirne Şah Melek Paşa Camii, Edirne Beylerbeyi Camii ve Karaca Bey Camii yine onun döneminde yapıldı
Yine Sultan İkinci Murat tarafından inşa ettirilen Edirne Üç Şerefeli Camii'nin yanında bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur Bu camiin duvarları ve mihrabı son derece güzel çinilerle süslenmiştir Ergene Nehri üzerindeki 170 ayaklı "Uzun Köprü"yü de Sultan İkinci Murat yaptırdı
Sultan İkinci Murat, Ankara civarında Basıkhisar nahiyesinin yakınında yaptırdığı büyük köprünün geçiş ücretini Mekke'ye gönderilmek üzere ayırdı Her yıl Surre-i Hümayun denen özel memurlar ve hacılardan meydana gelen bir alayı Kabe'ye gönderiyor, mukaddes yerlerin bakım ve tamirini yaptırıyorduSultan İkinci Murat kitaplar yazdırmış, başka dillerde yazılı kitapları Osmanlı diline çevirtmiştir

FATİH SULTAN MEHMET (1451 – 1481)

Babası : İkinci Murat
Annesi : Huma Hatun
Doğumu : 29 Mart 1432
Ölümü : 3 Mayıs 1481
Saltanatı : 1451 - 1481
Devlet Sınırları : 2214000 km2

HAYATI

Fatih Sultan Mehmet 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu Babası Sultan İkinci Murat, annesi Huma Hatun'dur Fatih Sultan Mehmet, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi
Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet’in en çok değer verdiği alimlerden biridir Fatih Sultan Mehmet, gayet soğukkanlı ve cesurdu Eşsiz bir komutan ve idareciydi Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi
Fatih Sultan Mehmet okumayı çok severdi Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı
Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmet yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi Ünlü Ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı Şair ve açık görüşlüydü

Fatih Sultan Mehmet 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı Azim ve irade sahibiydi Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı Devlet yönetiminde oldukça sertti Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi
20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmet, İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Fatih unvanını aldı
HzMuhammed'in (SAV) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmet, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı
Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağ'ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmet, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi

İSTANBUL'UN FETHİ

Fatih Sultan Mehmet padişah olduktan sonra ilk iş olarak, devamlı ayaklanma çıkaran Karamanoğlu Beyliğine karşı sefere çıktı Karamanoğlu İbrahim Bey af diledi Fatih İstanbul'un fethini düşündüğü için onu bağışladı
Fatih Sultan Mehmet, büyük gayesini gerçekleştirmek için, Macarlara, Sırplara ve Bizanslılara karşı yumuşak davranıyordu Amacı Haçlıların birleşmesini önlemek, onları tahrik etmemek ve zaman kazanmaktı
Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul şehrinin sınırları içinde hüküm süren bir devlet durumuna düşmüştü Ancak buna rağmen Bizans'ın varlığı, Balkanlar'daki Türk hakimiyeti açısından tehlikeli oluyordu
Bizans İmparatorları, Anadolu'daki çeşitli siyasi güçleri de Osmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı Hatta zaman zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozuyorlardı

YAPILAN HAZIRLIKLAR

İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti altında girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demekti Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethi için gerekli hazırlıklara başladı
Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban Edirne'de top dökümü işiyle görevlendirildi "Şahi" adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı Yaptırılan bu büyük toplar İstanbul'un fethedilmesinde önemli rol oynadı
Yıldırım Bayezid'in İstanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi Bu sayede Boğazlar'ın kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora'ya gönderildi ve İstanbul'a yardım gelmesi engellendi
Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi Macarlarla da üç yıllık bir antlaşma yapıldı Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, Bizanslılar da boş durmuyordu Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı
Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, "İstanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk Sarığı görmeye razıyız" diyorlardı

KUŞATMA VE SAVAŞ


Fatih Sultan Mehmet, hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Bizans İmparatoru Konstantin'e bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi Fakat İmparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, İstanbul'un kara surları önüne gelen Osmanlı ordusu, 6 Nisan 1453'de kuşatmayı başlattı Osmanlı donanması ise Haliç'in girişinde ve Sarayburnu önünde demirlemişti Ordu; merkez, sağ ve sol olarak üç kısma ayrıldı 19 Nisan'da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile Topkapı surlarından burçlara kadar yanaşıldı

