Şengül Şirin
|
Cevap : Edebiyat Terimleri Sözlüğü/H-I-İ
HÂBNAME
Bir olay, bir kişiyle ilgili düşünceleri sanki rüyada görmüş gibi anlatarak yazılmış eserler Hâbnameler nesir ya da nazım olabilir Ziya Paşa ile Namık Kemal’in “Rüya” adlı eserleri bu türe örnektir
HÂCİB
İki ya da daha fazla kafiyeli olan manzumelerdeki bazı sözcük ya da sözcükler Sözcük anlamı perdeci, perde ağasıdır Bu şekildeki kafiyelere mahcub adı verilir Örneğin
Âlem esir-I dest-I meşiyyet değil midir
Âdem zebun-I penç-I kudret değil midir
Avnî
HÂFIZ-I KÜTÜB
Kitapları koruyan kişi Eskiden kütüphaneciler bu isimle adlandırılırdı
HANE
Divan ve halk edebiyatında dörtlüklerden kurulu nazım türlerinin her bir dörtlüğü
HASASET
Sözcük anlamı cimrilik Ahlaka aykırı sayılan sözcükleri edebi eserlerde kullanmaya denir Ters anlamlısı “asalet”tir
HAŞİYE
Bir metnin altına ya da kenarına konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler yazmak Eskiden yeni kitaplar yazmak yerine mevcuk kitaplar bu notlarla zenginleştirilirdi Haşiye yazmaya tahşiye, tahşiye yazan kişiye muhaşşi, haşiyeli eserlere de muhaşşa ismi verilir
HAŞV ya da HAŞİV
Yazıda gereksiz söz bulunması Eş anlamlı sözcüğü sık sık kullanmak, anlam için gerekli olmayan kelimeler bulundurmak, aynı fikri değişik kelimelerle tekrar etmek, aynı anlama gelen kelimeleri art arda söylemek, yazıya yabancı fikir ve hayal karıştırmak haşivdir Eskiler seci, söz sanatları ve vezin için yazı veya şiire fazla söz katarlardı Edebiyatımızda haşiv örnekleri çok fazladır Ü (ve) edatıyla bağlanan eş anlamlı sözler sık sık kullanılmıştır Örnek:
Ahd ü peyman, bey ü füruhi, ceng ü harb, etraf ü cevanib, feth ü küşad, ferid ü yekta, ilm ü irfan, medh ü sitayiş, sehl ü asan, vak ü zaman…
Şeyh Galib’in şu beyti haşvin açık bir örneğidir:
Var mı hele söylenmedik söz
Kalmış mı meğer denilmedik söz
Haşv müfsid ve gayr-i müfsid olmak üzere ikiye ayrılır
1 Haşv-i müfsid: Anlatımı bozan söz kalabalığı için kullanılır Yazarın neyi nasıl anlatacağı hakkında kesin fikri olmazsa fikir anlaşılmaz hale gelir, maksat ifade edilmez
2 2 Haşv-i gayr-i müfsid: Fikri anlaşılmaz hâle sokmayan söz kalabalığı için kullanılır Kabîh, malih ve mutavassıta olmak üzere üçe ayrılır
a Haşv-i kabîh: İfadeye çirkinlik veren fazlalıklar Söylenmiş bir fikrin eş anlamlı kelimelerle tekrarlanmasında kabîh haşiv görülür
b Haşv-i melih: Söze güzellik ve kuvvet kazandırmak için söylenir Gereksiz gibi görünen bu sözler ikinci derecede anlam ifade ederler
c Haşv-i mutavassıta: İfadeye güzellik vermediği gibi çirkinlik de vermeyen fazla söze denir Pek fark edilmeyen eş anlamlı kelimelerin tekrarıyla meydana gelir
Bir beytin iki mısrasının baş ve son parçaları arasında bulunan parçalara da haşiv denir
HATIRAT
Bir kimsenin kendi hayatını, yaşadığı devrede gördüğü veya duyduğu olayları anlattığı yazılardır Hatıratı, otobiyografiden ayıran özellik şudur: Otobiyografilerde yazar doğrudan kendi hayatını anlatır, duygu ve düşünceleri geniş yer tutar Hatıratta ise, kendi hayatıyla birlikte dönemini ve çevresini anlatır Bazen yazarın kendisini geriye çekerek sadece çevresini verdiği de görülür
HAYFA
