|  04-28-2009 | #1 | 
	| 
Şengül Şirin  | 
				  Divan Şiiri Nazım Biçimleri 
 
            Divan edebiyatımızda genellikle bent, dörtlük ve beyit nazım birimi olarak kullanılmıştır Divan şiirinde tuyuğ ve şarkı hariç diğerleri Arap ve Fars edebiyatlarından alınmıştır  Beyit: Anlamca birbirine bağlı ve aynı ölçüde iki dizeden oluşan nazım birimine verilen addır  Divan edebiyatında en çok kullanılan nazım birimidir  Bu nazım birimiyle yazılan şiirlerde her beyit kendi başına anlam bütünlüğü gösterir  Beyitte dizeler birbiriyle kafiyeli olabildiği gibi kafiyesiz de olabilir  Bu durum, beytin, şiirin hangi bölümünde kullanıldığına ve bulunduğu şiirin türüne göre değişir  Mısra: Sözlükte “çift kanatlı bir kapının kanatlarının her biri” anlamı verilmiştir  Şiirlerde ise , “ölçülü ve anlamlı, bir satırlık nazım parçası” anlamına gelir  Divan edebiyatında ise herhangi bir şiire bağlı olmayan, kendi başına bir anlamı olan mısralara “azade mısra” adı verilir  Vecize olarak kullanılan mısralara “mısra-ı berceste” adı verilir  Divan şiiri nazım biçimleri bentlerle, dörtlüklerle ve beyitlerle kurulanlar olmak üzere üç ana bölümde incelenir  I  BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ:  1  Murabba 2
  Şarkı 3
  Terkib-i Bend 4
  Terci-i Bend  II  DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ:  1  Rubai 2
  Tuyuğ  III  BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ  1  Gazel 2
  Kaside 3
  Mesnevi 4
  Kıta 5
  Müstezat  Bunları maddeler halinde ayrıntılı olarak inceleyelim: GazelGazelKasideMesneviKıtaMüstezadRubaiTuyuğMurabbaŞarkıTerkib-i BentTerci-i Bent
 
 Bu tür aruzun her kalıbı ile yazılabilir
  Gazelin beyit sayısı beş ile on beş arasında değişir  ilk beytine “matla“, son beytine “makta” denir  Makta beytinde şairin adı (mahlası) geçer  Gazelin uyak düzeni (aa/ ba/ ca/ da…) biçimindedir  Gazelin her beyiti anlamca bağımsızdır  Yani gazelde konu birliği yoktur  Az da olsa konu birliği görülen gazellere “yek-ahenk gazel” denir  Beyitlerindeki konu birliğinin yanında, beyitlerin tümü aynı söyleyiş güzelligindeyse buna da “yek-avaz gazel” denir  Gazelin en güzel beytine “beyt-ül gazel” denir  Gazelin konu yönünden benzeri, o da lirik bir tür olan, Halk edebiyatındaki koşmadır  Gazelin konusu; din ve tasavvuf, aşk, şarap, felsefe, yaşanan zamandan yakınmadır  Gazel Örneği:  Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı  Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı    Kamu bîmânna canan deva-yı derd eder ihsan  Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı    Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım  Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı    Gül-i ruhsânna karşu gözümden kanlı akarsu  Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı     Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen  Desem ol bî-vefa bilmem inanır mı inanmaz mı    Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail  Bana ta’n eyleyen gaafıl seni görgeç utanmaz mı,     Fuzuli rind ü şeydadır hemîşe halka rüsvâdır  Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı 
 Kaside
 