Osmanlı Ordusundaki er sayısı 150000 ile 200000 arasındaydı Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetler de katılmıştıÇok şiddetli çarpışmalar oluyor, Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardı
Venedik ve Cenevizliler de donanmalarıyla Bizans'a yardım ediyorlardı Fatih Sultan Mehmet Osmanlı donanmasının kuşatma sırasında yeterince kullanılamadığını ve bu yüzden kuşatmanın uzadığını düşünüyordu İstanbul'un Haliç tarafındaki surlarının zayıf olduğu biliniyordu Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germişti Yüksekten atılan taş gülleler Bizans donanmasından bazı gemileri batırmıştı fakat bir kısım donanmanın Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethedilmesini kolaylaştıracak önemli kararını verdi Osmanlı donanmasına ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirilecektiTophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa'ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirildi Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, sade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmiş yoldan Haliç'e indirildi
Haliç'teki Türk donanmasına ait toplar, surları dövmeye başladı Ciddi çarpışmalar cereyan etti Bundan sonraki günlerde top savaşı, ok, tüfek atışları, lağım kazmalar, büyük ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları devam etti
Kuşatmanın uzun sürmesi ve kesin başarıya ulaşılamaması askerler arasında endişe yarattı Ancak, İstanbul'u her ne şartta olursa olsun almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenledi Cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs'ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı
Çarpışmalar sırasında Bizans'ı koruyan surlar üzerinde kapatılması mümkün olmayan gedikler açılmaya başlamıştı Surlar içerisine küçük sızmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları İstanbul surları, artık direnemiyordu 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs'ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi

FETHİN SONUÇLARI

İstanbul'un fethi, çok önemli sonuçları da beraberinde getirdi Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinden sonra batıdaki hakimiyeti pekiştirmek, sınırları genişletmek, İslam'ı en uzak yerlere kadar yaymak ve Hıristiyan birliğini bozmak amacıyla Avrupa üzerine bir çok seferler düzenledi
Sırbistan (1454,1459), Mora (1460), Eflak (1462), Boğdan (1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik (1463-1479), İtalya (1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'daki hakimiyetini pekiştirdiSırbistan Krallığı tamamen ortadan kaldırılıp Osmanlı sancağı haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanlı eyaleti yapıldı, Bosna tekrar Osmanlı hakimiyetine alındı, Arnavutluk ele geçirildi 16 yıl süren Osmanlı-Venedik Deniz Savaşları sonunda Venedik barış imzalamayı kabul etti İtalya'ya yapılan sefer sırasında Roma'nın fethi açısından çok önemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmet’in ölümü üzerine kaybedildi

KIRIM'IN FETHİ VE KARADENİZ

Fatih Sultan Mehmet, Karadeniz'e de hakim olmak istiyordu Venedik ve Cenevizlilerin İslam dünyasının aleyhine yaptıkları esir ticaretini önlemek, İstanbul'a gelen ticari malların taşınmasında esas rolü oynayan Kırım sahillerini ele geçirmek, Karadeniz'i bir Türk Gölü haline getirmek amacıyla hareket eden Fatih, işe 1459'da Amasra'yı fethederek başladı
1460'da Candaroğulları Beyliği'ne son verildi 1461'de Trabzon'un, 1475'de de Kırım'ın fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldiBu sayede Karadeniz’deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi ve İpek yolu’nun tüm denetimi Osmanlı Devleti'ne geçti

OTLUKBELİ SAVAŞI

Karamanoğlu İbrahim'in 1464'te ölmesi üzerine oğulları birbirlerine düşmüşlerdi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yardımıyla İshak Bey Karamanoğlu beyliğine sahip oldu Bunun üzerine diğer oğlu Pir Ahmet Bey Fatih Sultan Mehmet’ten yardım istedi ve gelen yardım sayesinde Beyliği ele geçirdi Fakat Pir Ahmet Bey bir süre sonra gidip Venediklilerle anlaşınca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne çıkmaya karar verdi
Konya ve Karaman alınarak Osmanlı'ya bağlandı Karaman halkı İstanbul'a ve çeşitli yerlere göç ettirildiler Pir Ahmet Bey kaçarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a sığındı Bu olay Osmanlılarla Akkoyunluların arasının açılmasına neden oldu
Osmanlılar Avrupa ve Anadolu'daki topraklarını genişletirken, Akkoyunlular Devleti'de Doğu Anadolu, Kafkasya, İran ve Irak üzerinde hakimiyet kurmuşlardı Sınırlarını genişleten iki Türk Devleti arasında büyük bir savaş kaçınılmaz olmuştu Otlukbeli mevkiinde 11 Ağustos 1473'de yapılan savaşta, devrin en kuvvetli savaş tekniğine ve araçlarına sahip olan Osmanlı ordusu, Uzun Hasan'ın kuvvetli süvarilerden kurulmuş olan ordusunu birkaç saatte dağıttı