“Yazık, eyvah!” anlamlarına gelen bu kelime Arap harfleri ile bir kelime, noktalı, bir kelime noktasız düzenlenen yazıların adıdır Tarih mısralarında keder ifadesi için kullanılır
HÂYÎDE
Ağızdan ağıza dolaşmış, herkes tarafından kullanılmış, çok duyulmuş söz Edebiyatta bu tür sözlerin kullanılması kusurlu sayılır Örnek:
Hâyîde edâya sanma kim el
Bir kerre daha demişler evvel
Şeyh Galib
HAZF
“Giderme, kaldırma” anlamına gelir Bir ifadedeki kelimelerin bir veya bir kaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltmasına denir Kasdedilen anlamı tek bir kelime ile söylemeye de hazf ü takdir denir Arap harfi Türçe metinlerde noktasız harflerle meydana getirilen söz için de bu tabir kullanılır Bî-nukat, tecrid gibi sözcükler de aynı anlama gelir
HİCVİYE
Kişilerin veya toplumun kötü yönlerini, kusurlarını, gülünç durumlarını alaylı bir dille ortaya koyan manzum yazılar Medhiye’nin tersi kabul edilir Yergitaşlama adını alır Hicviyelerde mübalağalı üslûp kullanılır Hicvedilen kişi şahsiyetinin gerçek yönleriyle ilgisi olmayan yergi ve sövgülerle aşağılanır de denen hicviye halk edebiyatında
HİKMET
Doğadaki nesnelerin mahiyetini, asıllarını anlatan bilgi, ahlaki ve öğüt verici sözdür Edebiyatta, dini-ahlaki konuları işleyen, nasihat eden, atasözleri ve öğütlerle süslü nazma denir Bu tür şiirler hikemi şiirler diye bilinir
HİLYE
Hz Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar Kelime, “Süs, ziynet, cevher, güzel yüz, güzellikler” anlamında Hilyelerde Hz Muhammed’in göz ve saç rengi, şekli, boyunun uzunluğu, konuşması, sesinin tonu, belli başlı tavrı, bedeni ve diğer maddi özellikleri tanımlanır Mevlid ve mirâciyeler gibi İslamiyet’in gelişme döneminde ortaya çıktı Osmanlı döneminde yaygınlaşarak orijinal eserler yazıldı Hilye ismi de bu dönemde verildi
HİTABET
Söz söyleme sanatı Bir topluluğa bir fikri, bir davayı aşılamak, bilgi vermek için yapılan konuşma
HÜSN-İ TA’LİL
Anlamla ilgili edebi sanat Divan edebiyatında bir olayın meydana gelişini hayali ve güzel bir nedene bağlama yoluyla yapılır Bu nedenin gerçekle ilgili olmaması ve kesin bir etkeninin bulunması gerekir Hüsn-i tevcih diye de anlandırılır Eğer neden, güya, sanki, acep, acaba, meğer gibi sözcüklerle olasılıklara dayandırılırsa şibh-i hüsn-i ta’lil (yani yarım hüsn-i ta’lil) yapılmış olur Örnek:
Aceb bi bağ kenârında dursa lâle hacil
Ki lâlezâr-ı cemâlinde hûr u zârındır
Ahmet Paşa
(Lale bağ kenarında utungaç dursa şaşılır mı? Çünkü o lale bahçesine benzeyen yüzünün güzelliği yanında senin bir düşkünündür Yani şair, sevgiliye, “senin yanakların o kadar kırmızı ki, lale bile onun yanında utanır kızarır” diyor Lalenin kırmızılığı güzel bir nedene bağlanıyor )
Iraklama: Sözlü ya da yazılı anlatımda konu dışına çıkalarak, konuyla ilgisi bulunmayan sözler söyleme
Irmak Roman: Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun belirli bir zaman dilimi içinde yaşam ve yaşayış dönemlerini birbirini bütünleyecek biçimde anlatan roman dizisi
Iraklama: Sözlü ya da yazılı anlatımda konu dışına çıkalarak, konuyla ilgisi bulunmayan sözler söyleme
Irmak Roman: Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun belirli bir zaman dilimi içinde yaşam ve yaşayış dönemlerini birbirini bütünleyecek biçimde anlatan roman dizisi
|