 Divan şiirinde övgü şiirleridir
  Aruzun çeşitli kalıplarıyla yazılabilir  Beyit sayısı genellikle otuz üç ile doksan dokuz arasında değişir  Uyak düzeni gazelle aynıdır  En güzel beyite, “beyt-ül kasid” denir  Gazeldeki gibi ilk beyite matla, son beyte makta denir  Şairin mahlasının geçtiği beyite “taç beyit” denir  Kaside şu bölümlerden oluşur:    “Nesib (teşbib)” bölümünde şair övgüden önce bahar, bayram, saray gibi konularda betimleme yapar  “Girizgah” tek beyittir ve övgüye geçişi sağlar  “Medhiye” bölümünde şair, kasideyi kim İçin yazdıysa onu abartmalı bir dille över  “Fahriye” bölümünde şair kendini över  Tegazzül” bölümü kasidedeki ölçüye uygundur ve bu fırsat yaratılarak araya sıkıştırılan gazeldir  “Dua” bölümünde övülen kişinin uzun ömürlü ve şanslı olması için dua edilir, iyi dilekler belirtilir  Kasideler işledikleri konulara göre şu adları alır:    “Tevhid” Tanrı’nın birliğini anlatır  “Münacaat‘ Tanrıya yakarışı anlatır
  “Naat” peygamberi övmek amacıyla yazılır
  “Medhiye” padişah, sadrazam, şeyhülislam gibi kişileri öven kasidedir
  ÖRNEK KASİDE    1    Bu şehr-i stanbûl ki bî-misl ü behâdır Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır    2    Bir gevher-i yek-pâre iki bahr arasında
 Hurşîd-i cihan tâb ile tartılsa sezadır    3    Altında mı üstünde midir cennet-i âla
 El-hak bu ne halet bu ne hoş âb u havadır    4    İnsaf değildir anı dünyâya değişmek
 Gülzârların cennete teşbih hatâdır    5    Herices erişir muradına anıncün
 Dergâhları melce-i enbâb-ı recâdır    6   İstanbul’un evâfını mümkin mi beyan hiç
 Maksûd heman sadr-ı keremkâra senadır    7   Ey sadr-ı keremkârki dergâh-ı refiin
 Erbâb-ı dilde kıble-i ümmîd ü recadır    8   İdin ola ikbâl ü saadetle mübarek
 Günden güne ikbalin ola gün gibi zahir    9   Sadrında seni eyleye Hak dâim ü sabit
 Hep âlemin ettikleri şimdi bu duadır    10  Ez-cümle Nedîmâ kutun ey âsaf-ı devran
 Müsteğrak-ı lûtf u kerem ü cûd u atadır    Bu kasidedeki ilk beyit matla, son beyit taç ya da makta beytidir
  Görüldüğü gibi son beyitte şair Nedim’in adı kullanılmıştır  İlk beş beyit nesib bölümüdür  Altıncı beyit girizgâhtır  Yedinci beyit medhiye bölümüdür  Sekizinci ve dokuzuncu beyitler dua bölümüdür  (Yukarıdaki kaside, kısaltılmıştır  ) 
 Mesnevi
 
 Divan edebiyatında bugünkü anlamıyla öykü ve romanın yerini tutmuştur
  Mesnevi, binlerce beyitten oluşabilir  Her beyit kendi arasında uyaklıdır(aa/ bb/ cc/ dd)… Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır  Beyitler arasında anlam bağıntısı vardır  Mesnevilerde konu aşk, din ve tasavvuf, savaş ve mizah … olabilir  Şeyhi’nin, “Har-name” adlı yapıtı mesnevi biçimiyle yazılmıştır  HAR-NAME    Bir eşek var idi zaîf ü nizâr Yük elinden katı şikesti vü zâr    Gah odunda vü gâh suda idi
 Dün ü gün kah ile kısuda idi    Dudağı sarkmış u düşmüş enek
 Yorılur arkasına konsa sinek    Arkasından alınsa pâlânı n
  Sanki it artığıydı kalanı    Bir gün ıssı ider himâyet ana
 Ya’ni kim gösterür inayet ana    Aldı palanını vü saldı ota ,
 Otlayarak biraz yüridi öte ,    Gördü otlakta yürür öküzler
 Odlu gözler ü geriü gögüzler    Sömürüp eyle yirier otlağı
  Ki çekicek kılın tamaryağı    Har-i miskin ider iken seyrân
 Kaldı görüp sığırları hayran    Ne yular derdi ne gam-ı pâlân
 Ne yük aitında hasta vü nalan    Ki biriz bunlarında hilkatte
 Elde ayakta şekl ü surette    Bunların başlarında tac neden
 Bize bu fakr ü ihtiyâç neden
 