Bu savaştan sonra Akkoyunlular bir daha kendilerini toparlayamadılar Fatih Sultan Mehmet, Akkoyunlu tehlikesini bu şekilde engellemiş oldu Anadolu'da ve Rumeli'de birçok sefer düzenleyip pek çok zafer kazanmıştıBuna rağmen güneyde güçlü bir devlet konumunda olan Memlüklerle problemler yaşandığı halde sıcak bir savaştan kaçınmıştı

DENİZLERDE DURUM

İstanbul'un fethiyle ticaret yollarının hakimiyeti Osmanlılara geçmişti Ancak denizlerde Venedik ve Cenevizliler'in etkinliği devam ediyordu Fatih ticaret yollarının güvenliğini sağlamak ve korsanlardan kurtulmak için Ege adaları üzerinde siyasetini ağırlaştırdı Ege adalarına seferler düzenlendiYeni tersaneler ve gemiler inşa edildi Rodos seferine çıkıldıysa da alınamadı

İDARİ DÜZENLEMELER

Fatih Sultan Mehmet, klasik manada Osmanlı devletinin idari kurucusu sayılabilir İstanbul'un fethinden sonra kendisini Kaiser-i Rum (Doğu Roma İmparatoru) ilan etmiş ve devlet müesseselerini yerleştirmiştir Fatih, Kanunnamesi ile Atam-Dedem Kanunu dediği gelenekleri yazılı hale getirmiş ve buna Kanunname-i Ali Osman denmiştir
Divanın idaresini sadrazamlara bırakarak, işleri kafes arkasından takip etmeye başlamış, mutlak vekilim dediği sadrazamı geniş yetkilerle donatmıştır Ayrıca defterdar, kazaskerler ve diğer üst düzey devlet erkanının görevleri tarif edilmiştir
Yeniçeri ordusu 10000'e çıkarılarak güçlü bir merkezi ordu teşkil edildiğinden uç beylerinin önemi azalmış, böylece merkezi idare sağlamlaştırılmıştır Anadolu ve Rumeli'nin en kudretli devletinin hükümdarı olarak "Han" unvanını ilk defa o kullanmıştır
İstanbul'un fethinden sonra Yıldırım Bayezid zamanında elden çıkan topraklar yeniden kazanılmış, hatta Rumeli ve Karadeniz kıyılarında yeni yerler fethedilmiştir Kırım'ın fethi ile Karadeniz bir Türk gölü haline getirilmiş, Anadolu birliği tamamlanmış ve Rumeli'deki Türk varlığı Belgrad'a kadar uzanmıştır
İstanbul, Fatih zamanında bir ilim ve sanat merkezi haline gelmiş, Fatih medreseleri klasik Osmanlı medreselerinin temelini oluşturmuştur Şairler ve ilim adamları için bir cazibe merkezi haline gelen İstanbul'a bütün İslam dünyasından bilginler gelmeye başlamıştır

MİMARİ ESERLER

Fatih Sultan Mehmet, otuz yıl kadar süren padişahlığı sırasında Osmanlı Devleti'ni bir cihan devleti konumuna çıkardı Fatih Sultan Mehmed, eşsiz bir komutan olmakla beraber, büyük bir devlet adamıydı
Yapmış olduğu çalışmalar ile memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirdi Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli şehirlerinde 300 kadar cami, 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, çeşitli saray, hisar, kale, sur, han ve köprüler yaptırdı
İstanbul'u fethettiği zaman başta Ayasofya olmak üzere sekiz tane kiliseyi camiye çevirdi Bugünün üniversitesi olan Fatih Külliyesi'ni 1470 yılında tamamladıHzEyyub-i Ensari'nin kabri, Fatih'in hocası Akşemseddin tarafından keşfedildi ve üzerine Eyüp Camii yaptırıldı
Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un Fatih semtinde yaptırılan Fatih Camii, 1470 yılında yine onun tarafından ibadete açıldı
Fatih zamanında inşa edilen Kapalıçarşı, ilerde İstanbul'un en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelecektiDevrin mimari eserleri arasında bulunan Yeni Bedesten de çok ünlüdür Saray-ı Cedide-i Amire adı verilen Yeni Sarayı (Topkapı Sarayı) da Fatih Sultan Mehmet yaptırdı

Alıntı Yaparak Cevapla