 Kıta
 
 Genellikle iki beyitten oluşur
  Aruzun her kalıbıyla yazılabilir  Kıt’a da şairin mahlası yer almaz  Uyak düzeni (ab/ cb) biçimindedir
  Beyitler arasında anlam bağıntısı vardır  Kıt’ada da genellikle felsefi ve toplumsal düşünceler, yergi dile getirilir  ÖRNEK KITA’    Sen oldun çevrine ey dil-şiken mahzun ben mahzun Felek gülsün sevinsin şimdi sen mahzun ben mahzun
 ölürsem görmeden millette ümîd ettiğim feyzi yazılsın
 reng-i kabrimde vatan mahzun ben mahzun
 NAMIK KEMAL
 
 Müstezad
 
 Bu biçim gazelin özel bir şeklidir
  Bir uzun dize bir de kısa dizeyle kurulur  Kısa dizeye ziyâde denir  Ziyadeler dizeden kabul edilmediği için iki uzun iki kısa dizeden oluşan dört dize bir beyit olarak görülür  Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir bütün meydana getirir  Ziyadesi bir satırdan çok olan müstezatlar da bulunmaktadır  Tek ziyadeli müstezatlara “sade” çitf ziyadeli olanlara ise “çift” denir  Ziyadeler anlam olarak üstteki dizeye bağlıdır  Uyak düzeni (aa/ aa/ bb/ aa) biçimindedir  Genellikle aruzun “mef’ulü/ mefailü/ mefailü/ feulün” kalıbıyla söylenir  Her dizeden sonra bu kalıbın ilk ve son birimleri olan “mef’ulü/ feûlün” kalıbına uygun bir şekilde kısa dize söylenir  ÖRNEK MÜSTEZAD    Ey şûh-ı kerem-ptşe dil-i zâr senindir  Yok mihnetin asla
 Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir    Pinhân u huveydâ Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
 Baş özre yerin var
 Gül goncasısın kûşe-i destâr senindir Gel ey gül i ra’nâ
 
 Rubai
 
 Bu nazım biçimi Divan şiirine Iran edebiyatından geçmiştir
  Tek dörtlükten oluşur  Uyak düzeni (aaba) biçimindedir  Bütün dizeleri birbiriyle uyaklı rubailer de vardır  Dizeler arasında anlam bütünlüğü bulunur  Rubaideki konu aşk, felsefe ve tasavvufta ilgili görüşlerdir  Aruzun yirmi dört ayrı kalıbıyla yazılabilir  Rübai‘nin en ünlü sanatçısı, Ömer Hayyam’dır    Önek Rubai:    Kimdir ki gamında nâle vü zâr etmez Derdin sana nâle ile izhâr etmez
 Feryadına hiç kimsenin yetmezsin
 Feryâd ki feryâd sana kâr etmez    Fuzuli
 Tuyuğ
 
 Türk Edebiyatına Divan edebiyatı şairlerimizce kazandırılmıştır
  Rubai gibi tek dörtlükten oluşur  Uyak örgüsü de aynıdır  Tuyuğ’da Rubailerde işlenen konular işlenir  Tuyugların manilerin etkisiyle oluştuğu söylenebilir  Aruzun tek kalıbıyla yazılır  Tuyuğ Örneği:  Dilberin işi itâb ü naz olur Ceşmi câdû gamzesi gammaz olur
 Ey gönül sabr et tahammül kıl ana
 Yâre erişmek işi az az olur
 Kadı Burhaneddin
 
 
 Murabba
 
 Dörder dizelik bentlerle kurulur
  Murabba‘da bent sayısı üç ile yedi arasında değişir  Uyak düzeni(aaaa/ bbba/ ccca…) biçimindedir  Halk edebiyatının etkisiyle geliştirilmiştir  Konu sınırı yoktur  Murabba Örneği:        Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi     Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi    Inledikçe aleminden vatanın her nefesi    Gelin imdada diyor bak budur Allah sesi         Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen     ben Bize bu hâl ile bizden büyük     olmaz düşman Dest-i âdâdayız Allah     için ey ehl-i vatan Yetişir terk edelim     gayrı hevâ ü hevesi                              Namık Kemal 
 Şarkı
 
 Bu tür murabbadan doğmuştur
  Türkünün etkisiyle oluşmuştur  Bestelenmek amacıyla şairler tarafından yazılır  Bent sayısı üç ile beş arasında değişir  Uyak düzeni (abab/ cccb… ya da aaaa/ bbba   ,) biçimindedir  Şarkılarda yinelenen dizeye nakarat denir  Murabbada çeşitli konular işlenebildiği halde, şarkıda yalnızca aşk ve güzellik konusu işlenir  Şarkılarda konuşma diline yakın yalın bir dil kullanılır  Şarkılarıyla tanınan en ünlü şairlerden biri Nedim‘dir  Şarkı Örneği:   Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâda Gidelim serv-i revanim yürü Sadâbâd’a
 İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
 Gidelim serv-i revanim yürü Sadâbâd’a  Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
 Mğ-i Tesnim içelim çeşme-i nev-peydâ’dan
 Görelim âb-ı hayat aktığın ejderhâdan
 Gidelim serv-i revanim yürü Sadâbâd’a  Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pâkîze edâ
 İznin olursa eğer bir de Nedim-i şeydâ
 Gayrı yârânı bu günlük edip ey şûh feda
 Gidelim serv-i revanim yürü Sadâbâd’a  NEDİM
 
 
 Terkib-i Bent
 
 Bent sayısı beş ile on beş arasındadır
  Her bentte on ile yirmi arasında dize bulunur  Bentler, vasıta ve terkîbhaneden oluşur  Terkib-i Bentin son beytine “vasıta beyti” denir  Dizeleri kendi arasında uyaklıdır  Vasıtanın üzerindeki beyitlerin tamamına terkibhane denir  Vasıta beyti her bendin sonunda değişir  TERKİB-İ BENT  İkbâl için ahbabı siâyet yeni çıktı Bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı  Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı
 Nâmûs tamâm oldu hamiyet yeni çıktı  Düşmanlara ahbabını zem oldu zarafet
 Dil-dârdan ağyara şikayet yeni çıktı  Sadıkları tahkir ile red kaide oldu
 Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı  Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
 Hainlere amma ki riâyet yeni çıktı  Evrak ile i’lân olunur cümle nizâmât
 Elfâz ile terfıh-i raiyyet yeni çıktı  Aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarihi
 Mahmîleri her yerde himayet yeni çıktı  Milliyeti nisyân ederek her işimizde
 Efkâr-ı Firenge tabaiyyet yeni çıktı  Eyvah bu bâ zîçede bizler yine yandık
 Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık  Bu şiirdeki dokuz beyit bir benti oluşturur
  Dokuzuncu beyit vasıta beytidir  Onun üzerindeki beyitler terkibhânedir  Görüldüğü gibi uyaklanış gazeldeki gibidir  (kısaltılmıştır  
 Terci-i Bent
 
 
 
 Biçim özellikleri yönünden terkib-i bende benzer
  Tek biçim farkı, terkib-i bentteki vasıta beyti her bendin sonunda değişirken, terci-i bentte her bendin sonunda aynen yinelenir  Diğer ayrı noktası , konudur  Terkib-i bentte daha çok toplumsal konular, yergi ve eleştiri varken; tercih-i bentte mistik, metafizik konular yer alır  
 
 
 
 
 
 
 | 
	|  |   |